Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
larklı ohıhilir: Alı, Vcli, Selanıi, gazcte yazarı, eleştirmen, sekreter, peygamber (tanrı adma), tivatro ya/arı vb. Yazınsnl gostergebilime gorc anlatılaııa (nar rataııe) seslenen anlatandır (narrate ıır), okuyucuya seslcneıı ısc yazardır. Bulün bıı açıklam.ılarda metnin vcricisi bir kişidir: ya/.ar, aıılatan, sözccleven ya da bir başka isım. Ancak bııradaki durıım tüm bıı anlatttklanma aykırı görünüyor: Sankı bir yazar ya da bir .ınlatanmiij gibi metin okııyucuya seslcnivor. Yazan kendi konuşma hakkıııı mçtniiK vermiş (mi.Otir. Ikıni olarak metmdc bir şiirsel doku yaraian bir cünıle var: "Alevin ısığındaki karanlıgın rengi." Çok farklı bir anlatım. Bu anlatımı şiir çözümlemesinde sıkça kullanılan sapma (fr. ecart) kavramıyla açıklayabilir miyiz? Çalışmamızın başlığına esin vcren bu anlatım olağanüstü bir özellik taşıyor. Çiinkü çelişkilerden oluşmuş bir anlanılama olgusıı ile karşı karşıyayı/: Alev, sıcaklık vc kızıllık/ kırmızılık için bir benzetilen ögedir. Alev gibi sıcak, alcv kırmızısı gibi. Karanlık isc soğuk, ıssız vc renksiz (haydi 'siyah' diyelim) bir benzetme öğesidir. Tehlike anını anlatanlar, uzamın vc zamanın soyutlanmış karanlık bir ycr olmasını amaçlar. Polisiye roman türünde kullanılan en öncmli uzamsal öğeletden bırisidir. Yine gör sel işlevın geçerli olmadıgı u/.amlar için de "hcr ycr karanlıktı, göz gözü görmüyordu" gibi bcnzctmclcr yapılır. Işte bu kiiçücük tiimcc bile insanı farklı bir anlatı dünyasına götürmek için yctcrli göriincbilir. Dalia bunun gıbi nice farklı anlatım türlcri vc ö/.cl liklerini kitapta bulmak olasıdır. Bu tiinıccnin hcr okurun dikkatini çekecegi kcsin. (îreimas'ın da dikkatini çekmiş ki, "karanlığın rengini bir alevin ölgiın ışiğında ' tümccsini tcmcl alarak, 121 sözcüktcn oluşan kitabına aldıgı alıntı mctni iki kesite ayırmış. Peki hangi ölçütc görc bu sınıfıandırmayı yapmı^r1 Niçin vc nasıl.' Bu soruların yanıtını kitabm gcıçck okuyucusuna bırakalını. Kitapta bunların dışında da aktanlan bir yığın ilginç konıı vc görüş var: Rcsimdcn algılamaya, bakış açısından kadın giysisinin işlevine, sözcc/sö/.cclcmcdcn müziğe dcğin. Ya kusur.' "(îündclik ya^amı baskı altına alma ya da gündclik yiişamdan kurtulma boş giriijimlcrdir: Elden kaçan beklenmediğin aranışıdır. Vc gcne dc cstetik dcnilcn tlcğerlcr, tck ama tck gcrck cicğcrlcr hcr türlü olumsuzluğu vadsıyarak bi/i vüccltiılcr. Kcusur bizi anlamsızlıktan aıılama hrla tan atlama tahtası gibi görünür" (s. 126). Algılanan (görulcn, okunan, incclenen, dinlcncn ya da izlenen) hcr ncsncde ya ıla durumda cksik kalnıış yönler yok mudıır? Ya da mutlak algı var mııiır? Böylc bir cksik algılamada kusur kimin hanesi yazılmahdır? • "' Niğde Universitcsi Fransız Dili vc Iulcbiyatı Bölümü 51100 NİĞDE (1) AlgirdasJulicn CRE1MAS vc başkaları: Göstergebilim: Dil Kuramının Açıkiamalı Sözlüğii I, II (Semiotiquc: Dictionnairc Raisonncc de la Theorie du Langage I, II), 1979 vc 1986, Paris: HachcttcUnivcrsite. (2) AlgirdasJulicn CREJMAS, Kusur Konusunda, Çcv. Ayşe Ktran, Yapı Krcdi Yaymları, Istanbul, 1995, 127 s. (î) JeanMarie l'loch, "Mais qu'estce donc quc la scmiotiquc?" Le Français Dan Le Monde içinde, No:197, Kasıın/Arahk 1985, Paris: Haclıcttc, s.45. (4) Honoıc dc BALZAC, Le Pere Goriot, Paris: Ciallinıard, 1991, s.22. (5) Dcnis nİDEROT, Kaderci Jacques ile Efendisi, (Jcv. Aılııati Cemgil, Istanbul: Sosyal Yaymları, 1984, s.16. C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 3 3 5 Alpay Kabacalı dan bir llhan Selçuk araştırması Aydınlanmanın Bilgesi İlhan Selçuk Alpay Kabacalı'nın hazırladmı "Aydınlanmanın Bilgesi tlnan Selçuk", gelip geçmiş en önemli köşeyazarımızı, llhan Selçuk'u anlatıyor, Cumhuriyet gibi sağlam bir gazetenin dc simgesi olmuş, gaüeteyle özdeşlcşmiş bir yazarı tüm yönleriylc tanımak için iyi bir fırsat Alpay Kabacalı'nın kitabı. BEHZAT AY vc dergıdekı İlhan Selçuk'un yazılarını bir bir, roman telrikası gibi atlamadan okurdum. Kimilcrini makaslar, kesiklcri belgeligime yerlcştirirdim. Ve bu kcsiklcrin kimilcrini, dcnetimc gittiğim köy öğretmenlerine dc verdiğim olurdu Aylarca gazetc yüzü görmcyen köv oğretmenlcri çok sevinirdi... 1970'lerm \c 1990'laım ılk yıllarında Cumhurıvet Cîazctesi'ndeki iç çalkantılar nedeniyle bir süre yazmamak zorunda kalan llhan Seçluk, özlem ve mcrak konusuydu... () sürelcr okurların boykotuna clbettc katıldım; kırk yıllık okuru, yirmı bcş yıldır da arada sırada yazdığım ga/etcmdcn ben de ayrı düştünı; uir scvgilidcn aynlır gibi... Kimc rastlasam, "llhan nc zaman ya/maya bajlayacakr'" sorusunu yöneltiyorlardı. Ozlemlerini dile gctiriyorlardı. Çünkü llhan Selçuk, büyük bir boşluğu dolduruyordu. Arkadaşım Vccihi Iimuroğlu'nun "Yazınımızda Portrc lcr"indcki şu tüm celer abartı dcğil: " O n u n ycrgilı dilindc, mantıklı duyarlıgında, Türk aydını sorıı sormayı öğrenmiştir. Bu öğrct tiklcriyle, insanın d üşiin celer indc değişimi sağlama ya katkıda nulunmuşrur. Yarattık lanyla, zamanların ötcsine taşmacak ve lürk yazın ta rihindc ycrini ala caktır. Bcîki dc, dünyada ilk kez, Yazınımızda Portreler 1 961 yılında Samsun'da ögrctmen dim. () günlcrdc giindc dört gazctc alıyorduın ((Aiınhuriyct, Dünya, Vatan, Oncü). Vatan'da "Onuncu Köy"adlı köşcsinde llhan Selçuk'u bcğcniyle okıımaya başladım. Çcvrcmc dc salık veriyorum... Daha oncclcri Akşam, Tanin gazctcleri vc haftalık gülmcce dergisi Dolmuş'ta okuyor idiyscm dc, tam (ilarak Vatan'da t a n ı d ı m llhan Selçuk'u... 1%2'dc (^unıhuriyct'tc vc Yön'dc yazmaya başlayınca da, birçoklarırnız gibi vazgeçcmcdiğim yazar oldu. Oylc ki, 196567 yılları arasında Siirt'in Şırnak, Eruh, Şirvan, Sason ilçclcrinin köylerinc denctimc (ilköğretim mütcttişiydim) gidip clon ıdıp dönmcm kimi kcz bir hafta, on gün, dahası yirmi gün sürüyordu... ı, dahası Kövlcrc zaten gazctc gitmcz; yolıı, clcKtrigi olmayan ilçclcrc dc haltada bir giın tilan toplu haldc gazctc gclirdi. İlçclcrdcki kaymakam, yargıç, savcı arkatlaşların (Aimhuriyct vc Yön'c abonc olmalarını sağladığım için, ilçclcrdc onlann ga/.ctc vc dcrgilcrini, Siirt'c döndüğümdc de birikmiş olan ga/.cte yazın tarihine önemlc geçmiş köİLHANSEIÇUK ^cyazarı olacaktır. llhan Selçuk, bunu lıak ctmiştir." Scvgili ark.Kİa^ım ( .emal Suıeva, 19S8 guzündf bir gün te iclon ctti, "Acelc gel! " diyc. JVlerak cttığim için, "hayro la! " deyincc, "gcl işte, scvincccksin! " dedi. Mcrakla, Bostancı'dan kalkıp, (lcnıal'in Kadıköy'dc oturduğıı cvinc gcldim. O yıllar "20()0'c Dogru"da "Izdüsümlcri" (portreler) yazıyordu sotıratfan "99 Yijz" adıyla kitaplaştınldı. Bu ke/ llhan Selçuk'u yazmı^. Yazdığı nı bana okutmak için çağırmış;. Şöylc bitiriyordu yazısını: "Günlük olayı sürckli olarak tarihle yüzleştirir. Hüztıünü bclirtmez, lotograflara saklar. Bir yedeksubay hüznii var fotoğraflannda... Bu yüzden mi, benzediği için mi, Menemen'de vurulan Kubilay'la bir akrabalık bağı var mıdır diye düşünmüşümdür zaman zaman. Bunca mücadclcnin, kavganın sonııcu ne? şu: 141. vc 142. maddeler Türk (,cza Kanunu'nda cskisine görc bugun çok daha eğreti duruyorsa, bunda onunda payı var. 12 Mart ve 12 Eylül değerlerinin kı sa günde yüzgeri edilmesindc dc... Biı yazar için, diyorum, bundan büyük ödül olabılir mi!' Cicrçeğin scsi. Yarı otomatik şemsiyesi de, zaten, gerçekkk! diye açılır." (lemal'c, yazısını çok beğcndi^imi söylcyip elini sıkınca, sevindi vc şöylc dedi: "Bir yayıncı olsaydım, llhan'la ilgili bir kitap yayımlardım." "Ben dc..." dcdim. Işte bizim o günlcrdcki istcğimizi, araştırma incclvmc yazınımı/da büyük bir boşluğu dolduran dostum Alpay Kabacalı, altı yıl sonra gerçckleştirmis bulıınuyor. ("ıclip geçmiş en öncmli köşcyazarımız llhan Selçuk, Cumhuriyet gibi sağ lam bir gazetcnin dc simgesi olnnıs, gazetcylc ö/dcşleşmiştir... (), nc dcnlı alçakgönüllü isc dc (okuyun kitaptaki "Onur (ıcccsi Konuşması'nı) F'azıl Hüsnii Dağlarca'mn gcccye gönderdıği telgraftaki sözü gibi yüce bir insandır: "llhan Selçuk'un kişiliğinde Gazi Mustala Kemal Atatürk'ün umdujtu bir Türk genci yaşamaktadır. Bizlere ne mutlu!" Kitabı hazırlayana da, yayımlayan yayıncvine de bcııdcn teşekkürlcr. llhan'ı scvcnlcri bu kitap bekler. • Aydınlanma Bilgesi tlhan Selçuk/ Haz Alpay Kabacalı/ Ç.ıııar Y Mayıs, / SAYFA 1 1