Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ahşi Savaşçının Mutsuzluğu * ve Devlete Karşı Toplum * adlı iki önemli yapıtı ardarda Türkçeye çevrilen Fransız antropolog Pierre Clastres (1934 1977), ülkemizde pek bilinmiyor. Oysa siyasal antropolojiyeyepyeni bir yaklaşım getiren Devlete Karşı Toplum'un yayımlandığı 1974'ten bu yana Batı siyasal litcratürünün önemli tiim kaynaklarında Clastres'ın adına rastlamak mümkün. V Clastrcs'ın yapıtı etnografive etnolojiden, antropoloji ve siyaset felsefesine uzanan geniş yelpazesiyle olduğu kadar, en çok genişlediği noktada bile kaynağındaki gücünü koruyan bilge bir nehir gibi aynı çizgiyi ve dengeyi sonuna kadar sürdürmesiyle de dikkati çekiyor ve bu yapıtın gücü Clastres'ın Paraguay, Venezüella ve Brezilya'da yaşayan son ilkel kabileler arasında on beş yıl boyunca sürdürdüğü alan araşlırnıaları ile bir f Üozofun derin ve kuşatıcı bakışını birleştirebilmesinden kaynaklanıyor. Clastres'ın çıkış noktası da Kant felsefesinin çıkış noktası gibi Kopernikçi bir devrime dayanır. Clastres, toplumun ve siyasal iktidarın devletsiz varolamayacağını öne süren geleneksel antropolojiyi tersine çevirerek, toplumun temelini devletin değil, siyasetin oluşturduğunıı gösterir: Siyasal yaşamı olmayan toplum yoktıır, ama devletsiz toplumlar her zaman varolmuştur. Devletsiz toplumu devletli topluma göre açıklayan geleneksel yaklaşımın terk edilmesi, vahşilerin, devletsiz toplumların bilimi olarak bağımsız bir etnolojinin kurulması ve vahşilerin itibarının iade edilmesi demektir. Genç yaşta ölümü yüzünden yarım kalmış olmasına rağmen Clastres'ın yapıtı çıkış noktasının sağlamlığı ve açtığı ufuklarla siyasal düşüncenin dönüm noktalarından birini oluşturmaya devamediyor. Özellikle 1980'deyayımlanan Vahşi Savaşçının Mutsuzluğu'ndan bu yana Clastres'ı ele alan çalışmaların çoğaldığını görüyoruz. 1989'da Presses Universitaires de France'ın Platon'dan Hobbes'a, Marx'tan Heidegger'e Batı siyaset literatürünün en önemli siyaset yapıtlarını kapsayan Dictionnaire des Oeuvres Politiques /Siyasal Yapıtlar Sözlüğü) adlı sözlükte (yayına hazırlayanlar F. Chatelet, O. Duhammel, E. Pisier) Devlete Karşı Toplum'a uzun bir bölüm ayırmış olması, Clastres'ın yapıtının güncelliğini yitirmediğini gösteriyor. Aşağıda Pierre Bouretz'in imzasıyla çıkan söz konusu bölümün bir özetini sunuyoruz. MEHMETSERT Fransız antropolog Pierre Clastre'ın Türkçede iki kitabı bulunuyor Vahşi kanunların ruhu Clastres'a göre, ilkel toplumu değerlendirebilmek için öncelikle bu toplumu ciddiye almak, yani insanlığın çocukluk dönemine takılıp kalmış bir toplum olarak görmekten vazgeçmek gerekiyor. PIERRE BOURETZ Pierre Clastres'ın yapıtını okumalarla başlayıp alan araştırmalarıyla devam eden ve ne yazık ki zamansız sona ermiş bir yolculuk ularak değerlendirebiliriz. Clastres eski metinlerde keşfettiği "vahşi" dünyanın etnolojinin verdiği bilgilerden çok farklı olduğunu gördüğünde başlayacaktı bu yolculuk. Aslında klasik etnoloji kuramının, özellikle siyasal düzeyde, konusunu tam yerine oturtamadığı, ilkel toplumu siyasal iktidarın varolmadığı bir toplum olarak tanımladığı halde, bazı ilkel toplumları tiranlığın, mudak despotizmin örneği olarak değerlendirdiği görülüyordu. Amerika'yı keşfedenlerin kronikleri ve etnologların gözlemleri dikkatli bir şekilde incelendiğinde bu çelişkiler iyice belirginleşiyor; ilkel topluma ya bir eksiklik ya da bir aşırılık atfedildiği gözleniyordu. Clastres'a göre ilkel toplumu değerlendirebilmek için öncelikle bu toplumu ciddiye almak, yani o tarihten, yazıdan, ekonomiden, siyasetten yoksun, kısacası insanlığın çocukluk döneminde takılıp kalmxş bir toplum olarak görmekten vazgeçmek, yani başkasını de ğerlendirirken kendini esas almaktan vazgeçerek tam bir devrim yapmak gerekiyordu. (Clastres'ın projesi şu iki noktadan hareket eder: İlkel toplumu anlamak istiyorsak, indirgemeci yaklaşıma karşı etnolojinin yöntemini, modelini gözden geçirmek zorundayız. Buradan çıkan ikinci sonuç ise antropolojiye yeni bir araştırma ahlakının getirilmesi olacaktır. Önce yeni yöntemin yaklaşımını ele alalım. Vahşilerin sürekli yoksulluk içinde yaşadığı varsayımına dayanan "geçim" ekonomisinden ne anlıyoruz? Clastres bu noktada, birlikte yaşadığı yerlilerin etkinlikleri üzerinde yaptığı ölçümlerin (üretim, tüketim, mübadele miktarlarının ölçümü ve bu etkinlikler için gerekli sürenin ölçümü) yani sıra, Lizot'nun Amazon'daki Yanomamö yerlileri, Marshall Sahlins'in ise Melanezya yerlileri üzerinde yaptığı ölçümlerden yararlanır. Bütün bu araştırmalar şunu göstermektedir: Yerliler tembel ve yoksul olmadıkları gibi üretime yönelik etkinlikler dışında, uyumaya, S A Y F A 4