Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Charles Bukovvski Almanya'dan ABD'ye göç ctmiş bir .lilenin çocuğu olan Charles Bukovvski 1920 yılında Almanya'da doğmuş, Los Angeles'te büyümüş. İlköyküsünüyirmi dört yaşında yayımlamış ve otuz beş yaşında şiir yazmaya başlamış. Bugün kırkbeş kitabı olan yazar, çağdaş şiir ve düzyazı alanında uluslararası ölçekte tanınmış bir kişidir. SENNUR SEZFR Bir Başka Amerikanın Vatandaşı, Başka Bir Yaşamantn Tanıgı: ukowski adı, Türk okurunun çoğu için uzun süre bir söylence halesiyle çevrili kaldı. Orta lıkta Sokak Dergisindeyayınlanan oyküleri ve Bar Kelebeği filmi vardı yalnızca. Metis Yayınevi öykülerinden yapılmış bir seçmeyi Kasabanın En Giizel Kızı adıyla yayınmadığında, Turkiye için kısa sayılacak bir sürede ikinci baskıya ulaştı: 1. baskı Mart 1992,2.baskıAğustos 1992. Bir başka Amerika'nın vatandaşı Bukovvski, şu anda iki öyküler seçmesi ve iki romanıyla bir başka yaşamanın tanıklığını yapıyor dilimizde. Kasabanın En Güzeî Kızı, Buyiik Zen Düğünü, Hollywood, Postane. Bukovvski'nin özelliği yeraltı (undergruundJyazanoluşu.öncekendini tanıttığı bir metinde imla yanlışları ıçın, özur dilerken, imlaya pek ilgi duymadığını da belirtmeden edemiyor. Sevdiği ya/arları şoyle sıralıyor: "Celinc'in Gece'nin Sonuna Yolculuk kitabmı severim, 1 Iemingway'in ilk dönemi, Villon, Neruda, Salinger, Knut Hamsun'un tum yazıları ve Fedor Dos. Bunların dışında pek bir şey yok." Stravinsky, Mahler ve bira, haf B ma giren kadınlardan birkaçı beni bulutların üstüne çıkarmayı başardı." (Bukowski, Charles; Kasabanın En Güzel Kızı, s. 711) Ama yaşamındaki zıtlıklar, o yaşamaya başlamadan önce başlamışti: "Andernach, Almanya doğumluyum. Babam işgal ordusunda asker, annem Alman'dı." îki yaşında Amerika'ya "getirilen", Los Angeles'te uzun süre yaşayıp bir süre Los Angeles City College'a devam eden Bukovvski, ülkesini dolaşmaya başlamış ve yüze yakın "ikinci sınıf iş"te çalışmış: kapıcı, benzin istasyonunda pompacı, bekçi, bulaşıkçı, yükleme memuru, i abrika işçisi, ustabaşı, park kahyası... İşçilik yaptığı yerler arasında mezbaha, floresan fabrikası, bisküvi fabrikası, tren yolları da var. Yazmaya ayırdığı dönemlerde "ölümüne açlık çektiğini" belirtiyor. "Günde bir çikolatayla yetinerek, haftada üç dört öykü yazmaya çalışıyorum. Çoğu zaman daktilom yoktu. El yazısıyla yazdıklarımı Atlantıc Montly, Harper's ve New Yorker dergilerine postaladım. Hepsi geri geldi. Nihayet 24 yaşında, bir öyküm Whit Burnett'ın çıkardığı Story dergisinde basıldı. Ardından Portfolio dergisinde bir tane daha. Her zamankinden fazla tada bıriki at yarışı vazgeçemedikleri arasında yer alıyor. Kişisel özelliklerini sıralarken zıdıkları belirtmekten kaçınmıyor: "Romantik ve duygusalım. Boks maçlarından tat alınm ve hayatı C H A R L E S BUKOVUSKİ'DEN B İ R ÖYKÜ Bir Dolar ve 20 Sent E n çok yaz honunu seviyordu, hayır sonbahar, Sonbaharı belki de, her neyse, kumsal serin oluyordu ve gün batımından hemen sonra kiyıda yürümek hoşuna gidiyordu, kımseler olmazdı ve su kirli görünüyordu, ölümcül görünüyordu su ve martılar uyumak istemezlerdi, nefret ederlerdi uyumaktan. Martılar üstüne doğru uçtu, gözlerini, ruhunu, ruhundan arta kalanı ister gibi uçtular üstüne doğru. Ruhundan geriye pek bir şey kalmamışsa ve bunun farkındaysan, biraz ruhun vardır yine de. Sonra kumlara oturup suya bakardı ve suya bakınca her şeye zor inanıürdı. Çin diye bir ülke olduğuna veya ABD veya Vietnam gibi bir yere, bir zamanlar çocuk olduğuna, hayır, aslında buna inanmak zor değildi, onu unutamazdı. Bir de erkeklik çağını: İşler ve kadınlar, sonra kadınsızlık ve şimdi işsizlik. 60'ında bir berduş, bitmiş. Hiç. Nakit olarak bir dolar ve yirmi sent'i vardı. Bir haftalık kira ödenmiş. Okyanus... Kadınları düşündü tekrar. Bazıları ona iyi davranmışlardı. Diğerleri kurnaz, gürültücü, biraz deli ve çok zor kadınlar. Odalar ve yataklar ve evler ve Noeller ve işler ve şarkılar ve hastaneler ve donukluk, donuk gün ve geceler ve anlam eksikliği ve fırsatsızlık. Şimdi 60 yılın karşılığı: Bir dolar ve yirmi sent. Sonra arkasında onların güldüğünü duydu. Battaniyeleri, şişe ve kutu biraları vardı, kahve ve sandviçleri. Güldüler, güldüler. tki delikanlı ve iki genç kız. İnce, esnek bedenler. Tek kaygı yok. Sonra biri onu gördü. "Hey, NEDİR O?" "Tanrım, bilmiyorum!" Kıpırdamadı. "însan mı o?" "Nefes alıyor mu? Düzer mi?" "NEYİdüzermi?" Hepsi güldü. Şarap şişesini kaldırdı. Biraz kalmıştı şijede. îçmek için iyi bir zaK İ T A P S A Y I 1 8 6 L SAYFA 12 C U M H U R İ Y E T