04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Prof. Ümit Erol îstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü'nde öğretim üyesi. Uzun yıllar ABD'de, sonra da Bilkent'te ders veren Erol, yurtdışında en çok makalesi yayımlanan bilim adamlarımızdan biri. 1994'te Bankalar Birliği tarafından yayımlanan "Vuture Piyasalari: Teori ve Pratik" Heştirel Bir Gözle Serbest Pivasa tüketiciler birbirinden kopuk. Yani bir üretici üretim yaparken malına olabilecek talcbi tahmin ediyor ama tam bilmiyor. Keza diğer üreticilerin planlarınıda bilmiyor. Aynı şey tüke»»ÜÎÎÎÎİ» ticiler için de ge,erli. Bu kadar bilinmez içinde bir maın toplam arzının yani üretiminin toplam talebe eşit olmasını nasıl sağlarız? Başka bir deyişle piyasa dediğimiz mekanizma bu dengeyi her zaman sağlayabiliyor mu? Sorun kökeninde kapitalizmin ne ölçüde istikrarlı ve dengeye dönük bir sistem olduğuyla yakından ilgi Ümit Erol'dan yeni bir araştırma aalı kitabından sonra Bağlam Yayınlan arasında yer alan "Eleştirel Bir Gözle Serbest Piyasa" adlı eseri hem uzmanlara hem de ekonomiyle ilgilenen herkese yönelik, kapsamlı bir katkı. "Üniversitelerimizde öğretilen ekonomi kuramları ile yaşamda karşılaştığımız pratik ekonomi gerçeği arasında bazen dağlar kaçjar fark var gibidir," diyen Ümit Erol bu kitabında önce ekonomi (veya iktisat) teorisi ile varsayım'' "Mübadele değerr' Ikinci ana sorun ise değisim değeri ya ıarı inceliyor. Bunların yeterda eski Türkçe'deki daha doğru karşılısizliğini vurguladıktan sonra ğıyla "mübadele değeri" sorunu. Markeekonomi, politika ve psikoloji te gittiğinizde bir kilo elma diyelim arasındaki etkileşimlere dik200.000.TL, etin kilosu ise 800.000.TL. Bunun anlamı bir kilo et dört kilo kat çekiyor. Türkiye ekonoelma alıyor demek. Yani elma cinsindcn misine tarjhsel bir bakışla bir birim etin değeri dört birim elmaya yaklaşan Ümit Erol ile on ay denk. Buna değişim değeri diyoruz. Bu oran iki veya altı da olabiiirdi. Bununkadar önce yapılan bu kısa dört olmasının nedeni ne? Tabii soruröportaj son zamanlarda bünun görünüştc basit bir cevabı var. Çünyüyen "küresel kriz" tartışkü diyoruz piyasa bu oranları böyle sapmaları bağlamında bugün datıyor. Ama piyasa niye özelliklc bu oranı saptıyor. Bunun arkasındaki mantık ha da güncel hale geloı. • • • • • i manlarının sizin ülkeniz için önerdikleri reçete temelde bu uzmanların NeoKlasik bir yorumla piyasa mantığını algılamalan sonucu ortaya çıkıyor. Bu böyle çünkü bu uzmanlar da kendi üniversitelerinde ekonomi kurarm olarak NeoKlasik kuramı okuyorlar. Kuşkusuz bu kuramı eleştirmek öyle kolay bir şey değil. Varsayımlarını kabul ettiğinizde kolay eleştiremeyeceğiniz mantıksal bir bütünlük ve sağlamlığa sahip. Kendi içinde ekonomiyle ilgili tüm sorunlara bir yanıt gctiriyor. Orneğin yukarda değindığim iki ana soruyla ilgili de net cevapları var. Piyasada her zaman arzla talep arasında bir denge olur çünkü, devletin dışardan karışmadığı bir piyasa yapısında dengeyi çok hızlı biçimde fiyatlar ve fiyatlardaki değişme sağlar diyor. Ekonomide değeri yani değişim değerini de bir maldan tüketilen son birimdcn elde edilen faydaya bağlıyor. Ancak burada gerçek sorun varsayımlar. NeoKlasik kuram insan davranışlarıyla ilgili temel varsayımlara sahip ve elde ettiği sonuçlar da bu varsayımların geçerliliğine bağlı. Esasında oldukça basit varsayımlar btınlar. Piyasadaki herkcsin rasyonel olduğunu, yani tercihlerini akılcı biçimde yaptığını varsayıyor, bir de tüm tüketicilerin tüketim yaparken elde ettikleri yararı en üst düzeye çıkarmaya çalıştığını, üreticilerin ise kârlannı en üst düzeye çıkaracak şekilde üretimi planladığını söylüyor. tktisatta buna "kâr ve yarar maksimizasyonu ilkesi" diyoruz. Kuşkusuz bunlarda bir doğruluk payı var ama kuram büyük ölçüde bu varsayımların geçerliliğine bağlı olduğuna göre, varsayımlan da dikkatli biçimde soruşturmakta yarar var. Örneğin bakkaldan alışveriş yapan adam her zaman rasyonel yani akılcı tercihler yapıyor diyebilir miyiz? Ayrıca ben kısmen piyasa pratiğinin yani borsanın içindeyim. Gördüğüm kadarıyla orada yani borsada irrasyonalin ve akılcı olmayan güdülerin payı hiç az değil. Kttabınızda insan davrantşlartnın anatomisi dtyc bır bölüm koymaya stzi sanırım bu taptamalar yöneltti. Bir de tabii kitabınızda Sartre ile ilgili bır bölüm var. Bır ıktısat kitabı için şaştrtıa, sanırım. Evet, insan davranışlarıyla ilgili bö Bconomiyle ilgili soruıriar TARIK GUNERSEL ayın Ümit Erol ekonomi kuramları üstünde bir kitap yazma ıhtıyaant niyc duydunuz ve sizce ekonomi bilimi neyle ılgdı? Ekonomi bilimi ilk görünüşünde soyut vc matcmatiğe yoğun biçimde yer veren bir bilim. Konuyla doğrudan ilgisi olmayan biri için bu yapısıyla biraz korkutucu. Öte yandan ekonorni yani pratik yanıyla ekonomi gündclik hayatın ta kendisi. Zaten "ekonomi" Yunanca'da "ev idarcsi" anlamına gcliyor. Çarşıya pazara gittiğimizde ne alıp almayacağımıza hangi krifere göre karar veriyoruz, enflasyon dediğimiz fiyat artışlarının gerçek nedeni ne, iş ararken biz ve işveren ne gibi bir mantıkla davranıyor? Ekonomi tüm bunlarla ilgili. Ekonomi bilimi de bu sorulara yanıt arıyor. Konuyla ilgili bir akademisyen olarak ekonomi kuramının hangi varsayımlara dayandığını, tam olarak ne söylediğini ve hangi alanlarda yctcrsiz veya çok sınırlı kaldığını sadece öğrencilere değil konuyla ilgili olabilecek herkese anlatacak bir kitap yazmak istcdim. Türkiye gibi piyasa ekonomisiyle gerçek anlamda ancak son onbcş yılda tanışmaya başlayan bir ülkede bunıın önemli olduğuna inanıyorum. Denge sorunu Sorunuzun ıkinci bölümünc gclince; şimdi ilk bakışta ekonomi denince fiyatlar, maliyetler, tükctim kararları, paranın rolü gibi şeyler var. Ancak bence bütün bunların ardında ekonomi bilimi özellikle iki şeyle ilgili. Ekonomi biliminin tarihinde de en büyük tartışmalar bu iki noktada yaşanıyor. Bunlardan biri denge sorunu. Serbest piyasada üreticiler ve SAYFA 16 ne? Sanırım ekonominin en temel sorunsalı bu, yani değişim dcğerini açıklamak. Gerçekte birçok ekonomik soru bu ana sorunun ekseninde şekilleniyor. Orneğin niye müdürünüzün maaşı sizinkinin iki misli de daha farklı bir şey değil? Bunun mantıki kriteri ne? Kttabınızın ismi "Elestirel Bir Gözle Serbest Piyasa." Bu ismi, yaklaşımınızı açımlar mmnız? Eleştiri benim açımdan bir şeyi hem olumlu olumsuz yönleriyle incelemck dcmek. Serbest piyasaya karşı olup olmadığıma gelince; burada sanırım iki şeyi ayırmak önemli. Biri pratik yani yaşayan bir olgu olarak serbest piyasa. Yani ekonomik kararların devlet tarafından değil, kolektif bir biçimde üretici ve tüketiciler tarafından saptandığı bir sistem. Buna karşı olduğumu söyleyemem. Sonuç olarak ekonomik kararları ya devlet ya da piyasa belirleyecek. Pratikte başka bir yöntem bilmiyoruz. Tüm kararların devlet tarafından alındığı tarihsel bir tecrübeyi yaşadık. Şu veya bu nedenle pek başarıfı olamadı. Ancak buna bakarak her şeyi piyasaya bırakalım, pi yasanın tam egemenliğini de hiç soruşturmayaiım dersek bir başka hata yaparız. Bir de tabii piyasanın mantığını anlamak önemli. Değişik iktisadı ckoller (okullar) buna farklı yanıtlar getiriyor. Bunların şu anda en revaçta olanı NeoKlasik dediğimiz okul. llniversitelerde okutluğumuz ekonomi kuramı da ağırlıklı olarak NeoKlasik kuram. Yani şu an için ekonomi bilimi dediğimiz şey bü yük ölçüde NeoKlasik kuramla çakışıyor. Bu kuram piyasanın mantığını anlamaya dönük çok kapsamlı bir çaba. 19. üzyıldan bu yana pek cok iktisatçının atkısıyla gelişmiş. Teorilc bir kuram diye de geçiştircmczsiniz. IMF'ye gidip anlaşma yapmak istediğinizde, IMF uz lümde biraz sosyal psikoloiiye ve bu alandaki gelişmelere değindım. Psikologlar ve sosyal saha araştırmacıları insan davranıslarını birey ve grup düzeyinde bazen kfinik deneylerle inceıiyorlar. Bulguları tam olarak NeoKlasik kuramı doğrulamıyor. Evet insanlar rasyonel davranmaya çalışıyor ama bu her zaman ve her yerde geçerli değil. Daha ziyade sınırlı bir rasyonalitc söz konusu. Zaten esas soru da bu. Biz iktisatçılar son elü yılda diğer sosyal bilimlerden çok kopmaya başladık. Bugün elinize kapsamlı bir iktisat ders kitabını alın. Kitabın başında dcmin bahsettiğim varsayımlara şöyle bir değinilir, onaan sonra ise birÇOK diyagram, matematik denklem ve mantıki çıkarsama görürsünüz ama insan psikolojisine, sosyal psikolojiye ve sosyolojiye hiçbir atıf göremezsiniz. Kuşkusuz her bilim bir ölçüde soyutlamaya dayanır ama iktisat gibi kökeninde ve pratiğinde insan davranışının bu denli önemli olduğu bir konuda sadece matematik soyutlamayla ve diğer sosyal bilimleri gözardı cderck piyasa gerçeğini tam anlayabileceğimizi sanrruyorum. Sartre'a gelince, onun kitaptaki yeri de NeoKlasik kuramın bir diğer soyutlamasıyla ilgili. Kuram diyor ki eğcr ncrkes bireysel çıkarını en üst düzeye çıkarmaya çalışırsa yani fayda ve kâr maksimizasyonu ilkesi geçerli olursa, burdan ekonomik açıdan optimal yani mümkün en iyi toplum çıkar. Yani kaynakların en etkin biçimde kullanıldığı, işsizliğin ol madığı, gelir dağılımının nerkesin üretime katkısına göre olduğu bir ideal tam rekabet toplumu. Sartre'a göre ise herkesin kendi çıkarını ön plana aldığı bir ortamdan ideal toplum değil tam tersine bazen oradakilerin tümü için felaket ve kaos çıkabilir. Buna "counterfinality" yani amaçların tersinc çevrilmesi diyor. Bu şunun gibi. Ben gittiğim yere en çabuk şekilde varmak istiyorum ve sol şeritte gaza basıyorum. Karşı şeritten gelen de aynı şeyi istiyor ve o da gaza basıyor. Sonuç olarak da trafik kazası oluyor ve her ikisi de gitmek istedikleri yere gidemiyor. O zaman ekonomik sorunlarımız ıçın kolay bir çözüm yok. • Hayır, yok. Ekonomide mucizeye yer yok. Bence iktisat bilimi özellikle de akademik çevrelcrdc egemen olan NeoKlasik ağırlıklı yaklaşım daha mütevazı olmak zorunda. Piyasa dediğimiz şey milyonlarca değişik görüş ve davranışa sanip kişinin sürekli değişen kararlar verdiği ve kolektif biçimde oluşan çok kar maşık bir şey. Bu çok girift meknizmayı nispeten basit bir soyutlamayla kavra mak ve bu soyutlamadan geçerli reçetclcr üretmek o kadar kolay değil. l lefe piyasa gibi oluşumu ve pratikteki işleyişi insanların davranışına Dağlı bir şeyi, insan davranışları hakkında birkaç basit varsayım yaparak anlamak daha da zor. Piyasanın nasıl işlediği hakkında kısmi bir genelleme yapmak için bile, iktisadın unutmuş, göründüğü diğer sosyal bilim lerle daha fazla işbirliği yapması lazım. Orneğin iktisatçılar para arzını azaltalım veya faiz haddini arttıralım, bunun sonucunda şu şu olur diyorlar. Ama gerçekte para arzı azaltıldığında insanların buna nasıl rcaksiyon göstereceği yani davranışlarının neolacağı hakkında tah minde bulunuyorlar. Bu tahminleri önceden yapmak zor. Ayrıca insanlar bek Iediğinizden farklı davranırsa, öncrdiğiniz reçete beklediğinizin tam tersi bo nuçlar da verebilir. Piyasa boşlukta sallanan fiziki bir sistem değil. Sosyolojik bir olgu. Piyasanın oluşıımunda ve piyasanın verdiği kolektif kararlarda o top lumun kültürcl altyapısı, sosyal psikolojisi, hakim olan etik yani ahlaki değerler de büyük rol oynuyor. • Eleştirel Bir Gözle Serbest Piyasa/ Ümit Erol/Bağlam Yayınlan /335s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 454
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle