06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yılmaz Özdil’den “Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda” sayısız patika yaratıyorlar. Dolayısıyla siz hangi yol üzerinde gidildiğini göremiyorsunuz. “YANDAŞ MEDYA TOPLUMU TUFAYA GETİRMEK İÇİN VAR!” Magazinle de sıkı fıkı ulusların başındayız. Magazin çok önemli bir ihtiyaç, magazinsiz hayat olmaz. Ama Türk basınının özellikle AKP yandaşı ve yalakası kadroları, siyasetle magazini o kadar ustaca harmanlamış ki arşiv taramasında da gördüm, gerçek sorunlar unutturulmuş gitmiş. Toplum yuttu diyorsunuz. Tabii. Meclis’te çok önemli bir kanun ya da hayati bir ekonomik gelişme veya dış politika problemi söz konusuyken bir magazin olayının güya farklı sahipler, farklı müdürlerce yönetilen televizyonlar ve gazetelerce koro halinde pompalanması tesadüf değildir, planlıdır. Belli zamanlarda düğmeye basıyorlar. Tamamen öyle. Adı konulmamış bir ağ var medyada. Medya patronlarının ve hatta medya çalışanlarının şahsi çıkarları için toplumun ve ülkenin geleceği heba ve feda edildi, ediliyor. Açık, net böyle bu. Bunu o gün yaşarken belki çok hissetmiyorsunuz. Bu kitap gibi bir dökümle karşılaştığınızda ise anlıyorsunuz ki aslında toplumca hep tufaya getirilmişiz! “BURASI CIA, KGB, MOSSAD, EL MUHABERAT’IN COĞRAFYASI. İETT İLE BU İŞ OLMAZ” Suriye… Savaşa giremedik! Ne büyük bir hayal kırıklığı! ABD’ye neredeyse küstük küseceğiz! Nasıl yorumluyorsunuz, Erdoğan ve Davutoğlu’nun açıklamalarını? Bir ülkenin savaşa girmeyi bu kadar istemesi hem de din kardeşi üstelik.. Korkunç bir şey kuşkusuz. Bize ait olmayan bir kavganın içinde olmak ve bunu terör yoluyla desteklemek… Bana göre Türkiye alenen suç işliyor! Hem uluslararası terör bağlamında suç işleniyor hem ırk temelli ya da mezhep temelli politikalar yüzünden suç işleniyor. Bu coğrafya RusAmerikan paylaşımının merkezi. Bu ülkeler, elinin tersiyle patlattığında Türkiye’nin 150 sene ayağa kalkamayacağı ülkeler. Şahsi çıkarını korumak için iktidarda bir sene fazla oturabilmek için ülkenin geleceğini bu kadar tehlikeye atmak akıl kârı değildir. Bunu yazdığımda kızıyorlar ama şu bir gerçek ki; bu coğrafya CIA’in, KGB’nin, Mossad’ın, El Muhaberat’ın coğrafyası. Bunların içinde İETT ile bu iş olmaz. Çocuk oyuncağı değil. İETT’ciler derken… Açar mısınız? Bunu sadece dış politika anlamında söylemiyorum. Her konuda uzmanlara ihtiyaç vardır. AKP uzmanlığa inanan bir parti değil, sadece kendi uzmanlığına inanan bir parti. Mesela dünyanın en sivil ülkesi olan ABD’nin kabinesine bakın en az beş tane asker kökenli bakanı vardır. O açıyı da kaybetmek istemezler çünkü. Şimdi kendi ordusuyla savaşarak, kendi ordusunu esir ederek bu işin içinden nasıl çıkacak Türkiye? Ya da ekonomiyi ele alalım, ekonominin K İ T A P S A Y I 1234 ‘Virgül benden, noktayı vatandaş koyacak inşallah!’ “Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda”, usta gazeteci yazar Yılmaz Özdil imzalı. 3 Kasım 2002’den bugüne yokuş aşağı bir AKP’nin şeceresi. Zerre yorum yok, kronolojik bir izlekte yaşanan neyse yazılan da o. Beş gazetenin arşivinden 460 bin sayfa taranarak yazıldı. Sırf arşiv taraması bir buçuk yıl aldı. Köşe yazılarından derleme değil, sıfırdan yazıldı. Kısacık sürede 300 bin satış rakamını aştı. Özdil’le “Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda” üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. r Gamze AKDEMİR eraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda”, 3 Kasım 2002’den bugüne geliyor. Sonu henüz yazılmadı! Ben virgül koydum, noktasını vatandaş koyacak inşallah! En çok neden yazıldı? Amacı, umduğu.. Yetişme çağlarımda Demokrat Parti dönemini çok merak ettim. Sonu trajediyle biten bir süreçte, Türkiye’nin konumlanmasıyla ilgili de pek çok gelişmenin yaşandığı bir dönem olmasına karşın okuduğum yüzün üzerinde kitapta olayların sadece başını ve sonunu öğrenebildim. Çünkü o döneme dair bütün kitaplar ya Yassıada mağdurları tarafından yazılmış ya da Yassıada mağdurlarını yalanlamak için yazılmış. Daha çok işin sonu üzerinden polemik silsilesi haline gelmiş kitaplar. İddia ediyorum, bugün bir genç Demokrat Parti döneminde hangi olaylar zinciri yaşanmış diye merak edip araştırsa Yassıada tutanakları dışında neredeyse hiçbir şey bulamaz. Bu kitabı bu yüzden yazdım. AKP dönemi yarın öbür gün unutulmasın, unutturulmasın, ne olmuştu diye merak edenler kaynak bulabilsin istedim. Eleştiride nasıl bir eşik denilebilir? Şöyle: Çok şükür ki internet çağında yazıldı. Okuyan herhangi bir kişi burada yazan doğru mu diye merak ederse her bir satırın internet üzeS A Y F A 1 2 n 1 0 E K İ M “B rinden ve gazete arşivlerinden teyidi mümkün, sağlamasını yapabilir. Bu kitabın okura sunduğu garanti budur. Dolayısıyla bu da kitabı ideolojiden bağımsız hale getiriyor. “KİTAPTA YORUM DEĞİL, ÇIPLAK GERÇEK VAR” Tüm bu süreçte yaşananlar acı ama gerçek! Kitapta AKP’yi en çok ne rahatsız edecektir diye soracağım ama neredeyse tümü edecek! AKP’yi asıl rahatsız edecek olan bu kitap sayesinde tüm bu yaptıklarının, yaşananların unutulmayacak olmasıdır. Yani siz insanları sahte CD’lerle hapse attınız. Yarın bunu unutturmak istediğinizde bu unutulmayacak mesela. Yorum yok, buna dikkat etmişsiniz. Kesinlikle. Bugüne kadar çok röportaj yapıldı bu soruyu da ancak Cumhuriyet sorabilirdi. Evet, kitapta bir muhalefet söz konusu değil. Yazarken isimlerden de olabildiğince uzak durmaya gayret ettim. Çıplak gerçek üzerinden yola çıktım. Yorum ve kişisel görüş katmadım. Bunun temel sebebi, özellikle Başbakan’ın ve yandaş medyanın toplumu kamplaştırma çabalarını çürütmek içindir. Herhangi bir şeyi öne çıkarma da asla yoktur. Okuyanlar yorumunu kendisi yapsın istedim. Bu kitabı en çok AKP’lilerin okuması lazım, bunu çok önemsiyorum. AKP’lilerden kastım Erdoğan ya da bu işten nemalanan üçkâğıtçı gazeteci ya da AKP’li belediyeden ihale alan müteahhit değil. Samimi olarak AKP’yi bu ülkenin sorunlarını çözecek siyasi parti olarak gören, zamanında Demirel’e, Ecevit’e belki Türkeş’e, Erbakan’a, Evren’in 2 0 1 3 referandumuna, Özal’a oy vermiş, şu anda çözümün AKP olduğunu düşündüğü için ona oy veren, hayata kamplaşma, cepheleşme olarak bakmayan sıradan vatandaş. Bu kadar hedef gösterilmemize rağmen AKP’ye oy vermiş, bahsettiğim insanların bu kitabı ilgiyle okuması o kamplaştırma çabalarının boşa çıktığının da göstergesidir. “GEZİ, GEÇ BİLE KALDI!” Okurlarla temasınız… Nasıl tepkiler geliyor? Kandırıldığını düşünen ve kitabı okuduktan sonra bundan emin olduğunu ifade eden çok sayıda insan var. Kitap Gezi Direnişi’nden önce yayınlansaydı adım gibi eminim sizin direnişin örgütleyicilerinden olduğunuz söylenecekti. Her iftira atılabilir tabii, atabiliyorlar. Kitap toplumun kaynama noktasına gelişini ortaya da koyuyor haliyle. Kaçınılmaz bir son olduğu aslında görülüyor. Bu on senelik olaylar zincirini peş peşe okuduğumuzda Gezi olayları adı altında vücut bulan toplumsal özgürlük talebinin aslında ne kadar geç bile kaldığını da ortaya koyuyor ayrıca. Gündem bombardımanı altında yaşanılan bir ülke, yaşatılan bir halkız. Başbakan Erdoğan konuk olduğu bir programda bir liderin sürekli gündem yaratabilmesi gerekir demişti anımsarsınız.. Evet, işim bu demişti. İyi iş tabii! Durmayıp devam ettikleri bir yol var. Bu gidilen yolu kamufle etmek için C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle