04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

g "Bir Neon Kayması" bütünlüğünü dağıtmayan dört bölümden oluşan bir kitap. Kitaba ayrı ayrı bölümler halinde değil de genellemeli bir izlek açısından bakmaya çalışmış Oğuz Özdem. Okur dana geniş bir perspektiften bakacaktır; Zeynep Aliye'nin "dil"iyle, iç hesapiaşmalar irdabında bazen savrulacak azen de şaşkınlaşacaktır. Şiirlerdeki gerilimin sözcülere nasıl yansıdığını görecektir. Onun sözcükleri grup halinde dans eden sözcüksözcüklerdir çünkü. OGUZOZDEM Dans eden sözcükler Zeynep Aliye'nin ilk şiir kitabı: "Bir Neon Kayması" Ünlü yazarlann sanata şiirle başladıklarını, sonradan romana, öyküye yöneldiklerini sık sık duyanz. Bu durumu pek yadırgamayız da. Bunun tersi durumlardaysa, " O rotnancı, öykücü şiirle ne ilgisi var" benzeri bir tavırla burun bükeriz. Daha çok da, "yaratıcılığın alanında dolaşan kişi kendini en iyı hangi türde ifade edebilecekse o tiire yönelir ve o türde anılır" anlayışıdır bizi böyle düşündürten. Bu bir yanıyla doğru bir görüş olabilir, "sanatçı o türde kalmalıdır" kesin yargısına dönüsmemesi kaydıyla. Böyle yasakçı bir bakış açısı sanat/sanatçı kavramlarıyla da çelişir çünkü. Sanat bir bütündür ve sanatçı, özellikle de aynı alan içindeki bütün sanat dallarına yakındır. Sorunu ortaya böyle koyarsak sanatçının türler arasında geçişler yapabileceğj sonucuna vanrız. Aksi takdirde Necati Cumalı'ya şür, Attilâ llhan'a roman yazmasını yasaklardık ki bu da sanatçı kavramını gereksiz kılmaya kadar götürebilirdi bizi. Bu girişle gelmek istediğim yer, Bilgi Yayınevi nce yayımlanan 'Bir Neon Kayması' adlı şiir kitabı ve kitabın şairi Zeynep Aliye. Bilindiği gibi Zeynep Aliye edebiyat çevrelerince öykücü olarak tanınıyor(du). 98/99 yıllannı öyküyle dolu dolu geçirirken birden şiir kıtabıyla karşımıza çıkan Zeynep Aliye'nin şür serüvenini gerek 'Atika'dan, gerekse başka dergüerden bildiğim için, "Zeynep Aliye şiir de mi yazıyor? şaşkınlığını yaşamadım. Aksine sevinçle lcarşıtadım. Ve girişte yaptığım saptama hem Zeynep Aliye özelinde süregelen genel yargının olumsuzluğuna işaret etmek nem de bir sanatçıyı en iyi anlayabilmenin ancak onun sanatına bir bütün olarak bakmaktan geçebileceğini vurgulamak içindi. Zeynep Aliye kitabını adıma imzalarken, "Bir Neon Kayması'nın hüznünü en iyi sen anlarsın" demişti. Onu gerçekten anlayabilmenin onun bütün yapıtlanndan yola çıkmakla mümkün olabileceğini bilerek ve şiirlerine giriş kapılan bulurum umuduyla öykülerini okurken şiirsel motifler, imgeler aramakyöntemini denedim. Yanîlmadım da, Zeynep Aliye'nin öykülerinde şiir damarlarının olduğunu gördüm. Aliye'nin öyküleri psikolojik ve düşünsel kurgu zemininde oluşan öyküler. Bu kurguysa bir olay örgüsüne dayanmıyor. Dana çok "karakterlerim ne/neler" istiyor sorularının yanıtıyla eylemlere, durumlara doğru giden, genişleyen bir SAYFA 8 zeynep Aliye. uzun zamandır sllr yazıyor ama yazdıklannı İlk kez kltaptaştırdı. f kurgu. Eylemler ve durumlar bütün aynntılarıyla gizini/etkisini bırakıp kaçan bir şimşek gibi, daha çok bir hesaplaşma anında karşımıza çıkıyor. Bu hesaplaşma anı, bilinçle bilinçaltının, soyutla somutun, gerçekle gerçeküstünün çatıstığı bir alan. Bu çatışma da benzetmeleraen, eğretilemelerden oluşan uzun cümleleri gerektiriyor: "Elindeki kadehten mı yoksa fesinden mi tam anlasılamayan bir ktzılUk tırası iyice uzamıs yüzünün solyamm koyu bir gölgenin altında btraktyordu. Bu koyuluk, özellikle çeneye doğru yoğunlasan, sam rüzgârt yemis denizctlerin yüzündekine benzer ala izlerini daha belirinlestiriyor ve tablodaki ilah duruslu erek biraz da bu yüzden bir kan emiciyt çağnsttrtyordu." (Yüz ve Giz/Diş tzleri). Zeynep Aliye öykülerinde kahramanlarına sordurduğu yaşamın dayattığı sorularla yola çıkıyor. Bu soruların yaniünı aramak onun temel izleğini olusturuyor: "Haytr ölmeli }u an... Bu kadar cirkinken, oaktmsızken, solgunken nasılçıkar erkeğinin kanısına?" (Yüz ve Giz/Diş Izleri). "Yoksa düsselbir varlığı mı simgelestirmek istemisti ressamt bu portre çalısmastyla?" (Yüz ve Giz/Diş Izleri). "Kusattlmak tsterken kusatan, sahtplenilmek tsterken sahiplenmeye kalkan bir kadtna dayanamadıSı içtnse gidisi?" (Yüz ve Giz/Diş Izleri). "Ama sığtnabileceği neresi var kt \apttfa resimlerden başka?" (Raylardaki Merdivenler/Raylardaki Merdivenler) Öykülerinde şür dizesi gibi bakabileceğimiz cümleler karşımıza çıkar demiştik, buna birkaç örnek vermek gerekirse: "Ve ısıltı, mangaldakı kö'zün bir aleve dönüşmesi gibi parlayıp rubunu sardı", "Yağmurla GeliyorAğlamak", "Kurumuş bir ağactn kovuSunda minicik bir sürgünün ısımasına benzer bir duygu", "Parmaklanndaki gümüş yüzükleri, siyah akordeon bluzu tamam ama yüzü belirsız. omuzlartna dökülen doğuştan ktnalı gü'zelım saçlart, incecik kaşlartnt ö'rten perçemi tamam ama yüzü belirsiz'!", "Sigarastnm ucundaki gri kütle bir dağdart yuvarlanan çtğ ö'rneği devriliyor, parçatamyor" vb. Yazarın öykülerinde yaptığımız bu kısa gezintiden sonra şiirlerine gectiğimizde vine öykülerde olduğu gibi bir "kadın oluş"un bakışı söz konusu, diye düşünebiliriz. Bu "kadın oluş"ta bir ugiz/8ir"lar birikimi vardır: "korkunç bir sırrın tutsağı bu kadın", "özümsenmez bir sırdır simdi/ zakkum dudaklartnda anılarım". Ve bu giz/sırlar imgelere dönüşerek karşımıza çıkar bütün şürlerde. Her ne kadar bunlara, şairin adlandırmasıyla "giz/sır"lar desek de bunlar aslında iç çalkantıların ete kemifie bürünerek dışa vurumudur. "Vurulmus kuslar gibi, vurulmus sebboylar gibi/ gizini kusuyordun kıptrtıstz sessizliğe". Buradan hareketle biriktirilen bu gızlerin ne/neler olduğuna bakmalıyız. Ancak bunu yapmadan önce şunu belirtmekte yarar var: Şair, şiirlerinde özne olarak birinci tekil kisiyi kullanıyorsa bu durum okurun şiirlerdeki duygulan, yaşantılan direkt şairiyle özdeşleştirmesine yol açar/açmalıdır. Gerçi bu hem öyledır hem de öyle değildir. Ama her iki durumda da biz, yaşanmıs olanı/şair merkezli görmek zorundayız. Çünkü şair, ister okuduklarından isterse dış dıinyadan olsun kendinde olandan etkilenir ve onlan kendinde yoğurur. Bu gizler; olumsuz çocukluk, yalruzlık, toplumsal kuşatılmışlık, dış dünyanın çirkefliği, (buruk) aşk (acısı) gibi başlıklann iceriğiyle dolmuş, birikmiştir. Çocukluk (küçük kâğıt kaytklartnı yüzaüren saskm bir hüzün"le, "koynundaki matruska bebeklerle, tılstmtnı yitirmis cocuk oyunlanndaki sevinç" şeklinde karşımıza çıksa da asıl olarak doyasıya yaşanılamamıs unutulması gereken bir dönemdir. Dana doğrusu geçmiş yıllar la yapılan bir hesaplaşma söz konusudur. Geçmişin öcünü alıyor soluğum/vartstn seyircisi gibi" (okai), (göç yolunu kapatın ardımz sıra/sonsuza kadar ve bir gün" (okai). Çocukluk dönemi zaman zaman karşımıza çıksa da asıl izlek, öykülerde olduğu gibi şairin içe dönüşleridir. Bu içe dönüşler tek'e değil hepimiz adına vapılan içe dönüşlerdir: (. ) dedı kalbim/kalbim ki eviniz (....) dedi kalbim/kalbim ki siz". Kitaptaki ücer bölümden oluşan, "kötürüm düşler çıkmazı" ve kitaba da adını veren "bir neon kayması" bu açıdan önemli. Kötürüm düşler çıkmazı bir eroinmanı ele alır. Bu, şairin bilinçli tercihidir. Tercih nedeni, "bir alttn vuruş öncesi", "b'lüm sokağınm basında bekleyen" birinin gel/gitlerini yakalama isteğidir. Şiir, bir davetle, her şeyi açık oynamaya çağnyla başlar: "bütün yamtlartn masklanndan styrtlacağt an için/ gel yanlış sorulan birlikte gömmeye/ bunu ben istedim" Hayatla hesaplaşmaya başlayan kişi, ister istemez kendi manifestosunu da açıklayacaktır: "kokuşmuş bir hayatı/saydam sütunlartnı iterek/reddediyorum" Bu reddin gerilimi son bölüme doğru içeriğe uygun olarak artacaktır: "eriyts iğnenin ucunda ışılısıl/virgülleridefedip hayatımdan/ruhumu çekıyor kızıl/aşkın ölümün peresti/son raundun atesiyle yantyorum/ ruhum plastik düşler dünyastnın eşiğinde". "Bir Neon Kayması "nda da bu içe bakış devam eder: "ilk kez baktyor yüreğine/ gözü yaşstz ağlamalarla/ hep üsüyen o kaatn". Bakılan yer pek aydınlık değildir: "erguvan deliren kuşlan selamlar", "sessiz bir aynada/ ölüm/ sepya bir korkuya sığtnmtş/ yağtyor'dur. "Bir Neon Kayması" bir anlamda geçen zamanın (yaşanmışlık olanın) bir cıokümanı, bir hesaplaş Jmasıdır. Bu hesaplaşma çoğu kez sorulara dönüşerek karşımıza çıkar. "însan birada mıdır yüzlerce hayatı olan/rengârenk seritli bir top mu/ kendi sesini biç duymamış", "ikinci elden yasamaların adı mı/ ruhunun günahsız her zerresi önünde/ üç kez eğilmek/ ya da/ taçstz çiçek/ ötüşsüz kus/ tatsız meyve". Zeynep Aliye'nin şiirlerinde yaptığımız bu anlama" çalışma,şı (anlamayı temkinli kullanıyorum. O.Ö.) bizi onun şiirlerinin bir tepki şiiri olduğu sonucuna götürüyor. Bu tepki, dış koşulların belırleyiciliğindeki "içsel kargaşa"ya yönlendirilmiş bir tavır alıştır. Bu, zaman zaman bir savaşçı edasiyla karşımıza cıkarken bazen de hüzünlü bir rede, şiirlerin genel havasına yansıyarak karşımıza ciKar: "sizi bekliyor uçlar evreninin bu hükümdart", 'gösterin en iyi vurusunuzu/ suskunluğun korkunç satosundan/ ben olan birisine". "Bir Neon Kayması" bütünlüğünü dağıtmayan dört bölümden oluşan bir kitap: 1 nergis bir çığlık, 2 mevsimler, 3aynadan içeri, 4 Istanbul. Kitaba ayrı ayn bölümler halinde değil de genellemeli bir izlek açısından bakmava çalıştım. Eminim ki okur daha geniş bir perspektiften bakacaktır. Zeynep Aliye'nin dil"iyle, iç hesapiaşmalar girdaoında bazen savrulacak bazen de şaşkınlaşacaktır. Şiirlerdeki gerilimin sözcüklere nasıl yansıdığını görecektir. Onun sözcükleri grup nalinde dans eden sözcüklerdir. Şürin içeriğine uygun olarak parlatılmış, inceltilmişlerdir. Nasıl mı? "ahşap konaklann cumbalanndan toz toz olup akar bir söylencede zaman en içli en serseri en âşık çözülür gitmek isterim ağırlıksız beyaz bir atın üzerinde ş i i r e ışığa ku ku ku şa bahçeye Bir Neon Kayması / Zeynep Aliye / Bilgi Yayınevi / * CUMHURİYET KİTAP SAYI 547 I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle