Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler Nadia'ya Sözütn Var / Zana Muhsen / Çeviren • Serdar Uçar / Everest Yaytnlart / 206 s. On dört yaşındayken kız kardeşi Zana'yla Dİrlikte Yemen'e satılan Nadia, babasının onu tatile gönsonıtn V3I" derdiğini sanıp bütün çocuk saflığıyla sevinirken birdenbire kendisinden yaşça küçük başka birisinin kansı yapüarak, o yaşta çocuk doğurmayla her türlü ağır ey işleriyle ve dilini dahi pek bilmediği insanlara hizmet etme zorunluğuyla yüz yüze gelir. Satıldığı zaman on dort yaşında olan Nadıa şimdi otnz dört yaşındadır ve çocuklarının sayısı altıyı bulmuştur. Kalbinden geçenleri yapmak istese çocuklarının elinden alınması tehdidiyle karşılaştığı için ne doğup büyüdüğü şehrine dönebilmekte, ne de annesi ve kardeşleriyle her insan gibi bir arada yaşayıp kucaklaşma şansını bulabilmekte. Üstelik bütün arzuladığı sadece basit bir hayat sürmek ve geniş bir ailenin parçası olma duygusunu yaşamaktır. Zana, yüzüne bütün kapılar kapandıktan ve çaresizlik içinde dolandıncı ve yalancılarfa baş etmek zorunda kaldıktan sonra, en azından bütün çaresizliği ve öfkesiyle haykırmaktan vazgeçmeyecek. Zana Muhsen'in kendisi de sekiz yıl bir esir gibi yaşamış ve kamuoyunun yardımıyla kurtulma fırsatını Dulmanın diyetı olarak çocuğunu geride bırakmak zorunda kalmış bir insanın, kız kardeşine verdiği sözü verine getirmek için mücadele etmekten ve bu uğurda her türlü yola başvurmaktan kaçınmamasının, içindeki öfkeyi eline geçirdiği her vasıtayla haykırmasının hikâyesi 'Nadia'ya Sözüm Var' Dert Yorumcusu / Ihumpa Lahıri / Çeviren: Neşfa Derelt / Everest Yayınlart / 194 s. Bir kitaba hızla başlayıp daha sonra okumava devam etmek için Dert kendimizle kıyasıya mücadeleye girmek hepimizin basına gelmiştir. ynmmeusu Yazarın kerameti herhalde burada devreye girer. Lahiri'ye daha ilk kitabıyla 2000 Pulitzer'i kazandıran da tam bu noktadaki olağanüstü yeteneği. "Ben öykü âşığıyım," diyenlerden, "Ben aslında öykü okumayı pek sevmem ama..." diyecek olanlara kadar okuma keyfi olan herkesi kitabın başına mıhlayan bir kurgu ustası Lahiri. Insanlarda bir yere ya da bir şeye ait olma duygusu niyedir; dahası geçmişlerine bakıp bir konukluk hissettiklerinde neuen böylesine dert edinirler bunu? Peki, bu kadar genç yaştaki, üstelik egzotik bir güzelliğe sahip bir kadın yazar da bir sürü hoş ve uçucu konu dururken neden kalkıp "aidiyet" gibi bir meseleyi, öykülerinin ana teması yapmayı düşünür?! Bilinmez tabii, bilinmez ama, Lahiri'nin ortak kaderimiz olan çıkışsızlığı doğallıkla söyleyiveren yeteneği, gündelik hayatımız içinde mutsuzluğa kapı aralayan bir acı hüzün taşıdığımızı hatırlatır: Bu boşluk, bu özlem, avutulur gibi değil... Köklerinden kopmuş bir sairin, "bir ahtapotla boğuşuyorum denizdeki yuvamı eıde etmek için dediği gibi, yazar da Dert Yorumcusu'rtda, bize çok da yabancı olmayan insanlann gündelik havattaki sıkıntılannı en renkli betimlemeIerle ve sıcak duyarlılığını katarak yaratan Lahiri, Amerikan kısa öyküsüne karaderili yazarlardan sonra yeni bir insani boyut serpmeyi başaran bir öykücü. Mücahit / Ergurt Aksoy / Ümıt Yayınctlık / 251 s. Dikkat edilmesi gereken en önemli şey, 'Siyasalîslam'm zaman içinde aynı kalmayıp sürekli evrim geçirdiği gerçeğı. Elimizdeki kitap, aslında Dİr anlamda bu siyasi hareketin tarihi.Son yıllarda, özellikle de 1991 sonrasına biraz daha fazla eğilinmesi çok normal, çünkü aslında 9O'lı yıllar, 70'lerde atılan tohumların meyyelerinin alındığı vıllar oldu. Milli Görüs gerçek kimlik ve boyutunu 90 larda aramaya başladı. Özellikle 28 Şubat 1997 sonrasının gelişmeleri, bu siyasi akım açısından gerçekten tayin edici boyutlarda. Çünkü tam da bu kitabın yazıldığı 2000 yılı haziran ayında hareket, ortasından ikiye çatCUMHURİYET KİTAP SAYI 547 tanıyacaklar. Bunların yanı sıra anadilimizin toprağında üretilen deyimlerimizden atasözlerine, türkülerimizden ağıtlara varıncaya değin değişik söz değerlerinin arasında bir yolculuğa çıkaracak. Bu mini söyleşiler, düimiz Türkçemizle ilgili birçok soruyu yanıtlayacak, bu yolla anadili bilincimizdeki paslanmayı giderecek... Haldun Taner Kabare / Haldun Taner / Kurgulayan: Ferhan Şensoy /Bılgı Yaytnevi / 139 s. ' Taner'in düz yazılanndan bir kabare kurgusu oluşturdum, kimi öykülerini skeç haline getirdim, kimi skeçlerini seçtim; onun düz yazılan ve gündelik konuşmalan içinde saklı, "Ben her şeye selam veririm, ağaçlara, çiceklere, kuşlara" gibi şiırlerini şarlu biçimine getirdim. Haldun Bey bugün yaşasaydı buraya iki satır daha eklerdi, diye düşünerek satır aralarında, güncelik adına zaman zaman ben de kalem oynattım. Kimileri 1945'te yazılmış bu metinlerin, hâlâ ne denli güncel ve taze olduklannı; Haldun Taner'in önce insani ve dünyayı, sonra Türkiye'yi ve toplumumuzu ne kadar doğru ve filozofça analiz ettiğinı şaşarak göreceksiniz' diyor kitabı kurgulayan Ferhan Şensoy. Bilitn Tarihi Yazılan / Haztrlayan Osman Bahadır / hdüşüm Yaytnları / 162 s Akademik bir disiplin olarak bilim tarihinin asıl gelişimi 20. yüzyılda. Bilim tarihi çalısmalarının gecikmesinin nedeni, bilimin tarihteki büyük rolünün daha önceki yüzyülarda yeterince anlasılmamış olması.Auguste Comte, Paul Tannery ve George Sarton gibi öncü bilim tarihi, ğünümüzde gerçek önemine uygun düzeyde ilgi görmeye başlamış. Bugün bilim ve teknoloji tarihi boyutu eksik bir toplumsal tarih çalışması, bütünlükten ve yeterlilikten uzak görülmekte. Bilim tarihi çalışmaları son yıllarda ülkemizde de gelismeye başlamakla birlikte, özellikle genel dünya bilim tarihine ve bilim tarihinin temel sorunlarına ilişkin yayınlar yok denecek kadar az. Bu kitap, işte bu ıconuda temel bir yaklaşım sunmak amacıyla nazırlanmış. 19911994 yıllarında yayınlanmış olan Bilim Tarihi dergisinde yer alan altı makaleden oluşan Bilim Taribı Yaztlart, çeşitli açılardan genel dünya bilim tarihinin ana sorunlarına değinmekte ve bunlara ışık tutmaya çalışmakta. Baharla Gelen / Erhan Bener/ Remzı Kttabevt/ 245 s Edebiyat yaşamına, 1945 yılında çeşitli dergiTerdeyayımlanan şiir ve öyküleriyle atılan Bener'in Kİmi yapıtlan yabancı dillere çevrilmiş. Aynca, çocuk kitaplan, çevirileri ve çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış olup da kitaplaşmamış yazıları, şiirleri ve çevirileri de var. Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülu altın madalyasına ve Officıer des Arts et des Lettres nisanına sahiptir.' insanın iç dünyasından yoğunlaşan bakış, yaratıcıhğın kendini irdeleyen sesı, hayatı simgeleştirme eğilimi, anlatımda gercekleştirme özeni... diyor Prof. Dr. Gürsel Aytaç Erhan Bener'in romanı hakkında. i, K H ' lamış gibi görünüyor. Ergun Aksoy, Türk basınımn ilk ve uzunca bir süre de tek Refah muhabiri. Bu yüzden Ergxın Aksoy, Refah'ın 1994'teki seçim başarısına şaşırmamış. Türkiye, 1994'te ansızın Rerah'la tanışırken o çoktan bu siyasi hareketin damarlanna nüfuz etmişti. 'Mücahıt' daha önce yayımlanmış örneklerinden biraz daha farklı. Refah a laik cepheden tek bovutlu bir yaklaşımla değil, içeriden bakıyor, onlann kendi içlerinde çektikleri sancılan, yaşadıklan tartışmaları aktanyor. • Sonsuz Meltem / Mehmet Coral / Doğan Kitap / 174 s 'Içimde öyle bir his var ki, tannlann ölümsüzlüğüne karşı bir meydan okuma olan Mausoleion'u diken bizler, o nihai bitime SONbUZ doğru yükseldikçe vaşam misHer MlUTI.M yonlanmızı tamamlayacağız.taş birimiz onun yüzeyinde bir olarak insanın en sonunda tanrı Mchn*tCoflri olacağı güne değin, sonsuzluk uykumuza yatacağız. Çağlar geçecek. Belki yıkılıp tanrip eduecegiz; belki kıreç ocaklarında eritilip başka bir yapı için harç olacağız; belki yerlerimizden sökülüp kale duvarlarına sıvanacağız; ancak ölümsüz ruhlarımız hiç yitmeyecek; Hafîkarnassos'un mavi semalarında varlıgın yok olacağı, her şeyin yaradanına dönup onunla bütünleşeceği zamana dek sonsuz gezintisi sürdürecek... Yazar, Bizans'ta Kayıp Zaman ve Konstantiniye'nin Yitik Günceleri nden sonra, bu kez keskin bir dönüş yapıyor ve Anadolu Antikçağı'nın doruklarında çıktığı uzun soluklu bir yürüyüşle üçlemesini tamamlıyor. Antikcağda Kitap / Horst Blanck / Çeviren: Zehra Aksu Yılmazer /Dost Kıtabevt / 268 s Bu 'kitaplar kitabı', antikcağda rulo ve kodeksleri, kitapçılık ve kütüphaneleri ele alan en önemli eserlerden biri. Çok sayıda resimle desteklenen bu eser hem antik kaynaklara hem de en son veri ve bulgulara dayanır. Insanlar ortaçağ ve yeniçağda olduğu gibi antikcağda da Icitapla yakın bir iliski kurdular. Horst Blanck 'Antikcağda Kitap'ta Yunanlı ve Romalılarda kimlerin okuyup yazdığını, yazın dünyasını, yayıncılan, kitap aağıtımını, o dönemde kitapların hangi malzemelerden üretildiğini.papirüsten parşömene, rulo kitaptan kodekse nasıl geçildiğini ayrıntılarıyla anlatmakta. Aynca, antikcağda özel kitap koleksiyonlarını ve kamu kütüphanelerini, kütüphanelerin mimari yapılannı hoş bir dille tasvir etmekte. Sinema Televizyon Video, Bilgisayarlı Sinema Sözlüğü / Nıjat Özön / Kabala Yaytnevı /1146 s Bu sözlüğün, 1963 ve 1981 yıllannda Türk Dıl Kurumu tarafindan yapılan baskılarında ana amaç, çoğu yabancı kökenli siTEIEVİZYON nema ve televizyon terimine vıiM.utcıuvıaıt smmısoniiee Türkçe karşılık bulmak.Bu işlevini, başarıyla yerine getiren kitap yeni baskısında çok kapsamlı bir amaç güdüyor: Günümüzün gelişen teknolojisinde sinema ve televizyonla etkılesimde bulunan bütün dallardan alınan terimlere de Türkçe karşılık bulunması ve asıl önemlisi de 5000'den fazla maddenin ansiklopedik açıklamalarının verilmesi. Aynı zamanda sözlüğe, her terimin eskiden kullanılan hali ve îngilizce, Fransızca, Almanca, Italyanca karşılığı eklenmiş. SİNEMA Erdemin Başı DilTürkçe Uzerine Konuşmalar / Emtn Özdemtr / Btlgı Yayınevı / 213s. Terimsel bir söyleme yaslanmadan, bir söyleşi havası içinde oluşturulan bu konusma metinlerini hemen her düzeydeki okur zevkle, tat alarak okuyacak. Bu metinlerde, hem Türkçenin tarihsel gelişimini hem de doğurganlığını ve söylemsel gücünü Sabah Rüzgârı "EnelHakk" demişti Nesimi / Reba Çamuroğlu / Om Deneme /123 s. Tanrı'yı her yeri, her şeyi ve herkesi işgal edecek şekilde tanımlayabilirsiniz... O'nunla sıkı bir pazarlığa da girebilirsiniz... Tapar ve karşılığını alırsınız, itaat eder ve güvenE bir hayat yaşarsınız... Zaten ahşık olduğunuz, her yerde her zaman yaptığınız bir şey bu. Yeter ki O'nu erek edinmeye kaİKişmayın... Yaratıcılığı erek edinmek demek bu. Her işe O'nun adıyla başlayabilirsiniz... Rahman ve Rahim olmaya kalkmadıkça. İşte Nesimi'nin 'hatası' bu. Her Rahim'in ötekine gebe olabilece^i ye ötekini istemeyen bir dünyada yaşamak. Nesimınin öyküsü ilginç. Döniiyordu Bektasilik'te Zaman Kavrayışı / Reba Çamuroğlu / Om Deneme /115 s. m SAYFA 21