Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sevgi dolayımında Nermi Uygur bu kez, insan dünyasına, yaşama alanına, kültür gerçekliğine 'sevgi' ve akraba kavramlarıyla yaklaşıyor; yönteminin ağlarını bu kez 'sevgi'ye atıyor; bir tür 'sevgi fenomenolojisi' yapiyor. Bu denemede, olup bitenler, başkalarının tanıklığı, sevgiyc ilişkin sokuluşların somutlaştığı aracı ortamlar artık onun içjn. BETÜL ÇOTUKSÖKEN "Eğüim diye yapılıp edilcn her şey akıl gercktirtr. Sevgisiz akıl: korkunç. Akılstz sevgikötürüm," Nermi Uygur, Başka Sevgist, s.218 genişlctmeye calışma, kavramıarın aöırlıklı olarak yeraldığı tartışma odaklarını, farklı bakış açılarını hiç eksikgedikbırakmamaya özen göstererek farklı savlarbiçimindesunma, Nermi Uygur'un felsefi söyleminin en belirgin özelliği olarak kendini gösteriyor; bu yaklaşım hemen bütün yapıtlarına yayılmış durumda. Yapıtlar arasında yoğun bir iç diyalog var; yapıtlarda konuların işlenişi düz bir çizgi halinde değil ele sanki içiçe giren, geçen sarmallar gibi." (Betül Çotuksöken, Nermi Uygur'un Felsefe Dünyasından Kesitler, Kabalcı Yayıncvi, lstanbul, 1995, s. 17.) Bu vapıtta da Nermi Uygur tüm yazarlık deneyimini okurlarına aktarıyor; yaşantılarını onlarla paylaşmayı amaçlıyor. Biraz önce de dile getirildiği gibi, ııısana ve insan dünyasına, insanlararası, külturlerarası ilelişime duyulan güven, yapıtın hemen her sayfasında okuyanı sarıveriyor: "Cittikçe daha belirgitı bir biçimde belirdiği üzere, isimız, tüm dünyayla; dünyaya acık varlıklarız biz. Doğamız bu, doğal olan bu bizim için. Buna göre, sevgi'nin böylesi dünyaya, böylesi evrensel açıklığa uygun olması kadar doğamıza uygun bir şey olamaz." (BaşkaSevgisi, s. 37). Benben olmayan ilişkisi, oteden be' ri felsefenin cn vazgeçilmez izleklerinden biridir ve felsefe tarihinde bu izlek, çok farklı düzlemlerde ele alınmıştır. Bu ele alışların içinde en yaygın olanı, en bilineni öznenesnc baglamıdır ve bu da 'bilgi'ye ulaşmak üzere kendini gösterir. Bilgiyi sorun olarak görmek, kuşkusuz, bilgi öznesi olmakla ve bunun farkına varmakla mümkündür. Felsefe yapmanın olanağını veren ya da her şeyin, her türlü doğal ya da kültürel yapının üzerinde düşünebilmenin olanağını sağlayan işte bu, benben olmayan arasındaki aynşmadır. Ben (bilgi bağlammda: bilen, özne) ile ben olmayanın (bilgi bağlamında: bilinen, nesne) ayrımını, aralarındaki ilişkileri çözümleyerek bilmeye, bilebilmeye çabalamak, böyle bir bilinç edinmek, bir bakıma felsefi söylcmin başlangıç noktasını oluşturur. Burada beliren sorunlara çözüm arayanlar da genellikle, kendilerini iki yapıdan birini seçme gibi bir karşıtlığın içinde bulurlar: ya 'ben'den yola çıkılacak ve varohına ilişkin her türlü bilgisel verimlendirme 'ben' dolayımında gerçekleşe Nermi Uygur'dan "Başka Sevgisi" C") ermi Uygur "Yaşama Felsefesi'nde "Filozof, akılla gidilebilcn yere akılla gitmeli; akılla gidilemeyen yerc akılla gitmeye kalkışmamahdır" (Yaşama,Felsefesi, Çağdaş Yayınları, lstanbul, 1981, s. 7) der. Asılçözümün, çarenin neredeolduğuna iliskin bir ipucu vermediği de hemen dikkati çeker. Yanıt sanki bu son (şimdilik) kitaba saklanmıştır. Sevgi ilc özellikle de 'bcn', 'biz' cksenini aşan sevgi ile, diğer bir deyişle 'başka (şey, insan) sevgisi' ile her şeye, tüm dünyaya açılabilirsi,niz; 'açık varlık' olduğunuzu gösterebilirsiniz. Yaşama Felsefesi nde adeta gizenıli bir biçimde imlemi örtük bırakılan tiimce, 'başkascvgisi' ile BaşkaSevgisi'nde somutlaşıyor; içerik kazanıvor. Nermi Uygur bu kez, insan dünyasına, yaşama alanına, kültür gerçekliğine 'sevgi' ve akraba kavramlarıyla yaklaşıyor; yönteminin ağlarını bu kez 'sevgi'ye atıyor; bir tür 'sevgi fenomenolojisi' yapiyor. Bu denemede, olup bitenler, tmşkalarının tanıklıöı, sevgiye ilişkin sokuluşların somutlaştığı aracı ortamlar artık onun için. Tüm dünya, insan dünyası bu kavramla çerçcveleniyor. Böyle bir tutumun yanı sıra, daha önceki yapıtlarda sık sık ele alınan kavramların yeniden, bu kez 'sevgi', özellikle de 'başkasevgisi' bağlamında örtük ya da açık bir biçimde ele alındığı görülüyor: Toplum, tarih, kültür varlığı olarak insan, bunalım, dil, Türkçe, kurameylem, dencmedenemeci, okuryazar, öznelliknesnellik, yabancı, başka, içdış... Toplum, tarih, kültür varlığı olarak insanın önündc, dünyanın ve başkalarının ulaşılabilir olabilmesinin temel koşulu olarak 'başkasevgisi' temel bir tutamak noktasını oluşturuyor. Bu bağlamda, insandünya, doğakültür kavram çihleri de ana izleğin sürdürülmesinde vazgeçilmez oluveriyorlar. Yapıtın bütünlüğü ya da sınırları içinde 'başkasevgisi nedir?'; 'başkasevgisi nasıl gerçekleşiıV'; 'başkasevgisi neyi amaçlarr1'; 'başkasevgisi neyi sağlar?'; 'başkascvgisini kimler gcrçekleştirebilirr'' türünden soruların yanıtları aranıyor. Böylece insanın kendi dünyasını 'başkasevgisi' temeline dayalı olarak nasıl kurabileceği gözler önüne seriliyor; ama reçete yok, sadece örneklcr var, yaşantıfar var. N Yazar, özgm got unuşlu soyleminı birbirine sıkıca eklemlenen ve her tüıiü düşünscl scçcneği göz önünde bulunduran mantıksat bir yanı içinde sunuyor ve bu sunuşun temel dokusunu hümanist bakış açısı oluşturuyor: \ Ier şey insan için, insanla anlamlı ve değerli. Bilgiinsan ya da insanbilgi ilişkisi bağlaminda dile getirilen şu görüşler, Nermi Uygur'un tüm yapıtının ana doğrultusunu, özgül ayrımını bir kez daha kavrama fırsatını veriyor: "Bilgi bilgidir, öyle gözle, insancılIıkJa alıp vereceği yoktur, diyenlere sözüm şu: Tüm bilgiler matematik bilimlere, ya da matematik altyapılı fizik bilimlerine, doğa bilimlerine kapatılamaz. En az onlar kadar, yerine görc, onlardan daha çok önemli ve saygın olan bilimler de var, insan bilimleri bunlar." (BaşkaSevgisi, s. 219). Nermi Uygur'a gore ınsan, " Daha doğar doğmaz kendisine yabancı bir ortamda (...) Sonradan değerlendireceği bazı yapısal donatımlarıyla, çıplak varlığını ayakta tutacak olan içgüdüsel havada biriki yatkınlık dışında 'ben'im' diye sarıldığı hiçbirşeyi yok. Böylecebcn, yabancı'yı, dış'ı, başka'yı bcnimseye benimscyc ben olmakta. (...) Ardı arası kesilmeyen biredinmc, büyüme, başka'yla 'dolma' ürünüdürben. lletişim iletişimle. Aslında kendisinden olmayan bir bizelenmedir gerçekleşen." (BaşkaSevgisi.ss. 3031). Benben oimayan IHşklsl cx*k ya da tam bilgisel verimlendirme 'ben' dolayımında gerçekleşecek ya da tam tersi biryol izlenerek, ağırlık nokta sını 'ben olmayan', 'nesne' oluşturacak ve her şey ona götürülecek, ona teslim edileccKtir. Bu iki yoldan her birinin mantıksal sonuçlarının son sınırlarına kadar katı bir biçimde ileri götürülmediği tutumlar da söz konusu olabilir. Ancak ben'in kalkış noktası olarak sınırlı da olsa belirlcyiciliği göz ardı edilemez bir önemde ortaya çıkmaktadır. ( )lup bitenin, nesne ya da şey durumlarının farkına varma, onu/onları kendinden saymayıp, kendi dışında olduğunu duyumsama ve ona/onlaıa yönelme üstelik de bu yönelişin koşullarını araştırma; bilme olgusunu bilmeye, anlamaya çabalama ve bu serüveni dile dökme, bir bakıma zorunlu olarak oluşturulan kültür dünyasının ögelerini, kılık deöiştiren 'bcn ürünlerini yeniden kalkış noktası yapnıa: işte felsefe bu sorumluluğu üstleniyor. 'Bilgi öznesi' olarak insan kendine bu sorunları edindiğine göre, 'sevgi' öznesi' olarak neleri sorunlaştırabilir ya da sorunlaştıracaktırr1 Bu bağlamda da sevgi, ya ben/biz eksenindc gerçekleşecektir ya da kendini aşarak, şey/insan düzlcmine, diğer insanlara yönelecektir. Sevgi öznesi olarak insan, yine bir tür, benben olmayan ilişkisini kurmaktadır. Bilgide benben olmayan ayırımına ne denli gereksinim varsa, sevgide de benben olmayanın (farkına vararak) aşılmasına ve bütünleşmcnin sağlanmasına o denli gereksinim var gibi görünüyor. İnsan bir bakıma, bilgisevgi öznesi olmanın gerilimlerini yaşayan bir varlık olarak bcliriyor. Zaman zaman sevgi öznesi, bilgi öznesinin de tüm doğallığı içinde önünc geçiyor; ana yönelim ofuveriyor. Bilen bir varlık olarak insan yerine, seven bir varlık olarak insan önceleniyor. Bu nedcn böyle? Çünkü insan salt bilen bir varlık olarak ele alındığında, darlaşıyor; oysa seven bir varlık olarak insan nep ötelere geçebilme, ulaşabilme olanagına sahip bir varlık olabiliyor. Artık bu nok tada, realizm, idealizm tartışmasının öte sine geçilebiliyor. "Sevgi" böylece Nermi Uygur'un insan metafiziğinin temel kavramı olarak beliriyor. Nermi Uygur tüm yapıtında "ya bu, ya şu" mantığmın yerine, "hem bu henı şu" mantığını benimsiyor. "Somut somut" insanı, tüm yaşamı kavramaya çalışan yazar, düşünür, artık hiçbiröğeyi darsınırlandırmalar içine hapsetmiyor; yaşamın kavramlara, sistemlere sığamayacak kadar oylumlu, değişken, çok yönlü olduğunu örneklerle, binlercc yılın, kuşaktan kuşağa aktarılan deneyimleriyle vc bu deneyimler aracılığıyla gösteriyor. "Düşünmeyle yoğrulmak istenen yaşamın sisteme sığmayacağı inancım hiç fire vermcdi hcp diri kaluı bende" (BaşkaSevgisi, s.151) diyor. İnsanın kendisini ve dışındakileri bir çok noktayı ölçüt alarak sınırlandırmasının ve bu sınırlandırmaların konusu olan yapılara da iyi/kötü türünden değerlendırmelerle yaklaşılmasının olıımsuzluğunu gözler önüne serer Nermi Uygur: "Sık sık vurgulandı^ı üzere, kabaca da olsa, gerçek şu: Ne iyi ne kötü bir kültür alanıdır bilimteknik kendi başına. Bilim teknik yiğitleri, araştırma ve ürünlerini tüm insanlığın yararına sunarlar. Ülke hakkı, yönetim baskısı, toplum çıkarı zaman zaman ağırlığını koysa da, vatanı yok bilim ile tekniğin, Galilei'ler, Newton'lar, Maxwell'lcr, Edison'lar, Curie'ler, Pasteur'ler, Einstein'lar bilimteknik dehaları oldııkları kadar, anlayanın anlayışı oranında, sevgi devrimcileridir de. Bcnbiz bağnazlığından fışkıran kıskançlık ve düşmanlığın kotardığı çiftçe ölçeklerin ötesinde çiçeklenir bilimteknik. Arkasını bilim ile tekniğe dayayıp savaş, czme, sömürü, soykırım kusan araçlar, düpediiz bilimteknik değil, CUMHURİYET KİTAP SAYI 387 Nermi Uygur'un felsefi söylemi Nermi Uygur'un Felsefe Dünyası'ndan Kesitler'intle ileri sürülen su düşünce bu yeni yapıt için de geçerli gibi görünüyor: "Kavramlarını sürekli olarak SAYFA 12