25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

| eruluşair AntonioCisneros 1942 'de Lima'da doğdu. ComenI tarios Reales adlı kitabıyla 1965'te ulusal şiir ödülünü, 1968'de de Canto ceremonial contra un oso hormiguero ile Havana'da bütün Latin Amerika için verilen 'Casa de las Americas' ödülünü kazandı. Bir süre Ingiltere'de öğretmenlik de yapan Cisneros çeşitli Avrupa ülkelerinde konferanslar verdı, şiirleri çevrilerek bu ülkelerde yayımlandı. Cisneros kendisi ve şiiri hakkındaşuaçıklamayıyapıyor:"Benim ülkem kendi kültürel biçimleri olmayan ve örnek olarak kuzeye bakan, bir ölçüde oranın edebiyatına öykünmeye hazır olan az gelişmiş bir ülkedır. Peru'nun çok şanslı bir geçmişi var, ama o geçmişin benimle bir ilgisi yok. Ben ancak bir yabancı gibi değerlendirebilirim o geçmişi. Başkalarınabenzemediğimizi bifiyorum, ama bu ayrım nedirPÎştesorunbu. Az gelişmişlik bilinci ülkemizde giderek belirginleşiyor; bu duruma son verme isteği de. Küba Batı'ya Latin Amerika'nın bir başka yüzü de olduğunu gösterdi ve daha önce yalnız kitaplardan ve bildirilerden öğrendiğimiz gerçekler artık açıkça ortada. Birkaç yıl içinde Batı bize vanşi ve tutkulu diyebilir, ama turistik demeye artık hakkı olmayacaktır. Sanmm Vallejo burada şiire belli bir öncelik ve yazara başka alanlardaki sanatçılar için söz konusu olmayan bir saygınhk ve güven kazandırmıştır. Ancak, benim kuşağım için önemli olan, şiirin kendisi değil, Peru şiirinin uluslararası bir bağlamda tanınması olanağıdır. Vallejo bize bunu sağlamıştır. Bu nerdeyse hiç yayıncı olmayan birülkedeiyi.sıradan.kötüvekorkunçinanılmazsayıdaşiirkitabınınbasılabilmesinden kaynaklanmaktadır. Yayımlanan beşantolojidendördüşiirantolojisidirve dergilerin coğu şiire ağırlık vermektedir. Birkaç siir lcitabıyayımlamış olmak iş bulmanızıbilekolaylaştırabilir. Şairlerıniktidardaolanlartarafındanalkışlandıklarını ya da bu toplumda rahat yaşayabileceklerinı söylemek istemiyorum, ama hiç değilse, bir şair artık Lıma'nın sınırlı kültür hayatında daha önce düşleyemeyeceği bir güvenledolaşabilir. Şiirin kendisiyle ilgili ne söylenebilir? Biz herzaman uzak ülkelerdeyazılan şiirlerden etkilendik. Bir anlamda biz hepimiz çevırmeniz.Modalargelirgeçervebazıizlerbırakır. Örneğin.gerçeküstücülükikişairkuşağımızı besledi, ama artık bir etkisi olduğu söylenemez. Belki de lngiliz şiirine son günlerde ilginin arttığından söz edilebilir (üçhaftaöncebirarkadaşımT. S. Eliot'u (keşfetmiş). Ama bu eskisinden daha çok ya da daha az okuduğumuz anlamına gelmiyor. Ancak çevirialanında bir artışolduğu için başka ülkelerin yazarlarını daha çok okumaya başladık diyebilirim. "Toplumsal","arışiir"yada"seçkinci"tutumarasındaki tartışmalar ve "akademik" ve "akademik karşıtı" çekişmeler artık geçmişte kaldı. Dedığim gibi, neolursa olsun, modalar gelıp geçiyor. Bu kuşağın da daha önce kılerden değışik bir yanı yok. Yazarın işı her zaman olduğu gibi, hangi açıdan bakarsa baksın, gerçekliğin bir tanığı olmaktır. • SAYFA 10 1883Jte 63 Yaşında Ölen Karl Marx Hâlâ aklımda büyük halamın eski evi veoikigravür: "Terzi'de prova yaptıran bey" ve "Viyana'da Büyük Askeri Geçit Töreni." Kötü hiçbir şeyin olamayacağı günler. Herkes uğur diye bir tavşan ayağı taşırdı kemerinde. Büyük halam da 20 yaşında, başında güneşe karşı hasır şapkası, boşboğazlık etmemek tek derdi, bir de bacaklannı açmamak. Erkekler iyi niyetliydiler, her şeye sokmazlardı burunlarını. Ancak tuluat tiyatrolarında rastlanırdı o çılgın, sakallı ve mendillerini boyunlarına bağlayan anarşistlere. Neyazlar! Nesonbaharlar! "tnsan bu yüksekliğe erişti," diyen bir kule dikmişti Eiffel. Sonra bir başka gravür: "Namuslu aileleri koruyan Erdem, Sevgivelstek." Oysa daha 20 yıl bile geçmemişti koca Marx golf sahası olmaya elverişli bir çayırda 1.80 kara toprağın altınagömüleli. Tabutu çelenklerle yamacın dibinde üç kez bekletilmiş sonra da gömülmüştü. Molly Redgrove'un mezannın yanına ("düşman 1940'ta burayı bombaladığı için mezarlar yeniden yapıldı"). Ve çocukları Der Spiegel'in kulelerinden The Times'ın adalarından atlarlarken ve karısı soğan kaynatırken, Koca Karl başka madenler eritiyor ve öğütüyordu tencerede. Ve işler pek iyi gitmedi bir süre, sonra düzeldi;derken, Place Vendome, Lertin ve daha birçok ayaklanmalaroldu; sonra hanımlar kıçlarına çimdik atılmasından başka şeylerden korkar oldular; beyler de buhar makinasının artık evrensel mutluluğun simgesi olmadığı kuşkusuna kapıldılar. "Işte böyleydi o günler ve sana çok şey borçluyum oyun bozan ihtiyar." Hdzırlayan: Ceval Çapan Antonio Cisneros/ Şiirler/ Çeviren: Cevât Çapan "Ve uçup giden bir kuş adını bilemediğim" C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 2 2 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle