05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sekterligin, slogancılığın eleştirisi: Peygamberin Son Beş Günü Bir zamanın doğruları Peygamberin Son Beş Günü Tahsin Yücel / Can Yayınları, İst. 1992/312 s. SENNUR SEZER Tahsin Yücel, yazdıklanndaki "humor" payı geç anlaşılmış bir yazar bcnce. Bunda, çelişkilerden doğan gülmeceyi kullanırkenki ciddiliği, olağa.nustüyü ve gerçekdışını başanyla vermesi, yakın tarihimizden her seferinde "sahici"lik tadı kattığı yansımaları yazdıklarına aktarmasınınpayıvar. Peygamberin Son Beş Günü, 1940 dönemindcki bir Marksist ozanı, 1968'lilerin getirdiği deney ve verilerle irdeliyor. Elbet ince bir alaycılıkla. Bir insanın inancının ve "devrimciliğinin" tutuklanma ile doğrulandığı, hapse girmemiş sanatçının "polisliğinden" kuşkulanıldığı, duygululuğun devrimciliğe aykırı sayıldığı bakış açıları hiç de ya bancımız değil. Devrimcilikten cayıp bir süre sonra işadamı olma ve işadamlığı kimliğiyle eski arkadaşjarını koruma da... Ustelik yalnız bizim ülkemizde değil... Dünyanın pek çok yerinde. Tahsin Yücel, inanç arkadaşlığına kadar uzanan eski bir arkadaşlıktaki, ko mik ve trajik yanları çizerek başlıyor portresine. Rahmi Sönmez ile Fehmi Gülmez, bitişik iki evde otururlar. Tüm okullarda aynı sırayı paylaşırlar. Fakültede aynı kıza âşık olurlar. Ve bu kız, Rahmi'yi yeğler evlenmek için. Çocukluklarından beri aynı futbol takımını tutmuş bu iki arkadaşın, siyasal anlayışlarıdaortaktır. Ancak ikisideMarksizmin ayrıntılarını sevdikleri kızın aktarmasından ezberlerler. Şair olan Rahmi'nin estetik görüşleri de eşinin görüşleriyle belirlenir. Biri sıradan memur, ötekiküçük girişimciolarak hayata atıldıklarında da dostlukları bitmez. Rah mi, şiirinin ünlendiğini bir türlü göremez, belki de "hapse atılmadığından." Biri ünlü işadamı, diğeri "değeri bilinmemiş Marksist ozan" olan bu iki arkadaşın en önemil özellikleri, Türkiye'yi ve insanlarını.tanımamaktır. Romanın sonuna doğru, bir rastlantıyla yedikleri "Adani kebaptaki" sumak tanelerini kırmızı biber sanacak kadar İstanbulludurlar. lstanbul'dan dışarı da çıkma mışlardır. Adapazan'na bile gitmemişlerdir. Marksist ozanların şiirlerini bir "vahiy" gibi kesin "gelecek bildirisi" sayma, teorisyenlerin yerine sanatçıları geçirerek putlaştırma, şiirini yayımlatmak adına, neredeyse tüm geçmişini inkâr ederek yeni bir estetik yarattığını da savlayarak dergilerin "suyuna gitme", anlaşılmama saviyla fildişi kuleye çekilme yakın tarihimizdeki örnekle riyle de hiç yabancımız değil. Tahsin Yücel, bunlara eğitilemeyen ya da eği timleri yüzünden aykınla$an çocuk ve torunlar, eski arkadaşlarını koruma adına ünlerini tehlikeye atmaya hazır işadamları, devrimciliklerin kanıtlandığı cenaze törenleri katarak, yaşadıklarımızı "traji komikleştirmiş." Tahsin Yücel'in anlattığı prototipi, bir sol aydın saymak, romanı sola eleştiri sayarak irdelemek bir kolaycılık olur. Ancak kimi aydın tiplerinin kolaycılık ve kalıpçılığının, yaşamdan kopukluğunun, kültürsüzlüğünün bu eleştirisini (12 Mart ve 12 Eylül'ün mizahi anlatımını da) görmezlikten gelmekbirbaşka kolaycılıktır. "Peygamberin Son Beş Günü", sekterliğin, kalıpçılığın ve son elli yılın bir Tahsin Yücel romanında yakın tarlh aynasını bir kez daha kullanıyor (Fotoğraf Suat Kozluklu) eleştirisi. Bu eleştirideki kimi ayrıntılar "roman gerçekliği"nin başarısıyla "sahicilik" bile taşıyor. Dünyadaki deği şimleri, kolayca açıklayan, "liberal" (!) köşe, teleköşe yazarlarının yüzeyselliğine bile yanıt bulabilirsiniz bu romanda: "Nazım'ın anlattığı dünya bir Ameri kan düşü değil miydi büyükbaba." Tahsin Yücel, "Aykırı öyküler"deki yakın tarih aynasını bir kez daha kullanıyor. Karşı yanı yansıtarak. Üstelik "üstünlük tutkunu romancılarımız" gibi "Türkiye'de ilk kez yapıldığı'nı söylemeden. G Troçkist Tony Cliffden Kadın özgürlügü üstüne bir kitap Nasıl bir çözüm? Kadınların özgürlüğii ve Sınıf Mücadelesi / Tony Cliff Çeviren: Şamil Beştoy / Ataol Yayıncılık, İst. 1991 / 304 s. 20.000 TL. "Kadınların özgürlügü ve Sınıf Mücadelesi" ünlü İngiliz Marksisti Tony ClifPin kaleme aldığı bir | çalıs.ma/'Rusya'da Devlet Kapitalizmi", "Rosa Luxenburg" ve "Britanya İşçi Partisi Tarihi" kitaplarıyla tanıdığımız Tony Cliff bu çalışmasında kadınların kurtuluşunun smıf mücadelesine bağlı olduğunu göstermeyi amaçlıyor. 13 bölümden oluşan yapıtın ilk beş bölümü 1860 ve 1920 yılları arasında ABD, Almanya, Fransa, Rusya ve Britanya'da kadın işçileri sosyalist hareket içinde örgütleme çabalarının başarıları ve başarısızlıkları üstüne yoğunlaşıyor. Daha sonraki bölümlerde ise ABD ve Britanya'daki çağdaş kadın özgürlügü hareketleri ele alınıyor, sosyal bileşimleri ve eylem biçimleri inceleniyor. Tony Cliff çağdaş kadın hareketlerinin, kadınlan işçi sınıfının savaşçı üyeleri olarak değil, erkek üstünlüğünün kurbanları olarak idealize ettiğini vurguluyor ve şöyle diyor: "Bu kadın hareketlerinin tabanını oluşturan yeni orta sınıf, kadınların ezilmesi ve kadınların kurtuluşu kavramlarına kendi özel karakteristiklerinin damgasını vurmuştur. Bu sınıfın kadınlan ve erkekleri aynı yabancılaşma duygusundan acı çekerler; üstelik kadınlar, işlerinde daha yüksek konum elde etmelerini engellemeye yönelik ısrarlı ayrımcı tutumdan ötürü bu yabancılaşma duygusunu erkeklerden bir kat daha fazla hissederler. Bu insanların isyanı, Marks'ın "küçük burjuva sosyalizmi" olarak adlandırdığı şeydir; kapitalizmin haksızlıklarını sergilerler, ama hâlâ bireycidirler, işçi sırufıyla bu haksızlıkların üstesinden gelmeye yetenekli tek sınıfla birleşemezler." O C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 104 S A Y F A 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle