02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Roberto Pazzi ve "Imparatoru Ararken" Bır dususun ovkusulmparatoru Ararken "de Roberto Pazzi okuyucuyu, imparatorların artık bıraktığı günümüzden alarak gerilere, yüzyıhn başlarındaki Çarlık Rusyası'na götürüyor. Aranan imparator 2. Nicola Romanov, tarih kitaplarının genellikle 'nefret uyandıran zalim bir adam' olarak betimledikleri bir kimsedir. SUHEYLAÖNCEL apıttan söz etmeden önce onun yazarı Roberto Pazzi'yi kısaca tanıtmayı uygun buluyorum. Pazzi ilk kez Türkçe'ye çevrilen bir yazar. Günümüz ttalyan edebiyatında şiir kitapları ve romanları ile haklı bir ün sağlamış olan R.Pazzi aynı zamanda çok yönlü bir uğraşı içindedir: Urbino üniversitesinde öğretim üyesidir; Corriere della Sera gazetesinin kültür ve sanat sayfalarını hazırlayan bir gazetecidir; Milano'daki ünlü yayınevi Garzanti'nin roman ve şiir dalı danışmantdır. Pazzi'nin edebiyat alanına adımını ilk atışı şiirle başladı. Sırasıyla 1973 'te Eski Deneyim (L'csperienza anteriore), 1976' Batı Şiirleri (Versi Occidentali) ve 1980'de de Kral ve Sözcükler (II re, le parole) adlı şiirkitaplarını yayınladı. Onun ününii bir anda ltalya dışına da taşıyan yapıtı, ilk kez 1985'te Genova'da Marietti Yayınevi tarafından çıkarılan, üç yıl sonra da Garzanti tarafından yeniden basılan lmparatoru Ararken (Cercando l'imperatore) adlı romanı oldu. 1986'da Campiello ödülünü kazanan bu ilk romanı diğerleriizledi. 1985'te Prenses ve Canavar (La principessa ed il dra;o), 1987'deZamanınHastalığı (Lamaattia del tempo) yayınlandı. 1987'deyazar yeniden siire yöncldi ve Garzanti yayınevinin çıkardığı Rüzgann Dinmesi (Calma di vento) adlı şiir kitabı ile uluslararası Montale şiir ödülüne layık bulundu. Ancak yazar sonraki yıllarda yeniden romana döndü. 1989'da yayınlanan ve Grinzane Cavour ödülünü kazanan Giuda'nın Incili (Vangelo di Giuda) nin ardından 1991'de Su Ustündeki Oda (La Stanza sull'acqua) ve 1993'te de Dr. Malaguti'nin Kentleri (Le citta del dottorMalaguti) adlı romanlannı çıkardı. Şiirden düzyazıya, düzyazıdan şiirc geçiş Pazzi için doğal bir olgudur. Farkında olmadan gerçekleşen, adeta bilinçsiz bir geciş söz konusudur. O, tıpkı şiir yazdığı gibi, aynı ruhla yazar romanlarını; bir başka devişle onları kendisi için, kendi içsel gereksinimlerini karşılamak için, ticari bir amaç gütmeden lcaleme alır. Bu nedenledir ki Pazzi'de şiir ve düzyazı aynı anlam ve değeri taşır, aynı şeydir. Kendisi ile yapılan söyleşide "Şiirim düzyazı niteliği taşıyordu", demiştir Pazzi, "aynı biçimde düzyazım da lîrik niteliktedir" ve şöyle sürdürmüştür sözlerini: "Şairler ayrıca kendilerinden önce, yüzyıllar boyu pekişmiş şiir ölçülerine bağlı kalmayı bilirler; aynı biçimde düzyazı anlatıma geçen bir şair, konu yaratma becerisine, roman ustalığına diğer yazarlara oranla çok daha fazla bağlı kalacaktır"(l). Bu sözler yazarın Italyan edebiyat geleneğine duyduğu saygıyı, ona olan bağklığını açıkla mayayeterlidir.Nitekım Türkçe çevirisi Gündoğan Yayınları arasında çıkan tmparatoru Ararken adlı roına nında şiirsel, akıcı bir dil, lirik bir üslupegemendir. Yapıtın bir şairin kaleminden çıkmış olduğu besbellidir. Romana yazdığı önsözde Giovanni Raboni, haklı olarak, iyi bir romanın yalnızca iyi bir şairden beklenebileceğini belirtmiştir. Bu sözlerin yalnızca sözcüğün dar anlamında şiirle uğraşanlan göstermediği açıktır; ünlü bireleştirmenin deyimiyle "düzyazı anlatım da sürekli bir yaratma çabasını gerektirir, onu yalnızca modaya ve editörlerin isteklerine uyacak kalıpların doldurulması olarak değil, sözcük ve olay üretme çabası biçiminde anlamak" yerinde olur(2). Yazarın sözlerine bakılırsa onbir yaşında iken haftalık bir dergide gördüğü bir resim, Çar 2. Nicola ve ailesinin resmi belleğinden uzun yıllar silinmemiş ve romanına esin kaynağı olmuş. O resimdeki kişilerin, özellikle zarif görünümlü ve birbirinden güzel beş günahsız gencin bir arada kurşuna dizilmiş olduklarını öğrenmek çocuk yaştaki Pazzi'nin belleğini yaman etkilemiş; öylesine korkunç ve insanlık dışı bir sonu hak etmek için ne yapmış olabileceklerini yıllarca kendi kendine sorup durmuş. Böylece, kurşuna dizilmiş imparator ailesine duyduğu sevgi ve acıma duygusu, zaman içinde, Pazzi'de Romanov'lann son günlerini ve onlara bağlı kalan bir askeri birliği konu alan bir roman yazma arzusuna dönüşmüş. tmparatoru Ararken'de Roberto Pazzi okuyucuyu imparatorların artık bıraktığı günümüzden alarak gerilere, yüzyılın başlarındaki Çarlık Rusyası'na götürür. Aranan imparator 2. Nicola Romanov tarih kitaplarının genellikle 'nefret uyandıran zalim bir adam' olarak betimledikleri bir kimsedir. Anlatılan olaylar komü nist devrimı sırasında geçer; devrim patlak verdiğinde Çarın en güvendiği muhafız alayı, Büyük Pietro'nun kurmuş olduğu, efsaneleşmiş Preobrazenskij alayı, olası bir Türk tchlikesine karşı doğu cephesinde konuşlandırılmış olduğundan başkent Petersburg'dan uzaktadırve 1917 yılıkışındaÇarlabağlantısını yitirerek güvenilir haber alma olanağından yoksun kalmıştır. Romanın ayrıldığı .yirmi bölümde imparator ailesinin sürgünün son aylanndaki yaşamı ve başkentte karışıklıklar olduğu yolunda duyduğu bazı haberler üzerine, yardımına koşmak amacıyla, imparatoru aramak için alayın Tobolsk kenti yönünde yaptığı zorlu yürüyüş dönüşümlü olarak ilgi odağına getirilir. Alay komutanı prens Ypsilanti Petersburg'la haberleşme sağlanabilccek bir beldeye ulaşma umudu içinde askerleri uçsuz bucaksız, kar ve buzlarla kaplı Sibirya'da çılgın bir yürüyüşe sürükler. Olaylann akışmdan habersiz, nereye gittiklerini bilmeden, kıyıda köşede kalmış köylerde, olumsuz doğa koşulları içinde bocalayıp dururlar. Prens Ypsilanti o yolculuğun yararsızlığını, aradıklan imparatoru asla bulamayacaklannı anlamıştır; Y Çar ve ailesinin artık tarihin dışında kalmış olabileceklerini düşünür; yaşadıklarından bile kuşkusu vardır. Nitekim Çar ailesi tutuklanıp ilkin Tobolsk'a, oradan da Urallar'daki Ekaterinburg'a götürülmüştür; Ipatiev adında bir mühendisin kamulaştırılmış villasında kızıl askcrlercegözaltındatutulmaktadır. Öldürülme korkusu ve kurtuluş umudu arasındaki gerilimli ortamda Romanov'ların gün boyu yapabildikleri işler sınırlıdır: çocuklarla ders* yapmak, lncil okumak, günlük tutmak, dua etmek, yemek yemek vb. Bununla birlikte günler çariçe Alice'in korkulu bekleyişi, vaşam arzusuyla dolu genç grandüşeslerin konuşmalan, hemofili hastası olan ve iyileşmesi için geçmişte Rus kilisenin başı Rasputin'den boşuna yarar umulan veliaht Alessio'nun hüznü ve her şeyden önce 2. Nicola'mn anıları ve düşünceleri ile dopdoludur. Ölümle yüzyüze olduğunu bilen Çar insan olarak onurunu yitirmez. Tüm geçmiş Nicola'mn anılarında canlanır: Son olayları, hanedanını, yaşamının iyi ve kötü anlarını düşünür. O, anılardan cesaret bulup yaşama savaşı verirken ailenin diğer bireyleri, çariçe Alice, veliaht prens Alessio ve dört prenses Olga, Maria, Tatiana, Anastasia hastahk umutsuzluk ve kâbuslar içinde her gün biraz daha kendilerini yitırip kadere yenik düşerler. Yalnızlık ve belirsizlik romanın tüm kişilerini saran iki öncmli öğedir. Çar ailesinin yalnızlığı dar, kapalı bir alanda gerçekleşir (çünkü dört kişilik hizmet ekibi ue birlikte onbır kişi olan Romanovlara beş oda verilmiştir); buna karşın Çarı arayan alay uçsuz bucaksız topraklarda yapayalnızdır. Yürüyüş boyunca askerler yolculuklarının anlammı ve kaderlerini birbirlerine sorup dururlar. llkbahann gelmesiyle eriyen Sibirya karlarının yolaçtığı tehlikeli tuzaklar, yazın ise içinden geçmek zorunda olduklan ormanın serü venleri onları bekler. ü saç ma yolculukta ısrar eden komutan Ypsilanti'dir: ne yazık ki o, kendi onur ve askerlik anlayışına, yaşamı ya da ölümü askerce göğüsleme idealine ve son olarak hükümdara ettiği bağlılık ycminine uygun düşccek bir başka yol bulamaz. imparatoru Ararken bir düşüşün öyküsüdür, ilkin tahtını sonra da yaşamını yitiren bir hükümdarın öyküsü. Çarın anılarında sergilcnen gcçmişteki muhteşem yaşam biçimi ile ailenin şimdi içinde oulunduğu koşulların zavallılığı arasındaki aykırılık güçlü bir biçimde dile getiriHr romanda. Tüm Rus topraklarının imparatoru, 24 yıldan beri dünyanın en geniş ülkesini yönetmeye, içlerinde Çerkesler, Ermenuer, Türkmenler, Tatarlar, Özbekler vb. bulunan gcniş bir teba mozayiğine emretmeye alışmış olan 2. Nicola bir pencere kanadı açmak için odasının önündeki Özbek nöbetçiden izin almak zorundadır. İmparator ailesinin herhangi bir kimse ile ilişki kurması yasaktır. Evin çevresine çakılan tahta perdeler, yarılarına kadar beyaza boyanan pencere camları dış dünya ile yalnızca görsel bir ilişkiye bile olanak vermez. Benzer bir düşüş Çarı arayan askeri birlik için de söz konusudur. Roman boyunC U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 242 f SAYFA 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle