25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kapak konusunun devamı. *• taşıyan başka bir nolcta da "her şey bir tek ve aynı şey"di (s. 55) Delikanlı Kraİl'dan aynlıp, hazinesini bulmak üzcrc yola koyulduğunda Kral'ın dediklerini bir bir anımsar, onlar üzerinde uzun uzun düşünür, simgelerin önemini anlamaya çalıştıkça, cvrenin ve doğanın nimetlerini daha iyi değerlendirirvesonunda "sözcüklerinötesindebir dil var" diye düşünmeye başlar: " Daha önce koyunlarla böyle bir deneyimim olmuştu, şimdi de aynı şeyi insanlarla yapıyorum." (s. 55) Ve aynı anda: "Sözcüklere gereksinim duymayan bu dili çözümlemeyi öğrenmeyi başarırsam, dünyayı kavramayr başaracağım," (s. 55) diye düşünür. tştc tam bu noktada olaylara göstcrgebilimsel açıdan bakmanın çok yararlı olacağı kanısırtdayız, zira göstergebilim, bilindiği üzere, evreni daha iyi inceleyebilmemiz için bir bakış açısıdır. Yaşadığımız doğa ve evren bilgi ve bildirilerle dolu olduğuna göre, bunların mutlak surette incelenip, gözlemlenip değerlendirilmesi gerekir. Gerçekten de günümüzde göstergebilim denildiğinde aklımıza ilk gelen basit, ilkel ve yalın materyallerden büe çok derin, anlamlı, kapsamlı bütünler okuyabilmek ya da çıkarabilmektir. (2) Yeniden romana dönecek olursak, Santiago mutluluğu yakalayabilmek yani hazineyi bulmak için bir müddet bir Billuriye Dükkânında çalışmak zorunda kalır. Onceleri hiç müşterisi olmayan bu dükkânın müşterileri delikanlı işe girdikten sonra gözle gorünür oranda artar. Bu durum her şeyden çok Billuriye Tüccarının hoşuna gider. Gün geçtikçe daha çok kazanan tüccar, gelirinin büyük bir kısmını Santiago ile paylaşır. Daha şimdiden birkaç koyun sürüsü alacak kadar paraya sahiptir Delikanlı. Yine de koyun satın almayacaktır. Amacı Piramitlere gidip, hazinesine sahip olmaktır. Bu yüzden de Yaşlı Kral'ın sözlerini hiç unutamaz: "Hayallerinden asla vazgeçme, simgelere dikkatli ol." (s. 73) Bu nokta da Dinda L. Gorlee'yi anımsamamak elde değil: "Simgeler olmaksızın diişünme güciine sahip olmayız" demektedir. Düş kurabilmek, yaşamdan tat alabilmek, açıkça varolabilmek için doğada ve çevremizde bulunan simgelere duyarlı olmamız gerekmekte diye düşünüyoruz. Uzun süren yolculuğun sonunda Santiago çölü geçmeyi başarır. Bu arada bazı dostlar da edinir. Bunlardan birisi îngiliz'dir. O da Santiago gibi Mısır'da daha önceden ününü duyduğu Simyacı'yla karşılaşmayı umut etmektedir. "Âtın binicisi siyahlar giyintniş bir adamdı, sol omzunda bir şahin vardı. Başına bir türban takmıştı ve yüzündeki peçeden yalnızca gözleri görünüyordu. Çöliin habercisi olabilirdi, ama herhangi bir dünyalıdan çok daha güçlü bir kişiliği vardı." (ss: 115116) Betimlenen Simyacı'ydı. Santiago, bir an Piramitlere gidip gitmeme konusunda çekimser kaldı, çünkü artık zengin bir adam sayılabilirdi, Billuriye konusunda da bir hayli deneyim kazannnştı. Üstelik çölde onu seven ve bekleyen birisi, Fatima, vardı. Sonunda Simyacı'nın kılavuzluğunda Piramitlere gidip, hazinesini aramanın daha doğru olduğuna karar kıldı. "..yüreğin neredeyse hazine de oradadır," (s. 133) demekteydi simyacı. O gündcn sonra yüreği kılavuzu olmuştu delikanlının: "Delikanlı çölde yol alırken yüreğini dinlemeyi sürdürdü. Onun kurnazlıklarını, onun hilelerini öğrendi ve sonunda onu olduğu gibi kabul etti. Bunun üzerine korkmayı bıraktı, geri dönme isteğini SAYFA 4 Simyacı: Düşlerdeki yolculuk ve mutluluğun sırn Paulo Coelho geride bıraktı." çok aptalca olduğu(s. 134) nu dile getirir. Işte o SIMYACI Çölde ilerler anda çarpıcı gerçekkensavaşçıbirka le yüzyüze gelmiştir bileylekarşılaştıkSantiago. Tüm yollarında Simyacı culuğun bir düş olbir kurşun parçaduğunu, kişinin hasını altına çevirezinesinin kendi içinrek doğaya ne kade bulunduğunu geç dar egemen oldude olsa anlar, gülümğunu kanıtlar. ser, mutludur çünŞimyacı / Paulo Daha sonra da kü hazinesi ne MıÇoelho / Çevtren: Santiago'nun Coelho/Çevıren. Aykut s l r d a Pıramıtlenn Özdemir ince / Can kendisini rüzgDerman/Can Yayınlart cteğınde, ne EnduYayınları/166 s har haline dölüs'te, ne doğada, nüştürebileceğini iddia eder. Bu iddia ne de evrende herhangi bir yerdedir. Kikarşısında çok şaşıran delikanlı, yüreğişinin hazinesi (mutluluğu) kendi içinde nin sesini dinleyerek, çölden ve rüzgârgizlidir. dan da yardım isteyerek bu olağanüstü durumun üstesinden gelir. Incelememizin başında da olayların masalımsı bir havada gerçekleştiğini belirtmiştik. BuDin kurumu romanın başından sonurada iletilmek istenen bildiri şudur: Inna en baskın kurum olarak karşımıza çısan Kişisel Menkibe'sini izleyerek, dakar. Olayların hemen hemen tümü Müsima yüreğinin sesini de dinlerse üstesinlüman bir Arap ülkesinde geçtiğinden den gelemeyeeeği hiçbir durum söz konamaz ve namaza ilişkin yaptırımlar, alnusu değildir. Zaten bu şartlar altında kollü içeceklerin yasaklanmış oluşu deevren ve evrendeki tüm nesne ve olaylar vamlı bir şekilde vurgulanır: " Otur. Bir yardım eli uzatacaktır. şey ısmarlayayım sana. Benim için de sonunda Mısır Piramitlerine ulaşabilşarap söyle. Şu çaydan nefret ediyorum. meyı becerir delikanlı. Ancak orada ha Bu ülkede şarap yoktur, diye karşılık zinesini aramaya koyulduğu sırada üsverdi öteki. Din yasaklamıştır" (s. 48) tünde bulunan son altın parçasını da Namaz vakti de romanda en belirgin haydutlara kaptırır. Üstelik haydutların biçimde şöyle betimlenmektedir: "Bir rcisi delikanlıya aynı düşü iki kez görüp, süre sonra, şu malum kulelerden birine yerini yurdunu, koyunlarını terketmenin bir adam çıkıp şarkı söylemeye başladı; Din Kurumu bunun üzerine orada bulunanlar diz çöküp alınlarını yere vurdular ve onlar da şarkı söylemeye başladılar." (s. 50) Yine romanın başka bir bölümünde Müslümanların kutsal kitabı Kur'an'dan bahsedilirken, "• Aslında herhangi bir şey temizlemen gerekmez di. Kur'an'ın yasası aç insanları doyurmayı buyurur," (s. 58) diye belirtilir. Romanın ikinci bölümünün hemen başlarında Kur'an'ın beş önemli kuralı dile getirilir: " Peygamberimiz bize Kur'an'ı verdi ve ömür boyu yalnızca beş kurala uymamızı zorunlu l.ıldı. En önemli şart şudur: Bir tek Allah vardır. Öteki şartlara gelince: Giinde beş vakit namaz kılmak, Ramazan'da oruç tutmak ve yoksullara zekât vermek... Sustu. peygamberden söz ederken gözleri yaşarmıştı. Yüreği coşku dolu bir insandı. Kimi zaman samırsız görünse de tslamın kurallarına uygun olarak yaşamaya çalışıyordu. Peki beşinci şart hangisi? diye sordu delikanlı. Sen bana iki gün önce benim hiç yolculuk düşleri görmediğimi söyledin, diye yanıtladı, Tüccar. İyi bir Müslüman için beşinci şart bir yolculuk yapmaktır. Hayatımızda hiç olmazsa bir kere kutsal kent Mekke'ye gitmek zorundayız." (s. 65/5) Arap ülkesinde Müslümanlık ve Kur'an'ın kuralları egemenken, Endülüs'Iü delikanlının Isa'ya inanması ve ona J CUMHURİYET KİTAP SAYI 380
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle