Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0 K U R L A RA Semih Balaoğlu, 1928 yılında îstanbul'da doğdu. Iitk Liscsi ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde okudu. Akademinin grafik hölümünden mezun oldu (1952). İlk eseri Akbaba'da yayımlandt(1943). Türkiye'de üçboyutlu karikatürü gerçekleştiren ilk sanatçt olan Balaoğlu'nun seramikle yattığıkarikatürleri üçytlarka arkaya îstanbul ve Ankara'da sergilendi (1964, 1965 ve 1966). 1969 yılında iki arkadaşıyla Karikatürcüler Derneği'ni kurdu ve yedi dönem derneğin başkanlığım yaptı. 1996 yılında derneğin Onursal Başkanı oldu. Balaoğlu aynca 1973 ve \978yülan arastnda Türkiye Gazeteciler Sendikası'ntn Genel Baskanlığı'nda da bulundu. Bugüne kadar yedisi yurtdtşında olmak üzere (Skopje 1972, Paris 1975, New Castle 1978, Frankfurt 1981, Melboume, Sydney ve Canberra 1994) 54 kisiselsergi açtı. Meslek yaşamtnda yurtiçi ve dtşında 41 ödül kazandı. Gümüş Güvercin (Skopje), Altın Madalya (Pescara), Altm Palmiye ve Gümüs Hurtna (Bordighera), Türkiye Iş Bankası Büyük ödülü, Abdi îpekçi Barış ve Kardeslik Ödülü, TUYAPOnur Ödülü, Karikatür Vakft Onur ödülü bu Ödüllerin bazılartdtr. Balaoğlu, Gabrovo Mizah Evi'nin yapttğı oylama sonucu dünyanın b'nde gelen 106 çizerinden biri olarak kabul edildi. îlalya'da Tolentino, Bulgarhtan'da Gabrovo, îsviçre'de Baselve Polonyada Varşova Karikatür Müzeleri'nde eserleri vardır. 17 karikatür kitabt yayımlanan Balaoğlu'nun Güle Güle Îstanbul adlı eseri Italya'nın Pescara kentinde yapılan karikatür kitaplan yarışmastnda birincilık ödülü kazandı. Akbaba, Amcabey, Tas, Akşam, Vatan, Dünya, Tercütnan ve Hürriyet gibi birçok dergi ve gazetede çalışan Balaoğlu halen günlük bir gazetede çiztnektedir. Çizgimizın bu büyük ustastyla yaptığtmtz söyleşiyi ilgiyîe okuyacağtmzı biliyoruz. Bolkitaplı günlerl... Selim lleri'nin denemeleri Sepya Mürekkebiyle Yazıldı Bütün 'mustaripler' şiirlere, romanlara, kitaplara sığının yeniden. "Sepya Mürekkebiyle Yazıldı"yı da okuyun bu arada. 'Mustaripler', edebiyat müptelaları yalnız olmadıklarını görecekler. Kitabı bitirdiğinizde arka kapak yazısını belki yeniden okuyacaksınız: "Bütün bunları yalnızca Selim Ileri yazabilirdi... ESER DEMİRKAN dar'daki evde geçen korkulu geceyi kimseye anlattı mı, yanında biri var mıydt? Gece herhalde karanlık ve ıssızdı." Oykünün devamı okurun hayal gücüne bırakılmış sanki. Anmadan geçemeycceğim. Selim Ileri bunu, Hatırlıyorum'da da yazmıştı, ilk okuduğum andan beri beni nep etkilemis ve düşündürmüştür. Selim tleri, Dosdukların Son Günü ile Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazanır, ama olaylı ve kırıcı bir ödül töreni yaşanır. Attilâ Ilhan'ın, yazarımızı teselli için söylediği sözler çok çarpıcı bir gerçeği dıle getirir: "Çoğu zaman üç beş kişi için yazdığımızı sanırız, onlar bızt okumazlar. Asıl seslendıklerimiz, hıçbır zaman tanımayacağımız,'başka üç beş kışidir" (s. 60). Sepya Mürekkebiyle Yazıldı'yı okurken size seslenildiğini, belki de aslında seslenenin kendiniz olduğunu hissediyorsunuz. Anılar Selim lleri'nin olsa da, değerlendirmeler, hüzünler, dilekler, özlemler hepimizin oluyor. Fikret Adil'in okurları mustariplere benzetmesine gönderme yaparak, "edebiyatın eski tadı yok, 'mustaripler' yapayalnız" (s. 78) diyor Selim Ueri. Aslında edebiyatın eski tadı hâlâ var sevgili Selim tleri. Hâlâ, Nahid Sırrı'yı, Samet Ağaoğlu'nu okuyanlar var. Hâlâ, siyah beyaz filmlere, romanlara ağlayanlar var. Hâlâ, mektup yazanlar, heyecanla karşılık bekJeyenler var... Sayıları az da olsa 'mustaripler' var, yapayalnız değiller aslında; yalnızca birbirlerini fark etmiyorlar o kadar. Bunun için, "Dünyanın bütün yalnızları birleşin" diyesim geliyor; ama, olmaz biliyorum. Özdemir Asaf da söyledi ya, "yalnızlık paylaşılmaz" En iyisi, bütün 'mustaripler' şiirlere, romanlara kitaplara sığının yeniden. Sepya Mürekkebiyle Yazıldı'yı da okuyun bu arada. 'Mustaripler', edebiyat müptelaları yalnız olmadıklarını görecekler. Kitabı bitirdiğinizde arka kapak yazısını belki yenidenokuyacaksınız: "Bütün bunları yalnızca Selim Ileri yazabilirdi... yazdı da". Ve siz de benim gibi şunu söyleyeceksiniz: "Bütün bunları yalnızca ben okuyabilirdim... Okudum da." • Sepya Mürekkebiyle Yazıldı / Selim llert /öğlak Yayınlart / 197 s. Kttaptara nğmmak S elim lleri'nin denemeleri 'bunlar'... Anılar, anımsayışlar; tiyatro, sinema yazıları ve sanatçı portreleri... Incelikli bir Selim 1leri duyarlılığıyla ve 'sepya mürekkebiyle yazılmışlar'. Peride Celâl'den Aliye Rona'ya; Nahid Sırrı'dan Attilâ llhan'a pek çok sanatçımızı buldum bu yazılarda. Sayfaların birinde şair Nigâr Hanım'ı, Saray'dan bağlanacak maaşı bekler buldum. Başka bir sayfada, "elınde mavi ispirto sisesi, ama hâlâgüzel, hâlâ mağrur, üstü başı hırlımpırtım" bir Cahide Sonku'yla karşılaştım içim burkularak. Yakup Kaari'nin, Tanpınar'ın, Haldun Taner'in peşine takıldım. Çolpan îlhan'lı, Belgin Doruk'lu, Ayhan Işık lı siyah beyaz filmlere bir kez daha gözyaşı döktüm. Hummalı ilkgençlik okumalarımı andım ben de. Selim 1leri, Reşat Nuri'nin Akşam Güneşi romanını ağTayamadan, büyük bir acı yoğunluğuyla okumuş, bense Çalıkuşu'nu deralarca içim kanayarak, gözyaşlarımı tutamadan okumuştum. Sepya Mürekkebiyle Yazıldı kapakta da belirtüdiği gibi bir deneme kitabı; ama kimizamanöykü r.ulınd.nlınemeler.. Hüzün lü, özlenen bir 'geçmiş zamanın peşinde' yazılmışlar çünkü. Hüseyin Rahmi'nin, Samet Ağaoğlu'nun, Mahmut Yesari'nin ve uzaklaşan, silinen pek çok yazarımızın kitaplarını dönüp yeniden okuma isteği uyandırıyor kişide. Öykü tadında denemeler dedim ya, özellikle Afife Jale'nin anlatıldığı bölümde bunu derinden hissettim. Bütün yasaklamalara ve engellemelere karşın Afife sahneye çıkar. Perde arasında "kendisinı tevkıf için" polislerin geldiğini işiten Afife bir arkadaşının yardımıyla oradan kaçar. Sonrasını Selim Ileri'den dinleyelim: "Genç aktrtstin yanında kim olduğunu artık hıçbtr zaman öğrenemeyeceğımız 'genç bir erkek arkadaş't vardır Birakraba çocuğu, bir tanış, bir sevgıli? Afife'yi elinden tutar, bırlikte makıne daıreüne inerler ve oradan bahçeye çıkarak kaçarlar Afife Üsküdar'daoturmaktadır; 'bir otomobille eve gittitn ' Üskü Oykü tadmda denamelep Aşk ilacı mı. aşk parolası mı? da' aşk yüceltilmektedir. Izleksel açıdan aşka melankoli çizgisinde yaklaşılıyor, ancak yaşam da birçok boyutuyla kucaklanıyor. lçinde 'aşka dair' çok şey bulunan ve şiirsel dille yazılan İNOKİN, birbirinin benzeri bir gecelik ilişkilerin aşk diye algdandığı günümüzde, geçmişte kalan gerçek aşklara özlemin romanıdır." tNOKIN çocukkık aşklarından tutun da Binbir Gece Masalları'na değin çağrışımlar yaratan bir roman. Evet, aşk, ama aşkı nasıl anlatıyor? Yazar, olaya bir bilmece kurgusu ile girmiş. Bilmece İNOKİN, ama nedir bu ad? Gerçekte roman yalın bir mektup biçiminde dife getiriliyor. On bölümden, yani on mektuptan oluşan bir roman. Aşk ve roman, aşk ve mektup... Şimdi yazarın roman dünyasına eğilelim: Tarihsel ve destansı bağlamdan getirilen aşk duyguları, düşünceleri, açılımları güncel ve şiirsel bir yaklaşımla sunuluyor. Hani bir söz vardır çocukların dilinde: Çin işi, Japon işi, bunu yapan iki kişi." Aşk, kadın ve erkek... Romanın başkişilerinden kadın bir psikiyatristtir, erkek ise felsefeci. Ruhsal yönelimleri de içeren romanda felsefi çözümlemeler de kendini duyumsatır. Romanın belkemiğini oluşturan etmen, kimlik olarak belirir. Erkek TürkErmeni kökenli olmasına karşın çağa evrensel açıdan bakar, kadın Kürt kimliği ile dar ulusal bir yaklaşımı yeğler. Bu konuda eyleme girişecek denli gözü pektir, ama güç koşullar altında dönmeyi içine sindirecek denli de güçsü?dür. Bütün bu olaylar yaşandıktan sonra yine buluşma söz konusu olabilecek midir? Bu soru ile okurlara bırakılır İNOKlN. Şimdi, hiç kuşkusuz roman yazmanm, çağa tanıklık etmenin, olay ve olguları çözümlemenin güçlükleri ortada. Yazar, kuUandığı dilin ayrımlarına özen göstererek bir anlamda düşünsel, duygusal bir anlamda dilsel, anlatımsal bir tünelden geçerek okurların karşısına çıkıyor. Şunu hemen belirtmekte yarar var: Yazar, öykü, röportaj, anı, deneme, inceleme, araştırma süzgeçlerinden geçirilmiş bir bakış ve yaklaşımla bu romanı noktalarken yeni umutlara da ipucu veriyor... • İNOKÎN Bir Aşk Bilmecesi / Çetin Yiğenoğlu/ Çağdaş Yayınlart/1997 SAYFA 3 Çetin Yiğenoğlu'ndan "tnokin" TURHAN GÜNAY Imtlyaz sahlbl: Berin Nadl o Basan ve Yayan: Yeni cün HaberAiansıBasınve Yaymcılık A.ş. oCenelYayın Yönetmenl: Orhan erlnç o Genel Yayın Koordlnatörü: Hlkmet Cetlnkaya OYazılsleri Müdürteri: Ibrahlm Yıldız, CHnç Tayanç < sorumlu Müdür Flkret lltdz oYayın Yönetmenl: Turtıan Cünayocraflk Yönetmen: Dttek llkorur o ReMam: Medya C KI1AP T NOKİNBir Aşk Bilmecesi, bir ilk roI man. Konusu yaza yaza bitirilememiş, JL dillerde dolaşan, uğruna nice can verilmiş bir kavram. Bütün insanlığı kucaklayan bir olay. Evet, gerçek anlamda bir olay! Çetin Yiğenoğlu'nun kaleminde nedir aşk ve aşk romanı? Kısa adıyla İNOKİN, aşkı birçok yönüyle irdelemeyi amaçlayan bir çalışma. Kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısı da buna işaret ediyor: "İNOKÎNBir Aşk Bilmecesi" melez, ama Kürt kimliği baskın kadınla melez, ama Türk kimliği Daskın erkek arasındaki aşkın öyküsüdür. İNOKİN'de 'paranın en yüce değer olduğu, insan ilişkilerinin metalaştığı, aşkın öldüğü küreselleşme çağın409 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI