06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 KUR L A R A Yaşayan îtalyan yazarlan arasında Dünya çapında en çok sevilen yazarlardan biri seçilen ve bu yılki Frankfurt Kitap Fuarı'na îtalya ve Portekiz'i temsilen katılacak olan Antonio Tabucchi bu hafta başında îstanbul'a geldi. Edebiyatın işlevi konusunda "şüphe" kavramı üzerinde duran Tabucchi, cevap veren değil, soru soran edebiyatı tercih ettiğini, matematikçi değil sanatçı olduğunu söylüyor: "Bugün gerçeğin dilini konuşmaya meyleden pek çok söylem var. Dünyamızı istila eden politikada olduğu gibi medyada da bu böyle. Bana göre yanıltıcı ve ezici olan bu gerçeklere karşı edebiyatın koruması gereken alan, insanlann kafasında şüphe uyandırdığı atandır. Onlara gerçeğin sadece kameranın gösterdiği olmadığım, ölü açılann varotduğunu, karanlık köşelerin bulunduğunu, oralara, kameranın göremediği yere bakmak gerektiğini söylemek için. Evet, ben bugün edebiyatın görevinin bu olduğuna inanıyorum: köşenin arkasına geçmek ve ne olduğunu görtnek." "îtalyan sağının yeni soluğu" olarak ortaya çıkan medya patronu Silvio Benusconi iktidara geldiğinde gazetelere sert demeçler veren Tabucchi bunu yaparken bir yazar olduğunu unutmadığını söylüyor. Bu ilginç yazara aytrdık bu hafta kapak konumuzu. TURHAN T BEHZAT AY C umhuriyet Gazetesi'nin son günlerde büyük bir özveriyle, Atatürk'ün yazdığı "Yurttaşlık Bilgileri"nden başlayarak yayımladığı on kitabı yayımlandıkları gün başlayarak, gecemi de bunlara özgüleycrek okudum. Yunus Nadi'nin anılarını taa 1995 yılında Sel Yayınları'nın yayımladığı "Ankara'nın tlk Günleri" adıyla çıkan kitaptan okumuştum. Şimdi, kitaplığımda onu buldum. Giriş bölümü, "Yunus Nadi'ye ve Hatıralanna Dair" başlığının altına Celal Bayar'ın bir tümcesi yazılmış: "Bugünkü rejimin temelinde Yunus Nadi'nin kocaman bir taşı vardır." Sanırım Bayar'ın bütün söyledikleri ve yazdıklarının en doğrusu bu tümcedir. Sel Yayınları'nın 1955'te Ankara'nın tlk Günleri" adıyla yayımladıöı anıJarın yeniden yayımlanması, hem de aruamlı bir adla (şu kargaşa ve karmaşa ortamında ve de gericilerin tırmanarak gerilimi artırdıkları güniimüzde) yayımlanması çok yerinde bir girişimdir. O ulusal Kurtuluş Savaşcıları bugün sağ olsalardı "Türkiye'yi Sokalcta Bulduk" diye bağırırlardı karşı devrimcilere, gericilere... Türkiye'yi sokakta bulmadık... Gazetemiz on iki haftadır okurlanna , Cumhuriyetimizin kuruluşunun ve süregelişinin anlatıldığı kitaplar veriyor. Okurlarımız tararından ilgiyle karşılanan kitaplardan birini, Yunus Nadi'nin "Türkiye'yi Sokakta Bulmadık' ını değerlendiriyor Behzat Ay. "Cumhuriyet"ten okurlanna nefis kitaplar GÜNAY Bu yeni basımın sonuna eklenen Sami Karaören'in yazdığı üc sayfalık "Yunus Nadi'nin Yaşamöyküsü' de bir boşluğu doldurmuştur. Yeni kuşaklar gazetemizin kurucusunun kim olduğunu öğrensinler. Bu kısa yazıyı özetlemeyi gerekli görüyorum: 1879 yılınaa Muğla'nın Fethiye ilçesinin Seydiler köyünde doğar gazetemizin kurucusu. llköğretimini Fethiye'de yaptıktan sonra Rodos'a gider. Orada Ahmet Mithat ve Ebüzziya'nın sürgünlük yıllarında ileri bir anlayışla kurdukları okulcla okur. Daha sonra îstanbul'da Galatasaray Lisesi'ni ve Hukuk Mektebini bitirir. Gazeteciliğe Malumat gazetesinde başlar, 21 yaşındayken, 1901 yılında despot yönetime karşı gizli bir derneğin üyesi olmakla suçlanarak üç yıl hapis ve sürgün cezasıyla Midilli Kalesi'ne gönderilir. Başvurusu sonucu bu cezayı Fethiye'de geçirir. 1980'de îkinci Meşrutiyet'in ilanıylalstanbul'a döner ve tkdam gazetesiyle, Tasviri Efkâr'da yazar. 1910 yılında Selanik'e gider. îttihat ve Terakki'nin yayımladığı Rumeli gazetesinde başyazarlık yapar. 1912'de Meclisi Mebusan a Aydın Milletvekili olarak girer. 1920'de Izmir Milletvekili seçilir. Birinci Dünya Savaşı'nın bitiminde de îstanbul'da Yeni Gün gazetesini yayımlamaya başlar. Ne var ki, îngüizler îstanbul'u işgal etmislerdir. îngiliz yanlısı Damat Ferit'le birlikte îngüizler, ulusal kurtuluş hareketini destekliyor diye Yunus Nadi'yi izlemekte, aramakta, kovalamaktadırlar. Bir yolunu bulup, yorucu ve tehlikeli bir yolculuktan sonra Ânkara'ya ulaşır. 23 Nisan 1923'te Izmir, 1924'teMuğla Milletvekili seçilir, 1943 yılı sonuna değin saylavlık ve Anayasa Komisyonu Başkanlığı yapar. Bu arada Atatürk'ün adını verdifii Cumhuriyet Gazetesi'ni 7 Mayıs 1924'te kurup yayımlamaya başlar. Gazete, devrimlerin sözcülüğünü yükümlenmiştir... En sonunda, 28 Haziran 1945 günü ölür bu büyük adam... Yunus Nadi'nin anıları bir polisiye roman gibi sürükleyici... Istanbul'un işgali ve Mebusan Meclisi'nin basılmasıyla başlar. Mustafa Kemal Paşa aydınları, yurtseverleri bir Yunus Nadi'nin Yaşamöyküsü telgrafla Ânkara'ya çağırır. İki yıldır nem Îngiliz subaylarından hem de Damat Ferit hafiyelerinden gizlenen Yunus Nadi'nin Yeni Gün gazetesini de îngüizler basıyor. Bunun üzerine yazarımız Abbas takma adını alarak Üsküdar'dan yola çıkar. Tehlikeferle dolu, zahmetli bir yolculuktur yaptığı... Çalüıklar, ormarüar arasında gizlenerek yapılan bir yolculuk. Bu yolculuk süresinde konakladıkları Adapazarı'nın bir köyünde, Mustafa Kemal Paşa üe telgraflaşır. Geyve Boğazı'ına kendüerini attıktan sonra ulusal kuvvetlerimizin arasındadır artık... Geyve'de üç eün Halide Edip Adıvar ve kafüesini beklerler. Ve orada buluştuktan sonra Ânkara'ya doğru yola çıkarlar. En sonunda Ankara Istasyonu'na gelirler. O anı şöyle betimler: "....orada da oldukça keşif bir kalabalık. Mustafa Kemal Paşa mümtaz tavır ve simasıyla derhal nazarı kendine celbediyordu. Vagonlardan atladüc ve ellerine sarüaık. Ali Fuat Paşa da orada idi..." Ankara'nın Ilk Günleri başlüdı bölümde hemen şöyle başlıyor yazısına: "Mustafa Kemal Paşa'nın insana hayret veren çalışmaları ve kendisiyle muhtelif konuşmalanm (...) Her gün Paşa'nın karargâhı olan ve şehirden yirmi dakika mesafede bulunan ziraat mektebine çıkyordum. Paşa üe konuşuyorduk. (...) Doktor Refik Bey de orada, ziraat mektebi karargâhında idi... Paşa'nın sağlığı ile meşgul oluyor, onun harekât ve davranışlanndan yeme ğine kadar her şeyine en ince bir dückatla bakıyordu...." Sonra Halide Edip'le birlikte Anadolu Ajansı'nı kuruyorlar. En sonunda Büyük Mület Meclisi hazırlüdarı başlar. Mületvekili seçüip gelecek olanlara öğretmen okulu binası özgiüenir. Ve îsmet Paşa nın Ankara'ya gelişinı betimler yazanmız. Birçok kaynaktan okuduğum ve çok sevdiğim bu bölümden alınü edemeden erince eremeyeceğim: "Mustafa Kemal Paşa'nın sesi yükseliyordu: CanımlsmetBeynerede?.. Canımhani îsmet?.. Paşa sabırsızhkla arıyordu. Ona iltihak ettüc. Çok geçmeden Îsmet bulundu. Gürültüye karışmak istemeyen mütevazi ve ufak tefek bir emirber neferi gibi elbisesi hemen hemen bir nefer elbisesine benziyordu kenara çekümiş, dudaklarında tatlı bir tebessümle bekliyordu. Paşa süratla yürüyerek ellerini yakaladı: Hoşgeldin îsmet! îsmet o gün hiç laf söylemiyor gibi, yalnız hiç eksümeyen tebessümü üe konuşuyor gibiydi. O daima tebessüm ediyor, Paşa muttasü söyleniyordu: Bugün çok memnunum îsmet. Ama ne iyi ettin de geldin, ama ne iyi ettin de çabuk geldin!" Konya'dan kötü haberler gelmektedir... Celalettin Arir Bey'in olumsuz tutumları... Hüafet Ordusu.... Başkaldınlar... Bütün bu güç ve çetin koşullara karşın 23 Nisan 1920'de, cuma günü TBMMaçüır..." Imtlyaz sahlbl: Berin Nadl OBasan ve Yayan: Yenl Cün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.$. o Genel Yayın Yönetmeni: orhan Erinç Genel Yayın Koordlnatörü: Hlkmet Cetlnkaya c Yazılşleri Müdürleri: Ibrahim Yıldız, DinçTayanç ; Sorumlu Müdür: Fikret llkiz o Yayın Yönetmeni: Turhan Günay o Graflk Yönetmen: Dllek llkorur CUMHURİYET KİTAP SAYI 397 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle