25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aykırı ve kederli şiiri ile Kapak konusunun devamı. len "yaşama tutkusu"dur. G e n e l e v Mektupları başlıgı altında yayımlanan 12 şiir, Şükrü Erbaş'ın en güzel şiirlerinden sayılmalarının yanında, sosyal bir konuyu dcrinlemesine şiirinc geçirmesiyle dc önemlidir. Şükrü Erbaş'ın şiirinden bunalımlan, çıkmazları, somnlan, burulmaları soyutlayamazsınız, onıın şiirini var eden nedenlcr bira/ da bunlardır. "Tenime yabancılaştım, etime/ Göğsüme kollarınıa kalçalarıma/ bacaklarıma yabancılaştım." diyen bir kadının dünyasının kapısını aralıyor Şükrü Erbaş. Kendine, acısına, scvgisine, insatı yanına yabancılaşan bir kadının dramının ııstaca şiire yansımasıdır Genelev Mektupları. Şukrü Erbaş ın bir başka güzel ve onemli şıiri dc Ben Şiir Yazmazsam başlığını tasıyor. Şükrii Erbaş bir şiir tariHylc başiıyor şiırine: "Gece, yalnızlığımıza çekilen gökperdeyse/ Şiir içerdeki aydınlığımızdır." Bu aydınlıkta şiir vazmazsa Şükrü Erbaş, bakın neler ofıır: Içindeki çocuk dilini yitirir, "Diinya bir mahzun olur", imge soyu nur "söziin teninden", gök mavisizleşir, "Kirlenir yağmurun rengi". Eğer Şükrü Erbaş şiir yazmazsa, yağnıur yağmaz! Sevgisini özcnc bczcne söyleyemcz kimse. Annc baba yılgın, bitkin küskün kalır hayata. Direnemcz kimse yaşadığı sıkıntılara, acılara. Yani, o şiir yazmazsa, dünyanın, yaşamın tadı tuzıı kalnıaz, yaşanmaz olur! Birbirine yabancılaşan insanlarıtı çoğalması, insanların giderek yalnızlaşmasını da gctiriyor. Ortak sevinçlerin olnıadığı, birbirine zaman ayıramayan, birbirine güvenemeyen insanların çoğaldığı hayat çekilir mi hiç! Yani artık Aykırı Yaşamak (1985) sırasıdır tüm boyutlarıyla; günah gibi, suç gibi, giz lenir gibi, direnir gıbı, olur gibi, sevilir gibi, sever gibi, elcle gibi, ayrı düşmüşler gibi, birbirini çok ozleyenler gibi, kabrolur gibi, yok olur gibi, lıapistc gibi, işkcncede gibi... "geriye dönerek yanıtlıyoruz birbirimizi" diyorsa Aykırı Yaşamak'ta Şükrü Erbaş, bir tarihten söz ediyordur: Darbelerin gündemde olduğu, insanların çil yavrusu gibi dağıtıldığı, öldürüldüğü, hapsedildiği, ülkcyi kurtarma adına zulmün, baskının davanılmaz hale geldiği, sevdalar.ı kelepçe vurulan ve de ya rınlarda ışıyan umudu tutuklayan bir tarihin şı irini gündcmimize getiıı yordur. Bir dönem gelıı susan bir türkü olur neı kes, duruşun gurbet, yiı rüyüşün cl olduğu gün lerden de geçilir, gülüşün "kırgın, kapalı, yarım" da olsa, "Yaşamak" iğdiş de edilse, başımızda "Yağmuru alınmış bir güz Dulutu" da dolaşsa, umut Aykırı Yaşamak'larda da hcp yürekleri diri tutmuştur. Hayat, bir yoğun acıda kavranmıştır neler pahasına. Şükrü Erbaş da bir yolcudur pek çok yere gidcmese de. 3. kitap olarak I986'da doğar Yolculuk ve 1987 Ceyhun Atuf Kansu Şiir O d ü l ü ' n ü alır alnının hakkıyla. kitabın Bir Şiir O n c e s i n d e ^ i i r i n i n ilk SAYFA 4 '•" İnsanın Acrsını tnsan Alır/ Şıdrii Lrbıi$/ Vımt Ynyınlıirı/ Ktisım Aııhımı, 75 .ı Dicle Üstii Ay Bulanık/ Şuhrii Erhıij/ Vı//ıl Yuyınlun/ Mcirl hcirıi, 6 1 \ Kimliksiz Değişim/ Şükrü Y.rba)/ Vınıt Yavınları/ Ntidiı 1996/ Aııhara, 12Ss. Aykırı Yaşamak/ Şıihnı lîrhtiş/ Fh Yatıııları/ Ma\n 199 >/ 144 i. Erbaş leri kendilerinin olmayanlar/ Ey düşlerin ve acıların öncii yolcuları/ .../ Ey dünyanın alnına iyiliğin resmini çizen içtenlik..." Kınıleı du\sun bu şair yüregi nin içten, sanıimi sesini? Duyması gerekenlcr duyBütiin Mevsimler maz elbette, duGüz/ Şükru lîrhıiş/ yanlarsa zaten l'roıııclc Yayınlıirı/ bizdendir, yani Şubat 1994/ AııAykırı Yaşahara, 5Hs. mak'ın ürünleri, bu yolculukta bizimle birlikte olanlardır. Uzun Yolculuk Kimliksiz Değişim ı (1992) doğrur. Iyiee çığrından gkaıı bir havatın dayattıgı, kimliksiz, kişilik siz, ülkesiz bıraktığı insanların acılaıı, yaşamları Şükrü Erbaş şiirinin kimlıgi olur. Kitaba adını vcrcn 7 bölümluk Kimliksiz Değişim şiiriyle, üzerinde eok dıı.r.ulan ve konuşıılan Köylüİeri Niçin Oldürmeliyiz? şiiri kitabın en anlamlı şiirleridir. I ürkive'deki sıvasal ve ekonomik gittiği boşluğa benziyor gittikçe... " Içsel diyaloglar, yalınkat bir gerçeğin ötcsinde, kurmaca ile sonıut arasında gidip gelen bir ilmik halini alıyor Şükru Erbas'ta: "Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, nc kapanan kapılar, nc yıldız kayması gecede, ne güz, nc ceplerdc trcn tarifesi, nc de turna katan gökte... İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık. lpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. Ardına dünyalar ışıyan camlar dururken duvarlara dalıp dalıp gıtmesi". "Bir duygu avcısıdır şair" Şükrü Erbaş'a gore, "Aralık kapılardan, kirpik uçlarından, çatı perva/Jarından, kımı gün bir ince ınavi, kımi gün güz rengı bir hüzünle süzülen ayrıntıları, göğ sündeki görünmc/ kuyulara doldurur bir bir". Bu belirleme, Erbas'ın gizini dc cleverir bir bakıma: Yaşam onu avutmamakta, adcta yalnızlaştırmaktadır: "Yüksek sesle konuşan, asık suratlı bir kalabalık içinde bir sessizliği onarmaya çalışmaktan sindi üstünıe, bu czilmiş gül rengi acemilik. Bir kirlcnmeden korumak için susarak yaşadığım her şeyin bir yenilgi okluğunu çok sonra öörendim. Benim, kıyısında bir saygıyla Deklediğim olanak, başkalarının çiğneyip attığı bir sıradanlıktı." Kcndisini "bir bcşinci mevsim simyacısı" olarak da tanımlayan Şükrü Erbas'ın, ayrılık crtcsi yazdıöı şu satırlar, duyarlığının boyutlarını da açığa çıkarıyor: "Ne yapacağımı sanıyorsun ki, tenin tenime bu kadar sinmişken; ömrüm azala azala akarken önümde; gittiğin gerçek bu kadar herkese bcnzerken... Senin korkularını, benim inceli dortlügıi bizi uzun bir yolculuğa bazırlıvor: "Ben bir şiir öncesindeyim/ Bütün hasretiyle Nâzım geldi/ öptii sözciiklerimi birer birer/ Memleket kesilmiş dudaklarıyla". Geleceğe güller sunarı bir biırın şairi olarak Şükrü Erbaş, Yolculuk'ta, vine ülkenin dayanılma/ sorunlarına, bu ağır sorunların insan yüreğine yansımasına, insan kıvımlarına, dar boğazlara, sıyasi eıkma/lara, vabancılasmalara, ölümlere, valnızlık lara, y o z l a ş m a l a r a d a y a r k i t a b ı n ı n omurgasını. "Sürmeli tiirkü'Meri unutmadan "Yaşamla öliimün bıçak sırtı sıratında." "Kimsesiz rüzgârların" estigi bir ortamda, 19 şıirlik uzun bir yolculukta göverir sözcükleri, imgeleri, deyişleri, dizeleri onıın "Çırpınan yüreği'.'nden "kıvranan beynin'Vlen... Zaman...Geçerek şıırindc şoyle sesleniyor hayata ve /anıana ve dünyaya: "Ey karnına saplı binlerce bıçağın iistünc kapanan kent/ Ky gittikçe yozlaşan sağrrlaşan ülke/ Yıllardır sorgusu dinmeyen diişünce, doğrulanan inanç/ .../ Ey ömür Siipsel düzvazılar Öykü ile deneme arası bir renk taşıyan, tadında da dilc gelmesi ertelenmiş sözlerin yer aldığı bu metinlcr, bir bakıma Şükrü Erbas'ın bilinçaltı fısıltıları... Bu fısıltılarda, aşkın, işgalin, ayrılığın, yalnızlığın ve bunaltının izleri var... CİHAN OĞUZ evnıek, bizinı kendımize ve dünyaya karşı giriştiğimiz hırsızlığa, kendi gücümüzlc karşı 1,ıktığımız biricik haklılığımızdır" sözleriyle başlıyor Şükrü Erbas'ın "İnsanın Acısını İnsan Alır" adlı kitabı. Küçük Acılar (1984), Aykırı Yaşamak (1985), Yolculuk (1986), Kimliksiz Değişim (1992), Bütiin Mevsimler Güz (1994) ve Dicle Ustü Ay Bulanık (1995) ile Seçilmiş Şiirler (1994) başlıklı şiir kitaplarından sonra, Şükrü Erbaş bu kez yazılarıyla, daha doğrusu şiirsel düzyazılarıyla çıkıyor okur karşısına. Kitapta, deneme/şiirsel düzyazı türünde toplam 29 yazı ile 5 söyleşi yer alıvor. Doğrusu, şimdive dek edebiyat dünyamıza şiirleriyıe damgasını vurnıuş bir şairin böylesi yazılarını görünce, şiirin yuvasına sıgamamış, ancak şairin kalbinden dc kopamamış düşüncc ve duyguların bir araya gcldiğine tanık oluyoruz. Oykü ile deneme arası bir renk taşıyan, tadında da dilc gelmesi ertelenmiş sözlerin yer aldıöı bu metinler, bir bakıma Şükrü Erbas'ın bilinçaltı fısıltıları... Bu fısıltılarda, aşkın, işgalin, ayrılığın, yalnızlığın ve bunaltının izleri var: "En çok akşamları duyuyorum zamanın acısını. Bir kandilin yağı bitmiş de fitili yanıyormuş gibi garip bir is kokıısu yayılıyor eşyalardan. Eskimeyi hiç bu kadar yakın ve yoğun yaşamamıştım. Duvarlar bir sünger eibi emiyor gün boyu sokaklardan topladığım sesleri. IŞIK, sevinç vc hareket yerini koyu bir gölge, bir dip yalnızlığına bırakıyor. (»eriye bir iç çekiş, bir uğultu, bir sayıklama gibi kendi sesim kalıyor, aynalara buğular düşüren." Şükrü Erbaş, tüm bu içsızılarını cesurca aktarırken, toplumsal duyarlıktan da kopmuyor: "Halk mı?.. Tanrı, devlet ve yokluğun üç ağızlığı bıçağında, bilenmek mi dilinmck mi belli olmayan bir çırpınış içindc, dalıp dalıp 'însamn Acısını insan Alır" Bir duygu avcısı "S Bunaltının izleri öimi doldurup yüreğime, bıraktığın boşluğu yonta yonta binlerce hcvkeli ni yapacağım." Bir şairin düzineferine vansıyamayan her gizi, itirazı ve kırıklığı, işte böyle düzyazı yoluyla da olsa bir y e r d e n p a t l ı y o r ! G a l i b a , şaiıın içinde birikcn volkanı, kendisi gösterm e d e n fark e t m e k ç o k zor, h a t t a olanaksız... • CUMHURİYET KİTAP SAYI 33i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle