29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bektaşilik olayını araştınr. Seferc çıkar ve Anadolu'da otuz bin Kızdbaş'ı katlettirir. Şah lsmail, Tacım adlı iki cariyeyle evlenir. Yavuz Selim'le mektuplaşıp birbirine meydan okurlar, savaş ilan ederler. "Kim nebilir bizi nice soydanız / Ne zcrrece oddan ne de sudanız" diyerek Abdal Musa'dan türkü çağıran Bozoklu ozanın dedikleri derin düsüncelere salar Şah Ismail'i. üsmanlı ordusuyla Safevi ordusu 22 Ağustos 1514'te Çaldıran ovasında karşılaşır. 27 yaşındaki Şah tsmail coşku şiiri ni okur askerlerine: "Yezidin leşkeri yüz bin olursa / Vilayet leşkerinden biryeterdir... Kızıl âlem, kızıl bayrağ, kızıl tac / Gi yinse gaziler ol gün hazerdir..." Ama Köroğlu'nun dediği gibi 'tüfek icat olmuş, mcrtlik bozulmuştur.' Ateşli silahlarayenik düşer Safevi ordusu. Şan tsmail'in ka rısı da tutsak düşer: "Dilberin gitti F latayi senn'idersin dunyayı /Çünkücangirdi bu ten yareb niya kaldı mene..." Tebriz'i bırakıp kaçar, oğlıı Tahmasb dört yaşındadır. Osmanlı ordusu çekildikten sonra yine döner. Hayyam'dan nır şıır okur Nccm'e, I ıayyam'ı yeni anlamaya başladığını söyleyerek: "Yepyeni bir saltanat olacağına / yıllanmış şarap olsun, bir yudumcuk. / Şaşma seni şaraba götüren yoldan, / bir tası, sarayda yaşamaktan daha güzel. / Küpün ağzına konan kerpiç varya. / metelik etmez yanında şahlann tacı." 22 Eylül 1520'dc Yavuz Selim ölür. Şah lsmail, "Bu dünyanın, kendisi gibi ycnilmez bir şahı bile yenen bir hükümdara dahi kalmadığı gerçeği"ni düşünür. Bundan sonra 'şiir vakti' Daşlar. Şiirlerinden biri dc adıyla, Hatayi ile ilgilidir ve hatayı nerede yaptığını tartışır durur Necm'le. Her yerde hata yaptım der Şah lsmail. Şiirindeki bazı dizeler şöyledir: "Enelhakk çağıran Mansur dilinde / Yine Mansur'ı berdar eyleyen Şah.. Hasan ile Hüseyn'i Kerbela'da / Yczid eliyle kurban eyleyen şah..." Ve Şah lsmail. "Geldik, oynadık, gidiyoruz" der yaşamının sonuna gelirkcn. "Cihane aşk ile üryan gelenler / Gidende hem yine üryan değil mi... Günini hoş geçür miskin 1 latayi / Gelen devran aceb devran değil mi?.. Kısacası tarihe, Şah lsmail Hatayi'ye, Yavuz Selim'e, Şeyh Cüneyt'e, Hayyam'a, Nesimi'ye, Şahkulu'na, Hallacı Mansur'a, Abdal Musa'ya, lskender'e, Safevilere, Osmanlılara. Caferiliğc, Aleviliğe. Huru filiğe, Bektaijiliğe uzanıp roman tadına varmak isteyenler için vazgeçilmcz bir kitap olmuş 'lsmail'. • tsmail/ Reha Çamumğlu/ Om Yayıne vt,Ocakl999/327say/a. Alevi Kimli Tarih Vakfı Yurt Yayınları, bu değerli ve öncmli kitabı yayımlamakla, Alevi kimliği nakkında Türkiye'de hüküm süren karmaşa ortamında, Türkçeden başka dil bilmeyen okuyucuların ve amatör araştırıcıların, doğru ve sağlam bilgilenmeler için bilimsel bir referansa sahip olmalarını saelamak suretiyle bizce çok isaDctli bir i§ yapmıştır. Prof., Dr. AHMET YASAR OCAK' levi kirnliği, yaklaşık son on yılı içinde, son yıllarda sık kullanılan bir analiz yöntemioe güre Sünni çoğunluğun karşısındaki "öteki" kimligi içinde değerlendirilen bir kesinı olarak Türkiye'nin gündemine ağırlıklı olarak yerleijti. Bu süre içinde konuya, siyasetçi kesimi başta olmalc üzere, her iki kimlikle de organik bağlantısı bulunmayan "laik" çevreler, Sünniler ve bizzat Aleviler de dahil muhtelif kesimlerce çok çeşitli açılardan bakıldı; birbiriyle taban tabana zıt tanımlamaJar yapıldı; bu arada Alevi kesinıin kendi kendini tanımlamalarına şa hit olundu. Yalnız Sünni kesimin Alevi kimli^ine bakışında dcğil, bu sonuncu kesimin de kendi kendini tanımlamakta, sanıldığı gibi tek bir bakış açısı, tek bir kimlik tanımı, tek bir söylem kullanmadıkları, lusaca kendi içinde de çok çesitli "kesimler" oluştuğu görüldü. Bütünbu çcşitlenmelerin sonuçta, Aleviliği bir inanç, bir mezhep olarak değil, bir "felsefe, gcrçek Türk Müslümanlığr olarak gören geleneksel kesimc indirgenebileceği ortaya çıktı. Sünni kesim ise, on yıl önce kabullenmeye pek yanaşmadığı Alevi kimliĞini, bugün kabul etmek durumunda kalmış, ama yine de onu Sünni çizgiye yakın bir ycre yerleştirme çabalanndan da vazgeçmemiş görünüyor. Siyasiler ise, her zaman olduğu gibi, "ince seçim hesaplan"yla uğraşmaktadırlar. Aleviler, çoğunlukla kendüerini Müslüman kimliğinin içinde cörmekle beraber, kendilerini geleneksel haliyle bir yere götüremeyeceğini çok iyi anladıkları bu lcim liğe, artık yeni bir içerik kazandırmanın çabası içinde görünüyorlar. Sonuçta bugün, öyfe veya böyle, Alevi kimliği, tıpkı benzer badirelerin içinden gcçmekte olan Sünni kimlik gibi, yeniden tanımlanmayı bekleyen bir kimlik olarak Türkiye'nin gündemini daha uzun yıllar işgal edece ğc benzemektedir. Makalelerden oluşan bir yapıt I 'ŞHrvaktf A konudaki bir başka uluslararası sempozyumla birlikte, Türkiye'de bu konuda bilimsel araştırma kurumlarınca yapılan ilk uluslararası iki sempozyumdan biridir. Kitabın oluşmasına bildirüeriyle katılanlar arastnda, Irene Melikoff, tlber ürtaylı, Karin Vorhof f, David Shankland gibi, sözü edilen ilk sempozyııma da katılmış olanlardan başka, Marianne AringbergLaanatza, Faruk Blici, Eric Cornell, Jean During, Aharon Layish, T. Olsson, C. Raudvere, Jakob Skov;aardPetersen gibi ünemi araştırmacılar ve Fuat Bozkurt ve Reha Çamuroğlu gibi iki önemli Alevi yazar ve gazeteti Ruşen Çakır bulunuyor. Kitap esas olarak, birincisi Türkiye Aleviliğini, ikincisi Türkiye'de ve yakın çevresinde yaşayan benzer heterodoks grupları ele alan iki bölümden oluşmakla beraber, yayımcılardan (^atherina Raudvcre'in bir makalesiyle, yine yayımcılardan Tord C )lsson'un sonsöz niteliğin deki makalelcrinden meydana gelen bölümüyle birlikte toplam üç bölümden ibarettir. Birinci Bölüm'deki yazılar, Alevi kimliğinin tarihsel, ctnografik, antropolojik, teolojik, sosyolojik ve siyasal boyutlarını Mevlldmliğinin boyutiarı tahlile çalışan, gerçekten ışık tu tucu, ciddi görüsler ve yorumiar ortaya koyan bildirimakaleler den oluşmaktadır. lkinci bölüm ise, özellikle Sabetaycılık, Dürzilik, Nusayrilik ve Ehli 1 laklar üzerinde çok ciddi ve önemli görüşler, tespit ve teşhisler sergileyen, önemli bildirimakaleleri ihtiva ediyor. Her birinin içeriğini burada ayn ayrı değerlendirmenin mümkün olmadığı bu yazılar arasın da, Türkiye'de Aleviliğe dair akademik ve gazetecilik nitelikli yayınlar4 eleştirel bir değerlendirmeye tabi tutan Karin Vorhorf'un makalesiyle, aynı şekildc, Aleviliğe çok benzeyen ama Türkiye'de Ale vilerce büe hemen hiç tanınmayan tran'daki Ehli Haklar hakkın daki araştırmaları konu edinen Jcan During'in makale si, Durıdan sonra bu alanlarda çalışacak araştırmacılar için cidden yol gösterici ve vazgeçilmcz nitelik arzetmeKtedir. . Tarih Vakfı Yurt Yayınları, bu değerli ve önemli kitabı yayımlamakla, Alevi kimliği hakkında Türkiye'de hüküm süren karmaşa ortamında, Türkçeden başka dil bilme yen okuyucuların ve amatör araştırıcıların, doğru ve sağlam bilgilenmeler için bilimsel bir referansa sahip olmalannı sağlamak suretiyle bizce çok isabetli bir iş yapmıştır. • OHacettepc Üniversüesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Alevi Kimliği/ Edıtörler. T. Olsson, L Özdalga C Raudvere, çev. Bılge K. TorunHayati Torun/ l'arih Vakfı Yurt Yayınları, tstanhul, Mart 1V99/ Xl+276 s. Ingmar Bergman Bir Evlilikten Sahneler "Başka söylenecek ne kaldı? Bu senaryodaki kişilerle içli dışlı olurken, bu insanlara bir tür şefkat duydum. Kimi zaman insana kaygı verecek kadar çocuksu, kimi zaman epeyce olgun, kimi zaman oldukça saçma sapan konuşuyor, kimi zaman da bilgece bir şey söylüyorlar. Bunların hepsi birbirine karışmış." Henry Miller Hatırlamayı Hatırlamak "Bellek. sonsuzluğun zemininde dolaşan uyurgezerin tılsımıdır. Hiçbir şey yitirilmez; ancak, hiçbir şey de kazanılmaz. Geriye kalabilenler vardır sadece. BEN" Insanın yeryüzündeki görevi hatırlamaktır. Reha Camurogiunun romanı, Osmanlı Safevi lllşkllerlyle, tarihsel olaylarıyla, tarihsel kisliiklerlnln ve 14871524 arasındaki 37 yıilık bir San yaşamının aktanlmasıyla ortaya cıkmış. Işte Tarih Vakfı Yurt Yayınları, telif ve çeviri escr olmak üzere paralel bir biçimde sürdürdüğü kalitcli yayın programuıın son bir örneği olarak geçtiğimiz mart ayı içinde, bu mühim problcme sağlıldı bir bilimsel pcrspektil sunabilecek, önemli veriler ihtiva eden yukarıda adı geçen çeviriyi yayımladı. Bu çcviriyc esas olan Alcvı tdcntıty Cullurat, Kelıgious and Soctal Pcrspcctivcs (Swedish Rescarch Institute in Istanbul 1998) isimli kitap aslında, adı geçen enstitünün inisiyatifiyle, önde gelen saygın sosyologlardan Elisabeth Öz dalga'nın koordinatörlüğünde2527 Kasun 1997'de Istanbul'dayapılan uluslara rası bir sempozyumun bildirilerinden oluşmaktadır. Bu,2l23 Kasım 1997'de, yani aşağı yukarı aynı günlerde İSAV (ls lami Araştırnıalar Vakfı) tarafından yine IstanbLil'd.ı gerçeklcşiirilen, üstelik aynı Ukıstararası bir sempozyum Prokopius Bizans'ın Gizli Tarihi "Şimdiye kadar birbiri ardına gelen savaşlarda Bizans halkının deneyimlerini yazarken biitUn olayları zamana uydurmak zorunda kalmıştım. Artık bu yöntemi bırakıyorum. Bu kitapta Bizans Imparatorluğu'nda nerede ne olmuşsa her şeyi apaçık ortaya koyacağım..." Susan Sontag Alice Yatakta "Galiba hayatım boyunca Alice Yatakta'y\ yazmak üzere hazırlanıyordum. Kadınların acısı ve öfkesi üzerine bir oyun. Ve son olarak hayalgücü üzerine bir oyun. Aklın tutsaklaştırılması olgusu. Ve hayal gücünün zaferi. Ancak hayal gücünün kazandığı zaferler yeterli değil." N F$ A N H 1 1 AH *&\ C U M H U R İ Y E T K İ T A P SA YI 4 8 6 NİSAN YAVINLARI, İSTİKLÂL CADDESI 3 8 9 BEVOğlü 8 0 0 6 0 İSTANBUL TtL: (0.212) 293 6 9 6 8 FAKS: (0.212) 2 5 i I 7 3 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle