28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gunumuzun gonul iliskilerı KONUR ERTOP yşe Kilimci'nin öykülerınin(' ) birçoğu, doğup büyüdüğü Izmir'dc ya cla bir süre yaşadığı Tarsus vc çevresinde geçiyor. Sıradan insanlantı gönül ilişkilerini anlatırken uçlarda aşayan kişilcri örneğin devrimci eylemlere kanşan gcnçleri de konu ediniyor. Kimi ycrde kıvamını bir rürlü bıılamamış bir anlatım, yerine otuımamış cüm leler göze çarpıyor: Dil kurallarına yançiziliyor. Ama acıyı, umarsızlığı, bunların yanında da direnci, umudu aktarmayı başanyor. Anlatımda yararlandığı bereketli kaynak, halk edebiyatı! Halk edebiyatının anlatım özellikleri vc. Ama avrat kısmısı için, scvnıck her ^ey demek... ölümüne scvmck..." Kişilerine, onların soruniarına duyar lıkla yaklaşan Kilimci'nin ycr ycr alaysamalı baklığı da görüfüyor olup bitenlere. Yaiın gerçeklc gülmccc gerçcgi arasında gidip geliyor. Bu tutumunun ger eegi zorladığı, anlatılanı tck boyııta indi ripinandırıcılıgınıyitirdigiyerlerdeyok deöil. EvlerindebirbirleriyleveçocuKİa rıyla, "Çukurova tngilizccsi (!)" konuşan Zeyno Ue Reeai'nin anlatıldığı öykü böy le: "Doğrudan tngilizceye gönderelim Zeyno... Sen ögret istersen... Oğlanlarla yaptığımız gibi, bununla da cvde îngilizce konuşursak, no problem. Boşver Türkçeyi, ortak dilimizi öğretelim kızımıza...' "Faktör Aşk" öyküsünün devrimci kahramanı, tızun bir ayrılıgın ardından dönüp geldiği evinde kundaktaki kızına şöyle bir bakar, karısıyla karşılaşmak bile istemez; kapa^ı yeniden geldiği ycre atmaktadır aklı: "Benim için yurtdışı oz memlcketim, dedi genç adanı. Ne tıılıaf... Orda yaşadım, orda okııdıım. Bambaşka bir uygarlık, başka düzen, ler tip, estetik... Bir görseniz ne güzel..." Anacı^ının söyledikleri ise bir kula ğından girer, öbür kulağından çıkar: "Sana oğul dcmcsi dc müşkül, baba denıesi de... Halbuki benim likrimee yani, a! bııyur, bir devrimci yuvasını ,evlatlarını, eşini, gülmcyi, geznıeyi, bütün dünyayı sevdiöi kadar iyi devrimcidir. Sizsc yaşa mayıkcndini/.den habire uzaklaştuıyor sunuz. Ne kadar mutsuz, ne kadar tatsız olıırsak o kadar iyi eletııan oluruz sanı yorsunuz. Dünyayı en iyi anlayan, ben ce en dos! olan, en güzcl gülen, cssahlı iıısan olandır..." Bir oykiidc yaşamdan ko|imuş, iıısan gerçeğinden soyutlanmış karikatür dev rimcilersıralanır: "Millct birbirini viyor, helc iki aile birliktc oturan örgüt hücre lerinde. Sen çocuğuna yarım kilo süt içir din, vay ct afınmış. Örgüt bunea zengin mi? Yeni doğan çocuğa (ansmcndcan sın bcbe şampuanı olur mu arkadaş, ye şil sabun nesineyetmezr' Seni anan, köy dc, bu göz yakmaz sabunlar ilcn mi yudu!J Zaten çocuk doğurmak gibi devıım ci harekete uymaz duygusal işlere kalkışmısjsınız, olmaz yaa...." ( Mayları, insan davraniijlannı toplunısal bozukluklar derinden etkiler. ()ykü cii bu bozukluklara yergi oklarınıyöneltmiştir: Yıllar yılı paıa döktüklcıi koope ratil evlerinc nir türlü başlarını sokamayan bir grup dar gclirli insan, kaba inşa atı bile Dİtmemij kendi dairelerini işgal edip yerleşiyor. Ustleniei üzcrlcrinc işçileri salınea gürültü kopar. Saldırılann yi nelenmesi ancak poliskiracılara ucuz claireler verilerek önlenebilir! Ancak Kilimci'nin öykülcrinin ana konusu sevgidir. Bu evrensel izleği bizim in sanlanmızı.çevresini, onların serüvenle rini göz önünde tutarak izlemistir. Anlat tıkları, halk edebiyatından gelcn nakış larla ete kcmige bürünmiıştür. • (*) "Yeni Moda Aşklar Destanı", (1995 Yunus Nadi Öykü Ödülü), Papi rüs. (**) Ataç'ın sık sık andığı beyitteoldu ğu gibi:^ "Bakîya hangi gönül mülküne girse şehi aşk Bile enduh ü bcla hayl ü haşem gibi gelir" Baki (\Ly Bâki), aşk şahı hangi gönül ülkcsine girse, kaygılar, belalar da onun yanı sıra gclir.) (***) Ataç'ın pek sevdiği başka bir be yitteki gibi: "Bir dcmir dağı gelip boynuna asmak gibidir Her kişi âşık olurdu eğer âsân (kolay olsa" Taşlıcalı Yahya CUMHURİYET KİTAP SAYI Gülmece gerçeğî A v l Kıtabın adıtula vc aynı adı taşıyan öyküde "destan" teıimi dikkati çekmektc. Kimi ycrdc mahalle aralarındagezen bir destancıdan diııliyoruz olup bitenlcıi, anlarılanların ardındaki gcrçeği. Ortalıkta hâlâ dcsiancılardolaşan ver lerden yetişmıs, öyku kişilcri çıkıyor karşımıza: "Sokaklaıchm destancılar geçerdi. Destancılık oynardık. ( ), unu/ıın kcderli satırlarını destanların, hokkaba/ gi bi oynardık. Vurdum anam vurdum, bcn seni vurdum: Scni değil anaam kendiıni vurdum... Bu aklıma yazılmış, niyeyse onca dcstandan." I lalk cdebiyatından, halk hikâyelerintlcn alıntılar, anlatım kalıpları sık sık kııllanılıyor: "... dair hikâyat"; "...nın hikâ yesidir" vb. "Kızın; 'Bcn burda, yarorda böyle ka lınca ister ölünı olsun, ister ayrılık' dediği dir." Bir oykiidc Adana'da barlan, pavvon ları olan "Allölçü Muhabbct I lanım", gcçkin vaşında gonlünü cvli barklı bir müştcıisinc kaptırmıstır. Bir süre birlikte yaşarl.ır, scvdiğı ad.ımın artık kcndisindeıı koptuğuııu göı ünçe dc çekip vıır maktan çekinmc/ onıı. Oykıi boyımca karşınııza çıkan %iir bölümlerinin "Dede Korkııt Kitabı'ndan beslendiği görülmcktcdir: "Kaıa yeşil Toros dağları yıkılmasın Kıyatnetcce şanı sürsün Toroslann (iölgelicegümrah ağaçları kcsilmesin. Kıyametccc göğe doğru boy siirsün. Tanrı'nın veıdiği ıımııt, kırılmasın. Kırıldığı yerdcn sürsün kıyametedek. (jünahınıızı Demirali'm, (lünahımızı yiğidim, Adı görklü Muhammed bağısjasm, () bağışlasa da ben bağışjamam... Demirali'm bilcsin. Vurdum Dcmirali'm vurdum, ben seni vurdum! Seni değil yiğidim, kendimi vıır dum..." Masal yaratıkları, güneel yaşanıı daha yakından, daha ctkili biçimde dile getirmek için ortalıkta dolaşır durur: "yastık yüzlerine nakışlıyorlar bııralarda Şahmaran'ı... Bir, ara bizim avluda oturanlar dan bir kadın, yastık yüzüne renkli ipck iplerle işler dururdu Şahmaran'ı... Önu izlerkeıı içimden dcdim ki, ey kızım, senin bu ardında koşup durduğun hayaller, emckte yeınektc eşitlik, uygarlık, mutluluk, elele vcrmis insanların mutlu toplumun sureti gibi bu Şahmaran. Bir yanı bir yanını tutmaz, hem dişi hem erkek. Hem zülfü kıvrık, benleri püskürmüş yüzüne, hcm dc kııyruklu. Günbe gün Şahmaran'ı isjiyorduk bir beze sanKİ, bütün devrimciler." Halk edebiyatı laılacikcklcı in ilişkileri anlarılıyor. Mııtlumutsuz, acıtallı scrüvonlcr dile getiriliyoı. Bu farklı kişilerin scvgiye yakla şjmı, ona vcrtliklcri anlamlar da farklı. Örncöin bu ilgint,' kalabalığın içindcn biri şöyle diyor: "Ben scvmescm hiçbir işc koyulamam. Ne iş tutsam, iöneyidi, ça pa idi, mal idi, hepsini şarkıyla şiirlc, okşaya scve tutarım, gönülden yaparım işimi. Bak sana deyim, bilesin: Scvmcdcn koyııldugum hcr İ!j bereketsiz olur, yanm ulur. Scvgiylc kurulan bu dünya, her sabah ycniden." Kiliınci'nin bir kukla mı yarattığı gcrçeğe mi tanıklık cttiği kestirilcmeycn devrimci gcnçlcrirıdcn birine görc isc "Bütçc, çoluk çocuk, hcr gün aynı anda, birliktc cskimck, yorgunluklar, bczgin liklcr, bıkkınlıklar, cnşkıısıı/luklar, tckdiizc günlcr, ckmck parası, Hcgcl, uzun yüıüyüşlcr, sonra Marks, scmincrlcr, illcgalitc aşk; davul zııınayla, yoldu^ halay laııyla gerdck aşk (...) Sonra; aç kalmak aşk. Orgüt bombasının örgüt cvindc patlaması ajjk. Yangınlar, gözaltılar, gazetc manşctlerine yıkmak, karının sokak orLasıtıda gcbc naliylc a(,lıktan bayılması (îcncccik "Nazh'yı varlıklı birailcnin saısak oğltına ycm ctmcyc çalışan görmü^gc^irmi^komsjiı kadınagörcaşk "İf lalısız dcrttir, gec,mcz. (îecti sanırsın, bir ycrlcrindc muılaka inmelik hal kalmış tır. Onıı da hayat ilerlcdikçc farkcdcrsin." ((Jkar yol, aşk mcşki bir yana bırakıp dü/cııc ayak uvdurmaknuiır:"()nlar da /atcn Maamıt ı idarc cdccck güzcl, cli darat,' bir la/.c kı/ anyorlardı. Bir gö zünü yıımııp, gönliinii susturup, cck çcvirkocanı. Scn gönlünü dı^arda cglc. \\ bcl bu iyili^in altında kalmazlar. Kaynana da, kayınbaba da pck likri gcııi^, ol gun insanlar... Rum kr/ı Mariya'nın annesi, çetin ccvi/ sayar aşkı, ondaıı uzak durmasinı ögütlcr kızına: "()nccsiyle sonrasıyla bir dcprcmdir o, tck başına. Kcndi kuıalla rı, kcndi insanlanvla birliktc gclir. Ortalığı talan cdcr, çckcr gidcr (*')... Aşkın ardinagüy yctiıcbilmek hcrbabayiğitlin harcı cıej*îlclir('"'**). Tanrım scn kızımı aşktaıı koru. Koru ki, örselenmcsin yü re^ı. Ycdi diivcllc ccnk cttirmc kızcagızıma. ()nurlu scvgilcr nasibet ona, (,'iinkii aşk kimi zaman onursuzluktur da..." (lenç kız sonunda sağduyunun scsinc uyacak, uçarı Niko ile yaşayacağı aşkın vaatlcrinden yakasını sıyırmayı ba^ararak Hclvacı Fiamza ile biradan yaşamını sürdürüp gidecektir!.. Biı öyküdeki polis amiri, ocağına ılüşmüş bir delikanhya "Ulaıı oğlum, aşkın fa/.lası iliğini sömürür atlamın. Hcm de iyi bir is dcğildir aşk. Hele yoksul kısmı na..." Jiye öğüt verir. Delikanlı aşkı tanımlayanilirsc komiser onun bir kaza dan kurtardığı genç kızla evlenmesine izin verecektir. Kızı alıp gitmeden önce yapabildiği tanını ancak şöyle olur: "Biz bu mereti tarif edcmcdik amirim. Edebilen beri gelsin. Aşkla başgelen beri gelsin. Aşk, amirim, dellenmektir, akıllar harici bir iştir, arzederim." Gönül işlerinde olup bitenlcrin yolunda gitmediği görülüyor öykülerde sık sık. Bir öykünün genç kızını, gönlünü vermekle kalmayıp kendisini dc vcrdiği adamıtı başkasıyla evlenmesi yıkıp bitirmiş tir. () artık "Deli Cîönül"dür. Mııtluluğu ararken tökezleyip yolda kalmıştır; mahallenın delisi olmuş, sokaklarda dolaşıp durnıaktadır... Oykücü, onıı bile sevginin nasil zorlayıp durdıığıınu anlatır: "Kalbi yerinden uğradı. Yüzünü al bastı. Cok zaman önce kalbindc biçilcn gelincik yüzündc açtı. Deli bir kuş zor ladı kalbini, zorlaılı, zorladı... Sonsııza kanat çırptı sonra o kuş, gönlünü talan ctti. Dcrinden tatlı bir acı duydıı. Bu acıdan mutlu oldıı. Içinde kanat çalan kuşıı, o kuşun rüzgârlarını sustıırdu..." < )ykülerde sevginin karşısına dikilen avrılık, atılavışsızlık, özveriden yoksunluk, bencıllık gibi engeller türlü yönleriylc canlandınlıyor. Ihanet dc bunlardan biıi: " lhanct ağısını bir kez bile tatsan, kal biııde bir yer tamir kabııl etmc/. şckil kııılıyor. Çok dcrinden bir şey, bir tad, bir gü/cl kokuş, bir kuş geri gelmczce yitip gidiyor. Scvdiginin ihancti isc, katlanılır anlatılır değil." Ancak öykücıı cn güç koşullarda, başıııa cn acıması/ işlcı gelmiş kişileri bile umuttan koparmıyor, umarsız bırakmıyor. "Acıyı tamam edip, ycniden başlamak hayata hcr vakit ınümkün. her vakit... " Yaşamdan canlı kişilcr aktarılmış öykülere. Davranışlarında onlan kuşatan toplumsal çcvrc ctkili. Ancak oykücü, kadınlarla crkekler arasında temel ayrılıklarda gösteriyor: "Erkeğin sevmesi sizinki kadar dipli köklü olmuyor. Yüzünü göıdüksıra seviyor erkek. Izıcık da vefasızdır doğru.... Kadın scvdi miydi, ölümüne seviyor, benim görüşüm... Sevtnek, er kısmına olsa da olur, olmasa da... Engeller ve umut Kadınlarerkekler Sevginin türlü görünümlerl Öykülerin ekscni scvgi. Birbirine bcnzeyen ya da benzemeyen ortamlarda, benzeyen ya da hiç benzemeyen kadınSAYFA 8 Ay$e Kliimci ogiuyia birtikte... 434 J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle