25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Doç. Dr. V. DOĞAN GÜNAY H ocalarm hocasi .Prol. Dr. Tahsin Y ü c e l ' i n Onsöz'ünden sonıa, «lynı kitabın tanıtımını yapmak ya da ilgili kitap üzerine yazı va/ıııak haddimize (cıı azından benim naddime) diişmedigini söyleyerek yazınıa başlamak istiyorum. 1 lele o "Ünu tulmaz ıısianı AlgirdasJulien (îreimas..." diye başjayan giriş ciimlesi, "Iransa'ya dönmeye karar verdi (...), n c d c n i n i sorduğumuz zaman, hiç ıınutnıanı...", "kimilerine (örncğin bana) göre, kısaca göstergebilimin kurucıısu oldu", "yetmişli yıllardan sonra, seminerlerine yeniden katılma olanağı bulduğum zarnansa..." gibi kcndi yaşantısmdan kesitlcr ve deneyimlerini de içine katarak yazdığı önsözden sonra nc yazılırsa boşuna olabilir. Anca, bu yüzyılın başında cağdaş dilbilimin kurulmasına öncülük eden l'erdinan de Saussue'ün yaşadığı diyarda, Saussue'ün görüşlcrinin hangi aşamaya geldiğini görmek için, göstergebilimin kuramcısı ve öncüsii AlgirdasJulien Greimas'ı ve kitaplannı ua tanımak ve tanıtmak gerekiyor. Greimas'm gostergebilim konusunda çalışmalan her zaman ilgi görmüştür. 1966 yılında yazdığı Yapısal Anlambilim (Semantique Siructurale) ile başlayan bu çalışmalar göstergebilimle ilgili iki sö/cükle (1) konunun kuranısal yönü tamamlanmıştır. Ancak ("îreimas yine durmamış. Yeni denemeler, gözlemler hep yazmış çizmiştir. Düşünüriin en son çalışması olan Kusur Konusunda (2) (Ozgün adı: De l'Imperlection) başlıklı denemesi, göstergebilimin ülkemizde bir elin parnıağı kadar az olan kurameısı ve uygulayıeılarından biri olan l'rol. Dr. Ayşe Kıran tarahndan Türkçemizc ka/andmldı. 1987 yılııula kaleme alınan bu çalışnıa, büyük ustadan insanlığa kalan son kırıntıları. Bu ve bıma benzer kaynakların dilimize kazandırılması büvük önem taşıyor. (^ağdaş kuramların üikemizde tanınmasından Türkçemizin gelişmesine katkida bulunmaya kadar bir yığın yararlarından söz etmek gerekiyor. "Bilinı dili, sanat dili, yazın dili Türkçc ' diye sloganlaştırılan düşünceyi etkin kılabilnıenin ilk koşulu: 'l'ürk diişün adamlarının kendi yapıtlarını Türkçe ile aktarması gerekir. Yine dünyadaki konu ile ilgili düşün adamlarının çalışmalarınm dilimize kazandırılmasında Türkçemizin yetkinliği ve yeterliliği artaeaktır. Sayın Kıran'm cevirisinde dilimize karşı bu tür sorumlu luğu görmek insanı mutlu ediyor. 1:1i nize sağlık sevgili hocam. Yalnız bununla yetinmek istemiyoruz. Göstergebilimin temel kitaplannı ve Greimas'ın diğer önemli kitaplannı sizin kaleminizden Türkçemize kazandınlmasını ne denli isteriz bir bilscniz. Kitabın konusundan önce göstergebilim ile ilgili birkaç söz söyleyelim. Aslında sosyal bilimler alanındaki gelişmeler, ren alanındaki kadar çok sık ve dev adımlarla olmamaktadır. Gcliştirilen bir kuramın egemen olma dönemi belki bir asır boyunca sürebilir. Diğer yandan bu tür bir kuramı oluşturacak düşün adamı her zaman yctismiyor. Örneğin bu yüz.yıla ait sosyal bilimlerden birkae isim sayacak olsak: Sosyolojide Iimile Durkheim, psikanalizde Sigmund l'reud, dilbilimde Ferdinand de Saussure ve ekonomide Karl Marks. Ayrıca Marks'ı bizirn yüzyılımıza koymak şiiphe götürür. Aşağı yukarı yüzvılımızın ortasına hatta son çeyreğine kadar bu düşünürlerin ve çömezlerinin düijünceleri sosyal bilimlere yön vermiştir. Son yıllarda böylesi belli bir kuram oluşturabileeek clüzeyde düşünen ve Karanlığın parlak renksizliğinin göstergebilimsel renklendirilmesi kendi görü^lerini oluşturan inşanların sayısı iyiee azalmış görünüyor. Ornegin I'ransa'yı ele alırsak sosyal bilimlerde isim olarak: Cîeorges Dunuv.il, Claude LeviStrauss, Michel I oııcault, Roland Barthes, Maurice MerleauPonty, Jean Irançois Lyoiard, AlgirdasJulien C îreimas, I'Aİmonıl Husserl gibi birkaç isim akla gelebilecektir. Bugün için bu düşünürlerin bir haylisini de kaybelıııiş bıılunnıakıadır. (îöstergebilinıin bugünkü şcklivle. kabul gördügü zaman çok yenidir. 19S0 yılında Paris'le loplanan göstergebilinıeiler, bu bilimin ne olup ne olmadıgını kesin çizgilerle beliıiemişlertlir. leanMarie I'loch, göstergebilimin genel sovağaeını üç temel köke bağlar: Kültüref antropoloji, dilbilim ve bilgi kuramı (epistemologie) (3). Her bir kökün çok derin bir geçmişi var. Orneğin dilbilimde I'.ski Hint'teki Vedaların dinsel melinlerin öğretilmesi için yazılmış Panini'nin Astadyayi'sini ya da dünyanın ilk dilbilgisi kitabı Dionysios Thrax'ın Tekhne Grammatikesini dilbilimin geçmişi olarak belirtebiliriz. Ancak Moeh tlalıa güncel isimler be lirtmiş. Kültürel antropoloji için dört AlgirdasJulien Greimas'ın "KıtsnrKonusımda'sı.. diye bir kenara bırakmak anlamsız. Zira bugün sosyal bilimlerdeki birçok çalışmanın da (örneğin psikolojıde, lelsetede, hatta sosvolojide) ilk plaıula anlaşılması (ya da belli bir bilgi birikimi ol ıııadan anlaşılması) pek olasi göriın miiyor. Çünkü insanlığın bilgi birikimi Aristo ya da Newton dönemııuleki kadar sınırlı değil. Ayrıca in.sanlann d,ı o dönemlerdeki kadar sorunlan a/ degil. Belki de insanlık kenılini ve kültürel birikimini inceleyen bilinılerin bu denli gelişmiş olmasıyla övünnıelidiı. Cîreeimas ın Kusur Konusunda adlı denemesine gelince, kuşkusuz her satırında göstergebilim kokuyor denilirse doğrudur. Ancak bir rarkla, (îreimas düşüncesini anlatırken göstergebilimin çeşitli yöntemini kullanmakla birlikte, çok az sayıda göstergebilimsel kavram kullanmış. Bu da inşanların hiç sıkılmadan okumasını sağlıyor. Kitap çeşitli metin parçalarının incelenmesinden oluşuyor. Bu bazen bir roman (örneğin Michel Tournier'nin Cuma ya da Pasifik Arafı (Vendredi ou les Limbes du Pacifique), bir şiir (Rainer Maria Rilke'nin Piyano Çalışması), bir küçük metin ya da bir resim olabiliyor. Kitapta bazı ana başlıklar ve bu başlıklara bağlı olarak alt naşlıklar var. Şu söylenebilir: Her biri on, onbeş sayfalık bu küçük nıetinler ayrı ayrı da okunabilir. I ler birinden müthiş keyil aldığımı söylemeliyim. Tournier'nin kitabıvla ilgili olarak aktarılan bir su damlacığının serüvcni insanı şaşırtıyor, heyecanlandırıyor, hatta ürpertiyor: "Su damlası tıpkı 'şevler' gibi, düşey eksen üzerinde çitt işlem yapnıakta: Yarı yolda (.kıran bir düşüş ve göıkemli bir vukarıya dönüş" (s.32), "Bir sonraki cfamlanın koşulu bambaşkadır, varlı ğı artık sesçil değil, görseldir" (s.33), "Unutmayalım ki, giizel olan su damlası değildir: Esletik olayın önccleym/ı ile sunulan damla, her kapalı anlatım gibi, kendini güçlendirse bile, biraz da değerinden düşüren bir yorum ister. " (s.35) Yasemin kokusu adlı yazıda Reiner Maria Rilke'nin Neue Gediche şiir ki tabındaki Piyano (Çalışması şiirini lark lı bir gözle okııma zevkine ulaşmanın ne demek olduğunu belki kitabı oku yan anlayabilecektir. Asıl ilginç bir çalışma isme, |apon yazar;. Taninzaki Junichiro'nun Karanlığa Övgii adlı kitabından alınmış kü çük bir metindir. Bu küçük alıntıda ge çen ilginç cümleyi alıntılamadan geçmek zor: "Beni okuyan siz, hiç şimdiye dek, "bir alevin ışığında karanlığın rengini" gördünüz mü?" (s.65). lletişim biçimleri ve kuramlarıyla ilgili çok şey yazılmış ve söylenmiştir. Ancak, kendi adıma, bir metııin okuyucusuna seslenıliğini ilk kez görüyorum. 1 layır Balzac'm Goriot Baba'sındaki seslen me şckliyle "bembeyaz ellerle bu kitabı tutan siz..." (4) gibi beylik ciimlesi anlatan/ anlatılan (narrateur/narrataire) konusunda sıkça örnek verilir. Yine "görüyorsun ya, okuyucunı, işim yo lunda. lZfendiyi de uşağı da birbirinden ayırıp keyfimin istediği yere göndcrerek, Jacques'ın aşk maceralarmı dinlemek için sizi bir yıl, iki yıl, üç yıl bekletmek tamamıyla elinıde" (5) tiirü anlatım biçiminde yazarın (ya da anlatıcının) gücünü ve işlevini görebiliyoruz. Bunlar yazar ya da anlatıcının alıcısına (okuyucu ya da anlatılan) seslenme biçimleridir. Yazınsal göstergebilimde her metnin tüketicisinin (ve aynı zamanda "yeni bir" üreticisinin) okuyucu olduğu söylenir. Çünkü "metin" kavramı okuyucuya göre vardır. Kısacası metin ve okuvucu kavramı birbiri ni karşılıklı olarak varsayar. Yazılı her metinin üretici olarak bir yazarı vardır. Bu yazarın ismi ya da yaptığı işlevi C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 3 3 5 Yapısal Anlamblllm Cjrccimas'ın "Kusur Konusunda "adlı denemeler toplamı çeşitli metin parçalarının incelenmesinden oluşuyor. Bu bazen bir roman (örneğin Michel Tournier'nin "Cuma ya da Pasifik Arafı "(Vendredi ou les Linıbes du Pacifique), bir şiir (Rainer Maria Rilke'nin "Piyano Çalışması"), bir küçük metin ya da bir resim olabiliyor. isim görüyoruz: Marcel Mauss, Vladimir Propp, Cîeorges Dumezil ve (Claude LeviStrauss. Dilbilimde de birkaç isim görüyoruz: Ferdinan de Saussure, Roman Jakobson, Nikolai Troubetzkoy, Louis I Ijelmslev, Kmile Benveniste ve Roland Barthes. (îöstergebilim kendi bilimsel düşünee biçimini aldıgı bilgi kuramına gelince, iki okııl ve temsilcilerini görüyoruz: Viyana nıaniık okulundan Rudolphc (.arnap ve Polonya malematik ılüşünee okulundan Allred larski. Daha sonra olgubilimin (phenomenologie) iki temsilcisi Edmond 1 lusserl ve Maurice MerlauPonty bu sıralamada ycr alıyor. İşte bu kadar farklı disiplinlerden esinlenen, çeşitli göriiş ve düşüncelerden etkilenen ve bir imbiğin deli^inden damla damla akmayla kendi bilgi kuramını ve sımrlarını oluşturmuş göstergebilim, AlgirdasJulien (îreimas'ın öncülüğünde ve desteğinde bugünkü aşılamaz yerine ulaşmıştır. Batı dünyasında bilimlerüstü bir bilim haline gelmiştir. Burada belirtmek gerekiyor ki, bu denli üst düzeytleki bir çalışmayı örneğin bir roman gibi okumakla anlamak ilk pland.ı /.ov gözüküyor. Ancak zor Kitabın içeriği Göstergebilimin üç temeli Cöstergebillm. AlgirdasJulien creımas ın öncülüğünde ve desteğinde bugünkü a$ılamaz yerine ulaşmıştır. SAYFA 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle