27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Çevirmen Selahattin Hilav ile Ger?nain Bazin'in "Sanat Tarihi" üzerine 'Sanat bir degişim ve oluştur' Germain Bazin'in ünlü yapıtı dilimizde. Kitap üzerine çevirmeni Selanattin Hilav ile görüştük. AHMET URAZ ermain Hazın'ın Sanat Tarihi' ni çcvirmenizin özcl bir nedem var mı? S. Hilav Evct. Bazin, sanat tarihinin, yani görscl sanatlar tarihinin irdelcnmesinclc kcndıni gösteren çağdaş yaklaşımın öncmli bir tcmsikisi. Bu yaklaşımda kendisine öncülük edenler var kıışkusuz: Waldcmar Deonna, Elic Faurc, Hcnri Focillon, Erwin Panofsky gibi. Söz konusu yaklaşımın amacı, sanat tarihindeki sayısız ve farklı olay vc ürünü, soyutlamalara dayanarak, derleyip toparlamak, sınıf landırmak ve saydam bir kavrayışa ulaşmak. Yani, zaman içindeki art arda gelişmeleri içinde ele alınan bu olay ve ürünlerin yüzeysel bir dökümünü yapmakla yetinmeyip, genel belirlenimlerini, formlarını, yapılannı bulmak; bir sanat ürünleri morfolojisi yapmak. Başka bir deyişle Bazin, formalist sanat tarihçilcri arasında yer alıyor, ama bıı ürünlerin tarihscl, toplumsal, fclscfî vc bilimsd arkaplanlannın önemini de belirtiyor. Ozellikle sanat akımlarının (Simgecilik, tzlerıinıcilik, Cîcrçcküsiiicülük gibi) orta G ( ya çıkışlarmı açıklarken bu vola da başvuruyor. Bu bakınftlan Bazin'in, sanat iirünlerini, formları açısından ele alıp kapsayıcı kümeler vc asamalar (Primitil ve Arkaik aşama, Klasik aşama, Akademik ve Manyerist aşama, Barok aşama) içinde uir araya getirirken, bu ürünler arasındaki ctkilcşimlcri ve ilişikleri göz ardı etmediöini ve bu bakımdan, tarihsel boyutu da göz önüne alan bir "yapısalcı" oldugunu söyleycbiliriz. Nitekim, Sanat Tarihi'nin Sonuç bö lümünde Bazin şöyle diyor: "Birbirindcn çok uzak yerlerde ortaya çıkan formların arasındaki benzerlik, çeşitli şekillerde açıklanabilir. Aradaki mesa re ne kadar büyük olursa olsun, bu durum, etkileme olanaklarını tamamen ortadan kaldıramaz. Orncğin Çin figürleri, Türkistan'dan ve îran'dan jeçerek sanatsal formlan Bizans vc Isanı dünyasına ulaştıran lpek Yoluyla Batı'ya getirilmiş olabilir. Ya da çok uzak bir ortak köken, tarihin çok uzun bir dönemi boyunca birbirinden ayrı düşmüş halklar arasındaki benzerlikleri açıklayabilir vc belki de, Amcrika kıtasindaki Kolomb öncesi sanat formları ile Çin sanatının çok eski döncminin formları arasındaki garip benzerlik bu bakımdan açıklanabı lir. Ayrıca, hcrhangi bir ctki olasılı^ı söz konusu olmaksızın, benzer duıum ve koşullann, çok büvük /aman vc mekân farklarına ragmen, benzer sanatsal rormlan doğurduğu da bilinmektedir ve nu tür naralclliklerin en ünlüsü, Gotik sanat ile, onu bin yıl öncesinden ruhanî bakımdan âdeta haber vermis, olan Cîandhara YunanBuddha sanatı arasındaki aralelliktir. Toplumbilimde u olguya 'yakınsaklaşma' deniyor.' (s. 571) Burada ilginç olan yan, Bazin'in, sanat tarihinin açıklanması bakımından, toplumbilimin verilerine de dayanmak gerektiğini belirtmesi, yani sanat toplumbilimine açık kapı bırakmasıdır. bazin, Sonut bölümündc. sanattn kaynagına ya da temeline ılışkın çeptlı kuramları açıklıyor, ama hangi kuramdan yana oldugunu bclirgin bir jckilde ortaya hoymuynr denebıltr mı? S. Hilav , Sonuç bölümünde, sizin dc bclirttiginiz gibi, sanatın kaynağını ya da temelini, bireysellikle, toplumsal ve kültürel çcvreyle, yaygın dünya görüşleriyle, toğrarya ve ırk özellikleriyle, sanatiradesiyle, hayat karşısında benimsencn tutumlarla, ovunla, psikolojik gerçeklerle ve bilinçdışıyla açıklamaya yönelen kııramların döKÜmü yapılıyor. Bazin'in, sanatın kaynağıııa ilişkin olmayan, ama sanat ürün lerinın ortaya çıkışlanna, paralclliklcrinc, benzerliklerinc, tekrarlanmalarıııa ve adeta sürekli olarak yeniden geri gelip döngiiler oluşturmasına ilişkin C açıkJamalarında, formalist ve yapısalcı anlayışı benimsedigi açık olarak ortada. Sanatın somut ürünleriııc ve bun ların ortaya çıkış vc görüniışlerine, yani Hcgclci anlamda "fcnomcnolojik " düzeyine ilişkin olan bir anlaviş bu. Sanatın derinlerinde yatan ve belirle yici olan kaynaklar vc egilimlcr koııusunda ise, Bazin'in, 1 lcinrich Wölfl1in tarafından ileri sürülen vc sanat tarı hindcki iki dönemi, yani zaman vc nıekânla sınırlı iki farklı üslubu değil dc, insanoğlunun hayat karşısında be nimsediği iki farklı ve karşıt tııtumu belirten ve psikolojik özellik taşıyan "Klasik" ve "Barok" kavramlarına dayandığı görülüyor. Bazin, Wölfflin'in ileri sürdüğü bu kavramları açıklarken şöyle diyor: "Klasisizm, birlik ve bütünlük demektir ve doğayı, insan ölçegine indirger. Klasisizmin, bir varlık halini dile getirmesine karşılık Barok, oluş ve değişmeyi dile getirir ve dogaya adeta âşık oldıığu için, insanı, kozmik ritmin içine çcken bir dagılımdır. Barok, insanoğlunun tutkularını, hüzünlerini, acılarını, aşkı ve ölümü dile getirir; Klasisizm ise, biitün ruhsal yetiıeri aklın denetimine girmiş ve gücünün doruk noktasına ulaşmış olgun insanla ilgilenir sadece." (s. 564) Sanat yaratışının ve dolayısıyla sanat ürünlerinin daha da derinde yatan kaynaklarını ve belirleyici eğilimleri ele alınca da şöyle diyor Bazin: "Biri Avrasya'nın Dogu'sunu, öteki Batı'sını kapsayan evrilmiş uygarlıkların iki bölgesi de, plastik sanatları, kavrayabildikleri ölçüde işlemişlerdir. Bu iki bölgc arasındaki farklılıklar, tcmellerinde yatan ritimlc ri arasındaki benzcrli^i görmcmizi cngcllememclidir. Geıçekteıı de, bu iki bölgenin her birinde, karşıt mcrkc/lcre dayanan iki farklı kutup yer alır vc buııların birincisi, insanoğluna, cvrenc olan bağlılıfını ve doğaüsrü giiçlere boyun cgişini hatırlatmaya vönelir; ikiiKİsi ise bunun tersine, insanoglu nu, bu güçlerdcn kurtulmaya vc dıışüncc aracılığıyla, lıeııı dünyaya hcm de kendine egemeıı olacak şekilde sadece kendi gücüne güven duymay.ı yönlendirir." (s. 572) Bu alıntılar, Bazin'in, sanat yaratışı nın derinlerde yatan dinamik güç olarak, insanoğkındaki iki karşıt cgilimi kabullendiğini ortaya koyuyor.Bunhı rın birincisi, Bazin'in de belirttigi gibi, kcndi varoluşunu, dogaüstü güçler (bunlar arasında tektanrıcı dinlerin Tanrısı da yer alır) açısından ele alan vc anlamlandıran edilgin vc akıldışı diyebilece^imiz eğilim; ikincisi ise, dogaüstü giiçlere karşı çıkan ve kendisinin dışınuakini (bunun içine insanın hayvansal varlığı da girer), yani kendiolmayanı egemenligi altına alıp insansal varlığını tek başına vc kendisi için oluşturmaya yönelen insanoğlunun akılsal ve rromethcusçu diyebileccöimiz eğilimdir. Bazin, insanoğlundaki bu ikiliğe bir kez daha değinerek Sanat Tarihi'nin son satırlarında şöyle diyor: "Dolayısıyla, sanat tarihinin, bireysel insan varlığınm kendini bütün dile getirişlerinin temelinde, ikiz bir karşıtlık bulunduğunu ileri sürmeye yönelen modern psikolojinin bulgularını doğruladığını söyleyebiliriz." (s. 575) Dikkat edilecek olursa Bazin, Wölfflin'in "Klasik" ve "Barok" kavramları ve buna bağlı olarak Insanoğlunda bulunduğu ve sanat ürünlerinin kaynağını oluşturduğu düsünülen iki karşıt eğilinı üzerinde durduöu halde, bunları, psikolojinin ve psikanalizin verileriyle ilişki içine soktnaya da yöneliyor. Öte yandan, sanat ürünlerinin ortaya çıkışlarmı açıklarken de, bilim' CUMHURİYET KİTAP SAYI 434 Sanat Tarlhl kltaöınm Rönesanstan Cünümüze adlı II. bölümünün cevlrtsl Selahattin Hilav a alt. SAYFA 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle