05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

özgürlügün düşünürü Paul Feyerabend: Herşey mümkündür HÜSAMETTİN ARSLMII Özgür Bir Toplumda Bilim / Paul Feyerabend / Çeviren: Ahmet Kardam Ayrıntı Yayınları, İst. 1991 "Yemin ediyorum ki baylar" der Dostoyevski, "okumak bir hastalıktır; gerçek vc öldürücü bir hastalık." Çünkü "cehalet" bir hastalıktır. Fakat iki tür cehalet vardır; birincisi "sağduyu"nun tanımladığışekliyle cehalettir vebilgisizliği dile getirir. tkincisi, entelektüel cehalettir ve insanın okudukça, bilmediği şeylerin oranının artması, düşunsel merakının artması ve giderck daha razla cahilleşmesi anlamına gelir. Adına destanlar yazmamız gereken cehalet türü budur ve teşvik edilmelidir. Dostoyevski'nin sözünü böyle yorumlamak mümkündür: Okumak bir hastalıktır, okumak cahilleşmektir, en gerçek ve öldürücü hastalıksa cehalettir. Bir adam, sağduyunun tanımladığı anlamda cahil kalmak istiyorsa ona söylenebilccek hiçbir şey yoktur; fakat, kendisi için ikinci türde bir cehaleti öngörüyor ve ona talip oluyorsa, kesınlikle Feyerabend okumalıdır. Okumak gerçek ve öldürücü bir hastalıktır; çünkü kafaca hasıa olmak, "basmakalıp", "klişe" düşüncelerin dışına çıkınayı denemektir; okumak, "kuraldışı"na talip olmak vc dolayısıyla "düşünsel" ya da "enlelektüel ortodoksi"nin dışına çıkmaktır. Entelektüel ortodoksılerin dışına çıkmak, kafaca öldürücü bir hastalığa yakalanmaktır; hasta olmak, kuraldışı olmaktır. Bir adam entelektüel ortodoksiyi benimseyip düşünsel statükoya boyun eğerek kara özgürlüğünden gönüllü olarak vazgeçmişse, ona söylenebilecek hiçbir şey yoktur; fakat entelektüel ortodoksinin dışına çıkmanın doğurduğu yalnızlığın veya hastalığın ezici ağırlığını taşıma riskini göze alabilecek kadarcesursa Feyerabend okumalıdır. Fakat kimdir Feyerabend? Bir insan olarak kimliği, "özgür Bir Toplumda Bilim"itı Türkçe baskısının girişınde mevcut. Bir tanıtma yazısında kısaca cevaplandırılması gereken soru şu: Bir entelektüel olarak Feyerabend kimdir? Bilim f elsefesi literatürü, en genel hatlarıyla, literatüre Hzyonomisini veıen üç ana geleneğe dayanır. Pozitivist gelenek, rasyonalist gelenek ve irrasyonalist gelenek. Comte pozitivismi bir yana bırakılırsa, pozitivizmin en önde gelen temsilcileri arasında, kendilerine "neopozitivistler" de denilen "Viyana Çevresi" düşünürleri (Schlick, Carnap, Ayer ve diğerleri) yer alırlar. Rasyonalist geleneğin en önemli temsilcisi Karl Popper'dir ve Popper'in düşünceleri Batı'da çok yaygın bir kabul görmektedir. İrrasyonalist geleneğin en ünlü düşünürleri ise M. Polanyi, Thomas Kuhn ve Paul Feyerabend'dir. Pozitivist gelenek doğa bilimlerınin tümevarımcı ve rasyonel yöntemlerle işgördüğünü savunur. trrasyonalist geS A y F A 12 lenek içinde yer alan Kuhn, doğa bilimlerinin tumdengelimci yöntemlerle işleğini ve bilginin nihai statüsünün akıl ve mantık kurallarınca belirlenmediğini one sürerken, yine irrasyonalist çizgide Feyerabend, "Özgür Bir Toplum'da Bilim" okunduğunda da görüleceği üzere, bilimir 'anarşist'birfaaliyetolduğunu savunur. Onu diğer gelenek lerden ve irrasyonalist geleneğin öteki düşünürlerinden ayı ran ve Feyerabcnd'i "Feyerabend" yapan ünlü ilkesi şudur: "Herşey mümkündür" (Anything goes).Pozitivist bilim idcolojisinin ölüm çanıdır Feyerabend ve pozitivist geleneğin izleyicileri onu ve kitaplarını sevmezler. "özgür Bir Toplumda Bilim'M ülkemiz için önemli kılan şey de budur. Bilindiği üzere yukarda saydığımız entelektüel gelenekler arasında, toplumumuzda en yaygın olanı pozitivizmdir. Türk toplumu, modern bütün kurumları açısından, "pozitivist bilim ideolojisi"ne gore dizayn edilmiş bir toplumdur. Pozitivızm, devlet anlayışımızın, yönetim anlayışımızın, eğitim kurumlarımızın entelektüel altyapısını oluşturmuştur. Öylesine etkili öylesine etkili olmuştur ki gundelik yaşama tarzımızın lemelinde bile pozitivizm vardır. Bunun nedeni açıktır; çünkü pozitivizm ülkemize buyük değişim süreçleriyle birlikte girmiştir. Geleneksel toplumsal yapılara karşı olanlar, pozitivist ideolojiyi, "geleneksel olanı" yok etmek için ideolojik bir silah olarak kullanmışlardır. Ve gerçekten de böyle bir değişim sürecinde, ideolojik bir silah olarak kullanılmaya elverişli ayırıcı özelliklere sahiptir pozitivizm: Bütün mevcut bilgi türleri arasında 'bilimsel bilgi' en doğru ve güvenilir bilgidir; bilimin doğada bulduğu yasalar evrensel yasalardır; dolayısıyla bilimsel bilgi evrenseldir (evrensel olduğu için de herkes taratından kabul edilmelidir) Pozitivizmin sunduğu "evrensellik kodu" açıkça, "antidemokratik" bir mantık sergiler. Evrensel olan, eninde sonunda uvulması gerekendir. Evrensel olan "ideal" olandır. Otekiler, yani farklı olanlar, en doğru ve güvenilir bilgi 'bilimsel bilgi' olduğu için şu ya da bu şekilde yanlıştırlar; yanlış olan (yani evrensel olmayan), "sanatsal", "ideolojik", "dini", "geleneksel" vb. olandır. Eğer bilim ve bilimadamları "evrepsel" olanı ya da "ideal olanı" ortaya koyuyorlarsa, bireysel ve toplumsal yaşama tarzıınız bilimin buyruklarına veya "yasalan"na göre yeniden düzenlenmelidir. Açıkça antidemokratik bir mantık sergileyen pozitivist bilim ideolojısinin ülkemizdeki somut örneklerini görmek için fazla zeki olmaya gerek yoktur; Türk elideri nin toplumumuzu dönüştürme çabalarının altında bu mantık vardır: Bilimin verilerine göre toplum yanlış yoldadır ve yanlış yaşamaktadır; o halde, topluma müdahale edilmeli ve bilimin verilerine göre değiştirilmelidir. "Özgür Bir Toplumda Bilim", bu mantığın ölüm çanıdır. Demokrat olmak için "evrensellik" dogmasını reddetmek, farkh olanı da "sağlıklı ve normal" gören, farklı olanı da yaşama ve meşruiyet sağlayan "relativismi" (görecilik) benimsemek gerekir. "Üniversalism" ya da "evrenselcilik", antidemokratlann mantığıdır. Feyerabend'in ısrarla altını çizdiği ve bize öğrettiği şey budur. liayatı yaşanabilir, katlanılabilir kdan, içerdiği renklerin çokluğudur. Tek renkten yana olmak, diğer renkleri görmemek, diğer renklere yaşama hakkı tanımamak, doğası gereği antidemokratik bir tutumdur. Pozitivizmin mantığı, başka bir deyişle "üniversalist mantık", "aynılaştırmanın", "yeknesaklaştırmanın", "tekdüzeleştirmenin" mantığıdır ve antidemokrattır. "özgür Bir Toplumda Bilim" o nedenle entelektüel hayatımız için çok önemli bir kitaptır. Kahrolsun, farklılıklarından dolayı insanlara yaşama hakkıtanımayan pozitivistler; kahrolsun pozitivizm! Pozitivist bilim ideolojisi, Türkiye'de entelektüel ortodoksiyi, entelektüel statükoyu temsil ediyor. O nedenle, entelektüel ortodoksilerle başı belada olan herkes, Feyerabend'de kafa ve yürek ferahlatıcı düşünceler bulabilir. Feyerabend, insan özgürlüğünün düşünürü, insan özgürlüğünden yana olanların düşünürüdür. D C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 100
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle