Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
lardan tarihsel açıdan önemli bir "ayrıntı" öğreniyoruz: Sabiha Sertel "kast" dışından bir erkekle evlenen ilk Dönme kızıdır. Bu durumun öneminin îttihat ve Terakki Fırkası Merkez Komitesi de farkındadır. Nitekim komite üyesi Doktor Nâzım Zekeriya Sertel 'i çağı rıp " Sen belki farkında değilsin, fakat yüzyıllardan beri birbirine yan bakan iki toplumun birleşip kaynaşmasına yol açıyorsun. Dönmelik kastına ölüm yumruğunu indiriyorsun. Biz bu olayı gereği gibi değerlendirmeli ve Türklerle dönmelerin birleşmelerini bu vesile ile kutlamalıyız. Bunu milli ve tarihi bir olay gibi değerlendirmek gerek" der. Gerçekten de nikâhı parti kıydırır; laz tarafının vekili Talat Paşa, erkek tarafının vekili ise Tevfik Rüştü'dür. Bu, Sabiha Sertel'in hayatındaki ilklerden sadece biri. Birbaşka "ilk", "yayınlanyüzünden 2. kez mahkemeye sevkedilen ilk Türk kadını" olması. (...) Kısaca, Annem, arka kapağında yazıldığı gibi, "Yakın tarihimizin bilinmeyen yönlerini bu 'çok özel" yaşam çerçevesinde keşfetmemiz, bireysel deneyimler aracıüğıyla kolektif belleğimize sahip çıkmamız için..." okumamız gereken "roman gibi" bir hayatın romangibiöyküsü... • Annem Sabiha Sertel Kimdi Neler Yazdı / Yıldtz Sertel/ Yapt Kredi Yayınlan/ 315s. KİTAPTAN BÖLÜMLER O sıralar ben çok hastalanıyordum. Her hastalığımda annemi başımınucundabuluyordum.Birseferinde, bir hafta kadar yüksek ateşle yattım. Ondan sonra, bir hafta daha doktor sokağa çıkmama izin vermedi. Oysa ben kendimi iyi hissediyor ve artık bahçeye çıkıp oynamak istiyordum. Annem olmadığı günler, anneanneme yalvarıyordum: Anneanne, ne olur bırakın birazcık bahçeye çıkayım. Hayır, olmaz, kızım! Geceleri annem eve geldiğine yalvanyordum. Cevap hep aynıydı. Hayır olmaz. Nihayet patladım ve oturup bir şiir yazdım: HASTALIK birhastavar Buhastaistiyorki, birbisikletebinip uzaklaşmak. Eğer bir bisiklete binip, uzaklaşırsa, arkasından bağıranlar çok: yedi kişi: Koşma! hastasın, uzaklaşma! hastasın. Yatakta kaçıyorum: yıldırımlar gibi Yıldırım!.. Bu şiir derhal ResımliAy grubunun eline geçti. Nazım, heyecanlandı. Demek bizim serbest nazım, bu kadar basit, 7 yaşında dahi kullanabileceği, tabiibirşey.diyordu. Şiiri dergide yayımladılar. Nazım da üstüne bir yazı vardı. Böylece, ev, aile hayatı, iş hayatı, arkadaşlar dostlar, fikir hayatı hepsi birbirinin içine girmişti. Sonralan hepsi, o günlerden mutlu günler olarak bahsedeceklerdi ve mutluydular. (s. 155156) Moda'daki ev Nihayet babamın Moda'da yaptırmakta olduğu ev bitti. Bu ev, Almanya'da tahsil etmiş çok usta bir mimara yaptırılmıştı. Moda koyuna bakan cephesinde on metre uzunluğunda geniş bir teras, terasın önünde küçük bir gül bahçesi vardı. Terastan içeriye girilince gene 10 metre uzunluğunda geniş bir salon ve yemek odasında buluyordu insan kendini. Yemek odasının arkasında da gene oturmaya müsait küçük bir köşe vardı. Bu odanın arkasına düşen mutfak evin arka tarafındaki küçük bahçeye bakıyordu. Mutfağı annem kendi isteğine göre yaptırmıştı. Bu olağanüstü geniş mutfağ a betondan üzerleri çini kaplı masalaryaptırmıştı. Duvarlarda, tavana kadar yükselen raflar vardı. Yemek yapmayı çok seven annem, ilk defa gerçekten rahat bir mutfağa kavuşmuş, ancak bir yazı masasına kavuşamamıştı. Salonun arka tarafında genişçe bir kütüphane odası vardı. Duvarları baştan başa etajerlerle çevrili bu oda tavana kadar kitaplarla doluydu. Babambuodayabüyük bir yazı masası koydurmuştu. Ne var ki bu, babamın yazı masasıydı. Çekmecelerde onun evrakı duruyordu. Babam evde olmadığı veya yazı yazmadığı zamanlar, annem de bu masadan faydalanabiliyordu. Aksihalde.geneyazılarını yemek masasında yazıyordu. Onu kurtaran şey, korkunç konsantrasyon kabiliyetiydi. Bir kere yazısını yazmaya oturdu mu top atsan duymazdı. Ama gene de isyan ediben aldırankim? yordu: Koskocaman eve geçtik, gene benim bir yazı masam yok!.. (...) (s. 176177) "Resimlı Ay" yazarları Basın \Balosu'ttda Zekeriya, masasının üzerine yıgılmış zarfları açıyordu, içlerinde bir davetiye bulunca, arkadaşlarına habcr verdi: Matbuat (Basın) Balosu'na davetüyiz. Nazım atıldı, Ben hayatımda hiç baloya gitmedim, çok isterdim, gitmek. Sabiha sordu, Smokinin var mı? Nazım, kel başa şimşir tarak dercesinebaktı, Negezer.dedi. Öyleyse, gidemezsin. Zekeriya atıldı. Bir çaresini buluruz. Baloyu örgütleyen Hakkı Tarık benim dostumdur, ben ondan izin alırım. Bunun üzerine hepsi, Nazım'ı yalnız bırakmamış olmak için günlük kıyafetleriyle gitmeye karar verdiler baloya. O gece, içlerinde tek giyinen Sabiha idi, zaten grupta tek kadın oydu. Kısa, açık yakalı ipek elbisesinin içinde güzel mi güzeldi. Ne var ki, grubu baloya sokmak istemiyorlardı. Zekeriya'nın daveti üzerine kapıya gelen Hakkı Tarık, Olmaz, rezil oluruz. Buraya kordiplomatik gelecek, bakanlar, yabancı gazeteler gelecek.Rica ederim yapmayın, diyordu ama, Resımlt Ay'm yaramaz çocukları kararlıydılar. Nihayet, Zekeriya'nın ısrarı üzerine, Hakkı Tank, bir köşede oturup, yerlerinden kıpırdamamak koşuluyla girmelerine müsaade etti. Tabii ilk işleri birkaç kadeh içmek oldu. Ondan sonra onları kim tutabilirdi ki? Nazım, ayağa kalkıp, dans pistine doğru yürüyünce, hemen dikkati çekti. Gençleretrafını sardı. Nazım'ı yakalayıp salonun ortasına götürdüler. Arkasından diğer Resımlt /4/lılar da piste davet edildiler. Hepsi tanınmış insanlardı, dikkati çekmeden bir kenarda oturmaları olası değildi. Sarhoş olan Peyami Safa önüne gelen kadını kaldırıp, dans etmeye çalışıyor du. Serteller Bulgaristandakl Türklerle blrtlkte. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 24 0 Hakkı Bey, sinirli sinirli beş aşağı, beş yukarı dolaşıyor, "Bu belayı başıma nerden getirdin," der gibi M. Zekeriya'ya bakıyordu. Balodan çıktıktan sonra, Nazım kahkahayı attı, Burjuva balosunun içine okuduk! dedi. (s. 148) (...) . S A YFA