22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Mazinin derinliklerinde iii riimek... sunda... Tabii ki bu demek değildir ki, sadece onun hayatını belirleyen kitaplar değil; yaşayarak edindiği bilgi ve görgıilerini de (sevgili annesinden edindiği...) romanlarında, hikâyelerinde değerlendirir. Selim Ileri'de bir başka özellik de ayrıntılara büyük önem verir. Ayrıntıdan bütüne/bütünselliğe ulaşır. Bu da onun 'estet' kişiliğınin bir özelliğidir. Yani gören bir insandır. Gözlem, etüt onun karakterının/mızacının en önemli bir parçasıdır. Diğer bir deyişle, 'insanın pratik vaşam etkinliği içinde edindiği deyimler... 'Hayat kendi çıplak gerçeği ve hüzünlü sıcaklığı içinue verilir romanlarında, oykulerinde... Kendi düşsel ve şiirsel dünvası gereğince 'imge yoksa, sanatta voktur!' Her sanatçı ve romancı gibi o da, iki kaynaktan beslenir: 'Biri yaijaının, obürıı sanatın kendısi.' Kağan'ın da belirttiği gibi: "(...) Biçim bakımından, sanatsal gelişme, her sanat tarzına özgü, belirli bir iç mantıga ulaşır" (3) Bu yargıyla ortuşen diğer bir sözde A. Hauser'in: "Içerik ve oiçimin ta başından imgesel bir birliğe o düşünceyi sanatsal olarak verimli kılar." (4) Selim lleri'den "Uzak, Hep Uzak" Estetik yapı ve bütünsellik Siyasal kokeni, ozelliklc oıııın aşırı kutuplara karşı nıtelıkJerini açıklar. Diğer taraftan halkın tuttuğu edebiyat daha doğrusu, kendi deyişiyle 'medyatik kitaplar, çok satan yazarlara' karşıdır. Ona göre, söz konusıı edebiyat ve kitaplar ise 'beğeni sahibi kişilerin dayanamayacakları denlı kötüdür.' Cierçek bir edebiyat yapıtının yetkin bir butün olarak görülmesı, sevilmesi, tutulması onun için bir ölçüdur. Bu bir ülküselleştirme ve ütopyadır. En başarıiı saydığxmız kitaplar bile 'karışık' ve birbirini tutmayan 'öğelerle' doludıır. Ama o, romanlarda estetik yapı ve bütünsellik arar. Geçmişte yaratılan eserleri araştmr, inceler, okur ve onlar üzerinde fucrî değerlendirmelerde bulunur. Zola gibi Seüm 1leri de kendisini bir araştırmacı olarak kabul ettirmeyi sezinletir. "Büyük bir ruh yalnızlığı ve kendi içineyürümek..." "Tozlu bir ayna, parlatılması artık imkânsız ve sırlan dökülmüş, eski bir ayna." B. Necatigil Selim Ileri bizim kuşağın 'muhayyilesi' zengin ve verimli bir romancısıdır. Yılların ardından iz bırakarak bugünlere geldi. Diğer bir deyişle, üstün nitelikleri, vefakârlığı, inceliği, 'ruh ufkunu' açan damarlar onu hep beslediler. Güçlü olmak için, her şeyden önce, kendine hâkim, daha doğrusu 'kendini tanıması' onun üstün meziyetidir. O, kitabına verdiği özgün adla: "Uzak, Hep Uzak"lara dalarak, duygulanarak, düşünerek 'duygu pınarlarını' coşturdu ve okurlarını geçmişe, şimdiye ve bugünlere taşıdı. "Insanlar huzuru yalnız kendi içlerinde bulabilirler" sözüyle koşut olarak Tao felsefesine göre de:" Yol ilc yolcu. Bütün varlıkların yurüdüğü sonsuz yol; ama hiç kimse yaratmadı onu; çünkü hayatın kendisidir. Herşey vehiçbırşey. Herşey ondan çıkar, ona uyar; sonunda ona uöner." (5) Işte romancımız da yıllar, düz soluk maskesi üzerinden, iz bırakarak, urunler vererek bugünlere ıılaştı. Bu ko Selim Ileri'nin 'denemeleri' gerçek bir duygu selidir. Onu diğerlerinden rarklı kılan eoebiyatımızı, kültürümüzü, sanatımızı gündelik hayattan ayiran, ona apayrı bir aeğer veren, onunla her dem ilgilenen, yaşamını onlara vakfeden, anılarda yer eden bütün olayları duyumsar. Kelimenin tam anlamıyla okurun yüreğine içli bir huzur duygusu getirir. ŞENER ÖZTOP lererastlamamak. 'Rilkebııyorumıınıın hemen ardından şunları söyler: "(...) Yaratıcılığa goturcn yolların hüziinden geçtiğine inanır, 'hüzün' insanı olgunlaştıran eöitici bir görev yükler." (1) Okurlara hem baş kahramanı (odak ti gür), hem de ikincil kahramanları canlı bir atmosferde içli ve derin duygulanım larla anlatır. Dili çok iyi kullanır. Romanlarında olay örgüsünü ve karakterlerini ayrıntılı bir biçimde işler. Daha dofirusu dış ve iç gözlemler hareketli sanne öğelerini birleştirir ve bir tablo haline getirir. Tabiatı, çiçekleri, yiyecekJeri, imajlarla, nefis betimlemelerle anlatır; onları hem duygıısuyla hem de düşüncesiyle izler. Neşati'nin "turfa muamma" (gizli ve güç anlaşılma) diye adlandırdığı insanın ruhsal yapısıni; ruh yüceliğini, ruh üşümesini/ ruh burkuntularını ya da nevrozlıı hallerini psikanalitik çözümlemelerle 'Insan Denen Meçhul un giz dolu dünyasına girer. Güzele akıl yoluyla defiil; sezerek, hissederek başka bir deyişle, altıncı hissin sonsuz gelgitleriyle vanr. Bilgeliğe ulaşmak ister. Kendisinin çok sevdiğüıi belirttiği Zola'nın 'Nana'sında geçen bir cümleyle romancımızı tanımlamak gerekirse: "Yarı aydınlığın sessiz serinliğınde açık bir pencereden sıcak bir rüzgâr gibi..." (2) Okurun benliğine girer. "... Güzelliğin ve hayal gücünün görkemli parlaklığını rüyalarında görür."Düşsel betimlemeler onun ruh dünyasının vazgeçilmez tezahurleridir. Tanpınar gibi Selim lleri'de de 'rüya' simgesi önemlidir. Kendine dıişsel nır atmosfer yaratır. Ömrü boyunca (yanılmıyorsam) yaratıcılığın kaynağını kitap lar dünyasında ve onlann basj rigürlerindebulmuştur. Dahası, okuma seanslan nın vazgeçilmez o büyük gizemli tutku nuda A. Hauser şunları dile getirir: "Ne olduğumuzu yalnız zamanla değil, za man geçerken anlıyoruz." (6) A. Hauser daha sonra 'zaman' üstüne şu nefis tespıti yapar. Sanki romancımızın duygu ve düşünce dünyasıyla ne gii zel birparalellikkuıar: "Geçen veyitmiş olan zamanın anımsanmasından yeniden yaşanmasından, canlandırılmasından ve retnedilmcsinden daha başka bir mutluluk düşünülemez." (7) Proust'ıın dediğı gibi "gerçek cennetler, yitirilmiş olan cennetlerdir." (8) Ya da Alain de Botton'nun eserinin orijinal adıyla: "Proust Yaşamımızı Nasil Deöiştirebilir?" Yahur Selim Ileri'nin "Uzak, Hep Uzak" adlı 'denemelerini' okurken, mistik bir dııyarlılıkla kaleme alınan edebiyatımızın içinden; handiyse unutulmaya yüz tutmuş, yazarlarımızı, şairlerimizi, geçmişte yaşanan niceyaşantıları canlandırmak, anmak bir 'vefa' örneğı değil midir.^ Selim Ileri'nin 'denemeleri' gerçek bir duygu selidir Onu diğerlerinden rarklı kılan edebiyatımızı, kulrurumıızü, sana tımızı gündelik hayattan ayiran, ona apayrı bir değer veren, onunla her dem ilgilenen, yaşamını onlara vakieden, anılarda yer eden bütıın olayları duyumsar. Kelimenin tam anlamıyla okurun yüreğine içli bir huzur duygusu getirir. De nemeler, bulutsuz gökyüzünde doğan güneşten geçmişin izini, sesını, soluğu ntı, nanltısını yayar. Müthiş bir "kitap kuruu" olan romancımız kitapların dünyasında avnca iz sürerek, onların geleceğe yönelik özgün düşüncelerini gün ışı ğına çıkarır. Selim 1leri, bağımsız, özgürlükçü, ide alist, tutkulu bir romancımızdır. Yaşadığı dönem (Kadıkoyıı/Şifa, Bahariye, Yo ğurtçıı, Moda, Fenemahçe, Nişantaşı, Teşvikive, Gihangir vb!.. birçok ayrıntı bende derin izbıraktı der.) insanlar, mekân (çevre) 20. yy.'ın ikinci döneminde Istanbtıl.. Entellektüel çevresini oluşturan dostları... Edebivatımızı, sanatımızı (sinema, resim), kültürümüzü, kaleme alan, gazete ve dergilerde yazı yazan ro mancı kimliğine saniptir. Uzak, Hep Uzak (Denemeler), onun yakın zamanda yazdığı; gördüğü, geçirdiği zaman ve mekânı bununla birlikte, anılarda kalan yazarları, kitapları gün yüzüne çıkararak önemli bir katkı sağlıyor. OzellikJe kitabın son bölümü: "Ben yazarım" A.Ş. Hisar hakkında değerlendirmeleri ya da yazarın şimdiye kadar bilmediğimiz yönlerini araştırarak okuruna sunuyor. Denemeler, bir roman türünde okuyucu ile 'irtibatı' sımsıkı sarıpsarmalıyor. Geçmişin renkli simalarını, sesini, soluğunu, yaşananları/yaşatılanları bir 'insicam' içersinde canlı hayat sahnelerini tablolaştırarak kesitler nalinde okurla birliktelik kuruyor. Kısacası onun kıvrak, içli, hisli kaleminde olaylar ve ın sanlar geçmişin sesı ve soluğu olarak hayat buluyorlar. • (1) (JürselAytaç, Edebiyat Yazıları II, Cündngan Yay. Ank 799/, ^ 105/107 (2) Umilc Zola, Nana, Çev Avnı lnsel, Hılmı Kılabevt (Üçüncü bastlış), ht 19.59, s.396. (3) M Kağan, Estetık ve Sanat Denleri, Çev. Aziz Çalı^lar, ttnge Kıtabevı (2 basım),Ank, 199i, f 610 (4) Arnold Hauser, Sanatın Tnplumuıl Tarıbı, Çev Yıldız Cölönü, Remzı Kitabevi, (Dirina basım), ist 19X4, s 412 (5) Somerset Maugham, Tehlikeli Ccçit, Çev.: l'ahsin Yucel, Varlık Yay ht 1957, v 129 (6) Hauser. s.400. (l)a.ge, s400. (8) a.g.e, s.400. Uzak, Hep Uzak/ Selim İlerı/ Deneme/ Doğan Kitap/ \stanbul 200V 207 .s CUMHURİYET KİTAP SAYI 6B1 GeçmişIn sesi Insan denen meçhul S elim Ileri'de 'yaşanmışlar' bellek zenginliği ilc tekrar canlanır, tazelenir ve güniimüze aktarılır. Aslında edebiyatımızda 'az bilinenleri', 'unutulanları' konu edinen kısa, vurgulayıcı, sağlam bir kurgıı bütünlüğünde olayları ve insanları ontolojik bir bakış açısıyla irdeler. Yaşayarak öğrendiği tecrübelerini: Duyarak, görerek, okuyarak, araştırarak okuruna nakleder. Bir bakıma o, bilgi arayıcısıdır. Duyguların sonsuz dünyasında dolaşarak gözlerindeki hayal perdesini bir bir açar. Edebiyatı bir sanat dalı olarak önemser. Sanatın asıl öğesi olan biçime; kendine özgü üslubuyla sağlam bir dramatik yapı lcurar. Edebiyatta yaratıcüık ve estetik peşindedir. Rilke, yararıcılığın işlevini şöyle belirtir: Yaratıcı kişinin, sanatçının odak sorunudur... Yaratıcı kişi ise nıı diinyayı ancak yalnızkkla tanıyabilir, keşfedebilir. Rilkc'nin deyişiyle VJİnızlık, büyük bir ruh yalnızlığı. Kendi içine yürumek ve saatler boyıı kimse Notlar SAYFA 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle