28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Savunulacak tek de SENNUR SEZER ys^e Kilimci'nin okuduğum ilk öy kiisünü anımsıyorum. Varlık Dergisi'ncle. Doktofa götürülüı ken olen bir bebeğin öyküsü. Bebeğin olüıııüne anasının bilgisizliği, geleneğe uyıışıı yol açmıştı. Ondan ını unutmayışım. Yoksa öyküyü ananın anlatışı mı? Bir çığlık gibi bcynime kazmmış. Kilim ci'nin yeni kitabı Yeni Moda Aşklar Destanı nı okıırken deöncehepoöykü yü anımsadım. Söz konusu olan bebekler değildi. ()ykülerin hep bir sesi olnıa sındandı bu. Sonra Kilimci'nin öykiilc rinin tenıcl özelliklcrini sıraladım kendimce: Oykünün odağında hep bir ka clın bulunuyoıdu. Bıı kadın sınılı, tutumu, yaşama ve sevgive tavrıyla irdeleni yordu. Kadınlar, doğııı ya da yanlış, duygularıyla çiziyorlardı yaşam yoflarını. Sevgisizlik, insan ilişkilerindeki en olumsuz davranış biçimiydi, Kilimci'nin bağışlamadığı tek kusur. ü n u n öykülerinin içeriğinin temel izleği kadınlar, duy gular ve sevgisizlik diye özetlenebilirdi. Bu temel izlekler, Ayşe Kilimci'nin öykü kurgusıı kadar öyküyc scçtiği dille de çeşitleniyordu. Çünkü Kilimci'nin iki ayrı dili var. Birinci dili, üçüncü kişi ağzından anlatımda kullanıyor, şiirsel ögeler de kullansa, yalın bir dil bu. Kimi zaman kü çük mizahi özellikler de taşıyor. tkinci dil, öykü kahramanlarının, konuşma va da öyküyü anlatmada kullandıklan tlil. Bu dil, kahramanın özelliğine göre kolay da zor kavranılan özellikler taşıyor: y; mresel kullanımlar, anlamları, sözün ge lıminden sezilebilen az kullanılır sözciikler, ünlü şairlere göndermeler yapaıı cümlcler. Oykülerdcki kahramanın, da ha çok bir kadının kendini ifadc biçimi, kullandığı dille anlaşılıyor. Ayşe Kilimci'nin, kimi öykülerde, öykücü olarak, üçüncü kişi ağzıyla öyküyc müdahalesinde de görülüyor bu kurgu dil. Dilin kurgululuğu türkü ya da masal anlatımının alışık olduğumuz dizgesiyle evcilleşiyor bazen. Yeni Moda Aşklar Destanı, Kilim ci'nin Yapma Çiçek Ustaları (1976), Sevdadır Her îşin Başı (1983), Sevgi Yetimi Çocuklar (1987), Gül Bekçisi/Eylül Arifesi Mektuplar (1989) adfı kitapla rındaki tüm özellikler yanında, daha yojun bir "geleneksel anlatım kalıp ve di ini" kullandığı bir kitap. Halk öykücülüğümüzün motiflcrini de, dilini de yer yer açık yer yer örtük bir çizgide izleyebileceğimiz bu kitabın gizi, yazarın çocuklar için yazdığı kitaplarda yatıyor bencc. Masalları, masal döşeme vc tekerlemelerini yeniden yorumladığı bu çalışmalar (Benim Adım Çocuk/ 1989, Elimizdeki Işık/ 1989, Çöp Kraliçe/ 1980, Masal Ektinı Umut Biçtim/ 1991, Dikenci Karca/ 199!) onun dil anlavışı nın da, özellikle son kitabında sıkça kullandığı masal ve halk hikâyesi kurgularının da ipçıılarmı veriyor. Ayşe KiliıiRİ'nin öykülerindeki temel özellıklerdcn yola çıkarak öykülerindeki geııel kahıamanlarınyapısımbirüzetlemek isterim. A dun çekliklıTİni bir cinsdaşma sınıfsal açıdan «idetenleıdcn birıdır. " Anacağım neçekmişti beybabamdan...! lullasonla nmla 'Izmir pa/.aıından balkabağı alıcam' diyeıek tircne atlar giderdi. Küçük odamı/da çt)k renkli Demiıcı kilimi us lüııde dizçökiip, beni j;<)ğsii!ie göınüp ağlardı kadın. Arada mnıl mırıl söylcnirdi artık neyse, ağıt gibı. (ıünün yarısmı i'derılık tiyle oracıkıa. Bunalır, kaçıp kurtulmak isterdim ama kollarının kıs kacindan başımı çıkaracak yer bulama/ dım. Sonra kalkar, gözyaşını yemenisinin ucunda kıırutıır, yemek yanmaya, bulaşık kiillemeye giderdi mutfağa. (...) 'Sen anlamazbin,' deıdi bana, 'sus, o eıkektir, istcdiğini yapar, istediği yere gider, bize susmak yakışır.' Susardık. Kadın hep sustu, ölesiye. Karşısına ahp da tek söz etmcdi beybâm. () sebeble, ben şimdi her konuua atılır, konuşurum evimde. Bilir bilmez. Sesim karışsın da erkeklerirı seslerine... () da yeter." Hanım, bi linçaltında babasını oğluyla birleştirecek, Dğlunun evdeki sar beslemeyi gebe bırakmasını doğal görecektir; araya neslemenin sınıfsal konıımu da girer, zekâ durumu da: "Ben Şeliğimi koleclerde okutLiyorum. Bulunmaz'ı ona karı diye iki cihanda almam ve de bu dağlar delisini gclinim diyerck koluma takıp gczdirıııenı, bu da iki. Hc mi? Madem ekmeğimizi yiyordu, hizmetimizi de görecckti elbet. O da bir hizmet sayılırdı, o ye diği nane, yapmak göreviydi. Ama ikisi de çocuk savılır daha, bilememişler." \ lanım'ın oğluna hak gördüğü çapkınlık, kocasında dayanamadığı, kendince öc almava çalıştığı davranış biçimidir. "tzmir'de çocuğu okuyan hanımlar, çocuklarının fülöıtunü, sevgilisini falan anlatır kıskandırmabâbında. (...) Bazan da ne bazanı her vakit, aşnalı fişneli nkralarda...()ooh, seiaın olsun. Adamlarımızın Izmirlerde lslanbul larda kırdıkları cevizlerin acibinı böyle çıkartırız biz de." Kadınlar cinsel yönden sömürülüşlcrinin sonucunu çeşitli bicimlerde yaşar, cinsel sataşmaların, teca v ii z 1 c ri n , scvdiklcrince terkedilmelcrin bunalımla rıııı kımı /.aman kendi ruh sağlıklarım VitircTek, kimi /aman kendi canlarına, kiıni zaman sevdiklerinitı yaşamıııa kıya rak atlaımaya çalışırlaı. Oinselliklerinin mal gibi pa/ara siirulmesi, düşlerin, ki mi zaman çocuklann bu yolda ölmesi de kadınlaıın sik sık yaşadıöı bir olaydır. (^insellıkleri sömürüıcn kadınların dinsel saplantıları da Ayşe Kilimci'nin iş lediği konul.ırdan. Aldatılan kadınlarla aldatan kadınlaıın kocalarının duygıılarının benzerliğiy se Yeni Moda Aşklar Destanı'nuaki " Mamur'un Kalbinin Zonkuna ve Altın cı Cîerdeğine üair l likayat'tadır. Yapma Çiçek Ustaları'ndaki "Scverek ()lenden Ciünah Sorulmaz" öyküsünün bir başka yüzü (ve devamı) olan bu öyküde seve cen ve barıştırıcı bir hava vaıdır. üyküler birlikte okunduğundaysa, bir olayın kac türlü anlatılabileceği görülmekte. Ayşe Kilimci'nin kadın kahramanları, toplum yapımıza uygun bicimde beceriklidirler, titizdirler ve emekleriyle çevrcyi güzelleştirmekten hoşlanırlar. Evde hizmetçileri olanlar bile. Ayşe Kilimci, çocukları, coğrafyamız daki durumun ölçcği olarak alır. Onların yaşadıkları, kendilerinin payı ve suçu olmayan yokluklardır. Bu yoklukların en önemlisi de sevgi yokluğudur. Ekono mik zorlııklara eklcnen bu sevgisizlikten herkes suçludur. Ayşe Kilimci, çocukların ve çocuklııktan gcnçliğe adım atmak üzere olanların da tıpkı kadınlar gibi cinsel sömürüyc uğrayışlarını gözardı etmez. Bıı öykülerden en ilgincı, "Memetler Düeti (Yeni Moda Aşklar Dcstanı)"dır. Insanlann yaşadıkları coğrafyalara, inançlarına, dıllerine, uluslarına görc ayrılmasının acıları Ayse Kilimci'nin öykiilerinin izleklerinden biridir. Abdi lpek çi Barış Odülü'nde iiçüncülük ve mansiyon almasına da yol açan bu barışçılık, siyasal inançlar arasındaki çatışmaları da kapsar. "însan Hep Yeni", "Kanı Duy", "Sevdadır I (er Îşin Başı", "Rahle" öyküleri ayrımcılığı en kalın çizgilerle işleyen öyküler, bu öykülerin yer aldığı Sevdadır Her İşin Başı adlı kitap ise bir karşı ayrımcılık bildirgesidir. Yeni Moda Aşklar Destanı'nda yer alan "Mavi Kız Maria" ile "Ilelvacı Hanıza" insanları ayıranyadabirleşliren ögenin uluslar ve inanısjar olmadığını vurgıılar. Çoouidar Aynmcıkk ve Sonucu f Dil ve Anlatımda Geleneksel Ögeler Ayşe Kilimci, kadınlarımızı toplumumuzun koyduğu kurallar, dayattığı roller içindeki çaresizlikler arasında biçimlenişleriyle anlatılır. Bu bakış açısı, sınıfı ya da kalmanı gereği, daha alt sınır ve katmanlardaki kadın vc kızların emeği ve yaşamlannı sömüren "hanımların" zayıt vc çaresiz oldukları yeri belirlcr, kadın lann, cinsel kimlikleri yönünden ezilmelerinin altını çizer. Düzlüge Çıkmak (Yapma Çiçek Ustaları) öyküsünü anlatan Hanım, kendi cinsel kımliği yüzünSAYFA 6 Kadınlar Ayşe Kilim ci'nin kahramanlarının kö ken, sınır vc coğrafyalarını yansıtan bir dilleri olduğundan söz açmıştım yazımın başında. Bu özcl dilin Kilimci'nin anlatımına yerleşmiş sözcükleri de var. Orneğin "kez, defa, sefer" anlamına kullandığı "sef" sözcüğü. Yeni kitabı Yeni Moda Aşklar Destanı yalnız kahramanlaıımn uillerıyle de ğil, anlatımda kullandığı dille ıle kimi Kurgıı ayrıntılarıyla da geleneksel halk öyküsünden i/.ler taşıvor. Bıınları övkü öykü i/lemeyi, irtlelemevi okııra bııaka rak sınııiandırabiliıi/. I lalk oykıılerindeki ana öyküyü nlııştııran övkücüklerin hem özetini veren, henı öykülerin ar.ı olaylarının anlatılmasını gereksiz kılan ara başlıklar (lasıl baslıkları): "Deli ( K>nül"de kullanılan bu başlıklar, öykünün serinkanlı anlatımıvla dengeleııiyor. Ke rem ile Aslı öyküsiındeki, Kerem'in Ash'nın dizine yatıp, yiizüne bakabilmek için otuz iki dişini çektirmesi morifi, burada Cîönüliin sevgilisinin dişçı oluşuy layinelenmiş. "Kızın 'ben buradayarorda böyle kalınca/ istcr öliinı olsun, ister ayrılık" dediğitlir". " 'Deli gönül gezer gelirsin/ Ben senin dcrdini çekemem gö niil' denildiğidir" vb. başlıklar, aşk yüzünden aklını yitiren bir kızın öyküsünü günümüzden, belirsiz bir zamana taşiyarak inanılır da kılıyor. Dede Korkııt dili ve anlatımı: "Allöf çü Muhabbet Hanım" öyküsünün kahramanı Muhabbet Hanım'ın konuşma biçimi olarak kullanılan bu dil ve anlatım, öyküde iki ayrı işlev yüklenmiş. Birincisi "er avrat" (erkek gibi kadın, mert kadın, Osmanlı avrat) nitelemesinin altı, bu söyleyişle çizilmiş. Ikincisi, bu sa vaş ve yiğitiik öykülerinin sesi ve anlatımı, bir genelev patronunun öyküsüne uyarlanınca, alaysı bir nitelik kazanmış. Akdeniz coğrafyasında yaygın olan sev diği erkcği ihanetinden dolayı öldürme motifiyse bu söyleyişle ve aradaki masal bağlantılarıyla halitîeyip, ironik bir traiiğc dönüşmüş: "Gak dedikçe, dövülüp, köze atılmış siyah et, arasına püren, sumak, guk dedikçe Demirali, buzlu rakı, susuz, haydari, hummus, turama, çiğköfte allahına kadar... Acılı e/.me vanırıda, şalgam, getirin bir binlik incir boğması daha.... Şişte ciğer, üstüne cezerive, ividir, kuvvettir... Evine harcctsin, aklı on lara takılnıasın. Aklı, fikri, gönlüylc Muhabbet Hanımın olsun diye.. (...) 'Yiğidim, dedi Muhabbet Hanım, yiğidim ben seni ömrümce seveyim yüzyıl beklcyim. altı yol ağzına kara deve çadır dikeyim gelenden gidenden haber sorayım senden hayır haber getircni donatayım evinden eşinden şer haber taşıyanı ondurmayayım. Dişi sincği bile üstüne kondurmayayım. Murad ver, mıırad al da öyle git yigi dim...' Dediksıra, sevdiksıra Demirali'sine gündegünde yeniden tutııldııkça, Allölçü günde günde yeniden yaratılılı, günde günde öldü." Bir satıcının, öyküde destancının konuşnıasını, yabancılaştırıcı öge gibi kul lanarak öykünün akışmabirhareket sağlamak: Karagözde, özellıkle Yazıcı oyu nıında da kullanılan bu teknik, Yeni Moda Aşklar Destanı'nda kullanılıyor. Bir birineparalel iki öykünün diyalog olarak anlatımı, araya iç sesler ve yorumlaıın girişi öyküyü agırlaştıracakken, destan satıcının sesi, öyküyü hı/landırıyor: "Destancı geldi dcstancı... Yeni moda aşkların destanı burada... Destanlarda zaman uzundur ey ahali. Aşkın sonrası da öncesi kadar ıssızdır. I lavasi alaca, kokusıı turunç çiçegidir. Insanların parnıak ııçları birbirine değince, ey ahalii, masalları birbirinden ayrışır. Her biri kendi içindc bir masal dokumaya baş lar." Ayşe Kilimci, Yeni Moda Aşklar Destanı ile öykücülüğünün bir dönüm noktasında. Bütün kitaplarında savıınduğu aşkın günümüzde de savunulacak tek değerolduğunu söylerken, dünyamızdaki aşkın dıırumuna da gülüyor. Hıçkırıklarını gizlemek ister gibi.* * CUMHURİYET KİTAP SAYI 434
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle