07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

r nin agzından anlatılması, kimi îconular için, daha ic, ten bir anlatım vc dah.ı etkili olur. Ama örneğin Don Kişot, serüvenini ken disianlatmış olama/dı. Zubiik de, başından geçenlerı kendisi anlatama/. Çünkü, onların gülünçlüğü, bir gülmece kuralı olarak, giıIünç okluklarını bilmemektcn doğar. Ama ortaoyu nunda Kavuklu, giilünç olduğunu bilmektc ve seyircisiyle uyuşmuş olarak gülünç olmaya çalışmaktadır. özetleyeyim, öykünün birinci ya da üçüncü kişi ağzından anlatılmasını, öykünün konusu, olayı, kanramanı bclirlcr. Kendinizi cn yakın gördüğünüz yazar kiın? Başlangıçta kimdi? Ustalarınız oldu mu? Kimlerdi? Çağdaşlarım arasında ustasını söyleyen yazar görmedim. Gözlomlerime da yanarak söylüyorum: Bir yazar, ycrli ya da yabancı, nangi ustanın ctkisinde kalmışsa, genellikle ona sonradan saldırmış, ontı katı yermiştir. Ustalarım elbet oldu. Amatörlük d ö n e m i n d c yazdıklarım yayımlanmadığı için hangi ustaların ctkisinde kaldığım acığa çıkmadı. Çocukluğumda Hüseyin Kahmi'yi çok okumuştum. Daha on altı yaşımdayken llüseyin Kahmi'yi beğenmemeyc başlamıştım. Şimdi dc benim korkum budur; şimdi beğenenlerin gün gelip yazdıklanmı beğenmeyecekleri... Sonradan Falih Rıfkı nın üslubu beni çok çekti. Lisedeyken, Reşat Nuri'nin etkisindc kaldım. Kefik Ilalit'i de çok sevdim, herhalde etkisinde kalmış olmalıyım. Hem öykü, hem oyun yazarlığında ustaların ustası Çehov'dur bcnim için. Bcncc Çchov'un büyüklüğü, büyüklüğünü hiç belli ctmemcsidir. Orneğin bir de Bernard Shaw'a bakm, bütün dünyaya, dünyanın en zekî adamı olduğunu ispat etmcyc çalışmış ve ispat da etmiştir. E ne olmuş yani? Mark Twain'de de zekâsını ispat çabası vardır. Bir de Şçedrin var, çok büyük usta... Hepsinin etkisinde kalmıs olmalıyım, hatta kimisine karşı gelerek bile olsa... Kara gülmece diyorlar. Sizce kara gülmece nedir? Tanımlamalardan kaçınmak gcrekir, bu türlü kavramlarda. Ama kara gül mecenın ne olduğunu betimleyebiliriz. Kara gülnıece, dü^ündürücülüğü güldürücülüğünden ağır basın buruk gül mecelcrdır. Aeı aeı gülümsctir. Ağlamayla gülme, dramla komedi, bir bıçağın iki yüzü denli birbirine uzak ve birbirine yakındır; kara gülmece bu bıça ğın kcskin sırtıdır. Kara gülmcccnin insanda aeı bir tortusu kalır. Kahkahayla güldürmez, gülümsetir. Cülmeklc ağlaSAYI 283 Azlz Nesln. sabahattln Eyuboğlu ve veaat cünyol'la blrllkte Babeuf un "Devrlm yazıları" kltabının toplatılması üzerlne açılan ünlü "Babeuf Davası'nda da yargılanmıştı manın ikircimleştiği yerdir; kimisi için gülme olur, kimisi için acıma. Çalı^ırken bir plan uygular mısınız? Elbette... Hem de ne planlar! Son biçimini alana dck planımı çok değiştiririm. Planı birden oluşan öyküler de yazmışımdır. Ama roman ve hele oyunlarıın için çok planlar yaparım. Yalnız yazarlıgımda degil, yaşamımda da planlı olmaya çalı^ırım. "Nasrettin lloca gibi ağlayan adam" diyorlar size. Bu sözün sizce bir anlamı var mıdır^ lnsanın her anı, geçmişindcki anlar birikiminin özüdiir. Son bir saniyemiz içinde, o saniyeye gclene dek geçen yaşam dolusu sanıyelerimizin birikimi vardır. Bu bakımdan o sözün bir gerçek anlamı var. Nâzım, Türk halkı içio söylcmiş, Nasrettin Hoca gibi ağlayan, diye... Kn büyük övüncüm, herkesten biri, halktan biri olmamdır. Eleştirilerin üstünüzdc bir etkisi ol du mu.1 Çok! Aptalca övgülerle, alçakça yergilerin bile bende etkisi oldu. Nice art niyetli, ne denli haksız olursa olsun, her eleştirıde yine bir oranda doğruluk vardır. Elcştirilcrdcn yararlanırım. Eleştirmen, aynı zamanaa kendi bilgi sini, psikolojisini, karakterini dc clestirmeye açmış demektir. Şimdiye dek hiçbir eleştirmen bana karşı kcndim kadar acımasız, kıyıcı, sert olmamıştır, olamaz da... Öykülerinizle oyunlarınız arasında bir mesafe, hatta bir tutum ayrılığı olduğunu söyleyenler var. Şıı kanıdayım: Edebiyat kapsamı içine giıen türler aynı şeyler değildir. Bunların hepsi dc anlatı sanatı olduğundan, yazı ve sözle anlatıldığından, aynı şevlermiş sanJıyor. Müzikle resim arasmdaki ayrıma yakın bir ayrım vardır şiirle roman, romanla oyun arasında. Oyun, çoğunlukla yapıîdığı gibi arada benim de yaptığım gibi sahneye çıkarılmış öykü ueğildır. Mesafe ayrılığı dediğiniz, oyunlanmla öykülerim arasında düzey ayrımı olduğtınu söylemekse kimi öykülerim göz önünde tutularak bu yargı doğru olabilir. İki binden çok öykü yazdım, bunların yedi yüzü kitapfarıma girdi. Bu nedenle kimi öykülerimle oyunlarım arasında düzcy ayrımı olabilir. Ama genel cizgide, dünya görüşümde, görüş açımtla, oyunlarımla öykülerim arasında bir ayrım olabileceğini hiç sanmıyorum. Aynı ölçülere vurursanız, Çehov'un öykülcriyle oyunları arasında da baskalık görebilirsiniz. Ama bcnce, derinde, özde bir ayrım yoktur.Görülen ayrım, öyküyle oyun arasında kendiliğindcn olması gereken ayrımdır. Ne yazık ki bu söylentiyi ilkin bir yakın arkadaşım çıkardı: "Gülmeceyi küçümsüyor da, oyun yazmaya özeniyor. Ben romandan başka bir şey yazıyor muyum hiç!" derdi. Rahmetlinin ne S dcn böyle söylediğini biliyordum. Karşılık bile vermczdim. Sonradan, onun çıkardığı bu söylentiyi, bir eleştirmen, yazısında kullandı. Böylcce yayıldı gitti. Kendimi savunmak istemem, hele arkadaşlarıtna karşı... Edebiyatın toplumu tleğiştirebileceğine inanıyor musunuz? Edebiyat, toplumu doğrudan değiştiremez. (^ünkü, bütün sanatlar gibi bir üstyapı kurumudur. ()ysa toplunıun değişrnesi, toplumsal yapının, maddî lemelin, üretim ilişkilerinın dcğişmesi demektir. Edebiyat, toplumu doğrudan değiştirmez ama, etki tepki yoluyla toplumun tleğişmesinde katkıda bulunur, dcğişmcyi hızlandırabilir. Seslendıği insanlala, toplumu dcöiştirmc bilinci aktarabilir, onları toplum değişimine çabalandırabilir. Bu, edebiyatcının sınıfsal bilincine bağlı bir iştir. Bir gün, "Bir dönemin lomanını yazmak için ara Jan belli bir süre geçmesi gerek" demiştiniz. Şimdi dc aynı kanıda mısınız? Evet. Özellikle roman ve oyun için böyledir bence. Romanını yazmak için, konunun, olayın, olay kişılerinin durmuş oturmuş olması gerekir. Roman ve oyun yazmak, bence, coşkudan çok ussal bir iştir. Coşkusuzluktur demek istemiyorum, ama us önde olmalıdır. Dahası, yaşanmış bireysel bir olay romanlaştırılsa bile, yine de üstünden zaman eçmeli, yaşam durulup tortulanmalıır. Yazar, yazacağı romana, yazacağı konuya, olaya, kişılere, soğukkanlılıkla bakabilmelidir. Yazdığı şevin hem içindc, ortasında bulunmalı, hem onu dıştan ve yukandan görebilmelidir. Kitaplarınızın yeni baskılarında metinler üstünde değişiklik yapma isteği duyar mısınız? Kitaplanmın hemen her yeni basımında değişiklikler yaparım. Kimi öykülerimi atarım kitaplarımdan. Kimilerini değijtirir, kimilerini de yenidcn yazarım. Orncğin "Güvercin Kakaları" adlı öykümü yeni baştan yazıp adını da "Tebelleş" koydum. Son yıllarda çok kitap yayımlayamayışımın nedeni budur. Yeni basımlan için kitaplarımı düzeltmek, çok zamanımı alıyor. Düzcltmeye zaman bulamadığım için ononbeş yıldır yeni basımlarını yapmadı ğım kitaplanm var. Örneğin Saçkıran, Erkek Sabahat, Kadın Olan Erkek vb. gibi... Sonra, öykü kitaplanmın yeni basımlanna, en yeni yazoığım öykülerimi eklediğim oluyor. Bu yüzden bcni yeni öykü yazmıyor sanıyorlar. Kolay ueğil 62 kitabı ayakta tutmak, onları sürekli olarak okurla konusjturmak." SAYFA 7 CUMHURİYET KİTAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle