07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şiipimizin 12 yılda 7 şiir kitabı; yenibasımlarıyla 21 kitap da denilebilir ve bir şair için önemli bir başarının da göstergesidir bu rakamlar. Odabaşı'nın başarısı, şiirinin özgünlüğünden, beynini ve yüreğini şiire katmasındandır. Şiir okuru da bu öfkeli, nüzünlü, çocuksu şairi bağrına basmıştır... ONER YAGCI "Yalnızltğımda sent büyüttükçe kalabalıklaşacagtm Sen kendi kalabalığtnda hep yaînız olacakstn... Yılmaz Odabaşı, şairliğinin yanı sıra, düzyazıları ve gazeteciliğiyle de tanınıyor. Oyküler, ÇOCUK romanları, denemeler ve film öyküleri yazıyor. Müthiş bir şiirsel dille ve çocuksu denilebilecek kadar incc bir duyarlılıkla ördüğü düzyazılarında Odabaşı, güçlü bir şair kaleminin de çığlığını sunuyor okurIarına, demiştik. Buradan da şu yargıya varıyorum: Şiiri bilen, şiir yazan bir şair, şiirueki gücünü düzyazıya da aktarabilirse ortaya müthis ürünler çıkıyor. îşte Yılmaz Odabaşı böyle şairlerden biri ve ben, bu sütunlardaki yazımda Odabaşı'nın şiir kitapları ekseninde bir geziyc çıkacağım. 19851997 yılları arasındaki 12 yılfık zaman periyodunda 7 şiir kitabı çıkan Odabaşı nın şiir kitaplarını yayımlanış dizinine göre konu edineccğim. Siste Kalabalıklar Şair olacak bir ses çıkıyor ortaya. Yıl: 1985. Odabaşı'nın ilk şiir kitabı "Siste Kalabalıklar" adıyla yayımlanıyor. 1981 'den itibaren dönemin dergilerinde yayımladığı şiirleriyle adını duyuran Odabaşı, ilk yapıtı "Siste Kalabalıklar"ı sunarken, hırçın sesiylc merhaba diyordu şiir dünyamıza. "Ve haber, haber olmalı/ OJümiin sesi yoktur/ Çocuklar duymamalı" dizeleriyle giriyordu ilk kitabına. Sert, hüzünlü bir giriş, bu kitaptaki şiirlerin tümüne egemen olan söylcmin de habercisi oluyordu sanki: "Yansıdıkça ay ışığı ıslak dallara/ Derim bir çığlıkta tükenmez gençliğimiz/ Doğrulur ve doğrultur inan/ Bir'e bin veren diriliğimiz" cıiyordu o dönemde bile, umutla... Yüreğinden ve doğadan alıyordu sesini ve şiirleştirip sunuyordu Odabaşı: "Karacadağ, yamaçlarında kardelen çiçekleri/ Her bahar umuda rengini verir/ Ve her bahar/ Dicle'de ak köpüklere üşüşiir papatyalar..." (Pusuda Yalnızlık/ s. 34) diyordu çoğalttığı umutla. Odabaşı'nın şiıri için çocuksu denilebilecek kadar ince bir duyarlıkta demiştim. Bu duyarlık, bir kısım şiirlcrindeki somııt çocuk imgeleriyle de çıkıyordu karşımıza: "Çocuklar da iişüyor ortaçağlı acılarda/ Bilivorum, yıldızlar da iişüyor." Ama çocukların üşüdüğünü betimlediği bu şiiri dc umutla bitiriyordu Odabaşı: "Benim susamışlığım yazacak/ Aşkın/ Ve acının tarihini..." "Siste Kalabalıklar"ın son şiiri, yirmi dört bölümden oluşan 16 sayfa uzunluSunda bir şiir "Dili Olsa": "Ne sen suçlusun ne de ben/ Sevda sevda şiirlerdi bizi dirilten" dizeleriyle, birçok şairimizde örneğini gördüğümüz şiir güzellemesiyle SAYFA 6 Yurtsuz Şiirler Yılmaz Odabaşı çocugu başlıyordu. Hüznünü yazıyordu bu şiirlerde ve Diyarbakır'ı... Yıkımlar, sevdalar, duruşmalar, ağıtlar vardı onun şiirindc. Bu şiirinin bitişi de hüzünlüydü (ki ona yakışıyordu hüzün): "Dili yok/ Adı yok bu kentin/DiIi var gözlerinin..." Fazla beklemiyor Odabaşı ve bir sonraki kitabı "Yurtsuz Şiirler i sunuyordu 1987'de. Ayrılık ve özfem yıllarıdır...Odabaşı'nın şiiri de bu yıllara uygun bir söyIem taşıyordu, doğallıkla. Bu kitabında da daha ilk şiirinde: "Görüşmeyeli yorgunum/ Yıkık kentler kanadı sevinçlerimle/ Görüşmeyeli ya sen nasılsın/ Adım, adresim durur mu defterinde?" diye soruyordu. Vaşanan bozgun günlerinden kesitler sunuyordu Yurtsuz Şiirler'inde. "Yaşananı anılar kanatıyor", "Aşklarım sınanıyor acıların örsünde" diyerek, yinc bir hüzün yumağıyla örüyordu şiirini; ülke kanıyor, insanlar kanıyor ve o yıllar, Odabaşı'nın şiirleriyle de karşılığını buluyordu: "Onlarca, yüzlerce, binlerce bölünmüş, kanıyorsun/ Topla kendini (...) Ve hüzün kara bir bulut gibi çöküyor gözlerine/ Git! Uzaklığa dolan yol gibi dol hasretime..." Odabaşı, kendi savruluşlarını da şiire karıyor, oikur ise özdeşleştiği bu dizeleri bağrına basıyordu. Ikinci şiir kitabını da şu dizelerle bitiriyordu Yılmaz Odabaşı: ...Bu yüzden uğruna cok öldüğüm sabahlar, yaralıdır/Gençltğim darmadağın bir ilkyaz tufanıdır/ Bu sevdayı kurda kuşa yedirtmem!" Talan Iklimi "Bir cebinde Kore harbinden terhis belgesi/ Diğerinde Dersim'de asılan babadan yâdigar kösteği"ni saklayan "Reşo" adlı bir sosyal eşkıyanın destanını "Reşo, Talan tklimi" adlı, tek ırmak şiirden oluşan kitabıyla sunuyordu bu lcez Yılmaz Odabaşı. Üçüncü şiir kitabının öznesi Reşo, Atçalı Kel Mehmet, Baba lsbak, Rüstemo, Urfalı Nazif gibi bir eşkıyadır. Zor bir işe soyunan Odabaşı, hüznü ve duygu yoğunluğuyla bu isin de üstesinden gelerek Reşo'yu destanfaştırır. "Uçsuz bucaksız bir direnme" olan Reşo, aynı zamanda: "Dipsiz bir ağıttır kendi sesinde..." Sosyal eşkıyalık olgusuna ve Reşo'nun gcrçeğindeki yaraya neştcrini ise şöyle vuruyordu odabaşı: "Her talan iklimi elbet/ Kendi talan Reşo'sunu doğurur/ Ve boğar kendi talanında yine/ Reşo gider, Şeyho çıkar dağlara/ laris çıkar, Koçero ya da..." Odabaşı'nın bu şiiri, daha sonra "Sınıra Vuruyorum/Sınırsız Vuruyorum" adlı kitabı bünyesinde bir bölüm olarak, daha sonra ise 3. basımında yeniden tek bir kitap bütünlüğünde yayımlandı. 1988 yılında ise "Aynı Göğün Ezgisi" (Bir Ayrılık, Bir Yoksulluk, Bir Ölüm) adlı dördüncü şiir kitabını çıkaran Yılmaz Odabaşı, 1989 yılında ise hiç ürün vermeyerek, bir sgnraki yıl çıkaracağı ve hayli ilgi görecek "Feriae" adlı kitabına kendini sınıyordu. Feride Odabaşı'nın beşinci şiir kitabı bir uzıın şiir, bir destan. Yaşadığı cografyanın şiirini yazmadaki ustalığını, "Reşo, Talan iklimi"nden sonra "Feride"de uzun soluklu şiiriyle sürdürüyordu. Kitabının yayımıandığı günlerde kendisiylc yapılan bir söyleşide Odabaşı, şun düşmüş, sevdama kül!", "Çarp gönlünü ko kavrulsun bu târumar aşklara/ Vur aşkının hicranını firar yolculuklara", " Ağzımız dünyaya yakışıyor/ Bu yüzden ihaneti hayata yakıştırmayın/ Yüreğim kamaşıyor.." Yılmaz Odabaşı'nın şiirinin doruğa tırmandığı şiirlerlc doluydıı "Her Ömür Kendi Gençliğinden Vurulur." Uykusuz gcçen gecelerin, tedirgin saatlerin, korkuyla ve kıyımla dolu günlerin içinden süzerek oluşturduğu bu şiirleriyle, Odabaşı'nın bir acı damarına tuttuğu ışıldaktan aydınlanıyorduk. Günlerin çarmıhında îlk basımı "Kedi Şiir Kitaplığı" tarafından yayımlanan "Günlerin Çarmıhında", Yılmaz Odabaşı'nın altı şiir kitabından seçtiğl aşk ve özlem konuıu şiirlerinden oluşuyordu. 25 şiirinin yer aldığı bu kitapta, Odabaşı'nın aşk ve özlem te'malarını işleyen şürlerini bir arada buluyorduk. Odabaşı'nın aşk ve özlem konulu şiirleri de ülke kanayan yüreklerden, topraklardan ayrı dcğildi; bu kitabının ilk şiirinde diyordu ki: "Sana yağmur diyorum ıslaklığım bundan/ Yağ da ıslanalım/ Ama uslanmayalım/ Uslanmayalım!" Yılmaz Odabaşı Cehennem Bileti ilk kitabından sonra on yıl geçiyor. 1992'de "...edebiyat dünyasındaki kirlenmeyi ve piyasa ilişkilerini protesto niteliğinde şiiri bıraktığını" açıklayan Yılmaz Odabaşı, bir şiir kitabından dolayı lstanbul 1 no'lu DGM tarafından on ay hapis cezasına çarptırılarak bu cezayı Ankara Mcrkez Kapalı ve Haymana Cezaevleri'nde tamamlayıp, Nisan 1995'te tahliye ediliyor. Sözünü tutamıyor ve üç yıl sonra "kendisine şiirinden dolayı hüküm cezası verenlere bir misilleme olarak" deyip, tahliye edildigi yılın güz aylarında "Cehennem Bileti" adlı 7. kitabıyla şiire dönüyordu... Şiirleri geniş bir okur kitlesi tarafından izlenen Odabas/nın, bu kitabının ardından bir de "Nıce Küllerden" (Anadolu Müzik) adlı bir şiir kaseti ve yenibasımlarla birliktc 21 şiir kitabı çıkıyor. Bir şair için önemli bir başarının da göstergesidir bu rakamlar. Odabaşı'nın bu başarısı, şiirinin özgünlüğünden, beynini ve yüreğini şiire katmasındandır. Şiir okuru da bu öfkeli, hüzünlü, çocuksu şairi bağrına basmıştır, denilebilir. Odabaşı, 16 yıllık cmekle kendi şiirini var ctmiştir ve onun "ömrü"dür de şiir; "Cehennem Bileti" adlı son şiir kitabında da onujı öfkesi, hüznü, kısaca kendisi vardır: "Ömrümüz derin suların.özetidir/ Aşıktır, yabandır, asidir/ ...Ömrümüz dolaşır.p diyar, bu yâr/ Memleketi neresidir ?/ Ömrümüz, biz ölünce geride kalan giysilerin nesidir? "Her sabah hayatın çapraz ateşleriyle dağlanan kalbinin" şiirini yazıyordu bu kitabında da: "Vurma, hasretin uçurumlarına düştüm" diyor, "hızla kirlenen bir dünyadan hızla geçtim" diyor, "değil mi ki herkesin bir nasadı var gönlünün avlusunda" diyordu... Son kitabında tırnak imı ile kullandığı son dizeyi de buraya aktararak Yılmaz Odabaşı nın şiir serüveninde yeni başarılar diliyorum: "Boşuna çırpınma gökyüzü: Yurdum kadar ağlayamazsın! Doruk Yayınevi) ,. * Yurtsuz Şiirler, 1987 (4. basım 1994, Öteki Yayınevi) * Talan îklimi, 1987 (3. basım 1996, Doruk Yayınevi) ,. *Aynı Göğün Ezgisi, 1988 (2. basım 1994, Öteki Yayınevi) * Feride, 1990 (3. basım 1996, Doruk Yayınevi) .. * Her Ömür Kendi Gençliğinden Vurulur, 1992 (2. basmı 1996, Doruk Yayınevi) * Günlerin Çarmıhında, 1994 (2. basım 1996, Doruk Yayınevi) * Cehennem Bileti, 1995 (Öteki Yayınevi) Iarı söylüyordu: "...Feride'de, kapitalizmin pornografiye karılmış ve metalaştırılmış 'aşk' anlayışına karşı doğal ve kirlenmemiş aşkı bir alternatif olarak koyuyorum. Aşkta(da) yabancılaşma, insanın doğasına yönelik bir tehdit değil midir?" (2000'e Dogru, Kasım 1990, s. 15). Okuduğumda cok ctkilendiğim "Feride" adlı yapıtı hakkında yıllar önce sunlan yazmıştım: Şiir bahçesinde çiçeKİer açıyor... Medyanın oluşturduğu modernizm heveslilerinin olanca çığırtkanlıklarıyla, slogancılıkla, kendini yinelemekle, tekdüzelıklc, ilkeüikle suçlayarak yok etmek istcdiği toplumcu şiirin yıldızlar gibi parladığının umudunu pekiştiriyor Feriae. "Sarışın birgül kokan Feride' yi destanlarken, inanıyorum ki Odabaşı, doğum sancıları çekmiştir. Çiinkü şiirde bunca derinliğin yakalanmasının yoğun emek gerektirdiğini düşünüyorum. "Görüyor musun dağlara dokunuyor insanlar/ Giderek daölaşıyorlar..." dizelerindekı doğal öfke, Dİr aşk şiirinde insanı güzellemeye varıyor, dıze dize: "Kasırga/ Kasılıyor/ Kasiarında ülkemin..." Hapıshaneden sokaga, iskenüehanedcn dağlara uzanan bir sevdayı şiirleştircn Odabaşı'nın şiirleriyle, şiirimizin vc umudumuzun büyüdüğüne inanıyorum. Feridc'nin kutlanası bir şiir olduğunu düşünüyorum. Her Ömür Kendi Gençliğinden Vurulur .. Odabaşı'nın altınci şiir kitabı "Her Ömür Kendi Gençliğinden Vurulur" adını taşıyordu. "Feriae" ilc şair kimliğini iyice pekiştircn Odabaşı, artık usta işi dizelerini örüyordu bu kitabında. Kitabı açıp, ilk savfasındaki dizeleri olduğu gibi bu satırfara aktarmak istiyorum: Ne mene şey şairlik/ Dil'le deşilen yara ne acı/ Ama yaralar da iyileşir inan/ Belki bir dize kalıcı/ Kıvılcımlar sıçramasın/ Yaann şiir yaannn/ Belki tutuşur dünya senin ahından/ Yanalım: Bize düşen yanmaktır/ Düş ölür, sevda düşer/ Bize düşen yanmaktır..." Kitaptaki ner şiirin ayrı bir özgünlüğü ve Odabaşı'ndaki öfke patlaması, her dizesinde karşımıza çıkıyordu. Yaşadıklarının ve görduklerinin vcrdigi acıyla yüreğini bütünleştirip şiirini üretcn Odabaşı, böylelikle özgün şiirine ulaşıvordu. Işte altıncı şiir kitabından bazı dizeler: "Kırık bir dal mı, yağma bir bahçe mi ötnrümüz (...) Yağmur dinmiştir de/ Bilinir dinmemiştir Korku/ Hava çığlık ve tükürük kokmaktadır", "Dağlara alaca * Siste Kalabalıklar, 1985 (3. basım 1996, CUMHURİYET KİTAP SAYI 3 8 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle