Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yavaşça gerçekle^iyordu mucıze, sanat. Çocuklar hep beklerler. Butiin yaşamım boyunca bekledim olacaöına ınanclığım bir şeyi. KAZINMIŞ İZLER Bip tiyatpocudan şiirsel devisler Tadeusz Kantor Polonyalı. Bir tiyatrocu. Polonya'nın eski başkenti Krakov'da, "Cricot 2 " adlı bir tiyatrosu var. 1990 Avignon Festivali'nde, Beyaz Tarikat Şapeli'nde, "Ey Tatlı Gece" başlıklı bir oyun sahneye koymuş. Tiyatroyu "Sanatın yasalarının, yaşamın rastlantısal niteliğiyle buluştuğu yer" olarak tanımlayan Kantor'un, bir ressamın resim yapması gibi tiyatro yaptığını söylcyenler ve bu yönüyle, onu Goya, Picasso, Pollock gibi ünlü ressamlara benzetenler var. Tadeusz Kantor, Avignon'da, "Avignon Dersleri" adını verdiği bir tiyatro eğitim programı da gerçekleştirmiş. Kantor'un bu programının özelliği, tıpkı, resim yapmayı resirh yaparak öğreten eski usta ressamlar gibi, Avignon'da, tiyatroyu öğrencilere, oyun sanneleyerek, yani kuramsal olarak değil de doğrudan doğruya uygulamanın içinde öğretmesi. Asağıda, bu tiyatrocunun şiirlerinden daha doğrusu, tiyatro metinlerinde de kullandığı şiirsel deyişlerinden örnekler Tbulacaksınız. ORDU Ycdi yaşındayken, 22 yılında, dünyanın ucunda bir yerlerdeki küçük kentimizin meydanını çapraziama geçen GENİŞ bir sokaktan ^ "geçti" ansızın Polonya ordusunun iki alayı. Çocuk anlamadı bu kısa cümleyi. Anne: Bunlar askerler. Çocuk: Çcvremdeki insanlar çeşitli gıysiler giyiyorlar, oysa onların tümü aynı griyi. Anne: Onlar üniforma giyiyorlar. GRI. Çocuk: Hepsi bir şey taşıyor omzunda. Anne: Onlar TÜFEKLER. Tüfcklcrle düşmanlarımızı öldürürler. Çocuk: Hep birlikte kaldınyorlar bacaklarını yukarıya! (Bu olay çocufiun coşkusunu kabartıyor.) Anne: Askerler böylc yürürler. Geçiyorlar. • Çocuk: însanların her biri istediği gibi yürüyor, değişik yönlere. Oysa onların tümü tek bir yönde yürüyor, birbirlerinin yanında, birbirlerinin arkasında sırayla. Anne: Onlar... SIRAYLA yürüyorlar. Bunıınla birlikte çocuk hissediyor bu (hemen hcmcn geometrik) katılığın insanın doğasına yabancı olduğunu. Böylece Or'du SAYFA 14 girdi yürüyerek sırayla benim Zavallı Düş Odama. Gri piyadeler. SESSİZ GECE Takvimdc kayboldular. , ' • Yaşamımda bu kutsal gecelerden pek çok varoldu. Ama aklımda kaldi biri. Kış. Göz alabildiğine kar. Yıldızların parıltladığı karanlık bir gökyüzü. Bu gökyüzünün altında kızkardeşimle ayakta duruyorduk, el ele tutuşarak başımız yukarıda, o Bethlcem yıldızını arıyorduk. Ancak birkaç yaşındaydık. Evde, aile masa başında Nocl arifesinde, çam ağacı, yaşlı rahip, Nloel Baba, tanıdım onu kilisemizin bekçisi. Evden dışarı koştuk, geceleyin, yalnızca ikimizdik, bir sey bekliyorduk... Neclir bilinmez... Sonra aşağıya koştuk ahıra doöru, ciinlemek için hayvanlann nasıl konu^tuklarını insanların dilini. Birden kı/aklar geldiler, arabacı bir me^aleyle, bu kızaklara bindik ve büzülerek bekliyorduk... Çocuklar hep önemli bir şeyler beklerler... Böyle bir gecede, her şey olabilir... Gece bir genç kız gibi sevilen özlemle beklenen. Böyle bir gecede biisladı benim tiyatrom, Yoksulluk, mutluluk ve GÖZYAŞLARI, ve aşk... Tadeusz Kantor / Şiirler / Çeviren: Gürhan Tümer Kısa bir süre önce keşfettim, varlıklarını. Kimi olayların kimi insanların, kimi olguların bendeki bilinmez bir güçle cekilir gibi geri döndüklerini birdenbire farkettiğimde. Onları sık sık koymama karşın "kapıya", inatla geri gcliyorlar, onların "yetersiz niteliklerinden" utanıyordum. Çünkü bu olaylar, bu olgular, bu insanlar sıradan dcğillerdi, herkes tarafmdan kabul edilen, tumturaklı ve tarihsel, dinsel, töresel saygınlıkla dolu yüksek değerleri temsil ediyorlardı. Bununla birlikte belleğim gitgide daha yoksul, uçarı, utangaç özel imgelerini getiriyordu bana onların. Beni rahat bırakmıyorlardı. Zorla boy gösteriyorlardı sahnede ve tuvalde. Onlara bir şeyler yapmalıydım. Büyümeleri r için onlara ilişkin kendi "biçimimi" bulmahydım. Once onların varlı^ının, görünmek geri dönmek konusundaki diretnıelerinin düşünsel açıklamasını buldum. Eskiden yaratma süreci bana olanaksıza cesaret eden bilinçli karar eylemi, saçmanın, karşı çıkmanın, sövgünün, hiçe saymanın bir saldırısı gibi, birbuluş, bilinmeyende gelecekte bir gezi gibi görünüyordu. Kendimden emindim ve "öncülükten" gurur duyuyordum. Ama birdenbire buyruk vermeyen savaş narası atmayan başka "güçler" göründü. Onlar sonsuzluğun, ölümün, belleğin uçurumunun, geçmişin umutsuz ça^rılarının, çocukluğun kaygısız gezintilerinin sessizliğini ve tadını taşıyorlardı. Yaratma süreci yön değiştirdi. Bu bilinçli ve bagımsız eylemler ve kararlar CUMHURİYET KİTAP SAYI 358 ,. ,.