Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. köylüleriydiler. ikinci kuşakta ısc artık Alman kentlerinin bircr yurttaşı olmuşlardı. Uçüneü kuşakta ıse, özellikle Berlin'de, metropol sakinleri olacaklar. Kozmopolit imgeMne cn çok bu kuşak yaklaşacak: Bir yandan, aktarılmış gelenekleri degiştirmek zorunda olduğu için, ııyum sağlamıştır ve ekonomik olarak, politik olarak yükselmektedir. Anıa aynı /amanda, bunun işaretleri var vc Alman tarihinin deşifre edilmesiyle dc ortaya çıkıyor ki bu azınlığa yabancı gözüyie bakılmaya devam edilecektir. Bize aktarılan Yahudi deneyimi budur. l liçbir deöişiklik işareti göremcdiğim için, böyle lcötümser saptamalarda bulunmarn gerekiyor. Bu değişiklik ancak, toplumun kendi köken öğretisinden vazgeçmesiyle, Almanlığı etnik bir dıırum olarak tammlamayıp, bunun yerine Batılı devletlerdeki gibi açık, hcterojen bir ulusal devlet duşüncesini benimsemesiyle olanaklı olabilir: O zaman göçmenlerin devlete, anayasaya, politik ilişkilerc yönclik tavn söz konusu olabilir. Almanya bu bakış açısından çok uzaktadır. Azınlıklar, ııyum sağiamak yerine yabancı olarak kafıyorlar. Bu da, yinc tarihtcn bildiğinıiz Lir gerilimc yol açacaktır. Almanya'daki Yanudilerin ve kaynaşmalarınm tarihinc, özellikle Siyonizrnin, bir AlmanYahudi kültürsembi yozunun olmadığı teziylc başlattığı, gcrilim yüklü bir tartışmaeşlik ctmiştir. Bu teze göre uzlaşma başansızlığa uğramıştır; Yahudi Yahudi olarak vc Alman da Alman olarak kalır, ki Alman kcndisini Yahudi olmayan olarak tanımlar. Bugün Almanya'daki Türklcrin çoğu kendilerini Türkiye için bir lobi olarak algılıyorlar; çünkü böylelikle bir yandan, tehlike durumunda, sığınacakları ycri güvenceliyorlar. Ama aynı zamanda, Almanya'da etkili olmak da istiyorlar. Ancak, topluma entegrc olsalar bilc, gözc batmayan yurttaşlar olarak görülmcleri çok uzun zaman alacak. Bir Alman Yahudi scmbiyozunun ba$<ırı.sızlığ,ı, Ignaz Bubıs ya da Michcl edtııann gıhihtşilerlc ortadan kalktı Artıhycnı bir Alman Yahudısifivürü oluşuyor. AlmanTurk cntelektücllcrındc dc •• Zafer Şenocak bcnıcr bir scntczi olanaklı görüyorum Aynı zamanda, l'ürkıyc Batı'ya, yazılarımzdan bırınin başltgı vtbı "kırık bakışla" bakıyor ve Almanya'daki liirk müvckkıllcrtnı eörüyor Böylclıklc dıyaloğun lehdit cdıldığinı mı düiünüyorsunuz' 1 langi diyaloğun? Insanlar arasında, yazarlar, politikacılar, dinadamları arasında bir diyalog olabilir. Ama ülkeler arasında olabilir mi? Kültür alışverişi", çatışma durumlannda uzlaşma olabileccğinc inandırmaya çalışarak, yanıltıyor. Bu ahşveriş, ötckinc duvulan mcrakın dcğil, çatışmanın ardından geliyor. Bu da kcyif alınmayan bir ilgiyc yol acıyor, bu alışvcrişte erotik bilcşcn cksik. Türklcr scvilmediklerini, ço^un yanlış, anlaşıldıklarını, kötü gösterildiklerini duyumsuyorlar. Bu kötü bir figür oluşturma duygusu, Türkleri içcrdc vc dışartla birlcstiriyor. Ancak, lçişlcri Bakanı'nın, karakollardaki işkence aletlcrinin kaldırılması çafirısmı yaptığı bir ülkcdc, bu imaj düzeltilcbilir mi? Avrupa'daki Türklerin, Türkiyc'nin politikası hakkında bağımsız bir scs geliştirmeleri, kcndilcrine acımanın ötesinde, kendilerini dc clcştircbilmelcri gerckir. Almanya'daki Yanudilcrin, hcmen hcmcn tümüyle imha cdilmclcrindcn clli yıl sonra, orada yine Yahudi inancından yurttaşların bulunması, dini Miislüman ama kendisi Alman vatandaşı olan Türklerin de olabilcceğinc vönelik bir umut doğuruyor. Almanya'da ttalyan, Yunan, Türk, Arap kökenli insanların birbirleriylc Almanca anlaşmaları ve Alman vatandaşı olmalan, bcncc hâlâ bir ütopyadır. Oysa Almanya'da bu bir gerçeklikmiş gîbi gösteriliyor. Oysa bu gcrçcklik, eskisi gibi, zoraki bir durum; onlar başka türlü insanlar olarak tanımlanıyorlar, kendileriVri nin de burava dahil olduklarını kanıtlamak zorundalar. Ya da kendilerine yapılan ayrımcılıöı benimsiyorlar. Bazı koşullarda, toplumda marjinal bir konumda bulunmanın çekici yönleri bulunabilir. Kaynaşma ya da ayrımcılık, kimlik karı^ımı ya da gcttolaşma; gcrilimlcr buradan doğuyor. Bclirleyici olan <judur; Azınlıkların uyııni sagiaması, onlann kabııl eılilmesini nlanaklılaştıracak mı? Vc: Bu kabul ctnıcyi kim cngcllcyccek? "Dcr lanc\\piıi!,i'l"ı>t, 13/14 4 1995 tarıhlı mı\hıi\ından çcvinlmi^tır Çvvırcif Mıısltifa Iıızcl Geçmişine göçedemeyen bir yazar 'Atletli Adam' uzerine MONICA CARBE "It docsn't comc any morc ", I lcming way 2 Temmuz 1961 'dc kcndini vurmadan önce bu tümccyi ümitsizlik içinde dcfalarca yinelcmiş olmalı. Hemingvvay, Zafer Şenocak'ın Atletli Adam kitabına (1) adını veren öyküsünün ölü kahramanı; onun cinsel gücü, yazarlıktaki güçsüzlüğiine karşılık düşüyor. Şenocak, 1 lemingvvay'i kuşakların örnek aldığı vc kendisinin de özdeşleştiği kişilerden biri olarak betimliyor: "yazı makinesi, deniz ve kadın üçgeninde." Kitapta yer alan anlatılarda cinsellik ve öliim, aynı zamanda hetn iş arkadaşı hem sokak orospusu olan kadınlar ele alınıyor ve cn yakın çcvreyi, odaları ve cvleri, cadde köşclerini vc kcntlcri dilsel olarak sahiplcnmc çabası görülüyor. Bu kitapta bir basjangıcı, bir düğüm noktaSAYFA 4 sı vc tek anlamlı bir sonu olan öykiiler bulacağını düşünen okur, birkaç istisna dısjinda hayal kırıklığına uğrayacaktır. Kitapta kadınlar, caddeler, meyhaneler ve insanlar birbirleriylc ve anlatıcı Bcn'lc ilişkilcrinde insanı üşütcn bir uzaklıktan betimlcniyorlar. (jnsel yakınlaşmalarıla bile çoğu kastrasyonun ve ölümün yanmdan kıl payı geçen, çok sayıda cinsel yakınlaşma var kendi başına iç gıcıklayıcı bir erotik yan bulunmuyor. Kitap dcdektif öykülerinin bir taşlaması olan Uçmak'la başlıyor; burada, kayıp bir Berlin'li Türk kızının tstanbul'da aranması konu ediliyor. Bir Avrupalı'nın, zavallı kızın kurban gitmiş olabileceği, Boğaz kenarındaki, şeffaf olmayan, içi mızda olup bitıyor. Dünyanm boyulları, dünyadaki kafaların boyutlarına dcnk düşüyor. (...) Bcnim için uzun süre boyunca yalnı/ca cinsel organlar önemliydi. Onlann arzusuna görc yaşamıştım " (s.94) dcrken, kitaptaki bir anlatıcı Ben'in, bedcnin kıpırtıları vc heyecanla rıyla, olaylara akıl aracılığıyla mesaiekoyarak onları sınıflandırma arasındaki çelişkiyi konu edindiğini göstcriyor. Aslında, Zafer Şenocak'ın tüm şiirleri, güncel politik tartışmaya katıldığı dencmeleri ve bu kitaptaki gibi anlatıları, açık anlatımlara duyulan kuşkunun, "Lisa" gibi kadınlar aracılığıyla güçlendiriIcn vc yine de sorgıılanan kendi gücünden duyulan kuşkunun ürünleridir: "Li ne sızılamayan şchir hakkındaki şchvet sa, aslında yalnızca aşıklanna cşlik edcn li tahminleri, önce görünüşte onaylanıyor ama sonra saçmalığa vardırılıyor. Bu öykü, kitaptaki, bildik anlamda bir olay örgüsü bulunan az sayıda anlatıdan biri ve yazar Yeraltı Kenti'ndcki erkeklerin marıız kaldıkları gaddarca muamele bağlamında "Her şey bizim kafaları sevgililer olan (...) tüm evli kadınlara bu ad veriliyor." (s.42). Ne var ki, Şenocak'ın yazarlık gücü bu anlatılan vc düşünce yazılannın her birindc kcndini kanıtlıyor; kcndini, kcsinliğe duyduğu kuşkudan, sözcüklerledilegetirdiği düşünccnin isabetliliği saycsinde kurtarıyor. KİTAP SAYI 383 CUMHURİYET