05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

aşk öyküsü Hasanboğuldu Kazdağı'nda geçiyor. Edremit'c her gelişinde Mustafa Seyit'le Sutüven'e, HasanboğuIdu'yaçıkiyorlar.Oralaratutkun. Anamalcı düzenin bozduğu, kirlettiği yaşama karşı, Yusuf gibi ayağı toprakta sağlıklı kişilerin gerçekleştirecekleri doğadan kopmamış bir yaşamı özlüyor. Sabahattin Eyüboğlu'ndan dinlemiştim Kazdağı yamaçlarında bir yerlere yerleşme düşlcri vardı bir de. Planını bile çizmişler bir ara... Anlatımzda sıklıkla mitolojik imge ve göndermelere yer vcriyorsunuz Troya, tahta at, 1da ve yoresel birsöylence halıne gelmış Sarıkız bunlann başlıcalan. Bu mitolojik ögeler zaman zaman Troya nın savunuculart, tahta atı kullanan kuşatmacılar gtbi sımgcler altında tarthsel ve toplurmal gotıdermelerde de yardıma öge olarak karşımıza çıkıyor. Bir başka deyişlv mitolojide olduğu gibi gunumuzdede KuşMmasüriiyor mu? • "Kazdağı'na İlyada'yı okııyup giderseniz, bu dağın güzellikleri bir başka türlii ürpertir sizi" diyor bir yazısında Eyuboğlu. llyada tanrılarının izlerinde dolaşılır Edremit Körfezi'nde. I Iele bir de Kuyucaklı Yusuf u Hasanboğuldu'yu, Mustafa Seyit'in "Sutüven" şiirini, ömer Bedrettin'in Sarıkız Mermerleri'ni okumuşsanız... Gezici başöğretmen olarak ovada, yamaçlarda okullu 24 köyünü (çoğıı kez yayan), o köylerin eğitim, yaşam sorunlarını etinizde kemiğinizde duyarak dolaşmışsanız.. Kaymakam Hamdi Beyin scrüvenini, Çanakkale dcniz savaşlarının yönünü değiştiren Manastırlı Koca Seyit'in Havran'da bir zeytinyağı fabrikasında hamallık ederken zatürreden öldüğünü bilirseniz... Hcle hele onun küyüne okul yaptırılmaya kalkışıldığında bir zeytin ağasının buna engel oldıığunu, bu engelihükümetin bile aşamadığını yaşamışsanız kuşatmanın sürdüğünii, hem de ne boyutlarda sürdüğünü çok iyi anlarsınız. Gene süzünii ettiğim yazıda Eyuboğlu, KurtuIuş Savaşı'nı bitür Troya'nın öcünün alınması gibi yorumlar; siiren kuşalma'nııı ülkcbel ve dünyasal boyutunu gösterir bu da. Biliyorsunuz, Küçükdere köyünde anamalcı tahta attan çıkanlar, arsenikle altın arama girişimin de, Truya insanını anımsatan köylüler, savunnıaya çalı^ıyorlar yurtlarını. Sesleniyorlar Homeros'la: "Düzenli tlyonu yok etme hırsı da ner.. Hele o /eytinlikleri yok etmeye yönelik köpekbalığı saldırganlığı? "Binyılönredeböyle İç çekerek mi bakardı İda'ya Lxjknıasını düşlerine bananlar ölümcül bir tırmanışın sonunda Tuz basarken yarasına Sisiphos KeyiHenektarını içerdi C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 9 7 Olimpos'ta tanrılar Duyıılmaz mıydı toprağın ürpermesi?" Orrmın açıklartnda, ktrsalalanlarda, guneşltalanlarda ve taşlı topraklarda buyüyen Ahlat Agaa. Bu, aynı zamanda dk yapıtınızın da adı. öle yandan masalhrdan kalma bir ormanolan Zeytin Ülkesi'nin kucağında zeytmlıkler. Bu da, 40 yılı aşan yapıt yaşarmnızda eşsız bir bağlılığın anlatımı demek. Ahlat ve zeytin ag"açları, kammca sırasıyla özgürlüğü ve bartjt, kardeşliği simgeliyorlar. l'ek bir ahlat agaa gibi hür ve bir zeytin ormant gibi kardeçesine... Son tumce kuşkusuz, Nâzım'ın o ıtnlu dizesini anımsa/ıyor. 40. sanat yılımzda sizi yeniden kutlar, başarılardileriz. • Çok leşekkür ederim. Gerçekten güzel birbağlantı kurmuşsunuz: Ahlat ağacı gibi tek vehür ve bir zeytin ormanı gibi kardeşçesine yaşamak benim de, tüm insanların da özlemi bu... Elbet Nazım'ın yüreğini, şiirini çınlatarak. • Zeytin Olkesine Dönüs "Edremit'tiyüreğimdegezdirdigim Masallardan kalma orman..." Edremit.BAŞARAN üsbütün çekilip gitmemişlerdi. Ku$atmacılar. Yalnızca çemberi şöyle bir gevşetmijler, sesleri de uzaklaşır gibi olmuştu. Yerlerini, saraylarmı terk etmek istemiyorlar; karanlıkların, gölgelerin ovunuyla kujatmayı sürdürüyorlardı. tşte bu sıralarda, geleceğin bolluklu hasadı için çalışan sabırlı bir öğreünı, eğitim çiitçisi, bir gezici başöğretmen ateşin kenarına düştü ve onlar yanmasını beklediler. Yakmayı denediler sonra. Ancak tutuşturabildiler onu. Kalanı, zaten bir Prometeus olmakıı; ocak tüttürmek; bizim "çukur"larımızda, ovalarımızda, okul toprağının, uygulama bahçesiniıı, işliğinin hamurunu yoğurmaktı. Yazın ve sanatımızda, bu yıl yapıt yaşamı 40 yaşını dolduran genç bir zeytin ağacımız var: Başaran. Başaran'ın, 1964 yılında İmece Yayınları'nda yayımlanan Zeytin Ülkesi adlı öykü kitabı, 1983 yılında Yazko'da Yürcğin SesiZeytin Ülkesi adıyla, genişletilmiş, ikinci baskı halinde yayımlandıktan sonra bu yıl içinde Başak Yayınları'nda yeni yazılarla genişletilmiş olarak üçüncü kez yayımlandı. B Ovasını, orada yeni acılar içinde geçen yıllarını bu kitapta hiç kuşkusuz, bir anlatı ülkesine eevirmiş. Zeytin Ülkesi nitelemesiyle. Söylencelerdağılda'nın (Kazdağı), Ege eteklerinde dokuzuncu bölge gezici başöğretmenliğinden, "görülen say ısız lüzum" üzerine bölgeden bölgeye alınan Başaran, Zola'nın "Gerçek"ini diişündükçe, haksızlıklar ve iftiralar karşısında ezilen yöre eğitimcilerini, bürokratlarının masumluğunu tepelere doğru haykırmak istemiş defalarca. O kasabaydı ki, Sabahattin Ali'nin Kuyucaklı Yusuf romanıyla yaşayan bir kasaba haline gelmişti, Edremit. Masallardan kalma bir romandı. Zeytinliklerin, zeytin ormanlarının nrtasında adı zeytinle bütünleşmiş bir ülke, her şeye karşın bir hayal ülkesi değildi orası. Somut, gerçek, güncel ve tarihsel bir ülkeydi. Domuzdan yana olanların, V.Z. türleriniıı, tahta atın içine gizlenenlerin her cağda başka biçimlerde, görünümlerde boy attığı ve boy atacağı bir ülkeydi. Karanhktan, gölgeli ve geçmişten gelen ülkemizin, hep ileriye, uygarlığa ve gelişmişliğe gidebilmesi için örnek bir sahneydi Zeytin Ülkesi. İyi dilekler, özlemler, gerçeklerden, zorluklardan ayrı tutulamazdı. Sorgulanmamış özlem; kıskanılmamış, yolu kesilmemiş, hırpalanmamış beklenti ve gelecek kaygısı olamazdı. Bu anlayışla, Edremit'in, Akçay'ın, kısaca Zeytin Ülkesi'nin bugününü de gözler önüne sermeyeçalışmış Başaran. Yetki tanrılan nın, koca bir iktidarın yıllarca peşine düştüğü; Havran'da, Burhaniye'de, Edremit'te, kırkbeş köy yolunda ayak izleri bulunan sabırlı yaşının, emeği nin, yaşamının belli ak saçlarınm dibini sızlatan, durmalar, gerilemeler ve ülümler pahasına. Savaş ve barış yaşıttır. Önce gelenin olmadığı, her şeyin karşıtıyla birlikte geldiği, karşıtıyla varolabildiği bir dünyada iyiyi, güzeli, doğruyıı özlemek, onları yuıtsamak, aramak, olgularının sıklıkla yinelenişi, onlardan (a/.lasıyla uzakta olduğumuzu göstermez mi? Kuşkusuz, sözden yazıdan önceydi, savaşa karşın barış. Günün birinde, göğsümüzün o zorlukla girilebilen yerine inen sıcaklık; hepiınizi, hütün insanları, barışın simgesini taşıyan zeytin dalınınyurdunadöndürecek. Bütün zeytin ülkelerine dönüş olacakbu. • S AY F A 9 Başaran, özyaşamıntn bu Edremil kesitine olağanüstü bağlılığının, tuıku ve sevgisinin işareti olarak, Edremit
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle