07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

bana ilkelere inanmayı öğretti” diye yanıt vermiştim. Bunun üzerine şöyle demişti: “İlkeler duruma göre değişir, sana her durumda ne yapacağını kesin olarak belirtmez. Ama insana inanırsan, o insanı takip edersen, o insan doğru insansa her zaman başarılı olursun” demişti. Söylemek istediği, kendisine inanmam, YÖK’te kendisinin birinci yardımcısı olmamdı. Böylece hem çalışkan ve namuslu hem de özgürlükçü birinin desteğini almış olacaktı. Ama bana bunu önerdiği zaman ben YÖK aleyhine yazımı yazmış ve Türkiye’de YÖK’ü eleştiren ilk yazı olarak Milliyet Sanat dergisine Zeynep Oral’a yollamıştım bile. Bunu kendisine söyledim: “Ben YÖK aleyhine yazımı yazıp yolladım bile” dedim… Verdiği yanıtı hiç unutamam: “Olsun bir tane de lehine yazarsın” demişti! Tam Doğramacı işte! Özet olarak ilkelerime sadık kalmak en önemli savunma mekanizmamdı bunalım dönemlerinde… “Adama göre” davrananlara galiba şimdi “dönek” filan diyorlar değil mi? Kitabınızda Çetin Altan’dan Ahmet ve Mehmet Altan’a, Murat Belge’ye, İdris Küçükömer’e, İlber Ortaylı’ya kadar pek çok kişi hakkında eleştiri ve değerlendirme var. Evet, olayların akışı bağlamında Feridun’un sorduğu sorulara yanıt verirken zorunlu olarak bazı değerlendirmeler yaptım. Esas olarak insanları eleştirmeyi, olumsuz şeyler söylemeyi sevmiyorum. Tam tersine insanların iyi yönlerini öne çıkararak onları değerlendirmeyi tercih ederim. Fakat bazen olumsuz değerlendirmeler, yani eleştiriler zorunlu oluyor. Dilerim, okurlar, bu arkadaşlar hakkındaki değerlendirmelerimi okurken haksızlık ettiğimi düşünmez. Başlıca en çok kimlerden ne öğrendiniz? En çok annemden ve babamdan öğrendiğimi fark ediyorum geriye bakınca! Ne ilginç değil mi, uzun, upuzun, ABD’ye kadar giden ve Türkiye’de yıllarca devam eden akademik bir eğitim süreci ve en çok öğrendiğiniz dönem, çocukluğunuz! Çünkü annemden ve babamdan insanlığı öğrendim… Öteki bütün bilgiler ancak insan olduğunuz ölçüde bir anlam taşıyor bence! “GEZİ DİRENİŞİ, EVRENSEL VE KARŞI KONULAMAZDIR” Yirmi altıncı baskıyı yapan “Türkiye’yi Sarsan Otuz Gün: Gezi Direnişi” kitabında her şeyden önce bir sosyolog olarak ortaya koyduğunuz temel tez nasıl özetlenebilir? Kitabın temel tezi, Gezi Direnişi’nin dünyadaki üçüncü büyük devrim olan Bilişim Devrimi’nin Türkiye’deki yansıması olması, yani evrensel ve karşı konulamaz bir nitelik taşımasıdır. “Evrensel ve karşı konulamaz” deyimlerini, dijital ortamın yaygınlaşmasına atıf yapmak ve demokrasi ile temel insan hak ve özgürlüklerinin gelişmesini vurgulamak için kullanıyorum. Kozyatağı Kültür Merkezi’nde “Herkesten Bir Şey Öğrendim. Gezi Direnişi’nden de” başlıklı bir konuşma yapacaksınız. Gezi Direnişi’nden ne öğrendiniz en önce? Ben gençlere her zaman güvendim ve onları her zaman çok sevdim. Bizim kuşak gençlerden umudunu kestiği zaman da hiç karamsar olmadım, iyimserliğimi sürdürdüm. Şimdi gençler, doğayı ve çevreyi korumak için şiddeti reddeden ama kendilerini kararlı bir biçimde ifade eden barışçı bir gösteri ile bu inancımın hiç de boş olmadığını gösterdiler. Toplumun korku duvarlarını gerilerde bıraktığı Gezi Direnişi’nde artık yeter diyen ve belli ki demeye de devam edecek toplum nasıl bir çığır açtı “demokratik itiraz” ve “sorgulama” kültüründe? Evet, demokrasinin temelinde sorgulamanın ve eleştirinin yattığını anımsattılar topluma. Her türlü korku ve baskının da demokrasi ve insan hakları uğruna aşılabileceğini gösterdiler. Dilerim şiddetten uzak durma ilkelerini devam ettirirler… Çünkü çok provokasyon var! Gezi direnişçileriyle yani “kendisinden saymadığı” toplumun “öte” yarısıyla yakınlaşmayacak olan Başbakan Erdoğan seçim yaklaştıkça ne gibi yöntemlere yönelecektir sizce? Kitapta da belirtmiştim: Çıkar yol demokratikleşme ve yumuşamadır temel hak ve özgürlükler bağlamında. Ama Başbakan daha da sertleşti. Böyle olması ihtimalinin yüksek olduğunu belirtmiştim kitabımda. Ama artık otoriterliğin ve baskının sona erdiği bir çağa girdi insanoğlu… Baskı ve korkunun uzun süreli bir yönetim yöntemi olabileceğini düşünmek yanlış olur! Kitap bundan böyle nasıl bir Türkiye’ye “uyanılacağına” işaret ediştir? Daha özgür, daha demokratik, insan hak ve özgürlüklerine daha saygılı, daha çağdaş bir Türkiye’dir önümüzde duran. “Herkesten Bir Şey Öğrendim” ise, “Gezi Direnişi”nden öğrendiğim şey de bugünkü gençlerin bu konuda çağa, dünyaya, Bilişim Devrimi’ne, demokrasiye, barışçı yöntemlerle ayak uydurmakta oluşlarıdır. n [email protected] Herkesten Bir Şey Öğrendim/ Emre Kongar/ Söyleşi: Feridun Andaç/ Remzi Kitabevi/ 480 s. Türkiye’yi Sarsan Otuz Gün: Gezi Direnişi/ Emre KongarAykut Küçükkaya/ Cumhuriyet Kitapları/ 192 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1234 1 0 E K İ M 2 0 1 3 n S A Y F A 1 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle