Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sosvalist tramvavın km ezdHi Kitap ECE TEMELKURAN £{ "T"^v evrim heryerde ve herşeydeI ldir. Sınırsızdır. En son devI J rim, en son sayı yoktur. Toplumsal devrim sınırsız sayıdaki sayıların yalnızca biridir; devrim yasası toplumsal bir yasa değil, çok daha büyük bir yasadır. Kozmik, evrensel bir yasadır tıpkı enerjinin sakınımı ve eneriinin dağılıp kaybolması (entropi) yasaları gibi Devrim yasası kızıldır, ateşlidir, ölümcüldür; ancak bu ölüm yeni yaşamın, yeni bir yıldızın doğması anlamına gelir. Entropi yasası ise buz mavisidir; gezegenler arasındaki soğuk sonsuzluklar gibi. Alev, kırmızıdan düzenli, ılık bir pembeye döner; artık ölümcül değil ranattır. Güneş yaşlanıp bir gezegen olur; üzerine otoyollar, dükkânlar, yataklar, fahişeler ve zindanlar yerleşir: Yasa bu. Ve eğer gezegen gençliğine geri döndürülecekse ateşe verilrneli, evrimin arızasız yolundan çıkanlmalıdır: Yasa bu." (Yevgeni Zamyatin, Edebiyat, Devrim, Entropi ve Başka Meseleler) Bülent Somay'ın Metis Yayınları'ndan çıkan "Geriye Kalan Devrimdir" adlı kitabı böyle bir alıntıyla başlıyor. Alıntının alındığı yazarın Sovyet devriminden sonra "aforoz" edilen bir devrimci olması ise bir tesadüf değil. Çünkü Somay, "iman edenlerden" değil, "münkir olmadan eleştirenlerden'; kendisini böyle tanımlıyor. Çeşitli dergilerde 19851991 ydları arasında yayımlanan denemelerinin biraraya toplandığı kitap, Türkiye'de sosyalist kesimin en ağır mağduriyet psikolojisini yaşadığı dönemde yaşananlara tarih düşüyor diyebiliriz. Harfler biraraya topfandığında, Somay'ın deyimiyle "etektekini dökme hem de başkalarının eteklerinden dökülenleri görüp, bunlardan etkilenerek yeni alanlara, yeni ufuklara açdma" döneminin tartışma başlıklarını ortaya koyuyor. Somay, durduğu yerden baktığı yeni ufukta "devrim ve düzenin geçtiğimiz yüzyıllarda olduğundan daha rarklı failler, daha farklı sözlerle bir kere daha karşı karşıya gelmesine tanık olunacak" cümlesini görüyor. Ve sonraki cümlelerde kitabı şöyle tanımlıyor: "Böyle bir döneme girerken herşeye rağmen yine de Marksist ve Devrimci kalmanın olanaklı olabdeceğine inandığım için, ama bu inancı bildirmenin yetmediğini, hangi temelde varolabileceğinin Ule de belirtdmesinin zorunlu olauğunu düşündüğüm için, bir konum de Bülent Somay'dan "Geriye Kalan Devrimdir" Bülent Somay'ın Metis Yayınları'ndan çıkan "Geriye Kalan Devrimdir" adlı kitabı, Somay'ın çeşitli dergilerde 19851991 ydları arasında yayımlanan denemelerini biraraya topluyor. Türkiye'de sosyalist kesimin en ağır mağduriyet psikolojisini yaşadığı dönemde yaşananlara tarih düşüyor diyebiliriz "Geriye Kalan Devrimdir" için . Bülent Somayın kitabı, umuda yetmeyen ama umudun ya$andığı yer. SAYFA 10 ğerlendirmesine gerek duydıım." Somay, eski yazılara dönmeden önce bir cümle üzerinde mutabakata varmak istiyor sadece: "Bir düzen olarak sosyalizm sona erdi; geri kalan Devrimdir!" 1930'lar civarı, yer Moskova. tlk "Sosyalist Gerçekçi Yazarlar Kongresi" toplanıyor. Dünyanın dört bir yanından sosyalist yazarlar davetli. Jdanov okulundan Sovyet yazarları, "sosyalist gerçekçiliğin ilkelerini açıklıyorlar. Olumlu, sosyalist işçi kahramanlar. Aydınhk, mutlu ve parlak bir 'Sosyalist toplum' tablosu, herşey yolunda, herşey güllük gülistanlık. Sosyalist yazarlara düsen tek şey bu 'natürmortu' uygun renklerle boyamak. Aragon dayanamayıp soruyor: 'Peki, sosyalist toplumda bir tramvay genç bir kızı ezerse buna ağıt yakılmayacak mı? Madem ki işimiz yalnızca güzeUeme ve koçaklama yapmaK, ağıta yer yok mu sanatımızda?' Ortahk Tcarışıyor, Jdanov öğrencileri bu dersi çalışmamış olduklanndan paniğe kapılîyorlar ve iş, hasta Gorki üstadı yatağında ziyarete kadar varıyor. Neyse, sonunda tek, tartışmasız ve resmi cevap densiz Aragon'a iletiliyor: 'Sosyalist toplumlarda tramvaylar gençkızlan ezmez.'" Bülent Somay, "'Şahsi' Bir însan Hakları Bildirgesi" başlıklı ilk yazısında böyle bir alıntıyı aktarıyor. Bu alıntıdan yola çıkarak, iman etmek yerine eleştirerek anlamayı anlatıyor Somay. "Üzgür Bir Eğitim İçin Münafık Düşünceler" başlıklı ve 1990 tarihli bir başka yazısında da "Ne için eğitim?" sorusunu soruyor yazar. Üretim için mi? Hangi üretim için? Devrim için mi? Hangi devrim için ve kim kimi eğitecek, nasıl eğitecek? Öyleyse diyor Somay, gelin bir sosyalist feminist olan yazar Shulamith Firestone'un "çocukluğun ilga cdilmesi" talebinden yola çıkatım. Belki şimdi 8 yıllık eğitim tartışmalarını yaşarken en çok okunması ve tartışılması gereken yazı bu. Çünkü Firestone'un özgür bir toplumda çocukluk, yaşlılık, erginlik gibi kavramların ortadan kalk ması gerektiğıne ılışkin görüşüne yer veriyor yazar ve bunu savunuyor. Çocukları bağnaz, yobaz yayümanın karanlığından kurtaracağız dıye 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimle bir başka muammanın içine, devletin ellerine mi bırakacaöız? Bülent Somay bunu sormuyor beîki, ama o günkü koşullarda sprduğu sorunun bugünkü karşılığı bu. Üzerine düşünülmesi hatta tartışmada iki belirgin tarafla birlikte en az onlar kadar hacimli bir biçimde yer alması gereken bir üçüncü fikir de bu olrnalı belki. 784 "Çünkü biliyoruz / Kötülüğe duyulan nefret bfle / Yüzünü çirkinIeştirir insanın / Ve adaletsizliğe duyulan öfke / Sesini çatallaştırır. Yazık ki / Dostluğun temelini atalım derken / Dostça olamadık kendimiz." (Bertolt Brecht Gelecek Kuşaklara) Bülent Somay'ın 1985 yılında yazdığı ve yayımlandığında da tartışmalara neden olan "Munalif Söylemin Şenlikleşmesi" başlıklı yazısı kitabın belki de en dikkat çekici bölümü. Yazının rotasını çizen de Brecht'in dizeleri, yani kötülüğe karşı öfke duyarken çirkinleşmenin çirkinliği. Somay, yazıyı şöyle bitiriyor: "Bizi öfkeli ve nüzünlü olrnaya iten koşulları tanıyarak ve onlara rağmen muhalefette bir senliği egemen lcılmamız, dünyayı yeniden kurma faaliyetine bugünden gülerek başmamız gerek. Şenlik bir olumsuzlama ve bir kabullenmedir; farkı, çeşitliliği kabullenme. Hüznün ve öfkenin renklerine de şenliğin çokrenkliliği içinde yer vardır. Şenlik, hüznü ve öfkeyi onları yalnız bırakmayarak yener. Şenlik, öğrenmektir. Sevgifi okur, ben bu yazdığım son dört cümleyi bu yazıyı yazma sürecinde öğrendim. Kendimden hâlâ umutluyum. Şenlik de yazmanın umuda yetmediği, umudun yaşandığı yerdir." Bülent Somay'ın kitabı da galiba son cümlenin bir tür karşılığı, umuda yetmeyen ama umudun yaşandığı yer. Hele ki, "Dans etmeyeceksem, devrimi ne yapayım?" diyenler için... • Geriye Kalan Devrimdir / Rülent Somay / Metis Yayınları / 168 s Kitap dünyasına açılan yeni birpencere vırguı gl •••••• W V Vipaul T ürkiyeli kitap okuru, yeni yayımlanmaya başlanan aylık bir kitap ve eleştiri dergisiyle karşılaştı içinde bulunduğumuz ayın başınaa: Virgül. ürhan Koçak'ın Geneı Yayın Yönetmenliği'ni yaptığı derginin Yazı Işleri Müdürlüğü'nü Mustafa Arslantunalı üstlenmiş. Orhan Koçak derginin amaçlarını şöyle açıklıyor "Başlarken" f adlı yazısında: "Virgül, tarihten doğa bilimlerine ve teknolojiye, edebiyattan antropolojiye, felsefeden folklora, bilimkurgu ve polisiye gibi popüler türlerden tıp ve psikiyatriye, üctisat ve siyasetten edebiyat kuramına, mimarkk ve şehirciliğe kadar birçok alanı bu alanlarda yayımlanmış kitaplankapsamayı amaçlıyor. Tartışma ve eleştiri yazılarına tanıtım yazıları kadar, hatta belki de daha çok yer vereceğiz. Virgül'de söyleşiler olacak. Deneme türünde yazdar da çıkacak, ama daha az; bunların belirtisel olarak nitelenebilecek bazı güncel konulara değinmesini ve kitaplarla büsbütün ilgisiz olmamasını da bekleyeceğiz. (...) Derginin her sayısını bir veya birkaç tema çevresinde örgütlemek, ama bu temalara bağL olmayan tanıtım ve eleştiri yazılanna da yer ayırmak istiyoruz. Şüpnesiz, bu temaları bir "dosya" anlayışıyla tek bir sayıda kapsamak ve tüketmek gibi bir iddıamız yok. Her konu, yeni kitaplar çıktıkça ve yeni yazdar geldikçe yeniden veya bir başka bağlam içinde ündemc gelebileceK." urkiye'de nitelikli kitap dergilerinin çoğalması dileğimizi zaman zaman dile getirdik ve getirmeye de devam edeceğiz. "Virgürde nitelikli bir kitap dergısı olarak çıktı karşımıza. Yayın dünyamızın hızlı gelişimi karşısınaa kitap dergilerimizin de nızlı bir gelisme göstermesini diliyoruz." Virgül"e üe bu yolda uzun ömürler diliyoruz. • KİTAP SAYI 401 C U M H U R İ Y E T