01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER Tıpkı Hayat Gibi/ Raşel Rakella Asal/ Şenocak Yayınları/ 254 s. “Volga Hüznü”, “Duyuyor musun Kalbim?”, “Her Şey Sanki Bir Eski Zaman Düşünde Şimdi” ve “İşte Bizim Gül Sokak” romanlarıyla tanınan Raşel Rakella Asal yeni romanı “Tıpkı Hayat Gibi”yle tekrar okuyucuların karşısında. Asal, bu romanında edebi derinliğiyle dikkat çekiyor. Kitaplar arasından çıkıp gelen bir edebiyat yolculuğuna davet ediyor okucusunu yazar “Tıpkı Hayat Gibi”yle. Göl/ Karin Fossum/ Çeviren: Sevinç S. Tezcan/ Pegasus Yayıncılık/ 304 s. Ormanın içindeki kulübesinde tek başına yaşayan, yaşlı bir kadın katledilir. Başlıca şüpheli, akıl hastanesinden kaçmış bir şizofrendir. Olayın tek şahidiyse okçuluk tutkunu olan on iki yaşındaki bir çocuktur. Bir adam kısa süre sonra yakınlardaki bankayı soyup yanına rehine alarak kaçınca olaylar ilginç bir şekilde iç içe geçer. Ortağı Jacob Skarre ile olayı çözmeye çalışan Dedektif Sejer ise hiç hazır olmadığı bir duygusal maceranın içine sürüklenecektir. Norveç polisiyesinin önemli ismi Karin Fossum, “Pus” kitabında zekice yakaladığı atmosferi tekrar yaratıyor “Göl”de ve uçlarda yaşayanların hayatlarını sayfalarına taşıyor. Köpek Kalbi/ Mihail Afanasyeviç Bulgakov/ Çeviren: Mehmet Suzanne Beron/ Dedalus Kitap/ 108 s. “Köpek Kalbi”, hem Rusya’da hem de Batı’da geçen yüzyılın sakıncalı kitaplarından. 1925’te yazılan, ülkesinde ancak 1987’de yayımlanabilen bu roman, 1917 Rus Devrimi’nin toplumsal sonuçlarına odaklanmış. Yer yer “Frankenstein”ı andıran, gerçeküstü atmosferiyle kendisini bir distopyanın eşiğinde tutan bir kara mizah “Köpek Kalbi”. Oldukça sağlam iplerle birçok metne bağlanan anlatısı, Rus bir doktorun elinden ortaya çıkan tehlikeli bir insanhayvan türünün, insan doğası üzerinden burjuva ve proleterya görünümlerini yakalayıp hicvediyor. Postmodern romanın unsurlarını, yazıldığı döneme rağmen içinde saklayan “Köpek Kalbi”; Gogol’un hemşehrisi ve en önemli mirasçısı, “Usta ile Margarita”nın yazarı Bugakov’un komünist devrime ve dünyaya bakışını da yansıtıyor. Kant, Schiller, Heidegger Estetik ve Edebiyat/ Onur Bilge Kula/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 424 s. Immanuel Kant ve onu izleyip geliştiren Friedrich Schiller, estetik ve edebiyat kuramının kalıcı temellerini atmışlar. Hegel kendi estetik felsefesini söz konusu bu sağlam temeller üzerine inşa eder. Martin Heidegger ise anılan filozofların estetik kuramlarını daha belirgin bir biçimde idealist felsefe geleneği doğrultusunda özgüleştirmeye çalışır. “Kant, Schilelr, Heidgger – Estetik ve Edebiyat”ta Onur Bilge Kula genel anlamıyla Türkiye’de estetik ve edebiyatın kuram birikimine, öncelikle de terminoloji alanındaki boşluğun doldurulmasına katkı yapmak amacıyla yola çıkmış. Bu doğrultuda da yazınsal yaratımla dil dizgesi arasındaki karşılıklı beSAYFA 26 ? 7 HAZİRAN 2012 lirlenim ilişkisinden kaynaklanan sorunları göz ardı etmeksizin, estetik ve yazınkuramsal düşünümü özendirmek kitabın başlıca amacını oluşturuyor. Afaki Haller/ Münir Göle/ Yapı Kredi Yayınları/ 266 s. Münir Göle, ilk insandan bugüne değişmeyen özün peşinde koşuyor bu denemelerinde. Yazar, düşle gerçek arasında salınıp duran arzu nesnesi Sarışın Kadın imgesiyle, ilk kadınlardan, ilk erkeklerden bugüne genetik vasiyetlere ulaşıyor. “Afaki Haller”de okuyucular, ilk çağlardan başlayan insanın kişisel tarihini okuyor. Yazarla tarihten bugüne yol alırken mitlerle, mimariyle, müzikle, edebiyatla, aşkla, hastalıkla, sağlıkla, solaklıkla, salaklıkla, akıllılıkla, türlü insanlık halleriyle gitgide şiddetlenen bir sağanağa yakalanıyor okurlar. Yolculuk, kimi tarihi kişilerin bilinmeyen hikâyeleriyle, tarihin uzanamadığı kuytularda sürüyor. Kurmaca Kişiler Kenti/ Emin Özdemir/ Bilgi Yayınevi/ 278 s. Özdemir’in, içinde dolaşırken nerdeyse bütün roman kahramanlarıyla özgürce bağlantılar kurduğu kurmaca kent, gerçekler üzerine temellenmiş düşlemsel bir kent. Ölümün, kapısından içeri girmediği bir kent. Gelecek zamanın olmadığı, geçmiş zamanın, şimdiki zaman içinde yaşandığı bir kent... Okur, “Kurmaca Kişiler Kenti”nin sokaklarında dolaşırken her adımda unutamayacağı anlatı dünyasından gelip kentte yerleşmiş nice kişiyle yüz yüze gelecek. Bir şatonun önünden geçerken Don Kişot ya da Hamlet’le karşılaşacak, biraz yürüyünce karşısına Emma Bovary, Anna Karenina, Kaptan Ahab, Aslan Asker Şvayk çıkacak. Emin Özdemir dünya romanının evrensel kişileriyle bir bir söyleşiyor “Kurmaca Kişiler Kenti”nde. Maldoror’un Şarkıları/ Comte de Lautréamont/ Çeviren: Özdemir İnce/ Kırmızı Yayınları/ 320 s. Comte de Lautréamont yirmi iki yaşında “Maldoror’un Şarkıları” ile şiirin klasik söylemini tamamen değiştirir ve iki yıl sonra ölür. Sürrealist şairler tarafından keşfedilinceye kadar da elli yıl şiirin yeraltı dünyasında yaşar. Özgürleşen şiirsel söylemin yalvacı olan Lautréamont, şiirin ve edebiyatın insanı bütünlüğü içinde yansıtabileceğini kanıtladı. Kurulu düzene başkaldırının ve ‘hapishane dil’e karşı ayaklanma çığlığının simgesi oldu. F*ck America/ Edgar Hilsenrath/ Çeviren: Feza Şişman/ Yapı Kredi Yayınları/ 220 s. Edgar Hilsenrath’ın otobiyografik unsurlar taşıyan bu romanı kendi kendisine, insani değerlere alabildiğine yabancılaşmış, maddiyatçı Amerikan toplumunun keskin bir hicvi aynı zamanda. II. Dünya Savaşı sonrası, iş işten geçtikten sonra Avrupalı mültecilere kapılarını açan Amerika Birleşik Devletleri var romanın merkezinde. Bu mültecilerin arasında bir yandan hayat mücadelesi verirken bir yandan da göçmen kahvelerinde sabahlayarak ilk romanını yazan roma nın kahramanı Jakob Bronsky de var. Bronsky, geçici işlerde çalışıyor, Amerikan Rüyası’nın acımasızca dışladığı, hayatlarını kâbusa döndürdüğü insanların arasında yaşıyor: Fahişeler, zenciler, ayyaşlar, sokak insanları... Yazarak başarılı ve ünlü olmayı hayal ediyor ama yazmak onun için her şeyden önce soykırımla hesaplaşmanın ve suçluluk duygularından kurtulmanın da tek yolu. “F*ck America”, Feza Şişman’ın çevirisiyle Türkçede. Sabahattin Ali Olayı 2/ Alev Çukurkavaklı/ Tanyeri Kitap/ 152 s. Kemal Bayram’ın, “Sabahattin Ali Olayı” adlı kitabı 1978 yılında yayımlandığında, aydınlar tartışması başladı ve uzun süre devam etti. Kitap çıktıktan iki yıl sonra Yalçın Küçük, Sabahattin Ali’nin ölümünde MİT’in rolü olmadığını savunarak, sol aydınları komploculukla suçladı. Hemen ardından, Aziz Nesin, Yalçın Küçük’e destek verdi. Kemal Bayram ise bu iddiaların Sabahattin Ali’yi yeniden öldürmek anlamına geldiğini savundu. Kemal Bayram’ın oğlu, gazeteci Alev Çukurkavaklı’nın yazdığı “Sabahattin Ali Olayı 2” adlı kitapta, bu tartışmaları bir bütün olarak yer alıyor. Ayrıca Kemal Bayram’ın o dönemde yaptığı ancak yayımlamadığı iki sürpriz söyleşi de kitabın önemli yanlarından. Kitap, solcu aydınlar arasında, bir dönem Sabahattin Ali cinayeti tartışmaları üzerinden yaşanan derin bölünmeyi de gözler önüne seriyor. Onlardan Biri/ Zoran Drvenkar/ Çeviren: Suzan Geridönmez/ ON8 Kitap/ 362 s. Avrupa edebiyatının genç ve özgün sesi Zoran Drvenkar romanında, Almanya’da yaşayan göçmenlerin yaşamlarına hassas bir dürbün uzatıyor. Türk asıllı iki gencin, eski Yugoslavya’ya ait bir çeteyle girdikleri savaşı ve bu savaşın sonuçları ile birlikte onların hayatlarında bıraktığ izleri edebiyat battaniyesi altında çarpıcı bir şekilde anlatıyor Drvenkar. Almanya’da yaşanan göçmenlik sorununa sokak cephesinden yaklaşan roman, dağılan Yugoslavya’nın yarattığı yeni göçmen gruplarını, sorunlu dil ve entegrasyon süreçlerini, bağımlılık ve şiddetin hem kurbanı hem yaratıcısı olmak ikilemini, birbirleriyle ilişkilerini ve aile sorunlarını, çekip gitmek ve mekânını sahiplenmek çıkmazını, büyük kent kıskacında genç olmayı çok boyutlu bir biçimde işliyor. Romanda çete savaşlarının ve ihanetin öldüremediği tek şey ise dostluk... Otori Efsanelri – 1. Kitap: Bülbül Döşemeler/ Lian Hearn/ Çeviren: Levent Yılmaz, Zeynep Yılmaz/ Everest Yayınları/ 346 s. ‘Otori Efsaneleri’nin ilk kitabı olan “Bülbül Döşemeler”; Otori Bölgesi’nin küçük bir köyünde yaşayan Takeo’nun Otori Shigeru ve Otori Ailesi’yle tanışmasını anlatıyor. Mino köyü katliamı sırasında Takeo’yu bulan Otori Shigeru, bir süre sonra onu evlat edinir. Takeo’nun sürprizlerle dolu serüveni de burada başlar. Sonrasında ise sırların bir ortadan kalkmasıyla Takeo’nun hayatı değişir. Lian Hearn, dünyaca ünlü çoksatar olan bu seride, Japonya’nın gösterişli ve zarif doğasını ve özgün kültür mirasını fantastik kurgu ile birleştirerek hayal gücünün sınırlarını zorluyor. ‘Otori Efsaneleri’, fantastik edebiyatta yeni bir soluk olarak niteleniyor. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1164
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle