Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0 K U R L A RA Edebiyatımıza 1977 yılında çeşitli dergilerde yayımladıg'ı öykuleri ile giren tndAral, şiiri öyküde dengelemeyi bilen bir öykücü oîarak değerlendirilmisti. Anlattıklanyla çeşitli kesim ve çevrelerdeki kadınlan mutsuz kılan kural, gelenek ve baktş açılannı yargılarken dışta durması, kadınltk durumunu objektifbir bakış açısıyla incelemesi ile dikkatleri çeken yazar, dörtöykü kitabının ardından uzun bir sessizlik dönemi geçirmiş bu sürenin sonunda da bir romanla akmıştı okurlannın karşısına. Bu ilk romanından sonra da roman yazmayı sürdüren înci Aral "HiçbirAşk Hiçbir Ölümh adlı romanında yine kadın sorunlartyla ilgileniyor. Farklı kuşaktan iki kadıntn, anne ile kızıntn, aralanndaki ilişkiyi sorgulaytşları, înci Aral okunannı memnun edecek düzeyde. înci Aral'la son romanı üzerine konuştuk. Kasım ayında gerçekleştirilen TÜYAP 16, htanbul Kitap Fuarı bu ytlyabancı konuk yazarlar açısından bir hayli zengindi. Bu yazarlardan biri de ıtalyan edebiyatımn son dönemdeki en parlak isimlerinden ulan Mario Luzi idi. "Simone Martini'nin Dünyevîve Setnavt Yolculuğu" adını taştyan son kitabı dilimizde de yaytmlanan Mario Luzi ile kitabının çevirmeni Işıl Saatçioğlu hayli ilginç bir konuşma gerçeklestirdi. Bol kitaplı günlerl... TURHAN GÜNAY "Katafalk", "Anıtkabir", Bruno TautveEmin Onat. Bir etkinlik, bir kitap. Atatürk icin düşünmek K Atatürk için hazırlanan "Katafalk" ve "Amtkabir"le bunların mimarları Bruno Taut ve Emin Onat bilimsel bir dizi etkinliğin konusu oldu."Atatürk İçin Düşünmek" kitabında Katafalk ve Anıtkabir'le ilgili olarak ilk kez kapsamlı bir monografik çalışma erçekleştirildi. Emin Onat akkında ise yine ilk kez biyografik bir çalışma yapıldı. I Bruno Taut Emin Onat A " ' ^Ç' Düşünmek" kitabı, j \ Atatürk'ün ölüm yıldönümü neJL A. dcniylc düzenlenen bir dizi etkinlik kapsamında yayımlandı. Milli Reasürans tarafından organize edilen, Anadolu Hayat Sigorta vc Goethc InstitutlstanbuJ tarafından desteklenen etkinliğin amacı Atatürk'ü alışıldığı gibi değil, bilimsel bir etkinlikle anmak olarak açıklanıyor. Konu olarak Atatürk'ün ölümü üzerine TBMM önündeki tören için yapdan "Katafalk" ve daha sonra inşa edilen "Anıtkabir" seçilmiş. Kitapta bu eserler mimari ve sanatsal açıdan değerlendiriliyor. Aynı zamanda bu eserleri tasarlayan ve bugün hayatta olmayan mimarlar Bruno Taut ve Emin Onat'la ilgili makaleler de yer alıyor. "Neden böyle bir etkinlik ve kitap" sorusuna Milli Reasürans Sanat Galerisi Yöneticisi olan ve bu etkinliğin koordinasyonunu üstlenen Amelie Edgü'nün verdiği cevap: "Çiinkü yazı kalıcıdır" oluyor ve şunlan belirtiyor: "Bruno Taut ve Emin Onat konusunda örnek vermek istiyorum. Bruno Taut 1933 'te Hitler iktidara geldiğinde düşüncelerinden dolayı Almanya'dan uzaklaşmak zorunda kalmıştı. Bir süre Japonya'da kaldıktan sonra Türkiye'ye geldi, önemli çalışmalar yaptı ve Katafalk'ı inşa ettikten kısa bir süre sonra da îstanbul'da öldü. Döneminin önemli mimarları arasındaydı. Proje için çalışmalar başladığında Almanya'da üç üniversitede üç Taut uzmanı profesörle ilişki kurduk. Hepsinin Taut üzerine sayısız çalışmalan, arşivlcri vardı. Bunlardan birini, Prof. Kristiana Hartman'ı Istanbul'a, serginin açılışına davet ettik. Prof. Bernd Nikolai ve Prof. Manfred Speidel'in makalelerine ise kitapta yer verdik. Ote yandan kısa süre kaldığı Japonya'da da Taut çok iyi tanınıyordu. ı lakktndakitaplaryayımfanmış, sergilerdüzenlenmişti.Japonlaronun kendiieri için önemini çok iyi anlamışlardı. Kitapta bu izlenimleri yansıtmak üzere, lstanbul'da doktora yapan bir Japon öğrencinin, Miyuki Aoki'nin yazısına yer verdik. ££ tat r t n Katalaft'nöyküşü Amelie Edgü, daha sonra: "Ote yandan geliyoruz Türkiye'ye" diyor ve şunlan açıklıyor: "Taut Türkiye'de kısa bir süre yaşayabildi. Ama etkin bir mimari çaba içinde oldu. Aynca mimarhk eğitiminin kurulmasında taıtısılmaz belirleyiciydi. Katafalk belki onun çalışmalan içinde çok mütevazı sayılabilecek bir eseriydi ama mimari değerinden daha çok yorumsal değeriyle, tasanmıyla önemliydi, anlambydı. O sadece Atatürk için önünde tören yapılacak bir katafalk tasarlamamıştı, o Atatürk'ü nasıl gördüğünü, nasıl hissettiğini ifade etmişti. Onun katafalkında 'ölüm yoktu. Atatürk ün tabutu bembeyaz bir arka plan ve çiçekler içindeydi. Amelie Edgü'nün açıldamalarına göre Bruno Taut'un Katafalk'ı yapışının öyküsü çok dramatik. Taut, kendisinden Katafalk'ı yapması istendiğinde hastadır. Ama, 'Kader bana bu görevi verdi' diyerek sorumluluğu üstlenir. Gece gündüz çalışarak Katafalk'ı tamamlar. Yapdan para ödemesi teklifini de kabul etmez. Sadece çocuklanna 408 bırakmak üzere bir belge ister. Katafalk onun son eseri olur. Bir bakıma bu eseriyle kendisini kabul eden ve yeni bir yurt olarak benimsediği Türkiye'ye borcunu ödemiştir ve Atatürk'ten kırk gün sonra ölür.. Amelie Edgü bundan sonraki gelişmelcri şöyle anlatıyor: "Hükümet Taut'un Edırnekapı Şehitliği'ne gömülmesine izin verdi. Böylece ona verilen değer de ortaya konmuştu. Arkadaşları mezar taşının üzerine doğum ve ölüm tarihleri ile bir ayak izi işlediler. Yani 'Dünyamızda iz bıraktın' diyorlardı. Şimdi, elü dokuz yıl sonra sormak gerekiyor, değer verilen Taut'tan bir iz var mı? Yok... Şehitliğe gömdürerek, ayak izi işleyerek ona bir değer verilmiş mi oluyor? Hayır... Çünkü Taut'u, mrakın halk onun kurduğu okuldan yeni yetişen mimar kuşağı bile hatırlamıyor. Ama öte yandan Japonya'da iz bırakmış, Almanya'da iz bırakmış. Neden? Çünkü insanlar onu merak etmişler, araştırmışlar, değerlendirmişler, yorumlamışlar ve yazmışlar, evet yazmışlar... Sergiler, sempozyumlardüzenlemişler. Böylece iz bırakmış. Turkiye've bakıyorsunuz, ölümünden sonra yazılmıs bir iki kısa makaleden başka bir şey yok. Kurüuğu okulda çalıştığı salona verilen adı da bir süre sonra kaldınlmış. Böylece Taut Türkiye'de kaybedilmiş. Taut'u bize tekrar hatırlatmak için çabalar Almanya'dan gelmiş, îstanbul'da, 1982 yılında kapsamlı bir Taut Sergisi hazırlanmış,. Ona da ilgisiz kalınmış. 'Atatürk İçin Düşünmek' kitabında yer alan Taut bölümü bu konuda bugüne kadar yapılmış, kapsamlı diyebileceğimiz tek çalışmadır. Bu çalışma Taut'un iz bırakmasını sağlayabilecek mi? Bilemiyorum, ama cn azından izlcrinin silinmemesini sağlayacak, bunu biliyorum." Amelie Edgü, daha sonra Emin Onat ve Anıtkabir'i tartışıyor. Ortaya çıkan sonuç düşündürücü: "Emin Onat çalışmalan başladığında Taut'a benzer bir durumla karşılaştık. Hatta Onat'ın durumu daha da trajikti. Emin Onat da Türk mimarlığı için çok önemli bir isim. Mimarhk eğitiminde kurucular arasında. Parlak bir hoca. Döneminde mimari eğilimlerin belirlenmesinde bir ağırlığa sahip. Ve Türk mimarisinin en anlamlı yapısı olan Anıtkabir'in mimarlarından biri. Emin Onat'la ilgili olarak da ölümünden sonra hazırlanmış küçük bir anı kitapçığından başka bir yayım yoktu. Onunla ve Anıtkabir'le ilgili bütün belgeler bir yangında yok olmuştu. Yaptığı yapılar bile belli değildi. Ârkadaslarımız bunları uzun çabalar sonucu listeleyebildiler. Hiçbirisinin orijinal projesi yoktu. Ancak fotoğraflayabildik. Aüesinin yardımıyla oldukça kapsamlı bir biyografi hazırlayabildik. Eğer ölümünden 36 yıl sonra Emin Onat'ın yapı listesi bile bilinemiyorsa ondan geriye ne iz kalabilir ki? Kitaptaki 'Emin Ûnat' bölümü de onun hakkında bugüne kadar yapılmış en ciddi çalışma oldu. Hâlâ hayatta olan eşi Hilde'nin kitabı ve sergivi görünce: 'Demek ki ben 91 yaşıma kadar bugünü görmek için yaşamışım' şeklinde ifade ettiği tepki çok uyarıcı olmalıdır." "Atatürk İçin Düşünmek" etkinliği ve kitabı, Türk mimarlığı ve kültür hareketleri içinde önemli konumlara sahip olan Bruno Taut ve Emin Onat'ın bıraktığı izleri tümüyle kaybolmadan bir daha belirginleştjriyor. Etkinliklerin bilimsel yönetimini üstlenen Prof. Afife Batur, kitaptaki "Atatürk îçin Düşünmek" başlıklı sunuş yazısında şunlan beürtiyor: "Çok önemli saydığımız bu iki yapıtı (Katafalk ve Anıtkabir) inceleyip tanıtma proiemiz, daha başında çok önemli bir engelle başladı: Gerek Katafalk'ın gerekse Anıtkabir'in özgün projeleri yoktu. Daha doğrusu yok olmuştu. Bizden önce arayanlar da Dulamamıştı. Bizleri 'Çağdaş uygarlığa davet eden Atatürk'ün ülkesinde onun Anıtkabir'inin projesi ve açılan uluslararası yanşmaya katılmış müelliflerin projeleri kayboîmuştu. Bu kayıp çağdaşlığın ve uygarlığın göstergelerinden biri olan belgeleme bilincinin ve metodlarının ülkemizdeki durumunu gösteren çarpıcı ve herhalde utanç verici bir örnek olarak kaydedilm eliy d i." "Atatürk tçin Düşünmek" kitabında Prof. Doğan Kuban'ın "Atatürk'ü Düşünmek" başlıklı şunuş yazısı, Prof. Afife Batur'un "Katafalk: Ölümün Draması/Duygusal ve Zarif", "Anıtkabir: ÜslupÖtesi vc Zaman Dışı Bir Tasarım veya Büyük Ölümün Patetik Yontusu" başlıklı inceıemeleri yer alıyor. Etkinliklerin yönetimini üstlenen Murat Ural ise "Anıtkabir'de Sanat: 'Büyük Acı'yı Estetiğe Dönüştürmenin BilinciA^alın ve Insani" başlıklı yazısında Anıtkabir'deki plastik eserleri ve süslemeleri inceliyor, bu eserlerin Türk sanatı ve mimarisi içindeki yerini ve etkilerini tartışıyor. Kitaptaki Taut bölümü Bülent Tanju tarafından hazırlanmış. Bu böli'vmde Bernd Nikolai ve Manfred Speidel'in makaleleriyle birlikte, Miyoki Aoki'nin ''Japonya'daki Bruno Taut" yazısı ve Bülent Tanju'nun Taut'un Türkiye'deki çaLşmalannı inceleyen "Türkiye'de Farklı Bir Mimar" başlıklı yazısı yer alı•or. Emin Onat bölümü ise Ayşe Kantarcıoğu tarafından hazırlanmış. Bu bölümde "Emin Onat: Kurucu ve Mimar" başlıklı inceleme, biyografi ve yapı listesi yer alıyor. Ayrıca Onat'ın önemli yapıları da fotoğraflar eşliğinde mimari bakımdan değerlendiriliyor. Kitabın " Anılar/Tanıklıklar" bölümünde ise Prof. Nezih Eldem ile heykcltraş Hüseyin "Anka" Ozkan'ın anılannayer verilmiş. Kitap Türkçe Almanca ve tngiÜzce olarak hazırlanmış. • Çağdaşfe^ı ve uysarağm göstargeleri Imttyaz Sahlbh Berin Nadi 0 Basan ve Yayan: Yenl Cün Haber fjansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. O cenel Yayın Yönetmeni: Ortıan Erinco Cenel Yayın Koordlnatörü: Hlkmet çetlnkaya c Yazılşlerl Müdürierl: Ibrahlm Yıldız, Dlnç Tayanç osorumlu Müdün Flkretllklz < Yayın Yönetmeni: Turhan GünayoCrafik Yönetmen: Dllek llkorurc Reklam: Medya C KftTM* l Bruno Taut'un tasariadığı katafalk. Tan cazetesl 22 Kasım 1938. Atatürk İçin Düşünmek / Mıllı Reasürans Sanat Galerisi Yayınları /155 s SAYFA 3 CUMHURİYET K İ T A P SAYI