Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ruh Avcısı/ b'rank Herbert/ Çeviren: Almıla Özdek/ Sarmal Yayınevi/ 329 s. Hoquat dünyası onu Charles Hobuhet olarak tanıyordu. Oysa modem ruh katilinin sessiz izleyirisiydi o. Ruh dünyası onu Katsuk olarak biliyordu. Bir öç alıcıydı o. Cehennemde ve dünyada karun kanla yıkandığı bir adaleti sağlıyordu. 13 yaşıridaki Hoquat tutsağı David Marshall onu bir fidyeci olarak biliyordu. Bir arkadaş, bir öğretmen ve bir cellattı o. "Ruh Avcısı". Dune'un yazan Frank Herbert'in bilimkurgu romanı. Batıl tnançlar/ Peter Lorie/ Mtlliyet Yaytnlart/ 254 s. "Batıl înançlar" kitabı son yıllarda yapılmış en ilginç araştırmalardan birini sunuyor bize. 200'den fazla batıl inancın incelendiği kitapta, bu boş inançlann nasıl ortaya çıküklan, geçerliliklerini bugün bile korumayı nasıl olup da başarabildiklerikonusundaki birçok soruya cevap aranıyor. Kara kediler, 13 rakamı, merdiven altından geçmek veya ayna kırmak neden uğursuzluk sayıhyor. Nikâh yüzüğü neden hep aynı parmağa takılıyor. Kocakan ilaçları, muskalar, tılsımlar, büyüler, şifa yollan, tabular ve daha birçok konunun ayrınülı bir incelemesinin yapıldığı kitapta, gerektiğinde Ortaçağ'a, gerektiğinde Avrupa ve Amerika'nın ilk dönemlerine gidiliyor; hayalgücümüzü aşan ve açıklamakta zorluk çektiğimiz bu inançlann, bu kocakan masallannın ortaya çıkışlan araştınlıyor. Seçme Şiirler/ Salâh Birsel/Adam Yayınlart/80 s. Salâh Birsel edebiyata 1937 yılında "Gündüz" dergisüıde yayımlanan şiirleriyle girdi. Şiirleri öncelikle zekâya ve ince alaya yaslanan, yergi ağırlıklı yapıtlardır. Birsel'in şiir dilinde uyguladığı zorlamalar, ahşılmışın dışında deyişler de bu yönünü vurgulamayı amaçlar. 1960 yılından sonra uzun denemelere ağırlık veren Salâh Birsel, günlük konuşma dilinin az bilinir sözcük ve deyimlerini, kendi yarattığı ilginç deyişleri ve şiirine egemen olan alaycı tavn bol bol kullanarak ilgiyîe okunan yazılar yazdı. "Salâh Bey Tarihi" adıru verdiği bir dizi kitapta îstanbul kahvelerini, Beyoğlu ve Boğaziçi'nin sanat ve edebiyat ağırlıklı çevrelerini aynı hareketli dille anlattı. Benzersiz bir denemeci ve üslupçu olarak yaygın bir ün kazandı. Çağcıl şiirimizin bu büyük ustası 1990'larda büyük bir coşkuyla yeniden şiire döndü.Bu kitapta Salâh Birsel'in şiirlerinden seçmeler, şiir üzerine görüşleri ve yapıtlannın listesi yeralıyor. Seçme Şürler/ Nâztm Hikmet/Adam Yayınlart/111 s. 1929'da 835 Satır adlı ilk kitabıyla Türk şiirinde bir devrim yaratan Nâzım Hikmet, izleyen yapıtlanyla etkisini gittikçe güçlendirerek serbest nazmın benimsenmesini sağladı. 1936'ya değin yayımlanan kitaplanyla, Cumhuriyet dönemi şiirinin değer yargılannı kökünden sarstı. Şeyh Bedreddin Destanı'nda ise şiirini tam anlamıyla ulusal bir bireşime ulaştırdı. Divan ve Halk şiiri söyleyişlerini çağdaş bir anlayış içinde eritti 1941'de cezaevinde yazmaya başladığı Memleketimden Insan Manzaralan'nda şiir, düzyazı, senaryo tekniklerini iç içe kulSAYFA 1 6 lanarak, bilinen türlerin boyutlannı aşan yeni bir türün habercisi oldu. Cezaevi yıllannda en yüksek noktasına ulaşan verimliliğiyle birbirinden güzel şiirler yazdı. Yurtdışına çıküktan sonra bir süre ustalığına sığınarak benzer şiirlerle yetindiği izlendi. 1959'dan sonra ise "Saçlan saman sansı, kirpikleri mavi" şiirleriyle yepyeni bir havaya girerek sanatının üst düzeydeki son ürünlerini verdi.Bu kitapta da Nazım Hikmet'in şiirlerinden seçmelerle şiir üzerine görüşlerinin yer aldığı yazılanndan bazılan yeralıyor. Göz/ Bilgesu Erenus/ Broy Yayınlart/ 297 s. Geçtiğimiz yıl "Gece" adlı romanıyla, içerik ve tiplemeleri kadar anlatım tekniği yönünden de ilgi uyandıran Bilgesu Erenus, romanda ısrarlı görünüyor. Daha önce usta işi oyunlanyla oyun yazan olarak tanıdığımız Erenus, müzikteki başanlı çalışmalannın ardından senaryoya yönelmişti. Toplumsal olaylan yakından izlemekle yetinmeyen yazar, yerinde politik çıkışlanyla da demokrat kamuoyunun ilgisini toplamıştı. Nitekim hemen tüm yapıtlannda birey somutundan işe koyularak toplumsal temalan işleyen yazar; romanlannda siyasal göndermelerle de yetinmiyor, güncel siyasal olgulan roman tiplerinin sıradan yaşamında karmaşık ve zengin ilişkiler bütünü içinde merkeze yerleştirerek okurunu silkeliyor... "Göz" romarunda Cumhuriyet Türkiye'sinin temel değerlerini tartışan Bilgesu Erenus; Menemen olayının tanığı olan babasının günlüğü içinde, "bunak" Amerikan büyükelçisine ait "Kemalizmin yeni adı faşizm olacaktır" cümlesiyle sarsılan Güliz'in kişiliğinde Cumhuriyet aydınını yargdıyor. Şiir ve Yenilik/ Veysel öngören/ Broy Yaytnlart/199 s. Şairliği kadar eleştirmen ve denemeci kimliğiyle tanıdığımız Veysel Öngören, uzunca bir suskunluk döneminin ardından yeni bir kitapla okur karşısında: "Dil, Estetik, Felsefe ve Tarih Bağlamında Şiir ve Yenilik". Adından da anlaşılacağı üzere Öngören, "sanat etkinliği ile düşünce planı arasındaki koparılamaz ilintiyi" tartışmak üzere yola çıkıyor. "Edebiyatımızı bir nesne olarak belirleyebilme gereği ve bu nesne üstünde düşünme girişimi her zaman bir gereksinim olarak karşımıza çıkıyor." diyen yazar, başta şiir olmak üzere edebiyatın temel kavram ve ilişkiler toplamını titiz bir anlatımla elden geçiriyor. Kitapta "genç şiirimiz"in özelliklerinin yanı sıra, Nâzım Hikmet, Hilmi Yavuz, A. Kadir gibi ustalar da derinlemesine inceleniyor. Otuz üç sayfalık Nâzım Hikmet incelemesinde, şairin geleneğe yaslanma ve yeniye yönelme tahtırevallisinde destek noktasını hangi estetik tercihlerin oluşturduğu taıtışılırken, daha önceki Nâzım değerlendirmelerinde gözden kaçan unsurlara da ışık tutuluyor. Yazann Lukacs ve Dostoyevski'yi de yeni yaklaşım ilkeleriyle ele alan yazılan, Türk romanı üzerine düşüncelerini sergilediği bir başka yazıyla bütünlük taşıyor. "Eleştiri, edebiyatın gene edebiyaü sigaya çekişidir" diyen Öngören, "Semantik Tutarlık" başkldı geniş incelemesiyle de şiirimizi dil ve imge kullanımı yönünden "sigaya çekiyor". Veysel Öngören'in kitabı, nicedir kapsamlı incelemelerin yapılmadığı edebiyat ortamı için gerçek bir kazanç. tstanbul'un Kalbini Çalan Dansözler/ Aktn Ok/ Broy Yayınlan/ 255 s. "Çocukluk denizinin kumlannı kanştırdığım zaman, bir yerlerden rengarenk kostümlü bir dansöz çıkıyor. Onu nerede gördüğümü anımsıyorum!.. Hatta kalçalannı sallarken yarattıklan sarsıntı yüzünden, hem de elin günün içinde ortaya çıkıp dans ettikleri için Allah'ın onlar kızıp yeri göğü titretmesi yüzünden!" Dansözlerden söz açınca hemen herkesin kafasında beüren imgeyi böyle anlatıyor Akgün Akova kitabın arka kapak yazısında... Akın Ok, izlerken kendimizden geçtiğimiz, ama günlük hayatın hiçbir diliminde dramlannı merak etmediğimiz dansözleri ele alıyor bu kitabında. Eski Mısır'dan başlayarak Hindistan'dan bütün dünyaya Çingelener sayesinde yayılan mesleğin tarihçesini, Konya'daki "oturak alemi"yle de bağ kurarak günümüze taşıyan kitabında, Akın Ok, daha önce 2000'e Doğru dergisinde ele alınan "Orduda Muzır Aç Aç Geceleri"ni de vurgulayarak, eğlence dünyasının şiddet öğesine dikkatimizi çekiyor. Magazin basınından örneklerle "dansözlerin aşağılanması" konusunu da tartışan Akın Ok, günümüzün önde gelen bütün dansözleriyle yaptığı söyleşilerde, onlann mesleki ve özel dünyalanna ışık tutuyor. Kitapta aynca Nâzım Hikmet ve Akgün Akova'dan konuya ilişkin birer şiir, Çelik Gülersoy, Sermet Muhtar Alus, Bedri Baykam, Cahit Berkay, Yusuf Kurçenli, Murat Akkaya, Kaan Arslanoğlu, Saffet Uysal, Selçuk Başar, Tank Tezer, Osman tşmen, Yeşim Ustaoğlu, Sevingül Bahadır, Uğur Başar, Engin Yörükoğlu ve Behlül Vural'ın yazılan yer ahyor. Sana Tiitün ve Tespih Yolluyorum/ Füsun Özbilgen/ Broy Yayınevi/ 205 s. "Yıl: 193419351936... îstanbul'da Tepebaşı, Gül Apartmanı. Üç arkadaş, üç sanatçı, üç yürek, üç insan burada sıkça bir araya geliyor... Semiha Berksoy: Billur gibi bir ses, şakıyor. Nâzım Hikmet: Büyük şair, mısralan hançer gibi. Fikret Muallâ: Rengc ahenk katıyor. "Kitaba böyle başlıyor Füsun Özbilgen. Daha sonra Nâzım Hikmet, Kemal Tahir ve Dr. Hikmet Kıvılcımlı'nın Semiha Berksoy'a yazdıklan ortaklaşa mektubun çarpıcı etkisiyle soluk soluğa kitabın sonuna götürüyor okuru. Berksoy'un Nâzım ve Mualla ile mektuplaşmalanna, kimileyin tutkulu bir aşka dönüşen dosduk anılarına tüm aynntılanyla yer verilen kitap, anılar toplamı olduğu kadar, bir sanatçının senaryo tadında otobiyografisi niteliğini de taşıyor. Gazeteciliğinin verdiği yalın ve akıcı anlatım ustalığıyla bize Cumhuriyet'in ilk yıllannın sanat tutkusunu ve sanata yönelik saygıyı bugünlerde yaşama, günümüzle kıyaslama olanağı da saglayan Füsun Özbilgen'in bu yapıtı için Fatih Özgüven şunlan söylüyor: "...hiçbir şey atlamadan, hiçbir anı kaçınlmadan yaşanmış bir hayat Semiha Berksoy'un hayaa. Cumhuriyet kuşağından bir kızın, herkesin hâlâ korka çekine yaşadığı, sümsük bir 'ne şiş yansın, ne kebap'çılıkta direndiği sevgili Türkiye'mizde böylesine geniş ve cesur yaşamış olması, üstelik de yaşadığı her anın tadını çdcarmış ve çıkanyor olması, kendi başına bir mucize bence..." Şimdi aramızda olmayan, Nâzım'ın çilekeş tarihçisi Kemal Sülker'se şöyle diyor: "Sanınm ki Nâzım, bu doyurucu ve duygulandına kitabın içeriğiyle sanki yeniden Istanbul'a geldi, okurlannın arasında gezindi, dostlanyla konuştu." 80'li yıllarda Nâzım Hikmet üzerinde gizli bir sansür uygulandığı sırada bir bölümü Cumhuriyet Gazetesi'nde (1985) yazı dizisi olarak yayımlanan kitabın, uzun bir aradan sonra yeniden yayımlanması günümüz okuru için bir kazanç... Demokrasi Nedir?/ Alain Touraine/ Çeviren: Olcay Kunal/ Yapı Kredı Yayınlart/ 303 s. Türk okurunun ilk kez Modernliğin Eleştirisi'yle tanıdığı alan Touraine'in bu kitabının devamı niteliğindeki Demokrasi Nedir? adlı kitabı da yayımlandı. Toplumbiüm alanında saygın bir yere sahip olan ve sürekli yetkin kitaplara imza atan Touraine, bu kitabında can alıcı bir soruya yanıt anyor. "Demokrasinin Üç Boyutu", "Modern Demokratik Anlayışın Tarihi", "Demokratik Ekin", "Demokrasi ve Gelişme" başlıklan altında, açık' CUMHURİYET KİTAP SAYI 409 J