Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
" Avucunda yuvası hep. Sevecen, iyi "Avucun ki bir sıcak ninni "ya da ipeğimsi bir öpüş gibi "okşardı inceden inceye ak tüylerini. "Acın senin bir güvercindi "Ve o günler ne güzeldi ki "çıkarır da sevinçle bir incir sunardın incecık ağzına, buydu besini. "Şimdi rüzgâr savuruyor son tüylerini." (Anka, sayfa: 32) Çok açık görülüyor ki, Sait Maden yeni Dİr söylem peşindedir. Evet, önemli olan dabu. Kendi sesini yitirmeden, o sesi çoğaltmak, zenginleştirmek ve özellikle sığlıktan kurtulup derinleşmek. Sanki gizli bir dünyada, gözlerini günışığına açıyormuş gibi, sevimli bir tedirginlikle, yeni bir soluğa adrm atış: "Kafesinde büyüdüm bir ağacın. Sesim oyüzden "uğultulu bir kanat sesi "Kafesinde büyüdüm bir ağacın kıpırtısız, kör "ve görmedim hiç "güneşi, mavi tırtılı "Bir ağacın özsuyuyla beslendim: içerimde kan "acı yeşil her zaman." (Nar, sayfa: 96) Bir söylem ustalıfiı yanında, arınmış Türkçe'nin titiz sevdalısı oluşu nedeniyle de yürekten kutlamak gerekiyor Sait Maden'i... Dilimizin karanhklar ardında kalan güzelliğine ürettiği yeni sözcüklerin güzelliğini de katarak vardığı nokta, yapıtlarına ayrı bir değer katıyor. KüJtürle sağlamlaşmamış şiirin sığ boyutlarından kurtulup, dünya ufuklanna açılmak, güzel dilimizin imkânlanyla özgün yapıtlarsunmak; sanırız, buşiirbolluğunda, şiirimizin genç ve kararfı yolcularının izleyecekleri en güvenceli yol olacaktır. Sait Maden, bu konuda övgüye değer bir sınav vermiştir. Sait Maden'in şıiri; temelde "bireysel ve içedönük" bir şiir. Bir başka deyişle: Ayrışımı ve betimlenmesi güç duyguların çok özel simgelerle donatılmış Dİr "iç dünya" şiiri... Sait, "karanlık şiir" akımının önde gelen ismi, 1975 Nobel sahibi Eugenio Montale'nin sanatmı ülkemizde tanıtan kisi oluşundan mıdır, nedir; o "kapalı söylem'i, kendi kişiliğinde daha da özgünleştirerek yeni bir rüzgâr estiriyor. Sait Maden; karmaşa ve dehşetle çalkalanan dünyamızda, insanhğın yüce duygularına sığmarak "gerçek insan"ı arıyor. Şair Sedat Umran m yeni kitabının adıyla söylersek "Şiirin metafiziği"nde filozofik söyleme eğiliyor. Sait Maden; "Açıl Ey Gizem! "le, şiirin yalnız bir heves. bir tutku değil; derin bir kültür, dolu bir yaşam, inatçı bir emek işi olduğunu da kanıtlıyor. Sait Maden, arınmış, dupduru bir Türkçeyle, güzelliğin yeni boyutlarını bizlere sunarak, bir "dıl ustası olduğu gerçeğiyle karşımıza çıkıyor. înanıyoruz kı, okuyucu, Sait Maden'in yapıtında, güzelliğin yeni boyutlarını keşfedecek ve gerçek şiirin gizemli tadına varacaktır. Şiirimize yeni bir soluk getiren değerli aostumu bir kez daha kutluyorum. • Açıl Ey Gizem / Sait Maden / Çekirdek Yayınlan / 165 s. 19. Yüzyıl İzmir Fotoğrafları 4.9. r%/üxyı/ Y M bir söytoffl peftade t KAYHAN DORTLUK V Acıl Ev Gizem SİNASİ OZDENOGLU Sait Maden'in şiirleri S ait Maden; yazın çevrelerine, yeni yapıtı "Açıl Ey Gizem!"le sevindirici bir sürpriz yaptı. Sürpriz mi? Evet, bir bakıma öyle. Çünkü Sait'in, şiirlerini kitaplaştıracağını az sayıda dostu biliyordu. Sanırım onlar bile, Şair'in sessiz ve gösterişsiz dünyası içinde mârifetli bir ipekböceği sabrıyla yarattıklarını toparlayıp, ansızın bir sanat atılımı yapacağına ihtimal vermiyorlardı. Inanıyorum Kİ; yıllardır en seçkin kompozisyonların altına imzasını atmayı sürdüren bu hünerli grafik ustasının, bövlesi bir şiir birikimine sahip olduğundan pek az kimsenin haberi vardı. Kendisine her uğrayışında, şiirlerini kitaplaştırmasını ısrarla anımsatan su satırlann yazannın, "Açıl Ey Gizem! "le kavuştuğumuz şiir şöleninin gerçekleşmesinde ufak da olsa bir payı bulunsa gerek. Çağdaş şairlerimiz; 21. yüzyıla girerken imgelere ve imgeselliğe düskünlükleriyle dıkkati çekiyorlar. Âslında, sığ şiirden kaçış ve 'çok boyutlu bir şiir" anlayışıdır DU... Günümüz Türk şiirinin, hem bu niteliğiyle, hem de söylem zenginliğiyle dünya şiirinin ilerisinde olduğunu söyleyebiliyoruz. Ancak, toplumsal duyuş ve yaklaşımdan çok, "benmerkezci bireyselliğe" ağırük tanıması ve böylece toplumdan kopuşu, günümüz şiirinin eleştirilen niteliği olarak sürüp gidiyor. Sait'in şiiri; bizce, bugünkü akımın dışında deyim yerinde ise "düşünce lirizmi" içeren bir "filozofik şiir" niteliği taşımaktadır. Sait söylemine tanrısal bir lirizm de katarak zaman zaman başını göklere çeviriyor, etik değerlere tutunarak, insanları iyiliklere yöneltmek istiyor. Bir şairin, toplumları "insanlaştırmak"tan daha yüce bir ideali olabilir mi? Aslında bugün, tüm sanatçıların birlikte yönelecekleri amaç; etik değerlerini çoktan yitirmiş bulunan çağımız insanı yerine, "yeni bir insan"ın yaratılmasına Sart Maden şllrlnln Tarktılığı za taşıyor: "Karanlığıdinliyordum. Kapağı yırtılmış bir kitap vardı elinde " Adı ilginçti çok: ( Gereksizliğin Gerekliliği).Ama "neydi gerekmeyen? Niçindi? Kimdi gereksinen? Der demez "iki damla düştü, nedensiz iki damla kirpiklerimden. niç bir şey göremez oldum. Gece aldıgötürdübeni." (Bukağı, sayfa: 93) llk bakışta, "şiirsel düzyazı" niteliğindeki bu dizeler, alışılmış şiir biçiminin sınırlarını aşan ve kutsal kitap söylemini andıran bir deyiş izlenimi yaratsa da; biribirini tamamlayan eklentili dizeler bütünleştirilince, sonuçta yer yer romantik bir beraberliğin duygu dolu şiirini buluyoruz. Şair, yalnızca bir imgcsel bulmacalar sevdalısı değildir. O, her şeyden önce, bir söylem ustası olmaya özenmelidir. Imgelerle kolkola yürürken; sözcükleri biribirleriyle barıştırıp, etkileyici ve kalıcı söylemini yaratmak zorundadır. Bu söylemin vazgeçilmez ögesi de "lirizm"dir. Lirik söylemi dışlayan bir şiir, gelecekte yaşamak şansından yoksundur. Sait Maden; yüksek tonda, coşkulu bir deyiş endişesinden çok, "kendine özgü bir söylem peşindedir. Ama yine de, aizeleriyle içli duyguların gizem dolu rüzgârını estiriyor: "Acın senin bir güvercindi katkı olmalıdır. "Açıl Ey Gizem !"deki kimi şiirleriyle şair; adeta bir bilinmeyen zamanlar rahibinin metafiziğe kaçan öğütlerini, duygu dolu bir gizemle harmanlayarak, iç dünyasının fırtınalarını dünyalarımı Arınımş Türkço'ırtn ssvdahsı Ozet olarak denebiBr U... ŞflıHn vazgoçHnıez öğBteıH ehbi Koç Vakfı Sunaînan KıraçAkdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü, henüz birbuçuk yıllık mazisine karşın emekleme çağının ötesinde bir görüntüyle etkinlikleri ve de güzel yayınlarıyla iilkenin kültür, sanat yaşamına katkıda bulunuyor. Geçtiğimiz bu kîsa sürede, yine Cumhuriyet Kitap'ın bu sayfalarında Musa Seyirci'nin kalemiyle tanıtımı yapılan "Çanakkale Seramikleri", Enstitünün bilimsel yıllığı "Adalya" ve "Yadigarı Kütahya"nın ardından bu kez " ] 9. Yüzyıl Izmir Fotoğrafları" adlı, mükemmel bir albümle karşı karşıyayız. Enstitünün danışmanlığını da yapan Ahmet Abut'un 16 yıllık çabası ile Fransa, Ingiltere, Belçika, Avusturya'dan toplanan fotoğraflardan oluşan ve uzmanlarınca konusunda "dünyanın en önemlisi" olarak yorumlanan 19. Yüzyıl Izmir Fotoğrafları koleksiyonu, bir süre önce Suna ve Inan Kıraç'ın girişimleriyle Akdeniz Medeniyetleri Arajtırma Enstitüsü'ne kazandınlır. Bu koleksıyonu antik çağlardan bu yana bereketli topraklannda her türlü güzelliğin boy verdiği Izmir'de sergilemek ve de bir kitap haline getirerek Izmirli'ye, tüm Egeliler e bir kültür hizmeti sunma kararı alınır. 9 Eylül Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Baskanı Prof. Dr. Çınar Atay'ın kaleminde Izmir'in bilinen en eski fotoğrafları tek tek dillenir, yıllar aralanır kimi göz yaşartan bir anı, kimi bir solukluk öykü, kimi de tarih olur, ışık tutar geçmişe, geleceğe. îzmır, Osmanlı döneminde özellikle ekonomik açıdan imparatorluğun dışa açılan en önemli kapısıdır. Bu nedenledir ki, özellikle 19. Yüzyılın ikinci yarısından sonra, Akdeniz'in heyecanı, Doğu'nun mistisizmi ile birleşince kozmopolit insan manzaralanyla bezeli, zencin bir doku çıkar ortaya. Kitaptaki Şehir, Yaşam, Meslekler, Kıyafetler ve Izmir Yöresi başlıklı bölümlerine dağılmış toplam 126 fotoğraf ve 4 panorama 19. Yüzyıl Izmir'inin görsel sentezini oluşturuyor. 18541856 yıllanna ait, kâğıt negatiften asidi kâğıda baskılı dünyada bilinen en eski Izmir fotoğraflarından 3 tanesi de kitapta yer alıyor. Diğer fotoğraflar ise Svobodanın 18651868, Francis Bedford'un 1862,RubeUin,BonmsveJoallier>nin 18701890 tarihleri arasında çekrniş oldukları klişelerden, 18901895 seyyahlann görüntüleri ile, 1900 civarı kartpostallardan meydanageliyor. ıamamı 232 sayfalık albümün sonunda, fotoğraflann tek tek acıklarnalan yapıldıktan sonra, Izmir kronolojisi, fotoğraf tarihi, fotoğrafçıların biyografileri ve kaynakça bölümlerine de yer veriliyor. Bez ciltli, şömiz kapaklı, 135 gram mat kuşe kâğıda oasılı, bir prestij kitabı niteliğindekibu güzel albüm Antalya'daki Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü'nden (Tel.: 242 243 42 74), Istanbul'da Sadberk Hanun Müzesi'nden (Tel.: 212 242 38 13) ve bazı kitapçılardan temin edilebiliyor. • ÇmarAtay/ Vehbi Koç Vakfı Sunalnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araşttrma Enstıtüsü Yayınt: 3, htanbul, 1997 19. Yüzyıl îzmir Fotoğrafları / Prof. Dr SAYFA 6 CUMHURİYET KİTAP SAYI 409