06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

K itaplar Adası M. SADIK ASLANKARA [email protected] [email protected] Oyundan yaşama, tiyatronun gücü… gelin iki büyük ustayla açalım bu mevsim perdeyi: Sevda Şener, Özdemir Nutku… TİYATROMUZUN AKIL ÇAĞI ATLILARI… Tiyatromuzda bugüne dek oyuncu, yönetmen, kurucu, tasarımcı vb. zaman içinde nasıl efsane adlar oluştuysa, bunlar arasında tiyatrobilimci, bilimci sanatçı da oldu elbet. Bu son grupta yer alanlar arasında üç ad var ki, genel kanıya göre “efsane” olarak yaşıyor ya da anılıyorlar: Metin And (192730.9.2008), Sevda Şener (d.1928), Özdemir Nutku (d.1931)… Simge anlamında da büyük önem taşıyan bu insanlar, varlıkları, duruşları, tutumlarıyla yalnız ötekileri eyleme yönelten bir erke odağı olmakla kalmıyor, bunun yanında yanarca halinde ileriye dönük yol açıcılık, yön göstericilik de yapıyor… Kaba bir genellemeyle böyle insanların rol modelliği yaptığı alanlarda daha sağlıklı bir temel de oluşuyor elbette, bu doğrultuda zemin daha da pekiştiriliyor. Kamuoyu, bu efsane adları ortak akılla paylaştıkları birer yetke konumunda önemli konuma yerleştirmekte gecikmiyor. Üç us atlısından Metin And, tiyatromuzu dünyanın hemen her yerinden taşıdığı farklı değerler, birikimlerle besliyordu bir bakıma. Özdemir Nutku Türkiye’de tiyatro yapılan her yere, çoklu erkeyle koşuşturup, tiyatromuzun öncü süvariliğini üstleniyor adeta. Sevda Şener ise daha çok masa başı çalışmalarıyla katkı sağlarken yol açtığı dönüşümlerle tiyatromuzun geleceğini biçimlendirmede önemli rol oynuyor. Bu atlılarla yapıtları üzerine bugüne dek epeyce kalem oynattım ama bundan böyle onlara dönmeyeceğim anlamı çıkmamalı bundan… Çünkü onlar tiyatromuzun en güçlü ana damarları halinde toplumca bizi beslemeyi sürdürüyor, ötesinde değerli kaynak da oluşturuyor… OYUNDAN TİYATROYA, SAHNEDEN YAŞAMA OYUN… Sevda Şener’den iki yapıt var elimde: Genişletilmiş ikinci basımıyla Gelişim Sürecinde Türk Tiyatrosu (MitosBoyut, 2011) ile Tiyatroda YaşamOyun İlişkisi (Dost, 2010). Şener, Tiyatroda YaşamOyun İlişkisi adlı özgün yapıtının “Önsöz”üne şu satırlarla giriyor: “Bugüne dek yaptığım çalışmalarda bilimsel bulguların doğrudan tanıklığından ayrılmayı denememiştim. Derslerimde öğrencilerimi kendi özgün yorumlarını üretmeye yüreklendirdiğim halde, kitaplarımda özgür yorumun cazibesine kapılıp bilimsel olana aykırı düşme korkusunu aşamadım.” Sevda Şener, bu kez, “yaşamın en büyük aldatmacası saydığım oyun/ gerçek ikilemine tiyatro yoluyla ışık tutmak isti2 0 1 3 odern tiyatromuzda kabaca yüz elli yıldır yaşananlar, kesintisiz süregelen bir çabayı, emeği gösterirken aynı zamanda bir yandan bu işi yapmak üzere kan kustum kızılcık şerbeti içtim deyip kolları sıvamış insanların içtenlikli özverisini öte yandan sanata yönelik açıkkapalı ama dizgeli biçimde yürütülen şiddeti de içerir… Bu bağlamda tiyatromuz, yalnız kendisinin tarihi olmaz, ötesine geçerek öteki sanatların da tarihine, çağdaşlaşma yönündeki çabayla atılımları, yanı sıra bunu engellemeye dönük yasakçı tutumla baskılamayı da sergiler. Yani görece diyebiliriz ki Türk tiyatrosu, Türk modernleşmesinin, hatta Anadolu Aydınlanması’nın da ayırdına bir türlü varılamamış tarihsel özetidir… Bu nedenle şu bizim yoksul ama onurlu, çelimsiz ama görkemli tiyatromuz ülkemizdeki toplumsal, sınıfsal, ekonomik, siyasal vb. yönsemelerin, değişimlerin göstereni turnusol olarak da alınabilir pekâlâ… Yaşanan her değişim ya da yönseme, buna yönelik adım, yaklaşım, uygulama vb. ilk ağızda tiyatro üzerinde etkisini gösterip dalgalanmaya yol açar neredeyse. Öteki sanat alanlarında da yapıtlar yasaklanıp sanatçılar tutuklanıyor, ayrıca sanat alanları tümden baskı altına alınabiliyor, bu açıdan tam bir işkence yaşanabiliyor… Bu açıdan öncülüğü kaptırmış değil yine de tiyatro… Nitekim son birkaç mevsimdir sanata yönelik yükselen şiddet, tiyatronun biliminden uygulayımına, sahnelerinden kurumlarına, yapılarından emekçilerine uzanan geniş bir halkada ilgili, ilgisiz herkesin sırtının ürpermesine yol açtı. Tiyatro, tarihsel çağlardan gelen bir büyük gövde halinde “oyun içinde oyun” öğesini yansılayan temsilin nesnesine dönüştü de sanki, sahnede izlenen bir oyun halinde çıktı karşımıza. Tüm sanat alanlarına, sanatçılara yönelik baskıyı, şiddeti, yasaklamayı, yaşamın içinden süzülerek kendisi üzerinden göstermeyi başaran bir tiyatro oyunu izledik sonuçta hep birlikte toplumca. Söz konusu oyunu yeniden anımsarken S A Y F A 1 6 n 1 0 E K İ M M yorum” deyip beri yandan korkuyu aşma doğrultusunda kolları sıvıyor. Hemen ardından “YaşamOyunTiyatro” olgusuna yöneliyor. Bu bölümden (1115) alıntılıyorum: “Tiyatro yapıtına bizim dilimizde de başka dillerde de oyun denmiş olmasının özel bir anlamı olmalıdır.” “Bu sanatsal oluşum sayesinde yaşamımızı ve yaşamımızın içerdiği sorunları daha iyi algılarız. (…) Her iyi tiyatro oyunu, kendimize, kimliğimize dair ipuçları elde ettiğimiz eğlenceli bir yaşam provasıdır diyebiliriz.” “Pek çok sahne yapıtında, oyun kurgusu içinde sunulmuş olan yaşam öyküsünün, yaşamımızın da hem ciddi hem şakacı bir oyun olduğunu imlediği görülüyor.” “Yaşamımıza bu açıdan baktığımızda, tarihsel, toplumsal, kültürel koşulların biçimlediği bir hayat oyununun içinde yer aldığımızı, yaşadığımız ortamın bize biçtiği rolleri oynadığımızı görürüz. (…) İşte, bir canlandırma oyunu olan tiyatro, kendi yapısı içinde hayattaki oyunu gösterebildiği zaman bizi yaşamımızın oyunu ile yüzleştirerek kendi oyun niteliğine uygun düşen işlevi yerine getirmiş oluyor. Bütün sanatlar içinde özellikle tiyatro sanatından hoşlanmamızın nedeni, yaşam oyunundaki rolümüzü tanımamızı sağlaması, maskelerimizi düşürmesidir diyebiliriz.” “Tiyatro yazınının en ustalıklı örnekleri, hayat oyununu kurgusal oyunla bozarken hayatta oynanan oyunların, takınılan rollerin ardında gizlenmiş olan gerçeği su yüzüne çıkarmış, bizi bu saklı gerçekle yüzleşmeye zorlamış olandır. Tiyatro oyunlarında insan hayatta oynanan oyunları görüp bu oyunlardaki kendi rolünü tanımakla kalmaz; bu rolü oynarken hangi ölçülere uyduğunu öğrenir, değerlerini tanır, bu değerleri yeniden benimser ya da onları tartışır, eleştirir, belki de karşı değerler üretmeye yönelir.” “Oyunları bu açıdan ele aldığımızda uygarlığımızın gelişim doğrultusunu da izleyebiliyoruz.” Yazıya girerken söylediklerimi şimdi yerli yerine oturtabiliriz herhalde. Evet, siyasal erkin sanatlara karşı uyguladığı baskılayıcı şiddeti, sanatı ortadan kaldırmayı amaçlayan bakışının yol açtığı çatışmayı, böylesi bir oyun aracılığıyla çok daha yakından tanıyor, yaşananların iç yüzünü kavrayabiliyoruz. Sözde kahramanlıkları, acınacak kertedeki zavallılıkları… Bİ DAKKA EFENDİ SEN SUS; ŞEKSPİR KONUŞUYOR… Bunca baştankara gidenlere bakarak, siyasal erke bir şey söyleyeceğim ama nasıl bastırabilirim gürültüyü, bizimkilerin meşrebine uygun, “Bi dakka” deyivermeyeyim mi bir anda. Bakın bu tarafa, yüzyılların ötesinden Shakespeare konuşuyor, bizlerden daha canlı, daha parlak… Üstelik yanında da çevirmeni var; Özdemir Nutku… Nutku’nun İş Kültür yayını, milyon emekle kotardığı Shakespeare Sözlüğü’ne (2013) getirmek istiyorum sözü. Nutku, yirmi bine yakın sözcüğe yer açarken “Sunuş”unda, “İlk kez 2008 yılının kasım ayında yayımlanan bu kitap tekrar gözden geçirilmiş ve yeni sözcükler eklenmiştir” diye belirtiyor. Kuşkusuz Özdemir Nutku hem bir Shakespeare emekçisi hem de uzmanı. Onun bugüne dek Shakespeare’den yaptığı oyun çevirileri bile ciddi dağar oluşturuyor. Kaldı ki bu oyunlardan hareketle “Shakespeare oyunları Üzerine Bir İnceleme” alt başlığıyla sunduğu Gecenin Maskesi (MitosBoyut, 1995) adlı küçük ama değerli bir kitabı daha var Nutku’nun. Yine MitosBoyut’ça yayımlanan, tiyatromuzun önemli yetkelerinden Aziz Çalışlar imzasını taşıyan bir sözlük daha var: Shakespeare Sözlüğü (1994). Ancak Özdemir Nutku, kendisiyle yarışırcasına, bir büyük hazine kazandırıyor Türkçemize Shakespeare tiyatrosu üzerine. Öyle ki Nutku gibi emek yoğun çalışma yeterliği, yeteneği, ötesinde iştahı olan yetke bile, çalışma sürecinde bunaldığını itiraf etmekten kaçınmıyor: “…[B]u çılgınlığa neden ve nasıl kalktım artık anımsamıyorum; sekiz yılı aşkın bir süre samanlıkta iğne aramakla geçti. Zaman zaman bunaldığım oldu; bu çalışmadan vazgeçme raddelerine bile geldim. 1997 yılının yaz başlangıcıydı, o zamanlar çok kolay sandığım bir işe sıvandım: Eski ve orta İngilizce sözcüklerin bol kullanıldığı Elizabeth dönemi ve dolayısıyla Shakespeare metinlerinin daha iyi anlaşılması ve ayırtıların daha bir titizlikle seçilebilmesi için bir sözlük hazırlamaya giriştim. Çalışmalarım ilerledikçe bu işin çok zor olduğunu gördüm ve büyük bir sabırla ‘mek parmak mek parmak daha, sonu selamet,’ deyip çalışmamı sonuçlandırabildim.” Derken, sanki bu anıt yapıtı kutsarcasına, başkalarının Özdemir Nutku için sundukları geliyor bu kez önümüze. Nutku’ya yönelik yazılar görece sınırlı kalmakla birlikte pek çok imzanın katkı verdiği, oylumlu bir kitap: Prof.Dr. Özdemir Nutku’ya Armağan (Editör: Özlem Belkıs; Dokuz Eylül Üniversitesi GSF Sahne Sanatları Bölümü yayını, 2012). Dört kitaba ayırdığım yerin bu kadarla kalacağı sanılmamalı. Tiyatro ufkumuzun üç atlısına bir sevgi çiçeği sunmak için kaleme aldığımı söyleyeyim bu yazıyı yeni tiyatro mevsiminin açılışında. İlerleyen haftalarda andığım kitaplara geleceğim yeniden… Teşekkürler tiyatromuzun anatanrıçası Sevda Şener, soylu şövalyesi Özdemir Nutku, teşekkürler size… Bu teşekkürü kendi adıma ya da okur okumaz, adınızı bilir, bilmez tiyatrocular adına söylüyor da değilim. Ama bugün uyur konumdaki toplumsal dinamikler gün gelip de uyandığında, şöyle silkinip ölü toprağını üzerlerinden attıklarında, Türk tiyatrosunun “derin katmanlı tiyatro” bağlamında eğilip bükülmeden bunca engeli aşarak kendilerine dek gelebilmesinin kökenlerine eğildiklerinde sizi görecekler, yani gelecekteki kuşakların borçluluk duygusunu hafifletmek için teşekkür ediyorum size… Bin teşekkür Sevda Şener, bin teşekkür Özdemir Nutku… Bu mevsim Türkiye’nin her yerinde yüzlerce sahnenin sergileyeceği oyunlar, hiç kuşkunuz olmasın perdelerini hep sizlerle açacak! K İ T A P S A Y I 1234 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle