Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
üzerinde bir yerde dursaydım, sonra da onlara bazı fikirleri, davranışları yakıştırmaya hatta dayatmaya çalışsaydım, benden hoşlanırlar mıydı? Sanırım hoşlanmazlardı. Bana karşı ne hissederlerdi, bunu hayal ettim. Yazması çok keyifli bölümlerdi. Kurgu içinde didaktik kalacağı için söyleyemediğim şeyleri, karakterlerin ağız dalaşına girdiği bu bölümlerde, onlara söyletmiş oldum. “ANNEM, ‘YER SAĞLAM DEĞİL GİBİ GELİYOR HEP’ DERDİ” Ferda ve kocası Özdemir zor bir sığınmacılık süreci yaşıyor. Bu konudaki gözlemi nasıl edindiniz? Bu konuda özyaşamsal bir deneyimim olmadı. Ancak Almanya’da ve İsveç’te bu şekilde yaşamış arkadaşlarla tanışıp görüştüm. Onların düşünceleri, hayat tarzları, yaşadıkları zorluklar hakkında bir fikrim oldu. Ayrıca üzerinde çok yazılıp çizilmiş bir konudur bu, en azından ben bu konuda bir hayli okudum. Dolayısıyla deneyimlememiş olsam da fikir edinmem zor olmadı. Ferda’nın BŞE projesi ardına sakladığı eski siyasi tutkuları gördük. Siz ayrıca eczacılıkla yoğrulmuş bir yazar olarak bu konuda bize neler anlatabilirsiniz? Ben hiç eczane eczacılığı yapmadım açıkçası, her zaman akademisyen olarak kaldım. Yalnız şunu söyleyebilirim: AKP iktidarında Eczacılık Kanunu’nunda birtakım değişikliklerin yapılması yoluna gidildi ve bunlar gerçekleşti. Bu değişimin öncesinde eczacı arkadaşlarımdan ve öğrencilerimden bana doğrudan gelen bilgi, çok endişeli oldukları ve otel, süpermarket zincirlerine benzeyen büyük eczane zincirlerinin Türkiye’de kurulmak istenmesi nedeniyle mesleki hayatlarını çıkmazda hissetikleriydi. Ancak bu süreç sonrasında çıkan Eczacılık Kanunu’nda böyle bir hüküm yer almadı. Onlar da şimdilik rahat bir “Geçmişte yaşamını tamamen politikayla çevrelendiren ve o nefes aldı. Ancak ben bu sınırlar dahilinde tüm duygularını bir şekilde yaşayan insanlar vardı. Bugüne bakınca genç insanların büyük bölümünde böyle planın neden gerçekleşmediğini merak ettim. Bu bir adanmışlığın izini bile göremiyoruz.” konuyu biraz kurcaladım ya başladığım nokta burasıdır. İnsan ve dünya çapındaki neoliberal politikaacısı, her zaman saygıyı hak eder. ların, bahsi geçen eczacılık zincirlerini potansiyeli olan ülkelere önermiş oldu Erendiz Hanım,“pamuklarda yürüğunu gördüm. Ancak sonrasında bazı mek” ne demektir? ülkelerde bu projenin kâr getirmeyeceği Bu tabiri Ferda’nın Parkinson hastadüşünülüp vazgeçilmiş; bazı ülkelerde sı olan eşinin kendi hastalığı hakkındaki ise gerçekleştirilmesi yoluna gidilmiş. izlenimi ve deneyimlerini anlatırken Bizim ülkemiz için de olan buydu yani kullandım. Ferda’nın eşi, biliyorsunuz vazgeçiş diye bir varsayımda bulundum tıp bilgisi olan bir kişi; vaktiyle kove bunu romana taşıdım. münistlik yüzünden tıp fakültesinden Bu bölüm Ferda’yı tanımak için de atılmış eski bir tıp öğrencisi... Bu hasönemli sanıyorum. Çünkü tam da butalığa dair doğrudan gözlemlerim var, rada gençliğindeki siyasi görüşlerinden annem Parkinson hastasıydı. Yürümek ve toplum sağlığı düşüncelerinden çok onun için zordu çünkü büyük bir denge uzak bir sağlık projesine, zekâ oyunkaybı yaşıyordu. Annem, “Yer sağlam larıyla nasıl sözde toplumsal faydalar değil gibi geliyor hep” derdi. Aslında atfederek dönekliğinin zirve noktasına bu dengeyi bulamamanın bir ifadesiydi. çıktığını görebiliyoruz. O doruktan bir Bu durumu “pamuklarda yürümek” iç hesaplaşmaya yuvarlanacaktır. olarak söze döktüm. Romandaki tek tük özyaşamsal deneyimlerden biri de bu Bu noktada Ferda’nın Almanya’da gözlemdir… n ziyaret ettiği psikoterapisti de anmak gerek sanırım. Eylemin amacından uzak Dün ve Ferda/ Erendiz Atasü/ Can bir tavırla, doktoruyla konuşmaktan hep Yayınları/ 216 s. kaçış halindeydi... C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1241 Ferda, doktoru ziyaret etmeye başladığı zamanlarda, siyasi dönüşümünü henüz yaşamamıştı. O dönem, Ferda’nın sol fikirlerinden dönüş sancıları yaşadığı, depresyona girdiği bir dönemdi. Doktorla konuşmaktan, tam bir iç dökme noktasına gelmekten kaçışının ilk sebebi budur; zaten depresyon dolayısıyla ağzını açacak hali de pek yok. Ayrıca doktor, yaşanmışlıklarını paylaştığı biri de değildi. Bu da onu iten önemli bir neden. Fakat en önemlisi şu: Ferda, kendisiyle yüzleşme yetisi olan bir insan değil. Toplumsal problemlerle yüzleşse de kendisiyle yüzleşmeyi asla başaramıyor. Duygularına ve kararlarına doğru isimleri koyamıyor. Gerçekleri bu sebepten sürekli kamufle ederken psikiyatrist ısrarla onu kendiyle yüzleşmeye sevk ediyor. Güç arayan bir kadın olduğunu kabul etmesi istendikçe Ferda’nın tek kalemde doktorla ilişkisini sildiğine tanık oluyoruz. Neoliberalizme iman ettiğinde de de sağlık için geliştirdiği projelerin toplumsal faydaya dönük tek bir yanı olmadığı halde, bunu görmek istemiyor. Çünkü bu projeler, onun ideolojisinden döndüğü gerçeğini örtüyor ve hâlâ sosyalist olduğunu hissetmesine neden oluyor. Ancak yüzleşme kaçınılmazdı, değil mi? Geç olsa da, evet! Hayatının sonunda, dün ile yüzleştiği an, büyük bir acı ortaya çıkıyor ki Ferda’ya saygı duyma 2 8 K A S I M 2 0 1 3 n S A Y F A 1 3