Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kim gelecek randevuya? Halil Iİbrahim Özcan, 1957 Kayseıî, Talas doğumlu. Kayseri Eğitim Enstitüsü'nden mezun oldu ve üç yıl öğretmenlik yaptı. 19811991 yılları arasında, siyasal nedenlerle on yıl cezaevinde kaldı. "Randevu Hazırhğı", şiir ve öyküleri çeşitli dergilerde yayımlanan Halil İbrahim Özcan'ın ilk öykükitabı. YUSUF ERADAM Halil Ibrahim özcan'ın öyküleri: Randevu Hazırhğı şiirinde dediği gibi, "anlamaktan yorulmuş" olmaktan sonra gelen dingin bir kuytudan "dünyayı hızla uzaklaştıran" öyküler. Hücreden, "kırkharamı ambarlarından" (s. 41) çıktığında, ruh ve bedenin birbirine koşut yajlandığının, birinci tekil şahsa tutsak olduğunun ayrımına vanyor ve sığınağını doğada buluyor Özcan; örneğin, f esleğenlerde, gölgeutla nnda, ağaçta, ayda, toprakta, ekinlerde, sığırcık sürülerinde. Bir de anne kucağında: "Ilepsi birden kayboldular. öyle olsun. Götürün beni buralardan, düşkırgını, bağışlayıcı bir annenin kucağuıa." (s.40) Okuduklarınızla empati kurmak eğilimindeyseniz, bu öyküleri sevebilirsiniz. İşin kötü yanı, özcan'ın biçemine, yoğunluğuna kaptırırsanız kendinizi, hele hele, H. Pinter'ın oyunlarında da görülen türden boşlukları, tümceler, paragraflar arasındaki kopukluklan, kendi yaşantılarınızla, bu yaşantılardan aklınıza üşüşen çağrışımlarla doldurmaya çalışırsanız, kim olursanız olun anlatılanlarla kendi yaşantılarınız arasında özdeslik kurarsuıız bir şekilde. özcan, dilinin ve biçeminin dört duvarı arasına, ya da kendi deyişiyle, "ateş ve kum saatlerimin keşistiği gibi günde iki öğün" çekildiği "manastıra" (s. 24) mahpus ediveriyor sizi, ama güzel olan, canınızı böylesine yakarken, bu tükenişi medya söyleminde satışa sunmuyor olması. Yalnızlığın, tükenişin pezevenkliğini yapmıyor. Içine düşülen bir boşlukta nafile bir arayışın, varoluşçıı bir kıvranıştn öyküleri değil bunlar. Bir kopuşun bügisine varmanın, bir tükeniş saptamasının ve bunun sonucunda da nadiren açığa vurulan öfkenin( "Cezaevinde olmasam yapacağımı bilirdimo an." s. 13; "Sanki evimizin kırk yıllık sahibiymiş gibi depişkindi."s. 35;"Biryanabırakmalısın pis numaralarını..." s. 39; "Güldürme insanı, güldürme! s. 52), "sözün" getirdiği gönül kırıklığının ("Manyaklık ne yapalım, ama ben bunları el üstünden kaydırak yapıp senin geli^ini bile gördüm ne haber. Sen deyapsana" s. 44.), bunun sonucu olarak gelen suskunluğun ("Herkes bilir ki, söylenmek istenen bulanıklaştığında, insanlar karşılıklı susmasını da bilC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 186 S evmedim bıı kitabı. Hiç sevmedinı. Çünkıi, Halil îbrahim Özcan'ın ilk öykü kitabı RANDEVU IIAZIRLIĞI, yaşama sımsıkı sarılmak için bugünlerdeçok nedenimiz varken, ürkütücü bir kopuşun öykiilerini içeriyor. On kısa öyküden oluşan, elli bcş sayfalık "incecik" bir kitap tstanbulAnkara arasında, bir solııkta bitiririm diye ba$ladım i)kumaya. Yanılmı^ım. Olabildiğince a/ sözcüğe sıkıştırılmış, son derece yoğun bir dil ve imgelem dünyası çıktı karşıma. "Paçalarımdan tutan yol, yürüdükçe aksi aksi uzayıp duruyordu" (s. 33). "Üsteliksinirhücrelerimi birbirlcrine bağladığım yere döşediğim tahrip kalıplarından korkuyordum"(s. 54). Okumayın bu kitabı. Dili ve imgeleri öylesine yoğ unlaştırdmış ki, içindeki öykülerin konıılarından, temalarından, ana fikirlerinden çok, anlatımı, biçemi, en az yaşam kadar güçlü ve çekici bir karanlığa çekiyor insanı. Bu yüzden ürkütücü. Hepimizin kaçındığı, ama bir giin mutlaka yapmak zorunda kalacağımız bir iç hesaplaşmayı, öykü anlatıcibinın kendine acımasızca 18 HalılbrahımOzcan kaleme aldığı öyküler bunlar. öykü anlatıcısının, ötekinin "Günaydın" demesine karşılık olarak, "Günaydın gereksizlik. Günaydın, çarpılmış su kadar aydınlık olan ayrılık. Günaydın" (s. 40) demekle, tutunulacak tek anlamlı dalı da yansıdığı öyküler. özcan, bir olay anlatacak gibi başlıyor bazı öykülerine. örneğin, "Her şcy masalın kırılan ucunda kalan iri kan damlasının yerinde olmadığı gerçeğinden yola çıkarak başladı" (s. 46), ama başlayan bir olaylar dizisi yok. Gerilim biçemde çünkü. öykü ise dil ve biçem düzeyinde boğuntu ve tükeniş. Buna en giizel örnekler, sıklıkla kullanılan "ince" sıfatıyla sağlanıyor: "înce sularda arasınlar izimi (s. 15); "...inceltilmiş yoldaşlığımıza da gereğinden fazla güvenme" (s. 27); "...aşkın ince yorgunluğunu duyuyorum" (s. 29); "...ince patikada yürürdüm"(s.53). RANDEVU HAZIRLIĞI, "ince" ama çok ağır bir kitap. Dünyayı ve kendini tanımaktan, Salih Bolat'ın bir SAYFA