25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

mına göre önemli olan kamusaldır, özel olan üzerinde durulmaz. Kadınlar kamusal alana giremezler, dolayısıyla kamusal bir rol oynamazlar. Batı'da aile kavramı geliştirilerek kadın kamu dıştnda tutulmaya çalışılmıştır. Ailenin reisi erkektir. Batı demokrasi tarihini destekleyen bu kavramları Osmanlı toplumu paylaşmıyordu diye düşünüyorum. Ama Batı düşüncesi daha çekici hale geldikçe, demokrasi ideolojisi Osmanlı'da ve cumhuriyetin ilk dönemlerinde ağırlık kazandıkça, Batı'nın kadın hakkındaki düşünceleri de halk arasında güçlendi. Şurası muhakkak ki çok uzun bir zamandır bir tartışma sürüyor. Kadınların rolü, nasıl giyinmesi, dışarıda çalışması, kimin çaIışacağı konusunda. Bu yüzden de kitabımda kadınlan eliyle bir kenara iten Türk tarihçilerini etkileyen Batı'daki kamusal/özcl kavramları üzerinde çok durdum. Bu kadınlara çalısırken bir kadın olarak da yakınlık duydunuz mu, bir duygusal ilişkiniz oldu mu? Kadın değil de daha çok bir anne olarak. Tarihçi tarafsız olmak zorundadır, kadınların oğullarına destekolmalarına ilişkin rollerini anlattım kitabımda. Ama bu kadınların başlarına gelenlere kişisel olarak tepki göstermemek çok güç oldu. Örneğin Kanuni'nin ilk nasekisi Mahidevran. Bir anne olarak, insanın tek oğlunun [Şehzade Mustafa], bu harika, geleceği parlak, halkın memleketi kurtaracak kişi olarak gördüğü oğlunun babasının emriyle iüam edildiğini görmesini düşünemiyorum bile. Sonra da Bursa'da sıradan bir kadın olarak korkunç bir hayat sürdü. Bu benim için çok zordu. Benim için anlaması en güç kişi Hürrem'di. Tarihte ona öyle olumsuz bakılıyor ki. Onu anlamak istedim, ama ona sempatiyle bakmak benim için çok güç oldu. Çünkü sonuç olarak kazanan oydu. Hürrem'in çok karmaşık bir siyasi durumun parçası olduğunu farkettim. Anlaşılan Süleymanla Hürrem birbirleriyle çok sohbet ediyorlardı. Ama Manidevran'a gösterdiğim kişisel tepkiyi ona gösteremedim. Bir de Kösem var. Kösem'in mektuplannı okumak çok şaşırtıcı bir tecrübeydi. Kitapta bu mektuplardan sadece bir iki örnek verebildim, ama bu mektuplar olağanüstü doğrudan mektuplar. Kitabı yazarken benim oğlum 1415 yaşlannuaydı. I Iiçbir dediğimi yapmıyor, aldırmıyordu. Söylesem de htrkasını, paltosunu giymezdi. Ve işte Kösem de sadrazama mcktup yazıyordu, "Bu oğlan hasta yatağından kalktı, çıplak geziyor, ne yapacağım şimdi" diye. Tam da Hürrem ve Kösem'in mektupları hakkında bir makale yazarken, kendi oğlum hastalandı. Dedim ki kendi kendime valide sultanın bilc kendi oğluyla, bir şehzadcyle derdi var. tşte kendimi Kösemle akraba, kardeş hissettiğim anlardan biriydi bu. Bu kadınların hayatını tahayyül etmek çok zor. Hâlâ Mahidevran'ı okurken gözlerim yaşanr. *** lrwin Schick'in dediği gibi, "Peirce'in kitabı Osmanlı siyasasında kadınların rolüne bakışımızı değiştirecek." • Notlar: (1) Irwin Cemil Schick, "Gynaeceum and Power: 'The Sultanate of Women Reconsidered', New Perspectives on Turkey, Spring 1995, 12, s. 145155. (2) Ayşegül Baykan, MESA Bulletin, 28, 1994, s. 2002001. Haremi Hümayun, Osmanlı tmparatorluğu'nda Hükümranlık ve Kadınlar / Leslie P. Peirce/ Tarih Vakft Yurt Yayınlan, htanbul, 1996, xvi+408 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 357 Prof. Dr. Sami Güven hazırlamış Döpt araştırma kitabı küçük üreticilerle kırsal yerleşme ve köy kalkınması sorunları yanında, yerel yönetimler ve toplum refahı sorunları üzerinde durulmaktadır. Kitapta, Türkiye'de piyasa mekanizması ve fiyatlar sisteminin işleyişinin ortaya çıkardığı sosyal eşitsizlikler, sosyal refah yitirimleri ve bunların çeşitli toplumsal gruplar üzerindeki yansımaları irdelenmekte ve sosyal politikasızlık sürecindeki Türkiye'de bozulan sosyal dengelerin, ekonomik yönden zayıf ve korunmaya gereksinim duyan toplum kesimleri üzerinde yarattığı yıkımların nasıl önlenebileceği, sosyal gelişmenin, barışın ve adaletin nasıl sağlanabileceği araştırümaktadır. Toplum ve ülke sorunları geniş bir yelpaze içinde ele alınmakta ve aralarındaki nedensonuç ilişkileri ve organik bağları kurulmaktadır. Kitabın yazarı, Prof. Güven, ödüller almış, bu konularla derinlemesine ilgilenen bir akademisyendir. Bu yapıt, akademik çevrelerin yanı sıra, ülke sorunlarına ilgi duyan herkesin yararlanabileceği bir kaynak kitaptır. Yayımladığı araştırma ve incelemelerle dıkkat çeken Prof. Dr. Sami Güven, dört yeni yapıt yayımladı. Bunlardan birincisi Toplum Politikası Yazıları, ikincisi Türkiye'de Sosyal Planlama, üçüncüsü Türkiye'de Sosyal Sorunlar ve Sosyal Politikalar üzerinde yazılmış olup, ülkemizin güncel sorunlarını incelemeye almakta ve bunların kökenlerine inerek gelişimine ve çözümlerine yönelmektedir. YÖK Düzeniyle ilgili incelemesi ise, ses getirebilecek bir nitelik ve yaklaşımdadır. Dr. ALEV COŞKUN Yazar, dengeli ve sosyal sorunları çözerek gerçekleştirilecek kalkınmanın önemini vurgulamakta ve Türkiye'nin yapısal nitelik kazanan, nüfus ve istihdam, köy kalkınması, köy ve köylü, kentleşme ve konut, bölgesel gelişme, gelir ve sosyal refah dağılımı, çalışma hayatı, sosyal güvenlik, sağlık, çevre ve eğitim gibi sorunlarına kalkınma planlarında getirilen çözüm önerilerini ve bunların yurt gerçekleriyle tutarlılığını irdelemektedir. Türk plancıhğının genel özelliklerinin, kalkınma planlannın sosyal içeriklerinin ve sosyal planlama yaklaşımlarının ve performanslarının genel bir değerlenairrneye alındığı ve sosyal gelişmenin nereden nereye geldiğinin saptandığı bu yapıt, bu alandaki önemli bir boşluğu dolduruyor. Planlamayla, toplum politikasıyla ilgilenen kuruluş ve kisiler için çok değerli bir kaynak kitabıdır. YÖK Düzaninde Bir Kışla Üniverslte azar Güven bu yapıtında, çarpıcı oir yaklaşımla, Türkiye'deki YÖK üniversitelerinin gerçeğini, "En Üsttekiieri" anlatmaktadır. Bir öğetim üyesi olan kitabın yazarı, üç ayrı üniversitede yaşadığı üç ayrı dünyayı gözler önüne sermektedir. "Gerçek üniversiteyle" askeri otorite geleneğine dayanan "kışla üniversitenin" çarpıcı uygulamalarını somut olaylar dizişi biçiminde sunmaktadır. Kitapta, YOK'le birlikte gelen "akademik kirlenmenin" ve kangren olan yaranın gerçek boyutIarı anlatılmaktadır. Bu yapıtta, akademik yükseltilmelerin nasıl yanıldığı, ceza ve sürgün sisteminin nasıl işletildiğini, yönetime yakınlık ve uzaklık ölçülerine göre üniversitenin olanaklarının nasıl paylaştırıldığı, üniversitede "ben yaptım oldu" yaklaşımını benimseyen hak hukuk tanımaz yöneticilerin, kişilikli, erdemli ve onurlu öğretim üyelerini yıldırmak için hangi inanılmaz yöntemleri uyguladıklarını ortaya koymaktadır. Bu kitapta, YÖK üniversitelerinin geıçeği, somut ve yaşanmıs olaylarla iztenebıliyor, üniversitclerue kişilikli bir bilim adamı olarak kalabilmenin ve bilimscl çalışma yapm.ının ne denli zor bir iş olduğunu ve bunun ödenmesi gereken ağır maliyeti gozler önüne seriliyor. Şimdiye değin "kapalı bir kutu" görünümünde olan ve dışarıya hiç ses vermeyen üniversitelerimizuen vükselen bu yürekli ses, buradakı çöküntünün sona ereceği ve gerçek üniversiteye doğru bir dönüşümün başlayacağı yönündeki umutlarımızı yitirmememiz gerektiğine dikkati çekmektedir. YÖK üniversitelerinin gerçeğini yazmak, eli kalem tutan herkesin bir görevi olduğu gibi, gelecek kuşaklara bir şeyler bırakma sorumluluğunun da ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır. Bu görevi ve sorumluluğu yerine getiren Prof. Güven'i ve kitabı basan Ezgi Kitabevi'ni kutluyoruz. • Y Toplum Politikası Yanları ami Güven, bu yap ıtında 1970'lcrin Türkiye'sinden günümüze ülkemizin yapısal nitelik kazanan çeşitli sosyal sorunları karşısında izlenen ekonomi ve toplum politikalarını eleştirel bir yaklaşımla irdelemektedir. Bu politikaları, sosyal dengc, sosyal refah ve sosyal gelişme yönlerinden değerlendirmektedir. Yazar, Türkiye'nin 1980'li yıllarda ekonomide bir yol aynmına girdiğine, 1970'li yıllann sonlarında tıkanan anamal birikim modelinin bir yenisiyle değiştirilmesinin gündeme geldiğine ve 24 Ocak ekonomik modeliyle birlikte, askeri bir yönetim eşliğinde emek karşısında anamalı güçlendirmeye yönelen yeniden bir yapılanma sürecinin yaşandığına dikkat çekmektedir. Sosyal devlet anlayışından hızla uzaklaşılması sonucunaa "sosyal politikasızlıöın" toplum politikasının temelini oluşturduğunu vurgulamaktadır. Kitap, lcırsal alana yönelik politikalardan, maliye, ekonomi ve gelir dafiılımı politikalarına, toplum sağlığınaan, aşınan toplumsal değerlere ve ulaşım politikalarına değin uzanan geniş bir açı içinde ülke sorunlarını masaya yatırmaktadır. Türkiye'de Sosyal Planlama u Bi'Prof. yapıtta, Güven, ülkemizin 30 yılı (IPLUM POÜTIKAS YAZII.ARI S askın kalkınma plancılığı deneyimlerini sosyal planlama odağından değcrlcndirmekte ve yapısal nitelik kazanan kimi sosyal sorunlarımıza planlı dönemde ne ölçüde çözümler getirildiğini incelemektedir. Türkiye'de planlamaya karşın, yurt sorunlarının çözülmeyişinin, nedenlerini irdelemektedir. Yapıt üç bölümden oluşmaktadır: Birinci Böıüm'de planlamanın kuramsal temelleri ve sosyal planlama; îkinci Bölüm'de Türkiye'de plancılık vc sosyal planlama; Üçüncü Bölüm'de de Türkiye'de planlı dönemde sosyal sorunlar ve sosyal planlamanın uygulama alanları incelenmektedir. Türkiye'de Sosyal Sorunlar va Sosyal Politikalar SOSYAL SOKUNLAR SOSYAL POLİTİKALAR yapıt, Türnin son Bi ukiyeon yıldır birkaç 1 süreldi gündeminde bulunan ve kronikleşen toplumsalekonomik sorunları üzerinde çözümlemeleri içermekte ve bu 'M. M sorunların sözde çözümüne yönelen ya da onları erteleyen sosyal politikasızlığı sergilemektedir. Kitapta, gelir ve servet dağılımı politikaları, sosyal planlama, işçi göçü, Toplum Politikası Yazıları/ Sami Güven/ Ezgi Kitabevi/ Bursa, 1996/ 227s. Türkiye'de Sosyal Sorunlar ve Sosyal Politikalar/ Sami Güven/ Ezgi Kttabevt/ Bursa, 1996/491 s. Türkiye'de Sosyal Planlama/ Sami Güven/ Ezgi Kitabevi/ Bursa, 1996/ 214 s... YÖK Düzeninde Bir Kışla Üniversite/ Sami Güven/ Ezgi Kitabevi/ Bursa, 1996/279s SAYFA 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle