23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Rııi Lekesi Kapak konusunun devamı. •" revi iyi tanımasının bunda önemli bir rolü olsa gerek. (Fakat Bay Marcus'un îngiliz kültürüyle ilgili bilgileri zaman zaman tutukluk yapıyor: "Never Never" (Asla Asla) sözü "gizli" değil, veresiye almak anlamına gelen argo bir deyim.) Fakat punk'a karşı duyduğu büyülenmişçesine ilgi ("Her plak söylenebilecek her şeyi söylüyor sanki" diyor örneğin gülünç bir şekılde) punk'ın tatsız yönlerini o çocukça kendisiyle ilgilenmenin, şiddet eğiliminin ve maçoluğunun, postpolitik nihilizminin, örneklerine kız arkadaşını öldüren ve daha sonra aşırı dozdan hayatını kaybeden Sid Vicious gibilerinin nayatlarında rastladığımız o Kaçınılmaz sefil sonlan hazırladığı gerçeğinin hafifsenmesine neden oluyor. Dadacılarla Sitüasyonistler sanatı estetikleştirilmiş bir siyaset adına reddederlerken, punkçılar hem sanatı, hem de siyaseti reddetmişlerdi. Onlar siyaseti sözcüğün kabul edilmiş her türlü anlamında reddetmişlerdi; metapolitik özgürlükçü hareketin en kararsız olduğu nokta da burası. Metapolitik hareket, arzu, gündelik hayat, mikroskobik jestlerin önemi gibi temel solcu siyasetin yeterince üzerinde durduğu konuları içerir. Fakat işte tam da bu nedenle, bu tür konulara karşı hosgörülü olmayan bir asosyalliği de beraberinde taşır. Belirli kurumları, bütün kurumlardan kurtulmanın nasıl bir şev olacağını görmeyi mümkün kılacak bir anın hayalini kurmadan parçalamak imkânsızdır; bu hayale Michel Foucault'nun çalışmalannda da sıkça rastlanır; bu durum bütün bu fikir mirasının aynı zamanda hem gücü, hem de zayıflığıdır. Çürük, hırçın ne &erçeküstücü "Vatandaşlarımın siyasetle uğraşHııj I tıklannı görmelc beni üzüyor" diye yazar bütün bu hareketlerin babası William Blake. " Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası bana maskaralıktan başka bir şey değilmiş ?ibı geliyor; onlar sanki insan hayatıyla ieğil de başka bir şeyle ilgili gibi." Bu apolitik öfke selinin bizatihi kendisi de siyasi bir ifade, çünkü Blake'in yaşadığı dönemlerde böyle bir söz yüzünden kendinizi kolayca parmaklıkların ardında buluverirainiz. Bunun dışında, metapolitik sola olduğu kadar sağa da kayabilir; burjuva normalliğinin dar sınırlannın dışına düşen saikleri ve arzuları faşizm de cezbedebilir; ki 1970'lerde Ingiltere'de punk'ın Îngiliz neonazi birliği National Front'un (Ulusal Cephe) hâkimiyeti altına girdi girecek endişesiyle nefeslerimizi tuttuğumuz anlar da olmadı değil. Genel anlamda böyle bir şey gerçekleşmedi, fakat Sex Pistols "Belsen was a Gas" (Belsen Bir Gazdı) gibi o dönemlerde yaşanan acı olaylara küfür niteliğinde bir parça yaptı. Ruj Lekesi, malzemesini oluşturan konulara karşı çok korumacı bir tutum içinde ve onlara son derece romantik bir biçimde bağlı. Fakat bütün bunlara rağmen, haritasını çıkardığı tuhaf olayların enerjisiyle kıpır kıpır, özgün bir yapıt. • Çeviren: Gürat Koca Ruj Lekesi Yirminci Yüzyılın Gizli Tarihi / Greil Marcus / Çeviren. Giirol Koca / Ayrtntı Yayınlan /4% s. Punk Rock'la toplum kuramımn karşılaştığı yer STEPHEN LAPTHISOPHON Her hikâye anlatıldığında veya aktanldığında birkaç ayrıntıkaybolur. Hikâyelerin toplamı olan tarihin de bu boşlukların, anlatıürken yitmiş olan anların etkilerinden çekeceği vardır ve hep çeker. Bu, o ele geçirilmesi güc kısa ömürlü sanatsal ifaaeyi belgelenairmek durumuyla karşı karşıya olan kültürel tarih icin özellikîe geçerlidir. Bir kez icra edilüikten, teşhir edildikten, çözümlendikten ve yeniden üretildikten sonra sanat çalışmaları anlatının ve aktarımın kurbanı olurlar, gizleri gömülür ve sadece parlak yanları hatırlanır. Başlığını 1960'lara ait pek tanınmamış bir rock parçasından alan "Ruj Lekesi: Yirminci Yüzyılın Gizli Tarihi" yitmiş ayrıntıları topluyor, kültür mücadelesi ve direnişi, reddediş ve yadsıma ile ilgili bir hikâye anlatmak üzere bu 'gizleri düzenliyor. Ruj Lekesi "ne oldu?"dan çok "neden daha fazlası olmadı?" üzerine odaklanmış. Marcus'un senaryosunda, belli oyuncular toplumu ve onun kültürünü sanatsal ifadenin sınırlarına taşıyorlar; toplumsal yapı kültürel saldırılann tehdidi altına girdiğinde de yeniden toparlanıyor ve Kendi kendini iyileştiriyor. Hikâyesi, Johnny Rotten ve Sex Pistols'm empesariosu Malcolm McLaren, Michael Jackson, Elvis Presley, Dadacı Hugo Ball, Tristan Tzara ve Richard Huelsenbeck gibi birbirinden apayn karakterlerden olmuyor. Yol boyunca insanın karşısına Gerçeküstücüler'in, radikal siyasetin ve toplum kuramımn ağır topları çıkıyor. ki punk rock kulüplerinden, Mayıs 1968 Paris'ine, oradan 1916'ya, Zürih'teki Dadacılar'ın kulübü Cabaret Voltaire'e sevahat ediyor. Kitapta Karl Marx, onun izleyicileri Theodor Adorno ve Henri Lefebvre, onların ardılları olan modern toplum eleştiricileri özellikîe Sitüasyonist Enternasyonal'in ana kuramcüanndan Raoul Vaneigem ve Guy Debordaçıklamalanyla sık sık boy gösteriyor. Sitüasyonist Enternasyonal, sanatsal üretim ve dağıtım stratejüerini gündelik hayatta devrim yaratmada kullanmayı ümit eden düzen karşıtı sanatçılardan, yazarlardan, film yapımcılanndan ve diğer Batı Avrupah aktivistlerden oluşan bir grup tarafından 1957'dekuruldu. Sanat çalışmalarını tanıtım ve dağıtım ağına bağu olduğunu fark eden Sitüasyonistler halka yönelik eylemlerle toplııma saldırdılar sokaktaki graffiti ve afışlerİe donattılar ve sloganlarını kibar toplumun önceleri masum olan genel biçiminin içine soktular. Bu 'detournement' (çalıntılama) süreci mevcut kültürü yağma ederek çalıntı konuları yıkma, kuşku ve anarşist özgür oyunu mesailan şeklinde yeniden düzenlemekle ilgiliydi. Sitüasyonist eleştiri, sanat piyasasının temellük etme stratejüerini aktif olarak desteklediği ve sanatsal üretimin 'gösterisel' doğasına iliskin tartışmalara yer verdiği günümüzae tuhaf bir biçimae doğru görünüyor. Marcus'un diğer referans noktası Sex Pistols'ın icra ettiği Îngiliz punk rock'ı. Gerek punk gerekse Sitüasyonizm günümüz toplumunun her yönüne saldmda bulunmuştu onu reddederek, ondan koparak ve onu küçük görerek. Debord'la Vaneigem arasmdaki felsefi polemikler punk'ın ham, gürültücü müziğiyle ilişkisiz görünse de, Marcus punk'la Sitüasyonizm arasında Sex Pistols'ın oportünist menajeri Malcolm McLaren aracılığıylabirbağkuruyor. Sitüasyonist teorinin ortaya çıkışından yirmi yıl kadar sonra McLaren kendi sanatsal ve müteşebbis dürtülerini beslernek üzere bu teorileri okumuş ve ödünç almıştı. Ruj Lekesi'nin başından sonuna kadar karşımıza hep aynı düşman çıkıyor. Dada, Punk ve Sitüasyonist harekette, toplumu şoke ederek içinde bulunduğu aldatıcı özgürlükten kurtarma ve mo \ dem hayatın aptallaştıncı etkisinin far i kına vanlmasını sağlama arzusu ortaktı. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 647 20. yüzyılın gizli tarihî ü MURAT KOCADAGLI Dadacılar ve Lettristler ve Lettrist Enternasyonal ve Sitüasyonist Enternasyonal ve Punk. Çok fazla bir şey değil, sadece dünyayı değiştirmek istiyorlardı. Dada bu değişimi her türlü sanat biçimini yıkarak gerçekleştirmeye çalıştı, Lettristler cümleleri, sözcükleri parçalayarak, Sitüasyonistler anlan değiştirip yeni durumlar yaratarak, Pumk'çılar, rock'ı, hatta müziği havaya uçurarak. Oburların yazdığı tarih yirminci yüzyılda da değşimedi, yine asık surath; yine dehşet, yine kan. Dadacılar, Lettristler, Stiüasyonistler kendilerini bu kirli tarihe buladılar, ona bulaştılar, onun yalanlarını sağır kulaklara bir bir haykırdılar, duyuramayınca o kulakları açacak gizli formüllerin peşine düştüler. 1 laybrarak, çırpınarak, kekeleyerek, sokak aralarına dalarak, dilsizleşerek, hiç durmadan konuşarak resmi tarihi, tüketim kültürünü, her şeyi para kesesine dönüştüren kapitalizmi reddettiler. Sitüasyonistler'le birlikte dünya '68 Mayısı'nda değişimin eşiğine geldi, gizli formül tutar gibi oldu, kapitaıizm canavan hepsini yuttu. Değişenler oldu, dünya değişmedi. Greü Marcus, kitabında Sex Pistols'ın bir konserinde şahit olduğu tuhaf sahne gösterilerbden, gösterinin seyircilerin katıhmıyla gerçeğe dönüştüğü olaylardan yola çıkarak punk'taki jestlerin, tavırlann, muğlak hareket biçirnlerinin Dadacılar'dan, Lettristler'den ve Sitüasyonistler'den devralınmış olabileceği sorusunu ortaya atıyor; tabii elde ne kadar belge kaldıysa hepsini inceledikten, olayların yaşayan kahramanlarıyla bizatihi görüştükten sonra kafasında beliren soru işaretlerini de yanına koyarak. Resmi tarihin üzerini örterek gizlediği, kendi bildiği ve olduğu gibi kabul edilmesini buyurduğu dilde yazılmış basit ansiklopedi maddelerine dönüştürdüğü bu olayların tarihini Marcus tekrar gün yüzüne çıkanyor. Fakat bulduğu tarih adeta rujla yazılmııçasına okunaksız, ele alındığı anda dağdıverecekmişçesine brdgan olduğu için hızla anlatmaya, alelacele bir ucunu ötdkdne bağlamaya, haykırmaya, çırpınmaya, kekelemeye başhyor ve ansuun tarihlerini anlaşılır kılmaya çalıştığı antikahrarnanların baş karakter olarak yer aldıkları tutkulu bir hikâyenin ortasında buluveriyor kendini. Onlann tarihini yazarken kendi tarihini de yazıyor ve tıpkı sahneyle seyircinin bir olduğu, gösterinin gerçeğe dönüştüğü bir punk konserindeki gibi Marcus okuru tarih sahnesine, seyirci kimliğinden kurtulmaya davet ediyor. Kitabın sonunda ne mi oluyor? Dünya değişmiyor. Fakat hikâye devam ediyor. • SAYFA 4 Kitap 1970'lerinortasındaLondra'da
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle