Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
NazifKaraçam'dan bir kent monografisi Efsaneden gerçeğe Kırklareli Yaşadığımız alanlara sahip çıkaDİlmenin en iyi yolu bu alanları anlatmaktan geçer. Kcnt monografilcri, tarihin ve kültürün kalp atışlarıdır bir anlamda. Yaşadığı alanı ycniden üretmcye kendini adamış bir kent adamı olarak Nazif Karaçam, bu üretimin somut atılımını yine kendi kentinin olanakları içindc, "Efsaneden Gerçeğe Kırklareli" kitabıyla gerçekleştirdi. HALİL GÖKHAN aşra için bir yurt seçmem istcn seydi bu yurdun adı Kırklarcli olurdu. Taşralıhğın bir sürgünlük olarak yaşandığı ülkemde taşra sözcüğünü bu talihsizlik girdabından çekip alıyorum. Anakentlere ve uygarlık dolaşımlarına giden yollar üzerinde köpriikent olarak teslim ediyorum taşranın öteki adını. Yeryüzünün siyasi haritasını, coğrafi haritaya bağlayan yollar, uygarlık tarihinin yollarından geçmek zorundadır. Bu bağlamda taşralar ve özelde siyasi Anadolu'yu coğrafi Anadolu ile bütünleştiren gerek köprüler, coğrafyada iki ana vakayı ayıran boğazların ötesinde uygarlıkların merkezlerarası geçişini sağlayan köprükentlerdir. Yaşadığımız alanlara sahip çıkabilmenin en iyi yolu bu alanları anlatmaktan geçer. Kent monografilcri, tarihin ve kültürün kalp atışlarıdır bir anlamda. Yaşam alanlarınımızı genişletmc dürtüsü, bu dürtüyü geometrik olarak büyütmeklc değil, tarihsel vc kazıbilimsel derinlikte onu çoğaltmakla soluk alır. Sanıldığının aksine kentler, onları anlatmakla, yazmakla büyür. Bir kcnti üretmcnin gcrçek anlamı, kültürel ve siyasal koordinatlarda olanak kazanır. Yaşadığı alanı ycnidcn üretmeyc kendini adamış bir kent adamı olarak Nazif Karaçam, bu üretimin somut atılımını yine kendi kentinin olanakları içinde, Efsaneden Gerçeğe Kırklareli kitabıyla gerçekleştirdi. Bu kitabı "Trakya'da Kırklareli coğrafyası üzerinde yaşamış insanların maddi ve mancvi destansı bir öyküsü" olarak nitelendiren Karaçam, geçmişin sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik yapısını günümüze aktarmak, dokusunu ortaya çıkarmak gibi önemli bir gereksinimden yola çıkmıştı. ü n u n sözleriylc "bu aynı zamanda Trakya içinde Kırklareli'nin yeri, konumu ve kimliğidir". Kendi ölçüleri ve sistematiği içinde uzun yıllar bir başvuru kitabı olarak kültür birimlcrinde yerini koruyacak olan bu kitabın asal görcvi, kendini yaşadığı alana adamakla ortaya çıkarılan "kent adamlığı" profilini hatırlatmasıdır. Bu kimliğin ve kişiliğin yansımasını Nazif Karaçam'ın tekil bibliyografyasında bulmak olasıdır.(l) () kendini adeta doğduğu, yaşadığı vc soluduğu yöreyi, kenti anlatmaya, yazmaya adamıştır. Kitabın ilk bölümünde Kırklareli'nin coğrafi konumu, ekonomik durumu ve doğal kaynakları ele alınıyor. tklimden, av vc yaban hayatına kadar incclcnen bu bölümde ayrıca yörcnin tarım olanakları günümüze, biyogaz çaltşınalarma kadar dayandırılıyor. Tarih içinde kcntscl ve yönetimsel oluşumu ırJelcyen ikirıcı bölümdeyse ııülus hareketleri, mülki vc yerel yönetimlcrin işlcvı vcrılirkcn Kırklarcli adının kaynakları, bclcdiyc yönedönemindcn günümüze kadar uzanan tarihini temel kaynakların da yardımıyla inceliyor. 193738 yılları arasında Atatürk'ün himayesinde Prof. Dr. Arif Müfit Mansel'in araştırmaları ve sonraki yıllardayapılan kazılara ılayanarak bakırın insanlar tarafından kullanıldığı çağ olan Kalkaolitik çağa kadar bu bölgede ilk yerleşim yeri izlerine rastlandı. Taş dcvrinden sonraki zamanlara kadar Kırklareli yöresinde insanlar "BüyükGruplar" ve "Kalabalık Aileler" halinde yaşadılar. Mitolojide ve tarihte Verissc, Nerisse, Virisium adlarını Kırklareli'nin Atası olarak tlkçağ kentinin adının I lellenler ve sonrakiler tarafından çarpıtılmış biçimlcri olduğu kaydediliyor. Balkanlar'ın Makedonva bölgcsinde yaşayan ve daha sonraki yüzyıllarda Trakya üzerinden Anadolu'ya geçip M.0.75()yılındal:rigya Devleti'ni kuran Friglcr, Kırklareli'ni ilk işgal cdcn kavim oldu. Âvrupa kara parçasının, Balkan Yarımadası'nın güneydoğusunda, Karadeniz, Marmara ve Kge Denizi ile Sutruma Irmağı'nm aşağı bölümü arasında kalan topraklara verilen ad olan Trakya'ya Yunanlılar "Thrake"; Romahlar Thracia, Thracius diyorlardı. Trak halkının yurdu anlamına gelen Trakistan adı, bir araştırmacıya göre adını Tanrı Adra'dan alması nedeniyle, Adra/Otra yeri, yurdu anlamına gelen Otraka olmalıydı. Homcros llyada destanında Truva savaşlanna katılan Trak savaşçıları için saçları tepelcrinde top top Jiyor ve ellcrindc uzun mızraklar oluuğunu bclirtiyordu. \ lerodotos'a göre Traklar, ycryüzünde Hintliler'den sonra en kalabalık ulustu. Mısır'ı çökerten ve Anadolu'yu elegeçiren Perslcr kısa sürc içinde Balkanlar'a ve Trakya'ya indiler. Pers hükümdan Darius'un Vize'den sonra geldiği yer, Tearos Kaynakları'nın bulunduğu Pınarhisar vc Kaynarca oldu. Herodotos, Darius'un bu yöreyi çok beğcndiğini, oraya bir anıt sütun diktirdiğini ve üzerine şunu yazdırdığını bildırmektedir: "Tearos'un kaynakları, bir ırmağın vcrcbileceği suyun en üstünü ve en güzelini vermektedir. lranlılar'ın ve bütün anakaranın kralı, insanların en üstünü ve en güzeli, Hystapcs oğlu Darius da, ordusuyla Iskitlcr üzerine yürürkcn bu kaynakların yanından geçti." Darius'tan sonra ilk kcz Iskender, uluslararası ekonomik yolları.şehirmerkezleri ctrafında örgütlendirmek surctiyle imparatorluğa temel yapmayı düsünmüştü. îskcnder'in kurduğu şehirler bu politikanın gerçckleşmesine hizmet T ıf Kard(,am timleri, tarihi eserler, okullar, resmi binalar tarihsel bir doku içinde konu ediliyor. Sosyal ve kültürel yaşamı inccleyen üçüncü bölüm kente günümüzden bir bakışı getiriyor. Kentin halk kültürü ve yansımalarını ele alan dördüncü bölüm kuşkusuz kitabın en can alıcı kısmını oluşturuyor. Zira tarihsel bir fon altında yörcnin yaşayan ve yaşamış adet ve gelenekleri, inançları, halk edebiyatı konu edilirken bir bakıma kent yaşayışının canlı dokusu veriliyor. Kentin tarin ve kültür dokusu bir başka bölümün konusu. Bu bölümde yeni bir tarihin yazılmasına neden olabilecek bilgi, bulgu ve malzemelerin beklendiği Salhane Höyüğü kazısı konu ediliyor. l.Ü. Edebiyat Fakültesi Prehistorya Anabilim Dalı tarafından 1979 yılından beri Trakya vc Marmara Bölgesi'nde sürdürülmekte olan arkeolojik araştırma projesi kapsamında ele alınan bu kazı 1993'te başlamıştı. Aynıüniyersitenin Arkeoloji veSanat Bölümü Oğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Ozdoğan bu projenin sorumlusu olarak şunları söylüyor: "Salhane Höyüğü kazısı yıllar alabilir. Ancak buradan elde edilccek bilgi, bulgu ve malzemclcr yeni bir tarihin yazılmasına neden olacaktır. Bu arada Kırklareli Balkan Kültür Tarihi Müzesi kurulması iyi olacaktır." Sonraki bölümlerdc Kırklare li'ndeki eğitim, turizm, kültürel çcvrc ve önemli günler ele alınıyor. Kitabın Tarih Bölümü, tarih içersindc kentin llkçağlardan Bizans sonrasına, Fetret Devri'nden Ikinci Balkan Savaşı'na, Milli Mücadele amacı taşıdı. Kırklarcli dc dahil olmak ü/.crc Irakya'yı etkisi altına alan Hcllenistik kültür lskcnder ile birlikte dünya fcthine çıktı. Kara vedenizlerdc büyümeyi amaçlayan Roına lmparatorluğu ilk öncc Balkanlar'da cgemenlik kurmuştur. İmparator (Jaudius M.O. 46 yıllarında Doğu Trakya'vı Roma'ya bağlı bir eyalet haline gctirui. Sonraları M.S. 72 yılında Vize'de kurulan Trakya Krallığı'ndan öne, Ronıa'yı yakmakla önlenen imparator Ncron 5468 yılları arasında valilik yaptı bu bölgede. Roma dönemindc Trakya \c Kırklareli birçok kez el değiştirdi. Başıbozuk akınlara kavimlcrin saldırılarına hedcf oldu. M.S. 194 yılında Roma'nın bir eyaleti durumunda olan Trakya halkı, eyalet valisi Pescennius Niger'e destck olmadıkiarı için hepten kılıçtan geçirilmişlerdi. Uçyüzlü yıllarda başlayan kavimlcr kaynaşması Avrupa'da tüm sosyal ve siyasal dengelcri bozdu. Sonrası; tarihsel bir kronoloji dahilinde "efsaneden gerçeğe" Kırklareli kentinin anlatıldığı kitapta. Ahmct Hamdi Tanpınar "Beş Şehir"de, asıl konunun "hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile ycniye karşı beslencn iştiyak"olduğunu yazar. İlk bakışta birbiriyle çatışır görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birleştiren Tanpınar için bu sevginin kendisine çerçevc olarak seçtiği şehirler kendi hayatının tesadüflcridir. Bu satırların yazarı için Kırklarcli bir tcsadüf şehridir. Tcsadüflerin doğurduğu bir şenir. "Mazi daima mevcuttur. Kcndimiz olarak yaşayabilmck için, onunla hcr an hesaplaşmaya ve anlaşmaya mecburuz." Beş Şehir'i, yukardaki nesaplaşma ihtiyacının doğurduğunu söyleyen Tanpınar için canlı hayat, yaşayan ve duyan insin için karşısında bir kalp adamı olarak yaklaşılacak bir şeydir. Canlı hayatın büyük bir tesadüfü olarak kentlere ve şchirlere (2) bir kalp adamı kimliği altında yaklaşan çabaları unutmamak gerek. (1) Nazif Karaçam'ın şimdiyedcöin yayımlanan yapıtları: Atatürk Kırklareli'ntle (1969), Bütün Yörclcri ile Kırklarcli ve tlçelcri (1970), UlusalKurtuluşSavaşı'ndaTrak ya(1984). (2) Şchirleri dişi, kentleri erkek olarak nitelcyen Mehmet Ali Kılıçbay'ın "Şehirler vc Kentler" (Gcce Yy., 1993) kıtabını burada anmak gerek. Efsaneden Gerçeğe Kırklareli/ Nazıf Karaçam/ Kırklarcli Bclediyesi/ 1995 Ge nouvcau 'Hâpitaf mtfümre d* 1911. Kırklareli ndekl Eski Askerl Hastane Bu binaların yelnde yeller esmlyor slmdl. başka blnalar yüksellyor. SAYFA 7 CUMHURİYET KİTAP SAYI 383