Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
yılındaki o ünlü "tevkifat" daha sonraları solun suskunluk dönemi, 27 Mayıs Devrimi ile başlayan yeni dönemde TİP'in kuruluşu parlamentoya girişi ve daha sonra parti içinde başlayan uyuşmazlıklar; Tiirk solunun hızla parçalanması, bölünmesi, birbirlerine düşman oluşumlar haline gelmesi, 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde solun karşılaştığı baskilar vc bu dönemlerden sonra beliren yol ayrımlan yeterince incelenmedi. Biz Cumhuriyet gazetesi olarak, solun sorunlarına elimizden geldiği ölçüde eğilmeye çalıştık. 12 Mart sonrasında, o zaman Niğde Cezaevi'nde bulunan gençlerle konuşarak silâhlı eylemlerin nasıl birer "çıkmaz sokak" ile sonuçlanacağını anlatmaya çalıştık. Daha sonra kısaca "cuntacılık" denen akımı da inceledik. Emekli Tümgeneral Celil Gürkan," 12 Mart'a Beş Kala" başlığı ile yayımlanan anılar ile bu alandaki çıkmazları gösterdi. Daha sonra sıra "TİP olayı"na gelmişti. "TİPolayı'nı bu partinin ilk Genel Başkanı M. Ali Aybar ile konuştuk. Aybar'ın "Bitmeyen Koşu" başlığı ile sunduğumuz anıları ile Türkiye'nin parlamenloya giren ilk yasal sosyalist partisini tanıdık. Uyuşmazlıkların nedenlerini Aybar'dan dinledik. Olayları gerektiği gibi değerlendirmek# için TİP'in Aybar'dan sonraki Genel Başkanı Behice Boran ile konuşmamız bizler için kaçınılmaz bir görevolemuşıu. "Gerçek saygısı" burıu gerektiriyordu. Ancak Boran, yurtdışındaydı. Behice Boran'ı, Federal Almanya'da yaşayan TİP'li bir arkadaşı aracılığı ile bulduk. Boran'ın "TİP olayı" üzerine konuşma isteğimizi kabul ettikten sonra, soruları yazılı olarak istedi. Saptadığımız soruları gönderdik. Daha sonra Federal Almanya'nın Düsseldorf kentinde buluştuk. İki gün boyunca konuştuk. Ve konuşmaları teybe aldık. Boran, teypten çözülen metinleri gözden geçirdi. Böylece gazetede izleyeceğiniz metinortayaçıktı. Şunu üzülerek ifade edelim ki, Behice Boran'ın bütiin sözlerini yayımlayamıyoruz. Yasal nedenlerle yapmak zorunda kaldığımız bu "sansür" nedeniyle gerek Behice Boran'dan gerek okurlarımızdan özür dileriz. Sansür etmek zorunda kaldığımız bölümleri (...) işaretleri ilegeçtik. Bazı bölümleri de basamayacağımızı belirterek bu bölümlerin kendisi tarafından çıkartılmasını ya da değiştirilmesini istedik. Boran, bu isteğimizi de anlayışla karşıladı. Gereken çıkartmaları ve diizeltmeleriyaparak.elımızeulaştırdı. "TİP olayı" artık yavaş yavaş yakın S A Y F A 6 tarihe mal oluyor. Bu olayı, "birinci elden kaynaklarla konuşarak" anlatmak da bizlere bir gazetecilik görevi yüklüyor. Aybar ile başladığımız, Behice Boran ile sürdürdüğümüz bu çalışmaları, ilerde başkaları ile de konuşarak tamamlamak kararındayız. Bunu başarabilirsek, "karınca kararınca" diyebileceğimiz ölçüde dc olsa Türk solu üzerinde araştırma yapacaklara TÎP'in liderliğini yapmış kişilerin yaşam öykülerini, anıiarını ve siyasal görüşlerini derli toplu sunmuş olacağız. "TİP olayı" yaşandı. Aynı olayı bir kez daha yaşamak artık olası değildir. Fakat yaşanan bu olaydan, aradan geçen bunca yildan sonra ders çıkartılmaz mı? Sanıyoruz, arayanlar için bu röportajlarda böyle dersler de hem de bolbolvar... • ren Karabekir, 1946 ydında TBMM başkanbğına seçilmiş; 1948 yılında da ölmüştür. Her ihtilâl, çatışmalar ve çalkantılar içinde oluşur. Bu çalkantı ve çatışmalar, ihtilâlcileri karşı karşıya da getirir. Mustafa Kemal ve Karabekir Paşa, Ulusal Kurtuluş Savaşımızı kesin utkuya ulaştıran iki eski dost, iki eski arkadaş, iki eski asker ve iki eski ihtilâlcidir. Yollar, hilâfetin kaldırılması ve Cumhuriyet'in ilânı ile birlikte ayrılmıştır. Karabekir, Atatürk'e neden karşı çıkmıştı? Bu iki eski dost, bu iki kahraman asker niçin karşı karşıya gelmişlerdi? Bu çatışmanın nedenlerini, Karabekir'in günü gününe yazdığı "Inkılâp Hareketleri neden oldu, nasıl oldu?" adlı anılarından öğreneceğiz. Bu anıları, Kâzım Karabekir'in kızları sayın Hayat Karabekir Feyzioğlu ile sayın Timsal Karabekir ile Karabekir'inbir süreönceölenkızıEmelÖzerengin'in eşi sayın Prof. Faruk Özerengin'denaldım. Kendilerine teşekkür ediyorum. Atatürk ve Karabekir arasında kamuoyu önünde ilk tartışma 1933 yılı mayıs ayında Milliyet Gazetesi'nde olmuş. Tartışma sırasında "Millici" takma adıyla yazılar yazan yazar, Karabekir'e şu çağrıyı yapmış: Herhalde muhterem Paşa neşrettikleri (Şarkılı ibret) eseri yerine İstiklâl Harbi'nin birkaç safhasına varan çocuklarına öğretecek başka eser hediye etseydi, tarih ve hakikat namına daha büyük hizmet görmüş, efkâr'ı umumiyenin kendi lıaklarında, nıilli nıücadeledeki hizmet ve tesirleri hakkında kafalarda yarattığı müphem hükümlere kendi dilleriyle, kendi yazıları ile hakiki istikametlerini vermişolurlardı! Karabekir, bu açık çağrı üzerine Milliyet Gazetesi'ne 7 mektup gondermış, bu mektupların altısı yaynmlanmış; yedincisi ise yayınlanmamış. Tartışmanın kesilmesi üzerine Karabekir, "İstiklâl ı C U M H U B İ Y E T KİTAP SAYI 1 S4 Devrim yıllannın havasını yansıtan anılar Kazım Karabekir Anlatıyor Atatürk'le Kazım Karabekir'in araları nedenaçılmıştı?Yolları neden aynlmıştı? gibi soruların cevapları yer alıyor Mumcu'nun hazırladığı kitapta. KAZIM KARABEKİR ANLATIYOR UĞUR MUMCU YAYINA HAZIRUVAN âzım Karabekir, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın en önemli komutanlarından birisidir. 1882 yılında İstanbul'da doğan Karabekir, 1902'de Harp Okulu'nu, 1905 yılında da Harp Akademisi'ni birincilikle bitirdikten sonra Manastır'a atanmış; Enver Bey ile sonradan "İrtihat ve Terakki" adını alan "Osmanlı Hürriyet Cemiyeti"ni Manastır merkezini kurmuş; bölgede Rum ve Bulgar çetelerine karşı savaşmış; 1907'de de Ittihat ve Terakki Der neği'nin İstanbul'daki örgütlenmelerindegörev almıştır. Meşrutiyet'in ilânı ve 31 Mart gerici ayaklamasının bastırılmasında etkin görevleralmıştır. 1 Diinya Savaşı'nda İran ve Irak cephelerinde savaşmış; 1918 yılında Erzincan ve Erzurum'u, Rus ve Ermeni ordularından kurtaran birliklere kumanda etmiş îngilizlere karşı Azerbaycan seferini düyenlemiştir. 1919 yılında da Erzurum'daki 15. kolordu komutanlığına atanan Karabekir, Erzurum Kongresi'nin toplanmasında oncülük etmiş ve kolordusu ile birlikte hakkında İstanbul hükümetine tutuklama kararı çıkartılan M. Kemal Paşa'nınenırinegirmiatir. Kâzım Karabekir Paşa, Sarıkamış, Kars ve Gumrü kalelerini Ermenilerden almış; Ermeni Taşnak hükümeti ile yapılan barış görüşmeleriyle Sovyetler'le yapılan Kars Muahedesi'nde "Murahhas Heyeti Reisi" olarak görev yapmıştır. Doğu'da savaş yıllarında ana ve babalarını yitiren 4000 kimsesiz çocuk için okullar kurmuştur. Karabekir, Kurtuluş Savaşı ile Cumhuriyet'in ilk yıllarında Edirne ve İstanbul milletvekillıği yapmıştır. 1926 yılında Atatürk'e karşı düzen K lenen "İznıir Suikastı" nedeniyle İstiklal Mahkemesi'nce tutuklanmış; yapılan yargılama sonunda akianmıştır. Cumhuriyet'in ilanından sonra "Birinci Ordu Müfettişliğine" atanan Karabekir, 1927 yılında emekliye ayrdmış ve "Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası" adıyla kurulan partinin de liderliğinegetirilmişti. 1938 yılında yeniden TBMM'ne gi