27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

H A Z I R A N 19 9 7 J Anna Turay, Attila Galatalı'nın sanatını nlatıyor 3 sayfada J Öner Yağcı, Yılmaz Odabaşı'nın şiirini eğerlendirdi . .. . ... 6 sayfadu > Halil Gökhan, Nazif Karaçam'ın Kırklareli" monografisini tanıttı 7 sayfada J Mustafa Günay, "R Nietzsche ve Avrupa elsefesi"ni değertendirdi 10. sayfada KtTAP Cumhuriyet îeçmişine göçedemeyen Zafer Şenocak Zafer Şenocak 1961 yılında Ankara'da ioğdu. 1970 yılından DU yana Almanya'da yaşiyor. Alman Dili ve Edebiyatı, politika ve felsefe okudu. Yapıtları 1979 yılından bu yana Almanca yayımlanıyor. Almanya'da, yazdıklarıyla DÜyük ilgi uyandıran Zafer Şenocak'ı okurlarımız geçen yıl bizde de yayımlanan ve sizlere duyurduğumuzduyurduğumuz "Gençlik Ayinleri" adını taşıyan şiir kitabıyla tanımışlardı. Bu yıl ise bir deneme ve bir öykü kitabı yayımlandı Türkiye'de. Zafer Şenocak'la yapılmış bir söyleşi ve "Atletli Adam" adı altında yayımlanan öyküleriyle ilgili iki yazı yer alıyor sayfalarımızda KARİN YEŞİLADA Almanya'daki bir Türk yazarı olarak, bu yılyapılan anma tnplantdarı sızın ıçın ne anlama gelıyor'i tnsan bir ülkeye göç cdcbilir, ama kendi geçmİMne göç cdemez. Almanya'da tarih, bir "kadcr ortaklı£ı" güncesi olarak okunuyor; ulusun, başkalarım ilgi Icndirmeycn kisisel bir yaşantısı. Tarihin böylc, etnikkolektif bir bellek olarak algılanışı, Na/ilerin suçlarından sonra, suçluluk sorununa bağlanmıştı. Bu arada, güncenin birçok sayfası, yıldönümlcrinde karşısına geçip dalgın dalgın bakılan anma lcvhalarına dönüştü. Ama tarih, bir ülkenin göçmenlere açık olup olmadığı sorusunda da anahtar bir rol oynuyor. Göçmenler, yerlilerle ortak bir tarihe sahip olmadan, Almanya'nın ge lecegini biçimlendirmeye katılabilirler mi? Farklı tarihlcri olan halkları, bir ulusta kaynaştırmak başarılabilir mi? Almanlar açısından, etnik tanımlı tarih konscptinin ortadan kaldırılması, tarihscl açıdan daha çok negatif bir damga taşıyan öz algılamalarının bir yüktcn kurtulması anlamına gelebilir. Bu da, Almanya'daki ıılusal devletin barışçıl bir biçimde gelişmesi için önemlidir. Alman tarihinin anma lcvhalarına, yaktn zamanlarda Mölln ve Solin&en de katılmadı mı? • Elbette tarih yalnızca gcçmiste değildir. Bir süreklilik de oluşturur. Anımsama çalışmasında bu görüliiyor mu? Bu ülkede, tarihin sözümona üstcsinuen gclinmfsinin, tarihi, cşyaları ya da binaların ambalajlanması gibi ambalajlayacağı duygusu igindevim: Anma konuşmalarında, anma levhalarında, ritücllerde. C3ysa Alman tarihinin ambalajını açmamızın, nedenlcri ve sonuçları görmemizin zamanı gcldi. Bugün Almanya'da göçmcnlcrc karşı nc gibi diıvnçler bulundugunu, anUMHURİYET KİTAP SAYI 383 lip yazar cak bunu yaptıktan sonra anlayabiliriz. Yahudılenn ve Türklerin azınlık olnıa tarıhlerinde paralellıkler vörüyor mmunuz* 19. yüzyılda, Yahudilerin özgürleşmesinden sonra ve sonra, 2ü.yüzyılın başında da ortaya çıkan sorular, bugün zamandaütelenmii} olarak, Almanya'daki Türk ler ortaya çıktı; çoğunluktan oluşan bir toplum "oteki leri" yabancılar, topluma dahil olmayanlar olarak görüyor, özellikle din bir ayrım çi/.gisi oluştuıuyor. Âncak Yahudiler bu soruları, Almanya'daki, bin yılı a%an tarihlcriylc sormu^lardı. Türkler bu soruları, Alman ya'daki otuz yıllık tarihlerinden sonra soruyorlar. Azınlık, kaynaşmayı isteyip istemediğini tartışmalıdır. Türkler bu tartışmayı şu anda çok edilgin, üstü örtülü bir biçimde, adeta kapılı kapılar ardında yapıyorlar. Ama, üçüncü kuşağın yetişmesiyle birjikte, yani son on yılda, bu sıralar Almanlar ve Türkler için apaçık ortada duruyorlar. • Otuz yıllık göç taribine bir de Avrupa 'da yüzlerce yıllık bir gclencSi olan "Türk tehlıkcsı"nın tarıhı eklcrtıyor; bugiin de bir hlamı tehditten söz edılıyor Sızce Türk "entelektüellert" burada hangi konumda yer alıyarlar? Tam da tüm bu düşünme kalıplarının ve klişclcrin buluştukları yerde duruyorlar. Türkiye, kültür tarihinin son iki yüzyılında, ilerlcmc ve aydınlanma tlüşünceleriyle, bu düşüncelere kar^ı direnenler arasında bir savaşa sahne olmuştur. Söz konusu direnişten, yeni, artık salt gerici değil, aktit bir kimlik biçimlenimi geliş mektedir. Avrupa'da bu durumun farkına varılmıyor. I ürkiye'de, tslam geleneğine bağlı genç düşünürlerin düşüncelerinde, Avrupa'ya yönelik bir tepkidcn kurtulup, bugüne ilişkin moderne yönelik demiyorum, çünkü moderne çok elcştirel yaklaijiyorlar kendi yollarını bulmaya çalı^tıkları görülüyor. Avrupa aydınlanmasıyla "()rient" arasındaki fay nattı tek bir topluma aittir: Akdeniz çevresinde, yirmi yüzyıl boyunea, tektanrıcı dinlcrin ve Yunan fclsefesinin mirası olarak gelışmiş bir düşünee çizgisine aittir. Akdeniz, bir düşünceler havu zudur. Avrupa'nın merkezinin Bonn'da ya da Londra'da değil, Kudüs'te, Tunus'ta, Koma'da, Istanbul'da olduğu görülecektir. Bugün ekonomik, politik nedenlerle merkez olarak düşündüklerimi/.i, kültürel açıdan bambaşka değerlendirmek gerekir. Bu durum, Avrupa ve lslam dünyası arasındaki calışmalarda gittikçe daha fazla günışığına çıkacaktır. Avrupa'nın, Akdeniz uzamıyla ilişkileri için bir konsepte gereksinimi var. Türkiye'dcki, ama aynı zamanda Balkanlar'daki, örneğin Sarayovadaki entelektüeller, bir uzlaştırma geleneği geliştirmişlerdir. "Almanya Türkleri" kozmopolil dünya vatandaşları mı, yoksadahaçuk Mağ/ibı tspanyollara mı benztyorlar'' Ne biri ne diğeri. Birinci kuşak Almanya Türkleri, ışık hızıyla Almanya'nın büyük kentlcrinin ilcri endüst ri kültürüne fırlatılmışolan ve bundan cn azından saglık açısından çok büyük zarar görmüş olan Anadolu Devamı 4. sayfada *"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle