17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sükran Kurdakul ZEYNEP ALİYE Yenilikçi şiirimizde bir köşe taşı Y cnilikçi Türk Şiiri'nin köşe taşlarından biri (Yaşar Kemal) olarak da değerlendirilen Sükran Kurdakul aynı zamanda "... soğukkanlıbir eleştirmen yazaraktif bir politikacı" (Alpay Kabacah). Türk cdebiyatını nesnel bir bakışaçısıyla araştıran bir edebiyat tarihçisi. Dİrini, ötekinin yedeğine almayarak başarılı olan cnder sanat ve düşün adamlarımızdan biri. îlginç bir kişilik portresi. "Bir yandan duygusal, coşkulu, yumuşak bir kimlik, ardında ödün vermez sertlikte ve bıı sertlik içinde inatçı gibi görünse de aklın rehberliğindcn asla sapmayan ve bu birliktcliği dengeli biçimde bugüne dek sürdürebilmiş bir düşün adamı" (Alpay Kabacah). Bu kişilik özellikleri kcndisine söylendiğinde de, "Bu sözler bana gençken söylcnmiş olsaydı, çıldırmalara gidcbilirdim" diyecek kadar mütevazı vc açık yürekli. Onunla halen başkanı olduğu ama mayıs sonunda (sanırım bu yazı yayımlanmadan önce yapılaeak genel kurulda başkanlığı bırakrnakta kesin kararlı olduğu) PEN Yazarlar Derneği'nde yaptığımız bir söylçside şiir kitaplarının haziran ayı içinde Umit Yayıncılık tarafından yeni baskılarının yapılacağını söylerkenki coşkusu, heyecanıyla da şiiri bütün çalışmalarının önündcüzerinde tutan hatta kutsayan bir şair. Bu yüzden "Sizin gene de en önemli yanınız, şair yanınız", dcdiğimde sanki ilk kitabı yayımlanacakmış gibi gözlerinin parlaması, yüzünde çocuksu bir sevincin belirmesi, aynı zamanda kendinden emin, kararlı bir ifadeyle "Eee... Oyle olsun istedim" demcsi. Şükran Kurdakul kimi edebiyat tarihçilerinin saptamasıyla (isim babalığı da yaptıgı) '1940 Şiir HareKeti'nin en genç şairi. Kimilerine göre ise bu şiir hareketine çok aykırı düşmese bile biçim ve öz yönüyle onlardan biri sayılamayacak farklı bir kalem. Burada belki de tek tartışılamayacak yargı, onun şiirlerini yayımlatmaya gerçekten çok genç başladığı. Şiirleriyle dergılercle göründüğü dönem, kimilerinin 'çocuk şair', kimilerinin 'kısa pantolonlu şair' diye adlandırdığı Şükran Kurdakul'un ilk şiirlerinin yayımlanması, onun ilkokul yıllarına kadar gidiyor. de olduğu gibi belirgin bir etkilenmişliği söz konusu. Şükran Kurdakul, kendini durmaksızın izleyen.eleştiren bir şair. Tomurcuk'un yayımlanmasından hemen sonra şiirinde biçimsel ve özsel değişiklikler yaratmaya gidiyor. Bunun için öncelikle okuduğu dergilerin yelpazcsi genişliyor. '1940 Şiir Hareketi'nin öncüleri olan 'Yürüyüş', 'Küllük', 'Ses' gibi dergiler, Besim Akınsar'ın çıkardığı 'Kovan' izlemcye başladığı dergiler arasına giriyor. Bununla birlikte iyi tanımadığı şairleri, şiir dünyalarını tanımaya başlıyor. O günlerde 'Uyanış' adıyla çıkan 'Serveti Fünun'da Abidin Dino'yutanıyorömeğin... Veyenişiirlerden Atillâ îlnan, onun vasıtasıyla tanıdığı Nâzım Hikmet... Nâzım'dan ilk okuduğu şiir, 'Taranta Babu'ya Mektuplar. Son iki şiirc kadar da hiç hoşlanmıyor işin doğrusu;'Yaşamak Ne Güzel Taranta Babu'ya gelince birden duraksıyor... Hele "Rüzgâr ve su / baş üstünde bir gemici korosu / su gibi / rüzgâr gibi / bir türkü söylüyordu*' dizelerindc daha da yakınlaşıyor Nâzım'a. Ancak divan şiirini tanımış, Yahya Kemal'den Ahmet Haşim'dcn nasibini almış bir şair olan Şükran Kurdakul için Nâzım'ı, has şairleri arasına sokmak ancak 'Şeyh Bcdrettin Destanı'nı okuyunca mümkün oluyor. Nâzım artık onun 'şairi' oluyor. Bir yol sonra (1944) ikinci kitabı 'Zevklerin ve \ lülyaların Şiirleri' yayımlanıyor. Ancak bu yıllar, hızlı değişim yılları. Şükran Kurdakul da bu bir yıl içinde çok iyi okumuş, Çağdaş Dünya Lklebiyatı'nın 60'lıyıliarda. Asım Bezlrcl lie birlikte. kapılarından bakmayı öğrenmiş bir şair olarak çıkıyor karşımıza. 'Tomurcuk'taki kötümser, karamsar havanın yerini iyimserliğin aldığı, topluma, doğaya açılmış, kalıplan zorlayan dörtlüklerin azaldığı, serbest bir şiir anlayışının ağırlığını hissettirdiği şiirler: "Dallarda neşe şalur / Hazdan gülümser gelincik / Ve saadet kuşumuz kanatlarında incecik / Bir müjdeyi bahçemize ulaştmr" gibi doğaya âşık, iyimser şiirleri Memnunluk şiirindeki "Memnunum bu hayattan / Hoşuma gidiyor bu deniz..." dizeleriyledeyaşamdan aldığı hazzı, coşkuyu aktarır. Ancak Şükran Kurdakul'a göre daha işin başında. 'Tomurcuk' ve 'Zevklerin ve I lülyaların Şiirleri' onun 'Birinci Dönemi'nin başını oluşturan, bir anlamda ilk gençlik dönemi şiirleri. t bir adım attığını görüyoruz. Şiirinin içyapısına ilişkin yeni kaygıları başlıyor. Sözcüğü dizeyle olan ilişkisiyle, dizcyi de öteki dizclerle olan ilişkisi açısından değerlendirdikçe, bütünselliğe ulaştıkça ayrıntılardan, razlalıklardan korunma zorunluluğunu görüyor.." Kalabalıklar bir yana/ Ben bir yanayım..." Geniş bir imgelem dünyası kurmamasına hatta bundan kaçınmasına karşın yoğun bir içerikle ve çağrışımlarla duygu yükünün ağırlığının acıkça görüldüğü şiirler, Giderayak'ı oluşturan şiirler. Dilinin gitgide arındığı, ancak OsmanLca sözcüklerden tamamen kurtulamadığı gözleniyor. Ancak sözcükleri, Osmanhca da olsa anlatımı zorlamadan, rahat kullanışı dikkat çekiyor. Acılara karşı daha güçlü bir duruş takınan bir şairin şiirleri. "Giderayak, bana özgü yapı özelliklerini taşıyan bir kitabımdır diyebilirim..." biçiminde söz ettiği bu 30 sayfalık, küçük boyutlu şiir kitabı sözcüklerdeki ses uyumuyla Ja ayrıca dikkati çekiyor. Okur öte yandan çağrışımlarla yüklü olan dizelerin imgelerle güçlendirildiğini farkediyor. Giderayak içerikbiçim birlikteliği yolunda önemli bir aşama Şükran Kurdakul şiirinde. Toplatıldıı için okura ulaşamayan Giderayak'ın, irinci baskısında adsız olan, yalnızca bölüm başlıklarıyla anılan şiirler ancak 63 'tc Nice Kaygılardan Sonra adıyla yeniden yayımlandığında birer ismc kavuşuyor. FarklıbiPkalem Şükran Kurdakul kimi edebiyat tarihçilerinin saptamasıyla (isim babahğı da yaptığı) '1940 Şiir Hareketi'nin en genç şairi. Kimilerine göre ise bu şiir hareketine çok aykırı düşmese bile biçim ve öz yönüyle onlaıdan biri sayılamayacak farklı bir kalenı. Burada belki dc tek tartışılamayacakyargı, onun şiirlerini yayımlatmaya gcrçekten çok genç başladığı. Şiirlcriyle dergilerde göründüğü dönem, kimilerinin 'çocuk şair', kimilerinin 'kısa pantolonlu şair' diye adlandırdığı Şükran Kurdakul'un ilk şiirlerinin yayımlannıası, onun ilkokul yıllarına kadar gidiyor. Çocuk Sesi, Maceralar Dünyası gibi dergilerde 14 yaşındayken Ragıp Şevki'nin yöncttiği Yarım Ay adlı dergideyayımlanıyor şiirleri. Sonra Sedat Simavi'nin çıkarttığı ve dörıemi içinde çok önemli sayılan Yedi Gün'de Farıık Nafiz'in yönettiği sayfada yer alıyor, şiirleri çerçeve içinde yayımlanan Aziz Nesin ve o günlerde henüz romana yönelmemiş olan Orhan Kemal'le birlikte. Ve ilk kitap: Tomurcuk. Şairimiz hcnüz 16 yaşında. umut vericiden ötc uzun soluklu bir şairi haber veren şiirler Tomurcuk'taki şiirleri: "Varlığım durmadan akan bir sudur / ömrüm sonsuz bir yolun yolcusudur" gibi dizclerle kötümser duygulann ağırbastığıbiratmosfcryaratarak değişik gençlik duyarlıklarının, çevre i/.lcnimlerirıin, yaşamın geçiciliği ve kaybolan çocukluğun işlendiği, biçim bakımından hecccilerin acıkça etkilerinde kalan, ancak yalın bir anlatım ve dönemine göre sade sayılabilecek bir dil kullanarak yazılan ve Şükran Kurdakul'un "Çıraklık ürünlerim" diye değerlendirdiği bu şiirlerdc bir yandan da Ahmet Haşim, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Necip Fazıl'ın içe dönüklüğünden, "() da şair gibi mutsuz bir örtüye bürünür" dizesinSAYFA 6 ödül törenlnde. 1946'ya dek başyazarlığını Falih Rıfkı Atay'ın yaptığı tstanbul dergisi basta olmak üzere çeşitli dergilerde 7080 kadar şiiri yayımlanıyor Şükran Kurdakul'un. Ancak kendi iç hesaplaşması sürüyorbir yandan. Kendi şiirini bulmanın peşinde çünkü. Bu arada tutuklanıyor (1946). Tutukevi günlerindc son 3 yıl içinde yazdıöı şiirlerin Nâzım I Iikmet'in şiiriyle ne kadar benzeştiğini yakalıyor. Bu algılama, "Nâzım'ı sevmenin başka, onun eibi şiir yazmanınsa başka bir olay olauğu!!!" kararını vcrdirtiyor ona. Tutukluluk dönemi sonrası askerlik. Bu dönemde zaman zaman başka adlarla yazdığı, arayışının izlerini taşıyan şiirler... 1956'yadesürenarayış sonunda artık eski şiirlerini beğenmeyen, dünya görüşüyle birlikte oluşan yepyeni bir şiirin izini sürcn bir şair olarak çıkıyor karşımıza Şükran Kurdakul... Uyağı, imgeyi, sesi reddeden 'Garip Hareketi'ylebu bağlamda yollarının ayrılmasının kilometre taşı be(ki. Üte yandan 'küçük insana ait tematikleri, ince yergiyi kullanmakla da onlarta belli ölçüde bağını sürdüren şiirler'. Eylem yolu bulamayan, sıkıştırılmış, ama inançlanna sıkı sıkıya bağlı bir şairin kendisiyle yaptığı dramatik kavganın şiiri: "Bu uzun kaybolmalar geccsinde/ Scn varsın, ben varım, özlemin var.../ Karanlıkta avdınlık düşüncelcr içinde...". 1956'da yayımlanan 'Giderayak'taki şiirlerle şiir serüveninde belki bir tepe noktası değil ama bir basamak oluşturuyor kendine. Giderayak'la Kurdakul'un kenEmre Kongar, llhan selçuk. Yasar Kemal ve Sükran Kurdakul bir di şiirine doğru önemili Kendi şiirini bulma 19 şiirden oluşan 'Nicc Kaygılardan Sonra' kitabındaki 'Karanlıkta Aydınlık Düşleri' ve 'En Güzel Gerçek' başlığını taşıyan iki bölümdeki on üç şiir Giderayak'ı oluşturan şiirler. Bunların dışında kalan 9 şiir ise Kurdakul'un, yeni biçim arayışları içinde olduğunu hissettiren yoğun içeriğiyle olduğu kadar çağrışımlarıyla, uzun dizc çalışmalarıyla, giderek arınan bir dil anlayışıyla, bütünsellik kaygısı gözetilerek yazıfmış veni şiirler. Aydın I latipoğlu'nun, bu kitabıyla ilgili olarak, "Kurdalcul bir öz şairdir ner şeyden önce. Söyleyecek bir sözü oluduğu için yazar şiirlerini. Ancak bu güçlü yanın daima güçlü bir estetiğe ulaştığı söylenemcz. Ama gerekli uyumu yakaladığı zaman büyük şiirleri düşündüren kompozisyonlarbuluyoruz..." biçimindedeğerlendirdiği 'Nice Kaygılardan Sonra', özentisizzorlamasız dili, dildeki akıcılığı, bir yandan halk şiiri olanaklarından bir yandan da divan şiiri geleneğinden yararlanısıyla veni bir basamak oluşturuyor Kuruakuf'un şiirinde. Kısaca, Şükran Kurdakul'un, şiirinin izi üzerinde olduğunu her dizesiyle kanıtlayan şiirler. 1966'da yayımlanan beşinci şiir kitabı 'Izmir'in İçinde Amerikan Neferi', şairin, toplumsal kaygıyı öndc tutmakla birlikte estetik kaygıyı da arka plana itmediği şiirlerinden oluşuyor. Antiemperyalist dalgaya katılan dolgun ve gür sesli genç bir şairin haykırışı; canlı, duru, sarsıcı bir anlatımın hâkim olduğu gür, taşan, çağıldayan, kavgacı, umutlu, sevinçli şiirler: Hüzünlü bir söyleyişle, "Bir deniz ansıyorum, bizim körfezin denizi./ Ozgür alabildiğine özgür ve zcybek/" derken hemen bir başka şiirinde, "Bu ölüm sessizliği içinde yılgında/ Var mıyız, ağaçlardan, kuşlardan ayrı/ Bir kitap gibi somut ve gerçek/ Denizini kendi elleriyle yaratan bu nehir/ Yıllardır sularınua götürmedi mi yılları/ Var mıyız? Yaşamın sürüklendiği bu süngünün ucunda bile?" dizelcriyle ayağa dikilip başkaldırıyor ve seslenişini ' Karanlığı ışıkla parçaladın, doğaya inat/ Olümü çocukla parçaladın, sonsuz..." dizelerinde olduğu gibi diyalektik bir bakış açısıyla, insana, insanhk tarihine duyduğu güvenle sürdürüyor. 'I lalk C)rdu!arı' şairin altıncı ş^iir kitabı. 1968 Oğrenci Hareketi'nin I'ürkiye gençliğini de kucakladığı, antiemperyalist dalganın doruğuna çıktığı bir dönemde yayımlanıyor (1969). Döneminin tırmanan bu coşkusunu alabildiğine yansıtan, Taruk Dursun K.'nın deyişiyle, kanı ı Şilrin tzJ üzenlnde J CUMHURİYET KİTAP SAYI 387
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle