Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Şiir; imgclerin birbiriylc dansetmesi kadar, birbiriyle vuruşmasıdır da... Şairler, anamallan olan o karmaşık imgeler cümşübünde, bal yapan arılara benzcrlcr. Bal yapıncaya kadar da, analarından emdiklcri süt, burunlar;ndan gclir. Şiir; bazcn bir söylcnce, bazen bir savaşım, bazen de bir "ağulu bal"dır. O balın, hangi yaylanın çiçeğinden damıtıldığını da, yine şairler bilir. Üzerinde durup, kısaca tanıtmak istediğimiz 3 şiir kitabı, işte bu pcteklcrdcn süzülcn nitelikli ürünlerdir. Bu ürünlerdeki güzellikleri, şiir dostlarıyla paylaşmayı zevkli bir görev sayıyoruz. ŞİNASİ ÖZDENOĞLU Dursun Özden, AliF. Bilir ve Oğuz Tansel'den... Üç güzel kitap... "lbiş'ın düslerı ıbrelı/ ayağında altın üzengi/ başında şiir tacı akgül/ ıhrışimler yumah. yumak/ uzuvları sarboş yağmacıJ" (Bir Komşuluk Şafak) Kesik kesik bir söylemle sürdürüyor şiirlerini Dursun Ozden. Sözcüklerin gizle örülü kapanına kendimizi kaptırıp, şiir bulmacasını çözmeyc çalışmanın ayrı bir zevki dç var. Hemcn söylemeliyiz ki, Dursun Ozden, dilimizin şiirdeki imkânlarını cesur biçimde ve yenidcn arıyor. Şair, şu dizeleriyle de ca nayakın bir romantizm sergiliyor: "sürck avında çakar almaz/ harmandalı göçmenkus turnalar semahı/ Ege rembelleri sarboş Izmir'in kavakları/ komşıı ktztnı tevdtm gönlüm Ege'de k,aldı. /"(Gezginci) Doğa sevdası ile başka gezegenc geçme arzusu, Ozden'e şu dizeleri söyletir: "bülün yönlcr sığınmaa tedirginlıg'ı/ seçme aşklar kirletir şa/ağı tanık/ aytaşı ağırlığında yalnız gülgeler/ kuzey gökyüzü güney deniz/ ay doğuda güneş batıya yanık/ gezginci ozan banabaşka gezcgen ver./" (Gezginci) Kitapta, Dursun Özden'in insanı çemberine alan şiirlcri yanında, humor rüzgârı estiren güzel uizelerine de diyecek yok: "Çıplak yamaçtarda/ özgürlüktü gülsarı/ güneş yelesinde şiir atı/ kavruk koyak izleri/ günaha çag'ınr anadan üryan Freud suratında Hayyam otlart/ "gözler damızlık bir çıft at/ mızrak kalemler kınldıg'ı an Can Yüccl'le grcvde zaman/ oysa gözcüdür/ deSirmen fırttnasında zaman./" (Can Baba'nın Sakah) Görüldüğü gibi, savlı bir gidişin yolunda Dursun Ozden. Bu yoldan daha şiirsel söylemle özdeşleşen bir çizgiye ulaşabilirse; "postu yırtmış" sayarız kendisini... Ama, daha şimdiden sizlere vereceğjmiz haber şudur: Dursun Ozden, Anadolu'nun yeni şiir dilini yaratıyor. Kendisine bu yeni ufukta başarılar diliyoruz. ııc.../ Ve dıynrduın o giinler/ ünutabıltr misiniz beni/ O eşsiz serüvenı/ Ey Gevne ormanları/ Ey uçarı gençlig'im!/" Bu yıllar ötesi dizeler, beni Toros anılarına salarken; sanki kır tanrısı Pan, Anadolu yaylalarında dolaşıyor ve sanki bu ezgiler dinginliğin düşlere açılan dünyasında, onun flütünden çıkıyor: "Ateş yakardık dağlarda/ kentlerin yüreğinde/ söndü çoban ateşleri/ külleri savuruyor rüzgâr/ şimdi/ öperek koydum sevgimi/ ıssız bir dağ kovuguna./" (68'li Şiiri) Bir düş kırıklıöının belirsiz yası gizli değil mi yukarıdaki dizelerdcV Bu içli dizelcrlc birlikte, Toros kardclenlerinden kopup gelen bu rüzgârdaki eşsiz doğayı bir kez daha solumak istiyorum. Şair Ali Bilir'in bu minyatür şiirleri, sanki yamaçların dorugunda bizi sarıp sarmalayarak ovalara uçurmak istiyor: "Önümüz sıra koşardı tuprak yol/ çıplak ayaklarımızın altında/ da? rüzgârlarına sarımp./" (Göç Türküsü) "Göç Türküsü" şiirini Ali Bilir, annesine adamış. Annesine şiir adamamış şair var mıdır? Sanmıyorum. Nedense, babalardan çok annelere adanır şiirler. îleri yaşlarda bile bu "şair çocuklar"; acılı günlerindc analarının bağrına yaslanıp, iç çekerek avunmak isteseler, çok mudur onlara bu özleyiş, bu avunuş? 1 lele bir de, ileri yaşımızda sılaya varıp ta, bulamazsak annelcrimizi? "Çılıleyıp çıkurırdı her gecen günü/ doğacak sabahın dallanna sererdi tertemiz/ bir tutam nergis kuruturdu kendi güneşinde/ özlcm taşırdı gıderken uzak yıldızlara/ beyaz bir gelincik giyerdi uykularında/ ıssız koyaklarda güz çtçekleri/ üşümüş sonyaz göçü ellcrimiz " (Göç Türküsü) Ali Bilir, kendi köşesinde, kozasını sabırla ören, gösterişsiz, ama gizemli güzellikler sıınan, iyi bir şair,. Sözcüklcri titizce ayıklayarak, bizi canevimizden vuran dizeler yaratıyor: "Ey yangın ycri yüreğim/ Tırpanlanan yurdum/ Uyuyabilsem bir gün/ Sessizce dizlerinde/ Ey acı/ Keskin bile bıcağını./" (Ağıt) Anadolu'nun gizemli koyaklarında, kendisini vitrinleyememiş, nice değer, nicc güzellikler yatıyor. Şair Ali F. Bilir'i ve onun bu güzel şiirlerini kitaplaştıran (E) Yayınları sahibi, dcğerli dostum Mehmet Atay'ı gönülden kutluyorum. Sevginin Uçları Ş air Dursun Özden'in "Sevginin Uçları" kitahı(l), arka kapakta Aziz Ncsin'in bir yazısıyla tanıtılıyor. Nesin, bu kitaptaki şiirler için "harnıp balı tadında, gerçeğin ötesinde, ya da gerçeğin ta kendisi olan deliliklerin ve aykırılıklann yaşandığı bir düş." diyor. Bizce Özden; şiiriraizde ycni bir söylcm yaratmanın çabası içinde görünüyor. Imge gücünü, çoğumuzun anlamını bilmediği sözcüklere yedirerek, şaşırtıcı bir bulmaca güzelliğiyle yaratıyor şiirlerini... Yer ycr bilgccc bir söylemle vc bizi kıskıvrak saran bir söz ustalığıyla... Zevk alabilmek için, yeni sözcükler önündc biraz yorulmamız gerckiyor: "llkgüz koçkalımı gerdeksi/ Gelenekçi \on tuğhas son güz/ Diyetsiz kına yakın ayaklannıza/ Kan kırmızı ölüm sinmiş akşamal/ Son şafakta iğdişken yaşam su/ Düştü gözyaşları ölüm mangası/ Kan damlar yüzakına harut knkusu./" (Gün Dönümii) "Scs"c mcydan okuyup, yalnızca sözcüklerle işi götürmek, gerçek bir şiire ulaşmak için acaba yctcrli mi? Sese ve coşkuya yüzvermeyen ve yalnızca düşüncenin kuru labirentlerinde dolaşan şairlerimiz, toplumun özlcmlerini ve beklentilerini iyice sezebiliyorlar mı? Dursun Özden'in kitaptaki bazı dizeleri, bize bu konuda umut veriyor: Göç TÜPküsü air Ali F. Bilir'in bu sevimli kitabının (2) sayfalarını açtıkça kendimi birden, Toroslar'ın o eşsiz güzellikteki yaylalarında buluyorum: Yıl 1948... Gene bir kaymakamın, at sırtında uçurumlara bakan patikalardan rüzgâr gibi geçtiğini nasd anımsamam? Bir altıncı duyııvla, o günlerin dızelerinc göz atıyor, Ttıroslar'ın şairlere esinler sunan yayla havası nı, Ali Bilir'le paylaşmak istiyorum: "Toros'ların ku$ uçmaz bcllcrinde/ Selam vererek yaban keçilerınc/ Düşünüyomm büyük şebırleri/ Köylcrim bakıyor uzaktan.../ Başımın üstünden süzülcn/ Bir yolctı uçag'ınu/ Dalıp alabıldiğmt'/ Şıırdi söyledig'ım/ Dağların ötesiDursun u^den. Anadoiu nun yenl şiir dlllnl yaratıyor. Ş Sarıkız Yolu arıkız Yolu" ölümsüzlüğe göçrnüş bir şairin, Oğuz Tansel'in "toplu şiirleri". (3) Oğuz Tansel adı, benim için, yalnızca kendisinden övgüyle söz edilen bir eğitimci olarak kalabilirdi. Tâ ki, şairin kızı Prof. Dr. Aysıt Tansel'in lütfedip gönderdiği "Sarıkız Yolu" elime geçinceyc kadar. Omrümün büyük bölümünü başkenttc gcçirdiöim ve bu kentte çok sayıda sanatcıuost tanıdığım halde; ilginç vc seçkin kişiliğini ço^u kez duyduğum Oğuz Iansel'le tanışamayışımı, özellikle şiirlerini okuduktan sonrabir talihsizıik sayıyorum. Tansel'in şiirleri; kültür niteliği ağır basan değerli bir sanatçının yapıtıyla karşı karşıya olduğurnuzu bile anımsatıyor. Tansel'in şiirlerine eğildikçe; Batı kültürünü "S özümsemiş, ama Anadolu kültürünün yüceliğine yürekten inanmış, gerçek bir aydınla, nitelikli bir Cumhııriyct insanıyla karşı karşıya olduğumuzu larkediyoruz. Her seyden önce; Anadolu köylüsünün vc nalkının dilinde yaşayan, duvulmamış sözcükleıi bulup, onları ışıldatan bir "dil büyücüsü" Oğuz Tansel. Ve çoğunıuzun yabancısı bulunduğumuz, ama yüzdeyüz bizim olan bu sözcüklerle, Tansel; şiirlerinde ö/gün ve sımsıcak bir iklim yaratmış: "tkı bükliuıı, yunıula yumula yollarda/ Ceç kalmı\ gocmen kıış mısalı/ Tavşan yürek/ım Jnalar boş/ Vzanmaz yere göklerin elı./ Yaylada aşk var, ekmck yok/ Gözümde dag'lar, aklımda Mayku/ Vyy anam, bitıp tükenmcz çile/ Korkarım yol keser elin \oy\uzu /" (Yörük Kızı) Bir müzik tınısı için düşünmemiş şiiri; daha çok Tansel'ce bir "söylem düzeni" kurmak istemiş Şair. Ve böylece yazdıkları "ses için" değil, "göz için" olmuş. Bazı dizelerindeki söylem biçirni şiirden çok, "şiirsel düzyazı"ya yatkın nitelik taşıvor: "Altın meraiven cllerde; varlı yokta/ Bulutsu gemı aygıtı azot atnmlul Dolanır baztsı, yapyakın çocuksu ıızay/ Evcil mağara, agaç kovuğu, yaprak dirisu/ Taterı banladığı çağlara gelende ../" (Savaşım Kutsallığı) Yer yer halkımızın dilinde yaşayan sözcükleri veniden canlandırıp belleğimize postalayan sevgili Tansd'c minnct borcumuz olduğu bir gerçek. Ancak, yukarıya aldığımız "Tateri banladığı çağlara gelende" dizesindeki gizemi nangi babayiğit dilcinin çözebileceği doğrusu meraka değcr. Tansel'in şiirlerinin bir bölümünün, Amerikalı besteci Bruce Reiprich'in ezgileriyle seslendirilmesi ve Şair'in kızı Prof. Aysıt Tansel'in kalemiyle lngilizce'yc çevrilmesi; bu yapıtların evrensele uzanışını müjdelediği için sevindirici birer olay (4). Kitabında Asturias'a adadığı "Yenidünyalı Yerli Halklar" ve "Viyetnam" şiirleriyle, soykırıma uğrayan insanların sözciilüöiine soyunması da; Şair Oğuz Tansel in kişiliğine yaraşan bir davranıştır kuşkusuz. Tansel, "Yurdumuz 11" şiirinde ise, gösterişsiz sözcüklerle, ama içtenlikli oir söylemle, bir coğrafya çizgisinde yoğun Türkiye sevgisini dile getiriyor: "Bu yurt bizim/ Kıış, balık, yaprak, çiçek/ Köy köy türk.ü maya/ Yürrğim gönıülü kalacak/ A$rı dan bir güneş doğar/ Apolyont gölündc batar/ Ulndafc'dan gör, Erciyas'tan gör/ Adana'da pamuk eller kaynaşır/ Konya'da alın tcri, sarı başak./'' (Yurdum II) "Sarıkız Yolu" üstünc yazımı noktalayacağım sırada; postadan, Trabzon'umuzun deniz havasıyla birlikte sevgili Kıyı çıkageldi. Ne güzel ve anlamh bir raslantı: Derginin 124. sayısında, Mngin Uğıırlu'nun Oğuz Tansel'e adadığı "Masal Yaratanlara" baslıklı güzel şiiri yeralmış. Bu anlamlı raslantı nedeniyle, Kıyı'nın bu sayısını bir armağan sayıp, Şair Oğuz Tansel'i sevgilerle anarak, yazıma Uğurlu'nun işte bu şiriinin bir bölümüyle bitirmek istiyorum: "Onlar birer devdiler/ Zümrütü anka gibi/ Büyülü sözcüklerle/ Ülkeler getirdiler/ Zümrütü anka gibi/ Kaf dagını aştılar/ Insanlara koştular/ Çacuk yüreklerindc/ Düşlere ulaştılar.../" • (1) Sevginin Uçları/ Duriun Ozden/ Marmara Yaymcılık/ Nisan 1996/ Istanbul (2) Göç Türküsü/ Ali E Bilir/ (E) Yayınları/ Kasım 1995/ htanbul (3) Sarıkız Yolu/ Oguz Tansel/ Yaz Yayınları/ Nisan 1986/ Ankara (4) C.umhuriyet/ Evin llyasoğlu/ i / Ocak 1996 CUMHURİYET KİTAP SAYI 357 SAYFA 6