26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SİHİRLİ DEĞNEK Çocuklar İçin Kitaplar Hazırlayan: Nilay Yılmaz ni içmiştir. Güzel okurlar, okuduğu öykünün kimin yazdığını anımsadıkça, bu iksir etkisini gösterecek. Böylece yazarlar binlerce yıl yaşamayı sürdürecek. Teşekkürler sizin gibi okuyan, okuduğu öykünün yazarını anan güzel kardeşlerime… hep devam edin. Yeni maceralarını sabırsızlıkla bekliyorum. Sılacık, hem Selen hem de Aysel Gürmen seni duydu, merak etme... Hediyen yola çıktıı... Nazlı Güler (Yalova) Mektubunuz vaar! Çağlar Gökseven (Orhan Sinan Hamzaoğlu Y.Ö.O, Pendik, İstanbul) “Ulduz Kızın Konuşan Bebeği”, Samed Behrengi, Can Yayınları Alaca karanlıktı. Ulduz kız bebeğine bakıyordu. İneği ölmüştü, yiyecektiler.”Taş bebek konuş ne olur” dedi Ulduz kız. Bebek birden yanına geldi. “Ağlama” dedi. Ulduz kız çok sevindi. Analığı hamileydi. İneğin etini hiç sevmemişti. Kardeşi Peri onu avluya götürdü. “Bu eti Gülsüme götür dedi” analık. Gülsüm yan komşularıydı. “Yaşar “diye bir oğlu vardı. Babası Başkentte idi. Ulduz, konuşan bebek, Yaşar güvercin olmuştu. Konuşan bebek onları Tavuskuşunun yanına getirdi. Sohbet ettiler. Tavuskuşu çirkin ayaklarını göstermemişti. Yaşar Tavustan bir tüy istemişti ama Tavus tüyünü vermedi. Gösteriye gittiler, izlediler. Başkan Sara idi. Konuşan bebeğin arkadaşıydı. Yaşarın eli kesildiği için yardım ettiler. Eve geri döndüler. Analık güvercinlerden korktu. Baba onu korudu. İçeri girdiler, insana döndüler. Yaşar hasta oldu. Annesi hep yanındaydı. İyileşti. Ulduz bebeğini arıyordu. Analık onu yok etmişti. Bir gün analık çok sinirlenmiş. Ulduz Yaşar’a işaret etti. Ölen ineğin ayağından faydalandı. Kırmızı karıncalar yolladı. Analık ve Perinin her yerini soktu. Ulduz ve Yaşar yeni bir bebek yaptılar. Çok güzeldi. Ama üzgündü. Analık onu görünce “Onu da kaybedeceğim” dedi. Ulduz umutsuz ve çaresizdi. İkinci bebeği de kaybetti. Çok kötü durumdaydı. Analık “Yaşar bu kızın terbiyesi daha da bozuyor” diyordu. Çağlarcık, hediyen yola çıktıı.. Ulduz kızı sevdiysen, yazarın başka kitapları da var. “Ulduz Kızın Kargaları”, “Bir Vardı Bir Yoktu”, “Bir Şeftali Bin Şeftali”, “Bu Gelen Köroğlu’dur”, “Behrengi Tüm Masalları”, “Behrengi Tüm Öyküleri”. Sihirli Değnek, bu hafta konuk ağırlıyor… Zehra Ünüvar (yazar) “Uzaylılar Gelince”, Hüseyin Yurttaş, İmbat Yayınevi Uzay hepimizin ilgi duyduğu bir alan. Yeryüzünün bilinmezlerini bitirmeden gökyüzüne gözlerimizi diktiğimizi biliyoruz. Eski çağlardan beri insanlar uzayla ilgilenmiş. Çocukların da en çok sordukları sorular uzayla ilgili. Düşlerin kanatları ile ulaşmayı düşündükleri yer de uzay. Uzay’a gitmeyi başardık. Ay’a giden insanoğlu, oradan getirdiği taşları inceleyerek ilginç sonuçlar çıkardı. Diğer gezegenlere gitmeye çalışıyor. Uzak galaksilerin sırlarını çözmeye uğraşıyor. Hep soruyor: Uzayda yaşayanlar var mı? Hüseyin Yurttaş, “Uzaylılar Gelince” adlı kitabında bu soruya “evet” diyerek yanıt vermiş. Uzaydan gelenler Datça Yarımadası’na gelmişler. Heyecan verici. Hemen aklımıza sorular üşüşüyor. Uçan daireleri büyük mü? Bu uçan daire her istediği yere inebiliyor mu? Gelenler insana benziyor mu? Dünyaya kötülük yaparlarsa ne yaparız? Bizim savaş uçakalrımız onları görmedi mi? Niye Datça’ya geldiler de İstanbul’a inmediler? Kimlerle konuştular? Onlarla nasıl anlaşıldı; dilimizi konuşabildiler mi?.. Bu soruları çoğaltmak olası. Ama soru sormanın yerine kitabı okumalı. Zaten kitabın kapağındaki resimden bazı ip uçları çıkarabiliyoruz. Ama bir kitabı seçerken yalnız adına ve kapağına bakmak yetmez. O kitapla el sıkışıp tanışmalı. Anlattıklarını dinlemeli. Sorularımızı okurken sormalı. Ben bu kitabı bir solukta okudum. Datça’nın Çeşme köyüne bağlı Palamutbükü’ndeki yazlık evde, dede, 10 yaşındaki Sinan, 6 yaşındaki Ozan ve babaannenin yaşadığı olaylar anlatılıyor. Günlük yaşamın iiçine yerleştirilmiş olan uzaylılar öyküsünü, insan sevgisini, dostluğu, doğa sevgisini, dayanışmayı da işliyor. Sinan’ın bilgisayarına gelen sinyaller yoluyla cesaretlenip uzaylılarla iletişim kurması çok güzel. Uzaylılar ona güveniyor, o da dostça davranıyor. Ama bir yandan gazeteci babasına kaptırdığı sırrı ile bir taraftan da dedesinin yaşadığı olaylar ile işler epeyce karışıyor. Bakalım Sinan ne yapacak? Siz olsanız onun gibi mi davranırdınız? Okuyup düşünmek gerek. Kitabın resimleri Engin Boğaz tarafından yapılmış. Daha önce dört kez Bilgi Yayınevi tarafından basılan kitap, yepyeni resimlerle ve baskıyla İmbat Yayınevi’nden çıkmış. Sayfa düzeni güzel. Dili çok güzel. Okuyun derim. Bakalım Uzaylılar neler söylemiş bizim için... Fevzi Günenç (yazar) “Kuğuların Türküsü”, Marcel Ayme, Can Yayınları Ben bir öykücüyüm. Bir öykünün bir yazara nelere mal olduğunu çok iyi bilirim. Siz okuyup geçersiniz öyküleri. Kimin yazdığına bile bakmazsınız çoğu zaman. Oysa yazar, yapıtını oluşturmak CUMHURİYET KİTAP SAYI için geceler boyu uykusuz kalır. Bir yazar arkadaşım var. Çok okur. Ne okuduğunu arada bir bana da söyler. “Kim yazmış” diye sorarım. Susar. Dikkat etmemiştir yazarının kim olduğuna. Ona derim ki: “Yarın senin yazdıklarını okuyanlar da kim olduğunu anımsayamayacaklar. Boşuna yazmış olacaksın o zaman. Yazdıklarının sana ait olduğu bilinmedikten sonra yazmanın ne yararı var…” Kimi kitapları dönüp yeniden okumayı severim. Marcel Ayme’ın Kuğuların Türküsü adlı kitabı da bunlardan biri. Üç güzel öykü var kitapta. Beni en çok etkileyen “Köpek” adlı ikinci öykü oldu. Bir öyküyü eleştirmek elbette ki onu özetlemek değildir. Ama öyküyü ikinci kez okuyunca onu sizlerle paylaşmak istedim. Bu konuda içimde dayanılmaz istek duydum. Özet şöyle: Bir körün bir köpeği var. Kör, köpeğine, “Gözlerimizi değişelim” der. “Sen kör ol, ben göreyim. Ben sana iyi bakarım.” Bilirsiniz köpekler kendilerini sahiplerine sevdirebilmek için ölümü bile göze alırlar. Köpek kabul eder. Gözlerini değişirler. Kör adam görmeye başlayınca sözünde durmaz. Köpeğine bakmaz. Zavallı hayvan başını ağaçlara vura vura kırlara atar kendini. Bir çiftlikte bir kedi ile tanışır köpeğimiz. İyi yürekliliğinin ödülünü alır. Çiftlikteki insanlar ona iyi bakar. Kedi, köpeğe özenir. O da iyi bir kedi olduğunu kanıtlamak ister. Köpeğe gözlerini değiştirmeyi önerir. Bunu yaparlar. Kör kedi görmediği halde bir fare yavrusu yakalar. Farecik, kediye: “kendisini bırakırsa onunla gözlerini değişebileceğini” söyler. Anlaşırlar. Kör olan faredir artık. Bu ara çiftliğe yırtık pırtık giysiler içinde bir adam gelir. Bu adam köpeğiyle gözlerini değişen adamdır. Adam o kadar tembeldir ki, gözleri açılınca çalışmamış, aç kalmıştır. Yeniden körlük günlerini özlemiştir. E, ne de olsa kör bir adama herkes yardım etmekteydi. Köpeği bulur, ona gözlerini yeniden değiştirmeyi önerir. Köpek bunu kabul etmez. Artık gördüğünü, gözlerini iyi yürekli bir kedi ile değiştirdiğini söyler. Adam kediye gider. Kedi farenin gözlerini kendisine verdiğini açıklar. O da kendisine bu iyiliği yapan fareye bakmakta, onunla oyunlar oynamaktadır. Eski kör adam bu kez fareye öneride bulunur. Gözlerini değişecekler, fare de adama kılavuzluk edecektir. Fare öneriyi kabullenir. Kör adam onun boynuna bağladığı ipliği tutarak yola koyulur. Ama farecik o kadar küçüktür ki gereğince kılavuzluk yapamaz köre. İkisi de sağa sola çarparak, düşe kalka zorlukla yol alabilirler ancak. Bunu gören köpek çok üzülür. O rahat, mutlu yaşamını bırakır. Kötü yürekli eski kör sahibine yardıma koşar.” İyilik insanların erdemidir. Yüreğinde vardır. İstese de onu söküp atamaz. Yerine kötülüğü koyamaz. Bu bir köpek bile olsa… Dediğim gibi öyküyü çok sevdim. Onu sizlerle paylaşmak istedim. Daha büyük tatlar almak için, kitaptaki öbür güzel öyküleri de okumak istersiniz diye düşündüm. Sözünü ettiğim “Köpek” adlı öykü “Kuğuların Türküsü” adlı kitapta yer alıyor. Can Yayınlarınca yayımlanmış. Dilimize kazandıran arı dilli ustamız Tahsin Yücel. Çocuklar için on iki öykü yazan yazarın tüm öyküleri dört kitapta toplanmış. Turgut Keskin de ne güzel resimlemiş bu masalları! Bu güzel öykülerin yazarı Marcel Ayme’dir. 1902 yılında doğan Fransız yazar Ayme de diğer bütün yazarlar gibi, yazdığı güzel yazılarla ölümsüzlük iksiri857 “Bıcırık” dizisi, Nurettin İğci, Bu Yayınları Nilay Abla merhaba. Ben 10 yaşındayım, Yalova’da öğrenciyim. Ben kitap okumayı sevmiyordum. Bıcırık kitapları bana okumayı sevdirdi. O dizideki dokuz kitabı da okudum. Fıkralar, karikatürler, hikâyeler ve şiirleri gülerek okudum. Sonra başka kitapları da okumaya başladım. Bana okumayı sevdiren Nurettin İğci’ye teşekkür ediyorum. İyi ki onun yazdığı bu kitapları okumuşum. İyi günler. Nazlıcık, Nurettin İğci de senin mektubunu okuyunca gülümseyecek... Bakalım yola çıkan hediyen gülümsetebilecek mi seni? Sihirli Değnek’e yine yaz olur mu? Sihirli Dergi: Bilim Teknik! Bilim Teknik dergisi haziranda iki baskı yapmıştı. Temmuz ayında da 39 yıllık arşivini vermeye devam ediyor... Sihirli Değnek, bir dünya düşlüyor… Bir süre yayımlanmış ya da hâlâ yayımlanmakta olan bütün dergiler, gazeteler, kitaplar kendi veri bankalarını oluşturmuş! Arşivlerde tutulan tarihi belgeler elektronik ortama geçirilmiş… Onlarca, yüzlerce yılın düşünsel birikimi “tıpkıbasım” biçimde veri bankalarına aktarılmış… Bu bilgiler DVD ya da internet üzerinden ulaşılmaya hazır bekliyor... Ayrı ayrı veri bankaları ülke çapında bir veri havuzunda toplanmış… Böyle bir olanağın yaratacağı bilimsel, teknolojik ve sanatsal açılımları düşünmek bile heyecan verici!.. Çok zaman ve emek gerektirecek. Ama neden olmasın? Haydi, hemen, şimdi! www.biltek.tubitak.gov.tr / [email protected] (Tel: 0312 468 53 00 / 4912) Sihirli Çocuk Dergileri! Kırmızı Fare (http://www.mavibulut.com.tr) Ebe Sobe (http://www.ebesobe.com) Bilim Çocuk (www.biltek.tubitak.gov.tr/cocuk) Kuşadası’nda Öykü’ye ve Şiir’e yolculuk… Kuşadası Belediyesi düzenlediği edebiyat yolculuklarının belgelenmesi için ürünleri kitap haline getirmiş. “Yazın ve Felsefe”, “Yazın ve Eleştiri”, “Öykü ve Mahmut Özay”, Mahmut Özay ve Eserleri”, “Kuşadası ve Mahmut Özay”, “Ustalar ve Çıraklar”, “Öykülerde Şarkılar” ve “Şiir ve Tasfiye” başlıkları altında bu yolculuğa katılan kimler yok ki! Erendüz Atasü, Burhan Günel, Muzaffer İzgü, Ahmet Oktay, Hidayet Karakuş, Dinçer Sezgin, Hüseyin Yurttaş, Vecihi Timuroğlu, Öner Yağcı, Betül Çotuksöken vb. Kitapçığın dosya konusu 18 yazı ile ‘ÇOCUK YAZINI’na ayrılmış... Kitapçığa ulaşmak isteyenler için iletişim: [email protected] / [email protected] (Kuşadası Belediyesi) Edebiyat yolculuğuna katılmak isteyenler! 3.Kuşadası Öykü günleri Eylül 2006’da.? Nilay Yılmaz Kurtuluş Deresi Cad. No: 47 Bilgi Üniversitesi, Dolapdere/İstanbul [email protected] Tel: 0212 236 78 42 0212 311 51 82 Sıla Akgündüz (Özel Uğur İ.Ö.O, 4/C, Florya, İstanbul) “Selen” dizisi, Aysel Gürmen, Uçanbalık Yayınları Ben bir kitap kurduyum. Çok kitap okuyorum ama okuduklarım arasında bir dizi var ki onu çok seviyorum. “Selen” deyince hemen anlayacaksınız. Selen’in öyküleri dizisinin tüm kitaplarını okudum. Selen’e bayılıyorum. O çok sevimli, eğlenceli, komik, bazen duygusal ve hayal gücü çok zengin bir kız. Her kitapta başka bir maceraya atılıyor ve beni gülmekten kırıp geçiriyor. Özellikle “Benim Adım Selen’i”, “Selen’in Ormanı”nı, “Selen Abla Olmaktan Vageçtim”i çok beğendim. Selen’i ve yaşadıklarını kendime çok yakın buluyorum. Hele de benim gibi hayaller kurması çok hoşuma gidiyor. Şimdi Selen’in yazarı Aysel Gürmen’e bir ricam var. Lütfen Selen’in öykülerini yazmaya SAYFA 25
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle