02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hulki Aktunç ile "Insan Aşklannın Külüdür" üzerine söyleşi siir adına Kapak konusunun devamı. biriyle ilgisi var. Öte yandan, Batmanlı Cercis'in, namı diğer Batmanlı Ceco'nun bir hikâyesi olduğu apaçık. Memet Fuat, bir yazısında düzyazı şiiri yazma vc okuma güçlüklerinden söz ediyor," 'Insan Aşklarımn Külüdür'e girmek bir okurun aylarını alabilir," diyordu, anlamca. Batmanlı Ceco, insanın külü olduğundan (ve sondeyişi unutmayalım, "küllü", tamamı da olduğundan), okurun yaşamakta olduğu yahut yaşamış olduğu hikâyeler, Ceco hikâyesine ne kadar dokunur, ne kadar değerse, göğüs boşluklarında duran yatağanlar o kadar paslanacak ya da ışıyacaktır. ^ Aslında "Kalem ve Toprak" da bir cemredir, diğerleri gibi. Örneğin, "Bildiri" gibi. Ceco'nun hikâyesi, şairin ya da okurun içine düşen cemrelerle sürer. "Arafiye"ler, adı üstündc, arada kalmalarımızın şiirleri olmaya çalıştı. "Göğüs Boşluğunda Yatağan"la Batmanlt Ceco'nun (kievet "külümüzdür bızım", ki Ceco ıçin hayat "bırebir bapıs, bırebirfirar, btrebtraşk"tır), trajık serüvenini adım adım ızlıyoruz. Üstelik bir şı/re Ceco ("çözmesi kolay") Gelgör kt çözüldükçe soruları da çoğalıyor Sö'zgeltmi, kim bu Ceco? "Istıraplar Ansiklopedisi" ne nasıl girdt? Hatta şöyle bir soru Aynaya baktığtmızda ne kadarım görebıliriz onun ? Batmanlı Ceco, yarı yanya gerçek, yarı yanya yapıntısal, İcurgusalbirkarakter. Onun gerçeğini, 1964'te, "henüz on beş yaşında"ykcn, Erzincan'da tanıdım. Sol gözü dışarıya uğramış, gören bir kör; akıllı bir deli; hem Süryani, hem Kürt, hem Türk; Müslüman bir hıristiyan; dengeli bir meczup; asker bir firari; giydiği kaput sivil; heykel düşmanı bir heykel... Bu izlenim ve tanımlar Ceco'ya yetmese de bize belki yetebilir. Som cennet isteyenlere söyle Onlarbizden kati uzaktır Katı cehennem de başlanna olsun Somlarla dolu araf yeğdir bize nsan aşklarının külüdür Böyle dtyonun bir "Arafıye"de Doğru, "kimse kendi efsanestnt bılemez" Üstelik sorularla dolu arafı seçmeyenlertn bir cfsaneye yüruyebıleccklerı de hayliku^kuluykcıi, bu coğrafya ınsantndaki sorulardan uzak durma, mutedıl olma kaygısını neyle açıklayahılırız •> H A, O dörtlüğün özünde bir \eçme, bıçımınde bir ıruıu var.. E E. Evet, bırkutsalkıtap söylemtyle, hatta bir kutsal kitap çevırısı uiylemıyle konuşuluyor Yazgıya teslım nlanlarla' • Yazgıya, tarihe, bugüne teslim de dcğilkulolanlarlakonuşuluyor.Okullar arasında halktan kişilerin varlığını pekala yordamınca anlıyorum, içtenliği, sahiciliği görüyorum; ama onların arasında görünen, artık düşünemeyen düşünürleri artık şair olamayan şairleri, durgun tarihçi bile olamayan tarihçileri ve bunun gibileri, kısacası memnun ve "mesrur" cennet ehlini sevemiyorum. Hele cehennemden geldiğini ve şu an cennette olduğunu sananlar, acıklı görünüyor bana. Dörtlük, anılan dörtlük de, tabii ki onlara değil... Kendime ve sormak ilc yetinmek arasındaki kıldan ince, kılıçtan keskin köprüyü her an bile bilmeye yaşamakta olan bu coğrafya insanına. Bu coğrafya insanının sorulara yaklaşacağına, hatta yaklaştığına inanıyorum ben. "Benim inancım bana, sizin inancınızsıze!" "Kırk Varlığın Kökenleri" adlıbir yapıtı olduğunu ilert sürdü'ğü'n Lehvi kimdir? Böyle bir yazara rastlanmtyor kaynaklarda. • Eğlenceli adıyla, Lehvî ben olabilirim. Onun dediklerinin altında da Ncfî yok mu? "Ben hayallerin Süleyman'ıyım, mührüm yüzüğüm olsa ne yazar olmasa ne yazar?" demiyor mu? Şımdibır "ara soru"nun da zamam.. Senin edebiyat yasamına daha çok Doğu'nun izi düsüyor Doğu kültürüyle içli dtslısın Bu tutum bir tavrı da içeriyormu? Kuşkusuz. Kuşkusuz ki içeriyor. Oncelikle, ben dilimin her kıvrımı büklümünc, ırmağına deresine, dalgasına akıntısına anaforuna, çağlayanına çırpıntısına âşık bir adamım. Öte yandan, Batılıların bize bakışındaki sözümona kurnazca budalalığa oldum olası tahammül edemiyorum. Eski hikâyedir, en yalın şiirlerimden birisini ("Şarkılar"daki "Toy kıışu"nu, 36. Şarkı'yı) Almanca'ya, Ispanyolca'ya çeviremiyorlardı. Hoşuma gitti. Geçenlerde Nedim Gürsel söyledi, bir antoloji için çevirmek istemişler, "Bir Yer Göstericinin Hayatı"nı Fransızca'ya çevirememişler. Hoşuma gitti, onur duydum. Can Ağabeyin "Ahmet'li Mehmet'li Türkü" müydü o, o çeviriyi düşünüp güldüm durdum. Bu dedikleCUMHURİYET KİTAP SAYI 24 SAYFA 4 2 J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle