06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ueur Özakıncı'nın 'SÎYAH' adiı öykü kitabı temmuz başında Can Yayınları tarafından yayımlandı. Siyah, yazarın üçüncü öykü kitabı. Peş peşe çıkardığı ve farklı söylemi, dili ve anlatımıyla eaebiyat çevrelerinin ilgisini çeken 'Aşkın Z'si' ve 'Ben Bir Kiralık Katilim' adlı iki öykü kitabıyla sesini duyuran Uğur Özakincı, bu yeni kitabında da özgün çizgisini koruyor. Şimdiden kendi okur kitlesini oluşturmayı başarmış olan Uğur Özakıncı ile#arkadaşımız Nur Özkan bu yeni kitabı bağlamında edebiyat anlayışı üzerine ilginç bir söyleşi yaptı. NUR OZKAN 1987'den ben edebiyatla ilgilendiğinızi ve yazdtğtnızı biliyorum Yeni çtkan Siyah da siztn dördüncü kitabımz. Ama bu 4 kıtap son üçyıla sığdırılmış. Yazdtklartmzı yaymlatmak için neden 1998'i bekledimz? Çocukluğumdan beri sadece yazarak var olabiîeceğim günlerin hayallerini kuran bir insanım. Ama coğu yazarın aksine, yazmak benim için bir amaç değil, Gerçeği algılamak ve sonra yeniden yaratarak ifade etmek için bir araçtır. Bu aracı iyi kullanabilmemin tek yolu, onu iyi kavramaktan, benden önce yazılanları okuyabildiğim kadar okumaktan, araştırmaktan, farklılıkları yakalamaktan ve böylece asla kimseye benzemeyecek bir tarz oluşturmaktan geçiyordu. Kimileri bu farklılaşma sürecini, ürettiklerini yayınlayarak, tarüşmaya ve eleştiriye açarak geçirir. Ben bu süreci, belki örselenmekten korktuğum için, tümüyle içime dönük bir kapalılık içinde yaşadım. 1987 ile 1998 yılları arasında deliler gibi okudum ve yazdım. Stradan olmayanı, başka bir şeye benzemeyeni yaratana kadar sürdü bu çabam. Anlatacaklarım vardı vc anlatacaklarımın okunmasını istiyordum. Anlatacaklarımı okutabilmem için, onları benden önce hiç kimse o şekilde dile getirmemiş olmalıydı. Başkalan için fazlaca mükem meliyetçi görünse de, bu biçim arayışlacım tam on bir yılımı aldı. Sonunda Dİr sentez oluşturabilmeyi, kendimden başkasına benzememeyi, özgünleşmeyi başardığıma inanıyorum. Içerik ve biçim temeünde çok zor bir hedefim vardı: Be nim herhangi bir metnimi tesadüfen de olsa okuyan birine, bir başka metnimi imzam oımadan da verseniz, okuyan kişi o metni benim yazdığımı mutlaka an layabilmeliydi. Türk yazarları arasında sizi elkileyen oldu mu? Türk edebiyatt içindeki aktmlardan etkilendınız mı'>Ne yönüyle? Bir isim: Sosyal bir varlık olarak gittikçe yalnızlaşan insanı derinlemesine didıkleme açısından Oğuz Atay benim için çok önemlidir. Ve bir kitap: Yaşadığım onca olumsuz bir tarihsel süreçte, gerçekten yazmam gerektiği konusunda tutunacak gerekçeler ararken okuduğum Erdal Öz'ün "Yarahsın" isimli kitabı beni, içimden dışarıya akıttı diyebilirim. Söz konusu olan olumlu etkiyse bundan fazlasını sayamam. Çünkü ben okumalarımı ve araştırmalarımı etkilennıek için değil, onları asarak geçersiz kılacak ve yerine başka bir şey koymamı sağlayacak süreçleri oluşturmak icin yapanm. Türk edebiyatında zaten niçbir zaman öncü akımların oluşmadığını da bilirim. Türk edebiyatı hep Batı'daki SAYFA 8 Hiçliğin ve mulkiyetsizliğin Uğur Özakincı ile "Siyah" üzerine övkiileri biyat bir çıkış yolu bulduğunu sanarak postmodern bir akıma kapıldı. Postmodernizm'in tek ve ortak bir tanımı olmadığı için, yeni üretilmiş her şeye postmodern yakıştırması kolaylıkla yapılabiliyor. Örneğin bazı yazarlara postmodern diyenlere ben çok gülüyorum. Çünkü dünyada postmodernizm'in tek ve ortak bir tanımı yok ama postmodcrnizm'in olmazsa olmaz bir unsuru var: Yabancılaştırma... Bu da postmodern denen hemen hemen hiçbir yazarımızda yok. Yabancılaştırma unsuruna sahip olan postmodernizm elbette ki edebiyatın önemli bir yolu olarak gelişti. Ancak fark ediyorsanız bu da yetmiyor. Edebiyat zamanla insandan uaha yavaş gelişiyor ve doğal olarak da tıkanıklıklar yaşıyor. Kendinize postmodernist biryazardiyebilır mısıniz? Postmodern'im. Ama sadece postmodern değilim. 'Asi metinler' yazdığtntzı düşünüyorum. Içerik olarak vercekten yer yer çok sert; yer yer de alabüaığine hüzün dolu. Yazar, içinde büyüttü&ü isyanlart, öfkeleri, acıları, bir volkandan fışktran lav gibi dtşa vuruyor. Bu metinler yazar olarak sizi nastl bir değişime götürüyor? Söylemek istediğiniz her seyi myleyebiliyor musunuz? Bunu biraz önceki sorunuzun açdımı gibi düşünürsek şunu söyleyebilirim; küresel bir sanayi toplumunda, gittikçe yalnızlaşan, çaresizleşen; kendini çeviren vahşi kapitalizme, iki yüzlülüğe, çifte standartlara, kültürel yozlaşmaya, popüler bilince karşı var olmaya çalışan, yarah, zayıf, kıstırılmış ve kuşatılmış; insan değerlerini korumaya ve her şeye rağmen geliştirmeye çalışanların isyanı, inlemeleri ve çığlıklarıdır Denim kitapla rım. Sistemleri, kavramları ve olguları sorgulayan anarşist metinlerdir. On beş senedir yazıyorum, üç senedir yayınlıyoiçinde kitaplanmı okuyan insanlar içinde karşılaştığım ve tartıştığım onca insan oldu. Sadece bir tek kişi yazdıklarımı okuduğunda sarsılmadığını ifade etti. Işin acı yanı o da bir yazardı... SIYAH'tan söz edersek: Önceki ıkı öykü kitabımztn, Aşkın Z'sı ve Ben Bir Kiralık Katılım'in, SlYAH'tn olusumuna katkısı nedir, ne kadardtr? Daha doğrusu bu üçü btrbirine hangi ölçülerle ve hangibağjamda yakındır'^ Bu üç kitap, benim birinci dönemımin üç ayağı gibi görülmelidir. Belki bir üçleme de denebilir buna. Aşkın Z'si, Ben Bir Kiralık Katilim ve Siyah birbirleri ile ilişkili, birbirlerini tamamlayan öğelerle örülüdür. Öyle ki, ücü birden tek bir kitap olarak basılsa bile bir bütünün üç ayrı bölümü gibi algılanabilir. Bu nedenle önceki kitaplarım son kitabıma zemin oluşturdu gibi bir anlayışta değilim ben. Ücü de hem çok farklı ve hem de birbiriyle çok ilişkilidir. Metınlertntzde müthiş bir dinamızm var. Metinlerinizin, okuru ıçine çeken bir yapısı var. Bu biltnçli bir seçim mi, kendtlttinden mi oluyor? Ben sadece edebiyatta değil, sanat üretiminde Katharsis oluşumlara inanırım. Biraz önce "Postmodernim. Ama sadece postmodern değilim" derken söylemek istediğim buydu. Katharsis oluşumlar, bir sanat ürünü ile o ürünü izleyenler arasında içsel özdeşleşme ve sarsıcı annma süreci yaratma çabasına dayanır. Bu da bir sanat ürününün gerçekten de yerlesik değerleri değıştirebilme gücüne ve aevrimciliğine sahip olması anlamına gelir. Eğer siz şimdi bana böylesi bir soru sorabiliyorsanız, bu benim doğru yolda olduğumu gösterir. Öykülerınizde 'zaman konusunu çok farklı işledigtniz görülüyor. Kasttlı bir saptırma mı bu, yoksa öykü kendiligHnden sizı oraya mı götürüyor? Zamanı ne sekilde algılıyorsunuz yazarken? CUMHURİYET KİTAP SAYI 609 Ufiur Özakincı akımları takip ederek gelişti. Çünkü bizim edebiyatçılarımız, edebiyat içinde devrimci bir dinamik oluşturamayacak kadar tembel. Bu cümlem kimseyi rahatsız etmemelıdir. Artık dünya çapın da yazarlarımız olduğu doğrudur. iyi ama bunlar hangi özellikleriyle dünya çapında yazarlardır? Dünya edebiyatına getirdikleri yeniliklerle mi? Tek başlarına oluşturdukları yazın akımlarıyla mı? Kimseye benzemeyen özgünlükleriyle mi? Edebiyat üzerinde var olan bir yolda mı yürüyorsunuz, yoksa kendimze yeni bir yol mu açıyorsunuz? Elbette ki kendi yolumu kendim açıyorum. Edebiyat tarihinin bana miras bıraktığı her şeyi değerlendiriyorum. Ama onlardan biri olmak yerine başka ve benzersiz biri olmayı tercih ediyorum. Kendi açtığım yolda ustalaşmak istiyorum. Kitaplanmı okuyanlarbu çabamı fark edebıliyorlar artılc. Edebiyat anlaytşıntzda ve çaltşmalanmzda kendinizi türlerle stnırlıyor musunuz? Yanı "sttr, öykü, roman, aeneme" bdşlıkları sizi sınırlıyor mu ? Hayır. Kesinlikle sınırlamıyor. Tersine türleri bile birbiriyle ilişkilendirerek yazıyorum ben. îlk kıtabım bir şiir kitabıyaı. sonraki iki kitabım öykü lcitaplarıydı. Son kitabım Siyah öykü ile roman arasında; öykü de, roman da denebilecek bir esnekliğe ve zenginliğe sahip. Yayına hazırladıgım bir kitabım ise roman. Aslolan benim derdimi anlatabilmem ve derdimi en iyi ifade edebilecek en etki li aracı kullanabilmemdir. Bu açıdan bir metin oluşturmaya başladığımda "Bu şiir olacak, DU öykü olacak, ya da bu roman olacak" gibi bir kısıtlamaya girmiyorum. Dünya toplumu, yeni bir sanayi toplumu oluşturdu. Bunun edebiyattakı karsılıkları ve yansımalan ne olabilir? Bilindik postmodernizm bunu tek başına karsjüayabilir mı? Edebiyat bu gelişımden soyutlanabılır mı? Evet dünya yepyeni bir sanayi toplumu oluşturdu. Ostelik bu sadece iki yüzyıl gibi kısacık bir zamanda oldu. Düşünsenize 18(X)'lerdeki sanayi devrimleri sırasında insan sadece bunar gücüyle dünyayı değiştirebüeceğini sanıyordu. Yaşadığımız iki yüzyıllık gelişme ivmesine bir bakın. Ne çok şey değişti. Bu iki yüzyılda elbette ki sosyal insan da değişti. Insan gittikçe daha da yalnızlaştı. Doyumsuzlaştı. İnsan kendi benliklerini yitirdi. bir sistemin bütünleşik ve anlamsız bir parçası olmaya başladı. Bunların tarkına vardıkça dana da yalnızlaştı. Ve biitün bu süreç gittikçe daha spiral daha karmaşık bir kaos oluşturdu. Bu konııda konuşmak çok uzun zaman alabilir. Ama kısaca şunu söyleyebilirim. İnsan artık farklı bir tempoda yaşıyor ve mutlulukları, mutsuzlııklan, umutları, umutsuzluklan, acıları, öfkeleri ve bütün bunları tanımlamaları tarklı. Elbette ki edebiyat bütün bu değişimin bir ycrlerinde olmak zorunda. Edebiyat insandan başka hiçbir şeyden güç alamaz çünkü. Bütün bu gelişim sürecinde ede
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle