27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ş H iir Atlası CEVAT ÇAPAN Harald HARTUNG/ Şiirler/ Çeviren: Danyal Nacarlı yüzünü çevirip gidiyor oradan alık alık bakarken garson elinde taşan tepsisiyle birden donup kalan oraya kök salmışçasına dersin ki artık masam kavuşamayacak kadar uzak KARLARIN YAĞDIĞI BİR YAPRAK KÂĞIT Saatlerce seyredebilirim ben usulca karın yağışını ve hecelerini sözcüklerle cümleler oluşturup dalları iyice ağırlaştıran dolana kadar her satır ve o bir yaprak kâğıt yeniden olana kadar beyaz UNUTULMUŞ DİZE Dün, daha sabahın karanlığında bir dize geldi aklıma Ölümden bahsediyor, “Ölüm…” diye başlıyordu sonra da onu, iddiaya benzeyen bir şeyler izliyordu İşe yarardı galiba ve beni öyle teselli ediyordu ki düştüğüm yere uzanıp keyfini çıkarıyordum mutluluğumun Sonra kalkıp “Ölüm dediğin…” diye denedim Ve baktım ki ardını getiremiyorum, unutmuşum Ölüm unutulmuş bir dize Ne zaman dönecek ve hangi şekilde? OYUNUN SONU Çıkarıyoruz üstümüzden acıları (acıyı) garazları, (garazı) düşleri (düşü) ve sözcükleri (sözcüğü) işte nihayet o kartı da desteyi yavaş çekimde gibi uçuran ‘Görüyorum ağaran güne o iki makineyi Biri hantal diğeri daha ince...’ arald Hartung 1932 yılında Almanya’nın Herne kentinde doğar. Alman dili ve felsefe okur. Beş yıl öğretmenlik yaptıktan sonra önce Berlin’de öğretmenlik okulunda doçentlik ve ardından aynı kentin teknik üniveristesi’nde uzun yıllar profesörlük görevinde bulunur. Çeşitli ödüller alan Hartung şiirlerinin yanı sıra denemeler yazar, ayrıca eleştirmenlik ve önemli bir gazetede köşe yazarlığı yapar. Hartung şiirlerinde kolay anlaşılır resimler çizer sanki. Ülkenin, dünyanın büyük meselelerine değinmez. Bu bir eksik gibi görünse de, sormalıyız hemen kendimize: artık üzülemiyorsak çocuksuz sallanan bir salıncağa, kirli sularda yüzen o oyuncağa; neye hizmet etmiş olacağız ki? Vazgeçebilir miyiz hemen yanı başımızdaki yanardöner yumaktan, hem mutluluk, hem hüzün. MANTEGNAS SEBASTİAN Saydım okları gövdesinde saplı duran hepsini Saydım girdiği yerleri tek tek çıktığı yerleri de üstü kapalıları bile Böyle saymaya dalıp gidince unutmuşum kendi kederimi Vardım kanalın ışığına: Kir pas içinde yalpalayan pet şişelerinin arasında bir ayıcık yüzüyordu karın üstü Tuz doldu gözlerime ANAHTAR KAYIP Kola kutularıyla beraber bir bahçe sandalyesi paslanıyor çeşmenin havuzunda suyunu dökerken bir ağaçın dibine şarkı söyleyerek ihtiyar berduş Kim bilir kaçıncı voltamı atmaktayım hâlâ yanmıyor ışığı üçüncü katın Islattığı pantolonuyla varıyor yanıma ihtiyar Muğlak şeyler mırıldanıyor bana, nemli kardeş bakışıyla Sen de evlat! Çok yakında sen de bizdensin ZAKKAY GİBİ Luk. 19, 16 Tırmanabildiğinden daha hızlı uzuyor yol kenarındaki incir ağacı sen vedalaşmak için o mülayim adamdan kalabalığın sabırsızlıkla beklediği Yanlış kişiden yana kullanacaklar tahminlerini Ya papa tacından, ya da sarı mayo’dan yana Diyelim ki, senin tahminin doğru Peki bu ağaç meselesi ne olacak? Zaten buzdolabı bomboş ve ateşse yanmıyor ocakta S A Y F A 18 n 28 K A S I M 2013 BAKINCA AVLUYA Birden kar düşüyor artarak sallanıyor avluda kız sallanıyor derinden derine gittikçe büyüyen beyaz karanlığa Bir iç geçmesine benzer mutluluk Başımı kaldırıp bakınca: salıncak boş sallanıyor bir süre daha GÜZELLİĞİN ETKİSİ Pantolon cebinden hayasını karıştıran köprünün başında bir ihtiyar gördü galiba ilkin o ikiz pembe bulutu kanalın üstünde süzülen saraylardan daha güzeldi Bulutla nefsini iyice körelten ihtiyarsa Harald Hartung C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1241
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle