Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tanrısı olmayan bir epmişin anatomisi Kadtn Yalvaç, tuhafbiri. Şair olduğu rim sözün gelişi tabii: Batılıların bu bölgeyi anlama özürleri var; bazen safkesin. "Sizlere dönüsmekten usandım" dilce, bazen domuzuna özürlüler. deyip ölüyor. Şu iküik, belkı de mısrai "Türk düşmanlan" kadar, "Türk berceste demeli, onun: dostları"nı da netameli bulurum. Aralarında mahiyet farkı yok gibidir; ne Olüm eski kanaatterdendir matrak değil mi, bir paradoks da deÖzenir kendi y anlışlarına ğildirbudurum!? Ama, "ölümün yasaklanmış hayat" Neyse, ben kendimize özgü kaynak olduğunu da bılıyor. Bu yüzden olmalı, bir önerisi de var: "Yatısmayın anlalann hâlâ yeterince karıştırılmamış oltın".. Pekianlatmaya nerden başlamaduğunu düşünüyorum. Nerde kaldı lıytzsence? ki incelenmiş, özümsenmiş, bu çağa aktanlmış olsun... Duaları müminlere En azından, onun kaldığı yerden. bırakıyoruz. Müminlerde (haklılarbu Bilir misin, "Aydaki Kadın"ın devaaçıdan), duayı duaya hiçbir şey katmamını yazmaya kalkmıştım ben. dan yineleyip duruyorlar. Yine de, Yarım kalanın sürdü'rülmesi, "Son özümle "zorunlu Doğulu" değil, gerlki Eylü'l" romanı da bütünüyle öyle. çek bir Doğulu olduğunu sanıyorum. Soruyu değıstireceğim. . Nerden baslamalı yerine, nereyi sürdürmeli demeli "Cemre" (ki bir anlamda, ateş halınde kömür) bölümünü ardı sıra okur belkide. ken düşündüm, senin yazdıklannda Öyle demeli. Bizim edebiyatımız her zaman yangın, ateş, alev... var. Bir eksik kalmış defterlerle doludur. Natutku gibt. Bilıyorum, "Yangın kavsıl sürdürecekti Sait Faik? Kimde bumindeniz/ Ne giysek alev" ama bir kez nun yanıtı? Turgut Uyar, Edip Cansedaha sormadan edemiyorum... ver, Cemal Süreya nasıl sürdürecekti? Izleri sürmek mi? Işaretledığim di• Yanıt: Ben o iküiği yazdığımda, zelerden birısi de "Her izciye bususi ız Metin Altıok'un kitabıyla benim kitaitinayla haztrlamr" . Birçok yazar gibi, bım aynı günlerde, aynı yayınevince okurlar da bir iz'ci olduğuna göre, Inyayımlanmıştı. kitaplarımızı birbirine san Aşklarının Kiilüdür ıçın şimdiye dokundurmuştuk, çilingir sofrası gükadar söyledıklerin bu dızeyle örtüşüzelliğinde. Daha ne demeli? Öncesini anlattığım için sonrasının kehanetin yormu? den nefret etmeye başladım. Ama söy Senin izin var mı ve varsa kim sürelediğin, altını çizdiğin izlek, galiba bebilir o izi diye sorm amalı mı ? nim deTürkçe'deki varlığımdır. Kavusmaktan ve ayrılıktan izler, Nota sattcıst Şamlı fskender'i dii yanmaktan izler, yarım kalanlardan ızler, yatışmamaktan, hiç yattşmamakşündüm birden. "Kadtn Yalvaç"ın antan izler.. lattığı. . Küldeki közü korumak, ilerde beni Şamlı tskender, gerçek bir kişi. yakacakolsada.B Yüzyıl önceden kalma. Kadın Yalvaç, tam anlamıyla bir "yokkişi". Şamlı var olduğuna göre, Kadın Yalvaç da tnsan Aşklarının Külüdür / Hulkı yaşadı. Aktunç/ Korsan Yayın /144s CUMHURİYET KİTAP SAYI 24 2 Peter Ackroyd'un "Oscar Wilde'ın Son Vasiyeti" ya da Ilk kez 1983 yılında yayımlanan "Oscar Wilde'ın Son Vasiyeti", Peter Ackroyd'un ikinci romanı. Tomris Uyar çevirisiyle dilimize kazandırılan roman yeniden kurulan yapıların iç içe geçtiği bir labirent niteliğinde. HALILTURHANLI rini yazıyordu. (Ackroyd, aynı zamanda biyografi yazarı. Şimdiye değin yazmış oldukları arasında T.S. Eliot ve Ezra Pound biyografilerinin yanı sıra Dickens'ın ki de var). Hawksmoor, onyedinci yüzyıl sonlarında yaşamış. Gotik mimarinin ustalarından. Ünlü mimar Wren'in öğrencisi. Saint George (Bkx>msbury) başta olmak üzere Londra'daki birçok kilise onun yaratıları. Chatterton, Thomas Rowley adını verdiği hayali bir keşişşair yaratan, ortaçağ tngilizcesiyle yazdığı şiirleri onun adıyla imzalayan, pek çok kimseyi Rowley'in gerçekten yaşadığına ve bu şiirleri onun yazdığına inandırmayı başaran, on yedi yaşında intihar eden romantikşair. Oscar Wilde, geçViktorya dönemi aristokrasisinin ikiyüzlü ahlak anlayışına başkaldıran dekadan estet. Farklı tarihsel dönemlerde yaşamış ve değişik alanlarda yapıt vermiş bu üç insan arasında (olağanüstü yeteneklere sahip olmalarının dışında) ortak olan nedir? Buluşma noktaları, üçünün de şaşırtıcı (enigmatic) karakterhayatı bir arada yaşamış ve nihayet Ackroyd'un romanlarında bu hayatları yeniden kurmuş/kurgulamışolmasıdır. Ackroyd'un Chatterton ve Wilde ile paylaştığı bir inanç vardır: Sanatçı, yaratma sürecinde kendisindcn başkasıdır; kendisinin dışındadır. Yaratabilmek için kendisini bir başkası olarak düşlemek, bir başka(sının) hayatı(nı) yaşamak, ruhunun bir başka sanatçı ta ~ . SAYFA S P eter Ackroyd, geçmişi ve içinde yaşadığı dünyayı "kurmaca malzemesi" olarak algılayan, "metinlerarası oyun" oynamayı seven bir yazar. Onun, hile, taklit, oyun arasındaki karşılıklı ilişki ve etkileşim üzerinde odakianan romanlarında tarihsel gerçekler, çoğul ve karşıt anlatılar, (tarihe) karşısenaryolar, kendine yansıtıcı teknikler sayesinde kurmacayla kaynaşıyor. Başvurduğu gotik öğeler, bu romanlardaki giz atmosferini ve dekadan aura'yı yoğunlaştırıyor. Ackroyd'a göre bir yazar kendisini, ancak başka yazarları taklit, tefsir ve teşhir ederek açıklayabilir. Bu inanç romanlarına, plagiarism, pastiche ve parodi olarak yansır. O halde bir roman, yeniden yazmaların ve yeniden kurulan yapıların içiçe geçtiği bir puzzle ya da bir labirenttir. tşte, Tomris Uyar'ın çevirisiyle dilimize kazandırılan Oscar Wilde'ın Son Vasiyeti de bu tanıma uyan bir roman. Peter Ackroyd'un ilk romanı, 1982 yılında yayımlanan ve Charles Dickens'ın Küçiik Dorritt romanının mekanlarından biri olan Marshalsea Hapishanesi üzerine belgesel film yapmak isteyen bir sinema adamının öyküsünü anlattığı Büyük Londra Yangım'dır. Ackroyd da, tıpkı Dickens gibi, bir yandan grotesk ve masum karakterler arasında çapraşık ve trajik ilişkiler kuruyor, beri yandan da Londra'nın en telkinsiz köşelerinin şii ler olmaları, iki ya da daha fazla sayıda