Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
öorges'in gözlerine ağır ağır inen körlük, düşlerle gerçekler arasındaki belirsizliğin sınır çizgisidir belki de. Körlük, o güzelim görünüşler dünyasını görünenin çok ötesinde görmesini sağlayan bir yazarlık aracına dönüşmüştür Borges'te. CELALÜSTER kııma git gide güçlcşiyor beı nm için. ükurken aklım o yan<ı bu yana gittiği için; kimi nımccleri, başka başka kıtaplarda geçen sözleri anımsattığı ıçın, bankı seyrediyorum diyebilirim. O başka metinler gözümün önünde değil elbet, bclleğimde canlanmış durumda, imgelcr gibı. Ama önümdeki kitap mı daha gerçek, belleğimdeki imgeler mi, ayırt edemiyorum...' Bu satırlar Jorge Luis Borges'in değil, Borges'in bir kitabını okumakta olan Melih Cevdet Anday'ın. Melih Cevdet, Yayın Dünyasında Çerçeve dergisinde Borges'ten sözettiğı "Bellekteki İmgeler" başkklı yazısına bu satırlarla giriyordu. "Önümdeki kitap mı daha gerçek, belleğimdeki imgeler mi..." Borges'in yazdıklarının tümünü belki de hiç kimse Melih Cevdet'in yukandaki satırlarında olduğu kadar iyi anlatamamıştır. Evet, Melih Cevdet Anday'ın da dediği gibi, Borges metin dışına çıkması için sanki iteler okuru; onunla dünya edebiyatı yolculuğuna çıkar insan: "Ben yalnız Borges'in yapıtlarını okurken rahatsız olmam, belleğim ikide bir beni metinden ayırdığı için. Çağnşımlara kapılmamı isteyen odur çünkü..." Peki, Borges'in özellikle kısa anlatılarında sık sık metin dışına çıkması, dünya edebiyatının çeşitli yazarlarını hem de en akla gelmedik yönleriyle işin içine katması, salt entelektüel bir kaygıdan mı kaynaklanır, yoksa daha özsel bir nedeni mivardır? Jorge Luis Borges'le 'Yedi Gece'lik bir edebiyat yolculugu Bellek kitaplığındaki diişler ve gerçekler ler dünyasını görünenin çok ötesinde görmesini sağlayan bir yazarlık aracına dönüşmüştür Borges'te. Gerçekler dünyasına düşgücünün çiçekdürbününden bakabilmesini sağlamıştır belki de. '0 Chartemagnen flü Jorge Luis Borges yaşamda olup biten her şeyi, okuduğu ya da söylediği her sözü, belleğine kazıdığı ya da kaleme aldığı her kitabı durmadan kurmacaya dönüştürür. Sanırım, onun birer deneme olarak da kabul edilebilecek Yedi Gece'deki konuşmalarını da o bcnzersiz anlatılarının bir parçası saymak yanlış olmayacaktır. Yedi Gece'deki konuşmaları birer anlatı gibi okumak, belki de, onlardan daha büyük bir tat almamızı sağlayacaktır. O zaman, Büyük Iskender'den Harun erReşid'e, Vergilius'tan Dante'ye, Homeros'tan Shakespeare'e, Cervantes'ten Marco Polo'ya uzanan bir yolculuğa çıkaracaktır bızi Borges; düşlcrin vc düşünceIerin,söylencelerinvegerçeklerin,öykülerin ve masalların atlasında bir yolculuğa. O zaman, Harun erReşid Charlemagne'a armağan olarak bir fil gönderecek; Büyük Iskender zamansız bir zamanda çekik gözlü savaşçılara katılıp savaşlara atılacak; Wordsworth düşlerinde Bedevilerle karşılaşacak; Şehrazad Kara Adalar hükümdarına gece masalları anlatacak; James Joyce içine düştüğü karabasanlardan uyanmaya çalışacak ve bütün bunlar bize hiç de yabancı gelmeyecek, dahası belkide gerçekler dünyası karşısında daha donanımlı olmamızı sağlayacak; hiç elimizde olmadan geldiğimiz ve gene hiç elimizde olmadan ayrılacağımız bir yaşama daha kolay katlanabilmenin ipuçlarını verecektır bize. Yedi Gece, Borges'in 1977'de Buenos Aires'te yaptığı yedi konuşmadan oluşuyor. Ama bir bakıma, edebiyat dünyasındaki ilginç korsanlıklardan birinin dolaylı ürünü bu kitap. O günlerde konuşmaları banda alan bazı uyanıklar çok geçmcden bunların korsan kasetlerini piyasaya sürmüşler. Anlaşılan, konuşmalardan yedisinin en sonunda bir kitapta toplanması, korsanlığa karşı önlem alma çabasının bir sonucu biraz da. Borges'le bu yedi gecelik yolculugu paylaşacak olursanız, kitaplardan ve yazarlardan gezdiği yerleri, çıktığı gezileri anlatıyormuş gibi söz ettiğini; okurları edebiyat aracılığıyla zaman içinde yolculuğa çıkar tırken onları daha bir insan kılmaya çalıştığını göreceksiniz. Borges, düşlerle gerçeklerin iç içe geçtiği uçsuz bucaksız bir mekânda elimizden tutup yol gösteren bir ozandır; tıpkı tlahi Komedya'da Dante'ye yol gösteren Vergiliııs gibi. Kımileyin o alışılmadık labirentlerde ürküye kapılırız, ama Borges yolu bilir. "Ilahı Komedya" başlıklı konuşmasında, bizi eleştirmenlerin karşımıza diktiği bütün labirentlerden düze çıkarır: "Konuşmamı bitirirken, hiç kimsenin kendini Commedia'yı özgürce okuma keyfînden yoksun kılmaya hakkı olmadığını bir kez daha vurgulamak isterim. Commedia üstüne çok çeşitli yorumlar yapılabilir, mitologyayla ilgili araştırmaların ne anlama geldiğini öğrenmek... ısteyebilirsiniz, ama bütün bunlar daha sonra gelir. tlk önce kendimizı kitaba teslim etmeli, onu çocukça bır bağlılıkla okumalıyız; böyle yaparsak kitap bize sonuna kadar eşlik edecektir." Borges, tlahi Komedya'yı dinsel bir inançla değil, şiirsel birinançlaokumamızı önerir. cedir. Binbir Gece Masalları adı, insana sonsuz bır kitap duygusu verir. Örneğin, Fransızca çevirmeni Galland'ın Binbir Gece Masalları'na kendındcn bır masal eklemekle suçlanmasını çok tuhaf bulur Borges. "Neden Galland'ın da öykü yaratmaya hakkı olmasın? " diye sorar." tnsan o kadar masalı çevirdikten sonra bir tane ben yazayım demez mi?" Burada ister ıstemez, Binbir Gece Masalları nın tümünü dilımıze kazandıran Alim Şerif Onaran geliyor insanın aklına. Acaba Onaran da kcndinden bir masal ekledi mi? Keşke eklemış olsa diye düşünmeden edemiyor insan, Borges'in gözünde, Binbir Gece Masalları bitmiş değildir; binbir gecenin sonsuz zamanı kendi yolunda ilerlemektedir. Dahası, bu uçsuz bucaksız kitabı ille de okumuş olmak gerekmez, çünkü Binbir Gece Masalları belleğimızin bir parçasıdır. Yedi Gece'de yer alan en ilginç konuşmalardan biri de "Körlük" üzerine olanı. Burada Borges'in kurmaca dünyasının gerçeklikle olan bağlarını yakahyor okur. Kendisinin yalancısıyım, 900 bin kitabın bulunduğu Ülusal Kitaplık'ın müdürlüğiineatandığı 1955 yılındagörmeyetisiniyitirir Borges. Onca kitabın ortasındadır, ama artık hiçbirini okuyamayacaktır. Kendi deyişiyle, Tanrı ona ılahi bir şaka yapmış, kitabı ve körlüğü aynı anda bağışlamıştır. Ama çok geçmeden Ulusal Kitaplık'ın daha önceki müdürlerinden Paul Groussac ile Jose Marmol'ün de kör olduklarını öğreniriz. Borges o eşsız ironilerinden birini patlatıverir: "İki, bir rastlantıdır; ama üç, bir doğrulamadır. Bir üçlü düzen doğrulaması, kutsal ya da tanrısal bir doğrulama." Bana sorarsanız, bu Yedi Gece'yi Borges'le paylaşın. Giderek her biri bir oyuna dönüşen bu ironiler gösterisinin tadına varın. Kendinizi Borges'in akıp giden kırJgan, ama duru sesine bırakırsanız, onun anlatılarının dalgaboyunu daha iyi yakalayabilirsiniz.B Yedi Gece/ Jorge Luis Borges/ Çeviren: CelâlÜster/Can Yaytnlart/150s S A Y F A Tann'nıı şakan Düşlarlnsstatiü Düşlerimiz bile kurmaca birer yapıttır Borges'in gözünde. "Karabasanlar" başlıklı konuşmasında, önce bizi Shakespeare'in, Coleridge'in, Dante'nin, Wordsworth'ün ve kendisinin düşlerinde, karabasanlarında gezdirir; tam yolumuzu yitireceğimiz sırada dağınık gibi duran ipleri örüverir: "llkel insan ve çocuk için düşler uyanık yaşamın öyküleridir; şairlerin ve gizemcilerin gözünde bütün bir uyanık yaşamın bir düşe dönüşmesi hiç de olanaksız değildir... Demek, iki düşünce söz konusu: biri düşlerın uyanık yaşamımızın bir parçası olduğu inancı, ötekiyse şairlerin bütün bir uyanık yaşamın bir düş olduğu yolundaki olağanüstü inancı. Bu ikisi arasında hiçbir fark yoktur aslında.. düşler estetik bir yapıttır, belki de estetik anlatımların en eskisidir..." Borges'e göre, Binbir Gece Masalları dünyanın en güzel kitap adlarından biridir. Bu güzellik binbir sözcüğünün sonsuz sözcüğüyle nerdeyse eşanlamh olmasından doğar. Binbır gece, sonsuz sayıda ge Köriükveyuartt Bana sorarsanız, Borges'in okurlarını, gerçek edebiyat okurlarını kendi bellek kitaphğının keyifli dolambaçlarında yolculuklara çıkarmasının altında yatan neden, onun gözünde anlatı ya da edebiyatın düşsel evreni ile yaşamlarımızdaki gerçekler dünyası arasında nerdeyse en küçük bir ayrım bulunmamasıdır. Onun Cervantes'in Don Quijote sini, Dante'nin tlahi Komedya'sını ya da Homeros'un tlyada'sını okuması, bir kenti gezmesi kadar, bir insanı tanıması ya da gerçek yaşamda herhangi bir eylemde bulunması kadar gerçek bir yaşantıdır.Kimbilir, belki de, Borges'in gözlerine uzun bir zaman sürecinde ağır ağır inen körlük, düşlerle gerçekler arasındaki belirsizliğin sınır çizgisidir. Burada körlükle yaratıcı yazarlık arasında tuhaf bir bağıntı vardır. Körlük, o güzelim görünüşC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 2 4 0